Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2023/881 E. 2023/1204 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2023/881 – 2023/1204
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/881
KARAR NO : 2023/1204

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2023
EK KARAR TARİHİ : 31/05/2023
NUMARASI : 2022/234 Esas 2023/240 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı Sigorta vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 31/07/2016 tarihinde müvekkilinin eşinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Kırşehir’den Ankara’ya seyahat ederken Kaman ilçesinde yol kenarında araçların park etmesi için ayrılan cepte durakladıklarını, aracın bagajından bir şeyler alırken, davalı …’nin hakimiyetinde olan … plakalı aracı kullanırken, telefonla ilgilenmesi ve yola bakmaması nedeniyle … plakalı araca arkadan çarptığını, müvekkilinin bacaklarının iki araç arasında sıkışıp kaldığını, Kaman Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/267 Esas sayılı dosyasında aldırılan Adli Tıp raporunda fibula kemik kırığının hayati fonksiyonları orta derecede etkilendiğinin belirlendiğini, müvekkilinin bacağının 25 gün alçıda kaldığını, sonrasında 45 gün boyunca evde kıpırdamadan yattığını, müvekkilinin meydana gelen kazadan dolayı maddi ve manevi olarak sıkıntı çektiğini, davalı …’ın … plakalı aracın sahibi ve işleteni olduğunu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu açısından 223111807 numaralı trafik poliçesine istinaden dava şartı olan sigorta şirketine başvuru şartının müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini belirterek, maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi (açıklama dilekçesi ile 300,00 TL tedavi gideri, 300,00 TL tedavi sürecince çalışamamaktan kaynaklanan kazanç kaybı, 400,00 TL iş gücü kaybı için) ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 11.000,00 TL tazminatın davalı taraftan alınarak tarafına ödenmesine, karar verilmesini talep etmiş, vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunan davacı vekili yargılama sırasında 06/02/2019 tarihli dilekçesi ile manevi tazminat talebinden feragat etmiş, 14/04/2023 tarihli oturumdaki imzalı beyanı ile de tedavi gideri ve kazanç kaybı taleplerinden de feragat etmiş, ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatını 9.313,07 TL’ye, daimi iş göremezlik tazminatını 339.738,99 TL’ye artırmış ve tüm tazminat taleplerine kazanın gerçekleştiği, haksız fiil tarihi olan 31.07.2016 tarihinden itibaren (sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri ile sınırlı kalmak kaydıyla başvuru tarihi olan 28.11.2017 tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsil olarak olarak tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından işbu dava öncesi arabuluculuk kurumuna başvurulmadığını, davacı tarafından müvekkil şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, davacı tarafından talep edilen tazminatın hangi alacağa ilişkin ve ne kadar ödenmesinin talep edildiğinin belirtilmediğini, müvekkil şirketin manevi tazminata ilişkin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, davacının kazanç kaydı taleplerinin sigorta poliçesi teminat kapsamı dışında olduğunu, davacının maluliyet oranının tespiti gerektiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı sigorta şirketine ZMMS sigortası ile sigortalı, diğer davalı …’ın sahibi, davalı …’nin sürücüsü olduğu aracın, yol kenarında araçların duraklaması için ayrılan cepte duran … plaka sayılı araca çarpması sırasında duraklayan aracın bagajından eşya almak üzere yola inen ve yaya konumundaki davacıyı iki araç arasına sıkıştırmak suretiyle meydana gelen trafik kazası sonucu mahkemece itibar olunan T.C. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 17/08/2022 tarihli rapora göre kaza tarihi itibarıyla geçerli yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenen rapora göre davacının yüzde onyedi oranında malul/özürlü kalacak, 7 ayda iyileşebilecek ve 1 ay süresince başkasının yardımına ihtiyaç duyacak şekilde yaralandığı, davacının ekonomik sosyal durum araştırmasında emekli öğretmen olduğunun bildirilmesi nedeniyle asgari ücret düzeyinde geliri olduğunun kabulü gerektiği, davacının güncel asgari ücret düzeyindeki geliri, SGK yazı cevabı, kaza tarihi itibarıyla geçerli maluliyete esas yönetmelik hükümlerine uygun alınan maluliyet raporu, Yargıtay içtihatları, TRH-2010 yaşam tablosuna göre aldırılan aktüer bilirkişi raporuna göre davacının davalılardan 9.313,07-TL geçici işgöremezlik ve 339.758,99-TL sürekli işgöremezlik nedeniyle maddi tazminat talep edebileceği, dava dilekçesi ve talep arttırım dilekçesinde belirtilen miktarlara göre; davalı sürücü ve işletenin hükmedilen tüm maddi tazminat miktarından sigorta şirketi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin ise poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğu ( 310.000,00-TL), davacı tarafın dava öncesi davalıya başvurusu tespit edilemediğinden dava tarihi itibarıyla davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiği, sigortalı aracın cinsi ve kullanım amacı gereği kabul olunan tutara dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faiz işletileceği gerekçesiyle; “1 -Davacının manevi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 2-Davacının tedavi giderileri ve kazanç kaybı yönünden taleplerinin feragat nedeniyle reddine, 3- Maddi tazminat davasının kabulü ile;339.738,99TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 9.313,07TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılardan (davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı kalmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine”, karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili, davalı Sigorta vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
EK KARAR
Mahkemece asıl kararın hüküm fıkrasının II. maddesinde davalı sigorta lehine manevi tazminat için verilen vekalet ücretinin hükümden çıkarılmasına karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kaza tarihinden faiz talep etmelerine rağmen gerekçesiz olarak dava tarihinden faize karar verilmesinin doğru olmadığını, sigorta şirketinin sorumluluk tutarı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken bu kurala uyulmadığını, ayrıca manevi tazminat yönünden davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığını, zira dava açılmasına davalının sebebiyet verdiğini ve manevi tazminat yargılama sırasında ödendiğinden “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, hükmün düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. (eski ünvanı … Sigorta AŞ.) vekili asıl ve ek karar karşı istinaf dilekçesinde; maluliyet oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, müvekkil şirket tarafından alınan uzman görüşte hesaplanan tazminatın fahiş olduğunun belirlendiğini, tedavi, bakıcı ve diğer geçici zararların teminat kapsamında olmadığını, bu yönlerden SGK ödemesinin araştırılması gerektiğini, geçici işgöremezlikten sigortanın sorumlu olmadığını, usulüne uygun şirkete başvurulmadığını, manevi tazminat yönünden şirket lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, ek kararla bu vekalet ücretinin kaldırılmasının doğru olmadığını belirterek, istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece davacının maluliyetiyle kaza arasındaki illiyet bağının yeterince araştırılmadığını, olay öncesine ait tedavi geçmişinin araştırılması gerektiğini, maluliyet raporlarının kendi arasında çelişkili olduğunu belirterek, istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, davalı Sigorta vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekili ile davalı Sigorta vekili ve davalı … vekili tarafından 31/05/2023 tarihli ek karar ise davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
6102 sayılı TTK.’nın 3.maddesi uyarınca, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Aynı Yasa’nın 4/1-a maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
6102 sayılı TTK’nın 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 5/3. maddesi uyarınca, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Göreve ilişkin kurallar ise dava şartıdır (HMK. m. 114) ve mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır (HMK. m.115).
18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesinde; “Bu Kanun’un 4üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” denildiği gibi 6325 sayılı Hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile 18/A maddesi eklenmiş olup, 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurulup, anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
TTK’nın 5/A maddesi gereğince ticari davalarda arabuluculuk dava şartı olarak düzenlendiğinden ticari dava kavramının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nın 4. maddesinde yapılmıştır. Ayrıca bazı özel Kanunlarda da ticari dava kavramına yer verilmiştir. TTK’nın 4/1 maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Nispi ticari davalar, şarta bağlı ticari davalar olup, uyuşmazlığın taraflarının tacir olması ve uyuşmazlık konusunun da tarafların ticari işletmesine ilişkin olması şarttır. Ancak, TTK’nın 4/1. (a) – (f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları herhangi bir şart aranmaksızın mutlak ticari dava olarak kabul edilir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1.f bendi ile yapılan düzenlemeye göre bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava olarak kabul edilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır.
Davacı, davalı Sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu araç sürücüsü diğer davalı …’nin sebebiyet verdiği trafik kazasında yaralanması nedeniyle maddi zararının oluştuğunu ileri sürerek, aracın ZMMS sigortacısı ile işleteni ve sürücüsü olan davalılardan tazminat talebinde bulunmuş olup, davalı araç sürücünün sorumluluğu TBK.nın 49. maddesinden, araç işleteninin sorumluluğu ise KTK’nın 85. maddesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taraf ile davalılardan Sigorta Şirketi arasındaki maddi tazminat davası ise Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği ticari dava niteliğinde olup, dava tarihi itibariyle zorunlu arabuluculuk dava şartının geçerli olduğu, ancak dosya kapsamında arabuluculuk tutanağına rastlanılmadığından davalı sigorta şirket yönünden arabuluculuk dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu konuda bir inceleme araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalı sigorta şirketi yönünden zorunlu arabuluculuk dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak arabuluculuk dava şartının sadece sigorta şirketi hakkında açılan davaya yönelik olduğu hususu gözetilerek sonucuna göre karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekili ile davalı … vekilinin tüm, davalı sigorta vekilinin sair istinaflarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14/04/2023 tarihli 2022/234 Esas – 2023/240 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, , davacı vekili ile davalı … vekilinin tüm, davalı Sigorta vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edenlere iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04 /10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.