Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2023/810 E. 2023/1031 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2023/810 – 2023/1031
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/810
KARAR NO : 2023/1031

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020
NUMARASI : 2016/931 Esas 2020/736 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 05/07/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/07/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili, davalı …vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 27/11/2016 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki araç ile davalının sürücüsü, işleteni ve ZMMS sigortacısı olan aracın çarpışması sonucunda müvekkili …’in ağır yaralandığını, anılan kazadan dolayı müvekkilinin tedavi gördüğünü ve sakat kaldığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin aylık kazancının asgari ücretin üzerinde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararlardan dolayı şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 12/10/2017 tarihli dilekçesi ile, talep ettiği miktarın 530,00 TL’sinin tedavi gideri, 270,00 TL çekiciye ödenen bedel, 4.200,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 45.000,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekili 23/11/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; geçici iş görmezlik tazminatını 4.431,68 TL olarak, sürekli iş görmezlik tazminatını ise 63.259,30 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde davacının birden çok sebeple kusurlu olduğunu, davacının birçok noktada kural ihlali yaptığını, davacının kazadan 5 gün sonra özel hastaneye gidip heyet raporu aldığını, davacıda geçici ve kalıcı bir hasar oluşmadığını savunarak açıklanan nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde; davacının hatalı sollama yaparak müvekkilinin kullandığı araca arkadan çarptığını, kaza esnasında olay yerinde bulunan görgü tanıklarının dinlendiğinde davacının beyanlarının doğru olmadığının ortaya çıkacağını, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak açıklanan nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın; 27/11/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasına dayalı olarak sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile tedavi gideri ve masraf talebine ilişkin olduğu; … Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan raporunda; davacının 27/11/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle bedensel özür oranının %13 olduğunun bildirildiği, davacı vekilinin itirazı üzerine İstanbul 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporda; davacının 27/11/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle bedensel özür oranının %13 olduğunun, tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olduğunun bildirildiği alınan raporlar arasında çelişki bulunmadığı tespit edilmekle İstanbul ATK raporunun benimsendiği; kazaya karışanların kusur durumlarının tespiti yönünden Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda; davacı sürücü …’in %50 oranında, davalı sürücü …’ın %50 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, kazanın oluş şekli dikkate alındığında belirlenen kusur oranlarının yerinde olduğu; davacının talep edebileceği tazminat miktarına ilişkin hesap bilirkişisinden alınan raporda; davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 4.431,68 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının 63.259,30 TL, tedavi harcamaları tutarının 402,55 TL olduğunun bildirildiği, alınan raporların karar vermeye elverişli olduğu, davacının bilikişi raporu ve ıslah dilekçesine göre zararlarını davalılardan talep edebileceği gerekçesi ile;
“1-Davacının sürekli ve geçici iş göremezlik maddi tazminat taleplerinin kabulü ile, 4.431,68 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 63.259,30 TL sürekli iş göremezlik tazminatı toplamı olan 67.690,98 TL maddi tazminatın, davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 06/12/2016 temerrüt tarihinden, diğer davalılar …ve …. Tic. Ltd. Şti. Yönünden ise kaza tarihi olan 27/11/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının … tarafından karşılanmayan tedavi gideri ve masrafları yönünden yaptığı taleplerinin kısmen kabulü ile, 402,55 TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 06/12/2016 temerrüt tarihinden, diğer davalılar …ve …. Tic. Ltd. Şti. Yönünden ise kaza tarihi olan 27/11/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiş hüküm davacı, davalı …, davalı … sigorta A.Ş. vekili tarafından istinag edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin kaza ile yaralanması arasında illiyet bağının bulunduğunu ve maluliyetinin tespit edilen %13 oranından daha fazla olduğunu, sağlık kuruluşlarında en az %50 malululiyetinin olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin ilk raporunda maluliyet oranı %24 iken, bu rapora itirazları sonrasında maluliyetlerinin %13 olarak hesaplandığını, müvekkilinin maluliyetlerinin yaralanmasından ileri geldiğinin raporlarla sabit olduğunu, müvekkilinin halen iyileşmediğini, %13 maluliyet oranının az olduğunu; kusur oranını da kabul etmediklerini, kazanın yol üzerinde davacının durması nedeniyle müvekkilinin kendisini geçmek için sol şeride yönelmesi sırasında meydana geldiğini, kazanın takip mesafesini koruyamadığından arkadan çarpma şeklinde değil, sol şeritte ilerlerken, karşı tarafın hızla ve aniden aracını sola sürmesi ile meydana geldiğini, bu durumda davalı sürücünün sollama yasağı olan yerde sol şeride geçmek istemesi ile meydana geldiğinin sabit olduğunu, Pınarbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasında trafik bilikişisi tarafından düzenlenen raporda müvekkilinin %25, karşı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, 21/09/2018 tarihinde alınan raporda ise müvekkilinin kusur oranın %40, davalının %60 kusurlu olduğunun belirlendiği, dosyadaki raporlarda müvekkilinin daha az kusurlu olmasına rağmen, eşit kusurlu olduğuna yönelik raporun kabul edilmesinin hatalı olduğunu; müvekkilinin gelirinin düşük kabul ediliğini, müvekkilinin alçıpan ve badana ustası olduğunu, müvekkilinin usta olarak elde edebileceği gelir kurum ve kuruluşlardan araştırılmaksızın eksik inceleme ile alınan bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olmadığını, müvekkilinin gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunu, aylık 3.000,00 TL geliri yanı sıra evlere badana boya yapmak suretiyle de 2.000,00 TL gelir elde ettiği, bu şekilde aylık gelirinin 5.000,00 TL düzeyinde olduğunu, PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre müvekkilinin bakiye ömrü 35 yıl 6 ay belirlenmiş ise de, hastalıkların tedavisi ve tıbbi gelişlerle ile insanların yaşam süresinin daha uzun olduğunu, emeklilik yaşı 65 iken aktif yaşam sonunun 60 alınmasının da hatalı olduğunu, müvekkilinin kalifiye elaman olması nedeniyle 60 yaşından sonrada 65 yaşına kadar çalışabileceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; maluliyet ile kaza arasında illiyet bulunmadığının ATK 2. İhtisas Kurulu’nun raporu ile sabit olduğunu, medikal firmadan alınan uzman görüşünde de bu hususun belirtildiğini, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğuna karar verilmesinin hatalı olduğunu; mahkemece hesaplamanın TRH2010 Yaşam Tablosuna göre ve %1,8 Teknik Faiz uygulanmak suretiyle “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü” uygunlanmak suretiyle yapılması gerektiği halde PMF1931 Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, teminat dışı olduğunu, sorumluluğun …’da olduğunu; ayrıca geçici iş göremezlik zararlarının tedavi gideri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, karara esas alınan kusur raporunun da hatalı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkili tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, Mahkemece 06/12/2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin de haksız olduğunu, ıslahtan önceki talepler için dava tarihinden, ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, davacının maluliyeti ile kaza arasında illiyet bağı olmadığının Adli Tıp Kurumu raporuyla ispatlandığı halde, mahkemece bu husus nazara alınmadığı hükme gibi gerekçeli kararda da değinilmediğini, davacının kaza sonrası … Eğitim ve Araştırma Hastanesi gittiğini röntgen ve filim çekildiğini ve 5 günlük rapor sonucu taburcu edildiğini, kaza sonrasındaki tomografiler ve filmlerde kırık tespit edilmemesinin kazaya ile yaralanması arasında illiyet bağı olmadığını kanıtladığını, kaza sonraki davacının durumunun, tanık beyanı ile de kanıtlandığını, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 29/11/2019 tarihli raporunda da, kişide kazadan 2 gün sonra tespit edilen L3 vertebra kırığı ile olay arasında illiyet bağı kurulamadığının değerlendirildiği, tüm bu duruma rağmen Adli Tıp Kurumunun uzmalığına giren bir konuda, rapora aykırı karar verilmesinin hatalı olduğunu, kusur raporunu da kabul etmediğini, kazanın yol yapım çalışması nedeniyle bir yönü kapalı olması nedeniyle iki yönlü kullanılan yol üzerinde, davacının sollama yasağı ve hız limitlerine uymaması nedeniyle meydana geldiğini, davacının kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu; davacı, müvekkilinin aracının kaza anında durmuş vaziyette olduğunu beyan etmiş ise de, davacının kendi kusurunun farkında olduğu için bu şekilde beyanda bulunduğunu, beyanların gerçeği yansıtmadığını, bu durumun mahkemede ispatlandığını, karşı tarafın bunun bilincinde olmasına rağmen %50’şer oranında kusur tespitinin hatalı olduğunu, kaza anında müvekkilinin hızını azalttığını ve sinyal verdiğini, yola ilişkin gerekli kontrolleri yaptığını, ancak karşı tarafın takip mesafesini koruyamaması ve sollama yasağı olan yerde süratli bir şekilde sollama yapmak istemesi ile kazanın meydana geldiğini, bu nedenle kusurlu olduklarını kabul etmediğini, mahkemece hükme esas alınan raporda PMF1931 Yaşam Tablosunun kullanılmasının ve buna göre hesaplama yapılmasının da haksız olduğunu; davada faizin dava edilen kısım yönünden dava tarihinden ıslah edilen kısım yönünden ise ıslah tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken 27/11/2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının haksız olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece, verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasıdan kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, maddi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili, davalı …vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından istinaf edilmiştir.
1-Taraf vekillerinin maluliyete yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik zararlarına dayalı maddi tazminat davasında, maluliyet durumunun doğru şekilde tespit edilmiş olması önemlidir. Zarar görenin maluliyet durumunun tespitinde; maluliyet durumunun tespiti yanı sıra, kaza sonrası tedavi evraklarının da değerlendirilmesi ile maluliyetin kaza ile illiyetinin doğru bir şekilde ortaya konulması, kazadan kaynaklanan maluliyeti olması durumunda dahi zarar görenin maluliyetinin artmasına neden olduğuna yönelik somut iddiaların ve itirazların olması durumunda değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda, davacının kaza nedeniyle yaralandığından bahisle açtığı davada, … Üni. Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’den alınan maluliyet raporunda; davacının tedavi evrakları incelenerek, 27/11/2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı, hastada meydana gelen L3 vertebra fraktörü sorasından 1/2 düzeyinde yükseklik kaybı meydana geldiği kabul edilerek, Çalışma Gücü ve Meslekten Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre maluliyet oranının %24 olduğu tespit edilmişken; aynı üniversiteden, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre alınan raporda yaralanmasının %13 olduğu tespit edildiği görülmüştür.
Mahkemece raporlar arasındaki çelişki nedeniyle Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan 29/11/2019 tarihli raporda; “Kişinin dosyasına ekli grafilerin incelenmesinde; 30.11.2016 tarihli lomber MR incelemede L3 vertebra korpusunda akut kompresyon kırığı, 12.07.2019 tarihli lomber MR incelemede L2 vertebra 25 mm, L3 19 mm, L4 28 mm bulunduğuna göre;
SONUÇ:
Kişide olaydan 2 gün sonra saptanan L3 vertebra kırığı ile olay arasında illiyet kurulamadığı, olay tarihli grafi, BT, MR incelemeleri, tüm tıbbi evrakı ve ameliyat raporlarının gönderilmesi halinde dosyanın yeniden inceleneceği, kişinin yaralanmasının olaya bağlı olduğunun mahkemenizce kabulü halinde;
Mevcut tıbbi belgelere göre;
… oğlu, 1983 doğumlu …’in 27.11.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, Kas İskelet Sistemi, Omurgaya ait sorunlar, Tablo 1.1, Kategori III’e göre;
1.Kişinin tüm vücut engellilik oranının %13 (yüzdeonüç) olduğu,
2.İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği” denilerek, rapor tanzim edildiği, mahkemece alınan rapor yeterli görülerek davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
HMK’nın 266/1 maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren
hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. ” düzenlemesini içerdiğinden, özel ve teknik bilgili gerektiren konuda bilirkişi raporu alınmadan davanın esası hakkında karar verilemez. Mevcut yaralanma ile kaza arasındaki illiyet bağının varlığı da bu kapsamdadır.
Mahkemece hükme esas alından raporda “kazadan 2 gün sonra saptanan L3 vertebra kırığı ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığı, olay tarihli grafi, BT ve MR incelemeleri, tüm tıbbi evrakı ve ameliyat raporlarının gönderilmesi halinde dosyanın yeniden inceleneceği, kişinin yaralanmasının olaya bağlı olduğunun mahkemenizce kabulü halinde;” denilerek, rapor tanzim edilmiştir. Bu haliyle rapor yeterli olmadığından, davacının kaza sonrası çekilen olay tarihli grafi, BT ve MR inceleme görüntülemeleri olup olmadığı, kaza tarihindeki adli muayene raporunu tanzim eden sağlık kurumundan sorularak varsa dosyaya kazandırılıktan sonra, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan, tarafların itirazlarını da karşılar şekilde rapor alınarak, raporlar arasında çelişkinin giderilememesi ve illiyet bağının tam olarak ortaya konulamaması durumunda gerektiğinde Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulundan, rapor alınarak, davacının maluliyetine esas yaralanması ile kaza arasında illiyet bağı olup olmadığı, kaza nedeniyle meydana gelen maluliyet/engellilik durumunun tespit edildiği rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, taraf vekillerinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
2-Taraf vekillerinin hesap raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; TBK’nın 54 maddesi kapsamında çalışma gücünün yitirilmesi yahut azalması kapsamında açılan, sürekli iş göremezlik tazminatı talepli davada, davalılar gerçek zarardan sorumlu olduğundan, hesaplama TBK hükümlerine ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimsenen hesaplama yöntem ve ilkelerine göre yapılmalıdır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından tazminat hesaplanmasında, muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH2010 Yaşam Tablosunun uygulanması gerektiği, bilinmeyen dönem hesaplamasında ise rapor tanzim tarihindeki bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanması (progresif rant yöntemi) kabul edilmiştir.
Somut olayda, mahkemece tazminat hesaplaması ise, PMF1931 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi tespit edilerek, bilinmeyen dönem hesabı “progreif rant yöntemi” uygulanmak suretiyle tespit edilmiş olup, bu nedenle rapor karar vermeye yeterli görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, davalı …vekilinin ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf sebeplerinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle davacının olay tarihli grafi, BT ve MR incelemeleri, tüm tıbbi evrakı ve ameliyat raporları tedavi kurumlarından temin edilerek, yukarıda açıklandığı üzere, yaralanmasının kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı, alınacak rapor ile tespit edilerek, maluliyet durumu belirlendikten sonra aktüer hesap bilirkişiden de açıklandığı üzere rapor alınarak, kararın davalı ….Ltd Şti tarafından istinaf edilmemiş olması nedeniyle davacının usuli kazanılmış hakları da gözetilerek davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre istinaf eden tarafların sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin, davalı …vekilinin ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 17/12/2020 tarihli 2016/931 Esas 2020/736 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf eden tarafların sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden taraflara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 05/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.