Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2023/763 E. 2023/1008 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2020
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 05/07/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/07/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … A.Ş. tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı sürücü .. kullandığı, … adına kayıtlı, davalı ….. plakalı otomobil ile 24/01/2018 tarihinde kaza yapması nedeniyle araçta bulunan müvekkili davacının oğlu…. vefat ettiğini, söz konusu kaza nedeniyle Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/351 Esas 2018/532 Karar sayılı kararı ile davalı sürücünün cezalandırılmasına karar verildiğini, söz konusu dosyada aldırılan raporda sürücünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin desteği oğlunun kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını belirterek 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesini, davalı sürücü ve davalı araç malikinden 100.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkının bulunmadığını, tazminata hükmedilmesi durumunda emniyet kemeri indirimi ve hatır taşıması indirimi yapılmasını, davacının davasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının talebi doğrultusunda 15/11/2018 tarihinde Selami Somuncu hesabına 57.542,00-TL ödeme yapıldığını, bu ödeme ile müvekkili şirketin tazminat yükümlülüğünü yerine getirdiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından, cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra meydana gelen kazadaki kusur durumunun tespiti için dosyanın trafik kazalarından anlayan bir kusur bilirkişisine tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi tarafından hazırlanan 05/08/2019 tarihli rapora göre, davalı … şirketine sigortalı, davalı … adına tescilli araç sürücüsü …’ün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, dava dışı plakalı araç sürücüsünün ise kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığının tespit edildiği, söz konusu raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması ve denetime elverişli olması nedeni ile mahkemece kabul gördüğü, sonrasında davacının destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi tarafından hazırlanan 05/11/2019 tarihli rapora göre, tarafları kusur durumu göz önüne alındığında, müteveffa …’nın vefatı nedeniyle davacının davalı … şirketinden talep edebileceği tazminatın 47.722,84-TL olduğu, davalı araç işleteni … ve araç sürücüsü …’den talep edebileceği tazminat tutarının 52.245,95-TL olduğunun hesaplandığı, söz konusu rapora itiraz edilmesi ve ödeme dekontunun sunulması nedeniyle aynı bilirkişiden 20/02/2020 tarihli ek raporun aldırıldığı, söz konusu ek rapora göre, davalı … şirketi yönünden yapılan hesaplama sonucu davacının maddi zararının 60.330,03-TL olduğu, davalı araç sürücüsü yönünden yapılan hesaplama sonucu davacının maddi zararının 61.064,86-TL olduğunun belirlendiği, ek raporun tazminatın belirlenmesi yönünden yapılmış olduğu, hesaplamanın doğru olması ve denetime elverişli olması nedeni ile mahkemece kabul gördüğü, burada değerlendirilmesi gereken raporlar dışında ayrıca bir kaç hususun olduğu, bu hususlardan bir tanesinin davalı …’nın kazaya karışan aracı kiraya verdiğine yönelik iddiası olduğu, söz konusu şahıs tarafından dosyaya kazaya karışan aracı 11/01/2018-15/02/2018 tarihleri arasında diğer davalı …’e kiralandığına ilişkin kira sözleşmesinin sunulduğu, söz konusu kira sözleşmesinin süresi dikkate alındığında uzun süreli bir kira sözleşmesi olmadığı, kısa süreli bir kira sözleşmesi olduğu, yine davalı …’nın işleten konumunun kalkıp kalkmadığının tespiti amacı ile dosyaya sunulan kira sözleşmesinin … … bildirilip bildirilmediğinin …sorulduğu, söz konusu daire tarafından dosyaya verilen 25/09/2020 tarihli yazı cevabında kira kontratının dairelerine bildirilmediğinin bildirildiğinin görüldüğü, bu iki husus yani kira sözleşmesinin süresinin kısa olması ve kira sözleşmesinin … dairesine bildirilmemesi nedeni ile mahkemede davalı …’nın işleten konumunun kalkmadığı yönünde kanaatinin oluştuğu, yine bu olayda değerlendirilmesi gereken diğer bir hususun ise hatır taşıması ve müterafik kusurun olup olmadığı olduğu, müteveffa …’nın …’ün kullandığı araçta iki bayan ile birlikte gezdikleri, … ile … arkadaş olduğu, kaza tarihinde de … …. doğru yanlarında bayan arkadaşları ile birlikte geldikleri esnada kaza oluştuğu, mevcut olayda karşılıksız bir taşıma söz konusu olması nedeni ile … yönünden hatır taşımasının bulunduğu ve bu hatır taşımasından dolayı tazminat miktarından %20 oranında indirim yapılması gerektiği, yine araç sürücüsü …’ün alkollü olduğu, şahsın alkollü olduğunu bile bile …’nın söz konusu araçta yolculuk yaptığı, bundan dolayı …’nın %20 oranında müterafik kusurlu olduğu ve bu oranda tazminattan indirim yapılmasının gerektiği, yine değerlendirilmesi gereken diğer bir hususun ise şahıs ve … yönünden bilirkişi tarafından farklı hesapların yapılması olduğu, bilindiği gibi … poliçesinin limit dahilinde işleteni ve sürücüyü korumasının gerektiği, mevcut dosyanın dayanağının da … poliçesinden kaynaklı bir tazminat davası olduğu, poliçeyi esas alarak tazminat hesabının ancak genel şartlar çerçevesinde yapılabileceği, genel şartları tamamen egale ederek sürücü yönünden farklı bir hesap yapmanın ve daha fazla bir sorumluluk miktarı belirlemenin … poliçe limiti kapsamında sigortayı sorumlu tutma ilkesini ortadan kaldıracağı, bundan dolayı mahkemece bilirkişi tarafından … poliçesi ve genel şartları dikkate alınarak yapılan hesaplama ve bu hesaplama sonucunda bulunan 60.330,03-TL’lik miktarın kabul edildiği, burada değerlendirilmesi gereken diğer bir hususun ise davacının, müteveffa …’nın desteğine muhtaç olup olmadığı hususu olduğu, müteveffa … annesi ile babasının boşandığı, velayetinin anneye verildiği, … velayetinin anneye verilmesinin babayla olan ilişkilerini tamamen kopardığı manasının çıkarılamayacağı, … ile babası davacının sık sık görüşmesinin müteveffanın, davacıya destek olmadığı sonucunu çıkarmayacağı, davacı ile müteveffa arasındaki ilişkinin baba-oğul ilişkisi olduğu, bundan dolayı oğulun babaya destek olacağının mahkemece kabul edildiği, değerlendirilmesi gereken bir diğer hususun ise, davalı … tarafından 57.542,00-TL’lik ödemenin davacıya yapıldığı iddia edilse de söz konusu ödemenin davacıya değil müteveffanın annesine yapıldığı, bundan dolayı davalı sigortanın bu iddiasının da mahkemece kabul edilmediği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde yukarıda kabul edilen kabuller doğrultusunda davacının bedel artırım dilekçesi de göz önüne alınarak aktüer bilirkişinin belirlemiş olduğu 60.330,03-TL’lik bedelden %20 hatır taşıması ve %20 müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra 38.611,23-TL yönünden maddi tazminata yönelik davanın kabulünün gerektiği, söz konusu bedele şahıslar yönünden olay tarihi olan 24/01/2018 tarihinden itibaren, … yönünden ise 24/04/2018 tarihinden itibaren aracın cinsi göz önünde alındığında yasal faiz işletilmesinin gerektiği, yine davacının manevi tazminat talebi değerlendirildiğinde tarafların kusur durumu ve ekonomik durumu göz önüne alındığında mahkemece 12.500,00-TL yönünden manevi tazminat talebinin kabulünün gerektiği, yine davacının bedel artırım dilekçesindeki miktardan daha az bir bedele hükmedilmişse de bunun sebebinin %20 hatır taşıması ve %20 müterafik kusur indiriminden kaynaklandığı gerekçesiyle “Davanın kısmen kabulü ile; 38.611,23-TL’nin davalı … ve …’dan 24/01/2018 tarihinden itibaren, diğer davalı … … A.Ş.’den 24/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 12.500,00-TL’nin davalı …..24/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … … vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle davacı murisinin davacıya destek olup olmadığının ispatı gerektiğini, davacı murisi …’nın annesi …’nın 29.01.2018 tarihli ifadesinde oğlunun uyuşturucu madde ve alkol kullandığını beyan ettiğini, davacının ise 27.01.2018 tarihli ifadesinde “oğlumun alkol kullandığını biliyorum ancak uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını bilmiyorum, oğlum ile 5-6 yıldır görüştüğüm yoktu sadece akrabalardan haberini alıyordum” şeklinde belirttiğini, destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için müteveffa ile davacı yönünden düzenli ve eylemli yardımın varlığı gerektiğini, TBK 53.maddesinde belirtilmiş olan destek kavramının, bir başkasının veya başkalarının geçimini kısmen veya tamamen karşılayan ve ileride ona bakması muhtemel olan kişiyi ifade ettiğini, destek sayılması için; yardımın eylemli olması, ölümden sonra da düzenli bir şekilde devam edeceğinin anlaşılması, destekten yoksun kalan kimsenin devamlı ve gerçek bir ihtiyacının olması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir.
Yargıtay’ın kökleşmiş uygulamasına göre çocukların anne ve babalarına destek olmaları hayatın olağan akışı gereğidir. O an fiilen destek olmasa da, ileride destek olması muhtemeldir. Desteğin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişiler de desteğin sağlığında herhangi bir yardım görmeseler bile tazminat talep edebilirler. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/02/2022 tarih ve 2021/10753 Esas, 2022/3377 Karar sayılı ilamı) Ölenin ölüm tarihine kadar bakma mükellefiyetini yerine getirmemiş olması destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmesine engel değildir. Nitekim, yoksun kalınan destek sadece parasal yardım olarak düşünülemez. Evladın hafta sonlarında, bayram günlerinde vs. anne ve babayı ziyareti, her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardımlarına koşması, onlara bakmaları da destek kapsamında değerlendirilmelidir. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 10.4.2018 tarih ve 2015/9386 esas 2018/4008 karar sayılı ilamı)
Bu halde ölen desteğin ileride anne ve babasına destek olacağı varsayımla destek paylarının hesaplanmasında, bir usulsüzlük bulunmamasına, destek ile davacının mevcut durumda görüşmemelerinin ileride müteveffanın destek olmayacağı anlamına gelmeyeceğinin anlaşılmasına göre (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/04/2010 tarih ve 2010/3998 Esas, 2010/4631Karar sayılı ilamı) davalı vekilinin buna yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.637,53 TL istinaf karar harcından peşin alınan 873,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1764,53 TL harcın davalı … … A.Ş.’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 05/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.