Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/700 – 2023/958
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/700
KARAR NO : 2023/958
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2020
NUMARASI : 2018/777 Esas – 2020/720 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/06/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalılar … ve… vekili, davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 31.08.2018 tarihinde meydana gelen ve … plakalı araçların karıştığı trafik kazasında …plakalı takside yolcu olarak müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin kaza nedeniyle maddi zarara uğradığını, müvekkilinin zararından kazaya karışan araçların sürücüleri ve malikleri ile araçların sigorta şirketlerinin sorumlu olduğunu, sigorta şirketlerine başvuruda bulunmalarına rağmen zararın karşılanmadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak şimdilik geçici iş göremezlikten kaynaklanan 1.000,00 TL, sürekli iş göremezlikten kaynaklı 8.000,00 TL ve bakıcı giderinden kaynaklı 1.000,00 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (davalı sigorta şirketlerinin maddi tazminat ve temerrüt tarihinden itibaren faiz ile sınırlı olmak üzere) karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın … numaralı poliçe ile müvekkilince sigortalandığını, müvekkilinin sürücünün kusuru ve gerçek zarar ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutulabileceğini, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden kaynaklanan zararların poliçe limiti kapsamında olmadığını, dava dilekçesinin tebliğinden itibaren müvekkilinin faizle sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; …plakalı aracın müvekkilince sigortalandığını, davacının başvuru dava şartını yerine getirmediğini, eksik belgelerle başvurulduğunu, müvekkilinin sürücünün kusuru ve gerçek zarar ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutulabileceğini, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden kaynaklanan zararların poliçe limiti kapsamında olmadığını, davacının faiz talebinin de yerinde bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; …plakalı taksinin sürücüsü olan müvekkilinin olayın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilindeki alkol miktarının kazanın meydana gelmesine etkisinin olmadığını, davacının müvekkiline husumet duyduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve… vekili, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı raporunda, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik uyarınca; meslekte kazanma gücü kaybının %25 olup sekel halini aldığı, geçici iş görmezlik süresinin 9 ay, bakıcı ihtiyacının 2 ay olduğunun tespit edilmiş olduğu, ceza mahkemesince Ankara Adli Tıp trafik İhtisas Dairesi raporu ile taksi şöförü …’ın tali, …’ın asli kusurlu olduğunun tespit edilmiş olduğu, mahkemece kusur ve aktüerya bilirkişisinden rapor alındığı, ticari araç sürücüsü …’ın 0.39 promil alkollü olduğu, ticari araçlarda sınırın 0.20 olduğu, kontrolsüz kavşakta ilk geçiş hakkı taksi şoföründe ise de, kavşağa aracın hızını azaltıp girmesi gerekirken kontrolsüzce girişi nedeniyle alkollü araç sürücüsünün % 25 kusurlu, … plakalı alkolsüz araç şoförü…’ın kavşağa sağından araç gelip gelmediğini kontrol edip hızını azaltarak girmesi gerekirken aksine hareketle girmesi nedeniyle %75 kusurlu olduğunun ve takside müşteri olarak bulunan davacının kusurunun olmadığının saptandığı, TRH-2010 Bakiye yaşam tablosuna ve Anayasa mahkemesinin Genel Şartları iptali nedeniyle PMF Yaşam Tablosuna göre hesaplama yapıldığı, davacı vekilinin talep arttırım dilekçesi gözetildiği, her ne kadar davalı … vekilince alkol oranının düşük olup sırf alkolden kusur verilemeyeceği, … ve… vekillerince kaza saatinin yanlış yazıldığı alkol oranının 12.45 kaza saati itibarı ile 0.48-0.51 oranında olduğuna ilişkin itirazlar ileri sürülmüş ise de; kaza tespit tutanakları ile…’ın ve diğerlerinin karakol beyanlarında kaza saatinin 12.40 olup, daha önce bu konuda itirazlarının olmadığı, iddianın soyut kaldığı, ayrıca … vekilince sırf alkollü olduğu için kusur verildiği itirazında bulunulmuş ise de, …’ın asıl kontrolsüz kavşağa girerken hızını azaltmaması nedeniyle kusur verildiği, Adlı Tıp Trafik İhtisas Dairesi raporunun da bu yönde olduğu, alkol oranının yüksek olmaması nedeniyle kazanın sırf alkolün etkisi nedeniyle olup olmadığına ilişkin nörologtan rapor alınmasına yolcu konumunda bulunan davacı yönünden mahkemece gerekli görülmediği, Adli Tıp Trafik İhtisas dairesi kusur değerlendirilmesine mahkemece de katılındığı, müşteri olarak taksiye binen davacının sürücünün alkollü olduğunu bilmesini beklemenin mümkün olmadığı gibi emniyet kemeri ile ilgili bir tespitin bulunmadığı ve davacı yaralanmasının kafa travmasından kaynaklanmadığı gözetilerek müterafik kusur indirimine gidilmediği, davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin talep arttırım dilekçesi gözetilerek maddi tazminat bedelinin değerlendirildiği, manevi tazminat yönünden davacının kazada takside müşteri konumunda olması, kusurunun bulunmaması, yaralanma durumu, sekel halini alması, yaşanan korku ve endişe hali gözetilerek davacıyı zenginleştirmeyecek davalıları ödeme güçlüğüne düşürmeyecek oranda duyulan acı ve ızdırabın bir nebze telafisi için manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne, 159.341,83 TL kalıcı, 14.948,89 TL geçici, 2.901,82 TL bakıcı gideri toplamı 177.192,54 TL’nin… ve …’dan ve … Sigorta’dan (kusuruna göre 132.894,405 TL) … ve … Sigorta için kusuruna denk gelen (44.298,135 TL’nin) şahıslar için 31.08.2018 kaza tarihi sigorta şirketleri için 09.10.2018 temerrüt tarihinden talep gibi yasal faizi ile (sigorta şirketleri yönünden poliçe limiti ile sınırlı olarak) tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat yönünden davanın kabulüne, 10.000,00 TL manevi tazminatın 2.500 TL’sinin …, 7.500 TL’sinin… ve …’dın 31.08.2018 kaza tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil şirket adına 09.05.2019 tarihli cevap dilekçesi, 09.03.2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi ve 29.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunulmuş olup, yargılama aşamasında yapılan duruşmalarda bu durum hakkında herhangi bir hükme yer verilmediğini, yapılan itirazların kabul ya da ret olunduğuna ilişkin herhangi bir hükmün yer almayıp, sadece karar duruşmasında ve bir önceki duruşmada müvekkil şirketin adının yer almasının (Bu duruşmaya mazeret sunulmuş olup, mazeret hakkında müspet karar verilmiştir.), bir anlamda müvekkil şirket yokmuşcasına yargılamanın sürdürüldüğü anlamına geldiğini ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararına göre, toplam 177.192,54 TL’lik maddi tazminatın müvekkil şirket açısından 44.298,135 TL’lik kısmından sorumlu tutulmuş olunmasına rağmen, vekalet ücretinin toplam tazminat bedeli üzerinden hesaplanarak kendilerine yükletilmesinin de kabulünün mümkün olmayacağını, davaya konu kazada sigortalı araç sürücüsüne yükletilebilecek bir kusur bulunmadığını, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunun araştırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinin teminat dışı olduğunu, davacı yanın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiz talebinin haksız olduğunu, ilk derece mahkemesinin ise hüküm verirken davacı tarafın talebi gibi faiz işlettiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, dava açmadan önce 2918 sayılı Kanun’un 97. ve 99. maddesi gereğince müvekkil şirkete yasaya uygun olarak başvuruda bulunulmadığını, davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiği halde mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olarak yalnızca davacının sürekli maluliyetine ilişkin olup diğer taleplerinin tümüne karşı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, geçici iş göremezlik haline ve bakıcı giderlerine ilişkin taleplerin teminat kapsamı dışında olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %75 kusurlu olduğuna yönelik değerlendirmeyi kabul etmediklerini, dava konusu kazanın meydana gelmesinde …plakalı araç sürücüsünün alkolün etkisi altında araç kullanması ve kavşağa hızını hiç azaltmadan süratli bir şekilde girmesinin neden olduğunu, dosyada yer alan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı ‘nın 18.10.2019 tarihli raporunda davacının vücut çalışma gücünü %25 oranında kaybettiği, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay, bakıcı ihtiyacının ise 2 ay olduğuna yönelik değerlendirmenin kabulünün mümkün olmadığını, zira dosya kapsamına göre söz konusu sürelerin daha düşük olması gerektiğini, dosyanın ATK’ya gönderilerek yeniden maluliyet raporu düzenlenmesi talepleri bulunduğunu, faiz başlangıç tarihi olarak müvekkilin temerrüde düştüğü tarihin 09.10.2018 olarak belirlendiğini ve hükmedilen tazminata yasal faiz yürütülmesine karar verildiğini, bu tarihin nasıl belirlendiğinin gerekçeli kararda yazılmadığını, davacı tarafından dava konusu yaptığı taleplerine ilişkin olarak dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddesine aykırı olarak eksik evraklar ile başvurulduğunu, bu bakımdan eğer faiz başlangıç tarihi olarak temerrüt tarihi esas alınacak ise dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve… vekili istinaf dilekçesinde; yapılan yargılama neticesinde işbu dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini ve devamında hazırlanmış olan 20.02.2020 tarihli bilirkişi raporuna 09.03.2020 tarihinde itiraz edildiğini, 23.09.2020 tarihli duruşma tutanağında; “Müzekkere cevabı geldiğinde dosyanın ek rapor için bilirkişiye tevdine, davalıların itirazları karşılanmak suretiyle SGK müzekkere cevabı da değerlendirilerek bilirkişiden ek rapor alınmasına” denildiğini, ancak; itirazlar karşısında, Sayın Bilirkişiler tarafından hazırlanmış olan 09.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; “Kök raporda kusur ve hesap yönünden DEĞİŞTİRİLECEK BİR HUSUS BULUNMADIĞI” denilmiş olması sebebi ile itirazların karşılığının yerine getirilmeksizin ek rapor hazırlanmış olduğunu, ayrıca; tüm bu hususlar yanında, kendilerine 22.12.2020 tarihinde tebliğ olan bilirkişi ek raporuna ilişkin yasal süresi içerisinde itiraz ve beyanları sunma çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin 30.12.2020 tarihli duruşma tutanağında; “Her ne kadar davalı … ve… vekili ek bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmak için beyan süresinin dolmasını talep ettiği görülmüş ise de; ek raporun önceki rapor ile karşılaştırıldığında davalı lehine olduğu ve önceki ek rapora itirazların göz önüne alındığında süre verilmesinde hukuki yararın bulunmadığı görüldüğünden bu konudaki talebinin reddine” denilerek hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının zedelendiğini, kusur raporuna ilişkin olarak, “uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.” denilerek alkollü araç kullanımının yasaklandığını, kanında alkol bulunduğu sabit olan davalı … yönünden; “kazanın sırf alkolün etkisiyle olup olmadığına ilişkin nörologtan rapor alınmasına yolcu konumunda bulunan davacı yönünden mahkemece gerekli görülmediği” şeklinde bir gerekçe ile bu derece komplike bir somut olayın açıklığa kavuşturulmasının engellendiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … istinaf dilekçesinde; meydana gelen kazada, müvekkile yüklenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, olayın yaşanmasındaki tüm kusurun, açık bir kural ihlali yaparak, müvekkile ait araca çarpan diğer davalı … plaka sayılı araç sürücüsü…’da olduğunu, kusurun, geçiş önceliği müvekkilde olmasına rağmen, geçiş önceliğine riayet etmeyen diğer davalı araç sürücüsünde olduğunu, her ne kadar, alkolmetre ile yapılan test sonucu, müvekkilde 0,39 promil oranında alkol tespit edilmişse de; bunun kazanın meydana gelmesinde etki derecesi bulunmadığını, yine, olayla ilgili olarak müvekkilin sanık olarak yargılandığı, Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/71 E. sayılı dosyası ile görülen kamu davasında verilen kararın kesinleşmesinin de beklenmediğini, maluliyet raporuna ilişkin olarak ise, 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin, 20 Şubat 2019 tarih ve 30692 Sayılı R.G.’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğin 18.maddesi ile yürürlükten kaldırıldığını, yürürlükte bulunmayan bir yönetmeliğe göre hazırlanan rapora itibar edilemeyeceğini, her iki Yönetmelikte de, yönetmelik ekinde “Kas-İskelet Sistemi” başlığı altında yapılan değerlendirmede, tanı ve tedavinin, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Ortopedi, Nöroloji ve Romatoloji uzman hekimleri tarafından yapılacağı belirtilmekle birlikte; rapor tanzim eden heyetteki üyelerin, belirtilen bu uzmanlık alanlarını ihtiva edip etmediklerinin belli olmadığını, Yönetmelik hükümlerine göre Balthazard formülünün uygulanma işlemi de, Yönetmelikteki örnek hesaplamalarda olduğu gibi, denetime elverişli şekilde, rapora yansıtılmadığını, gelir getirici herhangi bir işte çalışmayan, işgücüne katılma durumu sözkonusu olmayan davacının, asgari ücretle çalışıyormuşçasına hesaplama yapılmasının doğru ve adil olmadığını, bakıcı tutulduğuna ve ücret ödendiğine ilişkin hiçbir emare ve delil bulunmamasına karşılık, farazi bir yaklaşımla bakıcı ücreti hesaplanmasının da yerinde olmadığını, dava dilekçesinde, 100.000.-TL manevi tazminat talep edilmiş olup, mahkemece 10.000.-TL manevi tazminata hükmedildiği halde; manevi tazminat açısından kısmen kabul/kısmen ret kararı verilmesi gerekirken, manevi tazminat talebi yönünden davanın kabulü kararı verilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, böyle olunca, reddedilen tutar üzerinden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de isabetsiz olduğunu, yine yargılama giderleri toplamı ortaya konularak, kabul/ret oranına göre hüküm altına alınması gerekirken, denetime elverişsiz bir şekilde, takdiren bir tutara hükmedilmesinin de hukuka uygun olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde istinaf edilmemiş olsa dahi HMK’nın 355. maddesi gereğince resen nazara alınır, mahkemelerin görevi kamu düzeninden olduğundan, taraflarca istinaf edilmemiş olsa dahi resen incelenir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının davalı …’ın sürücüsü olduğu takside yolcu olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da “Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler arasında veya tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 73. maddesinin (1) bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece duruşma yapılmadan, yani taraflara tebligat yapılıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Davacı tüketici olup, taraflar arasındaki ilişki tüketici işlemi olduğundan 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3 ve 73. maddeleri gereğince bu işlemden kaynaklanan uyuşmazlıklara da Tüketici Mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir. Davanın görüldüğü yerde ayrı bir Tüketici Mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Zira Tüketici Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargılama usulü farklıdır. Davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığı, mahkemece yargılama sonucu karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta, davacı tüketici konumunda olup, davalı … ile aralarında akdedilen yolcu taşıma sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın, Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi Ticaret Mahkemesine ait ise de işbu dava, diğer davalılara karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da Ticaret Mahkemesine göre daha özel nitelikteki Tüketici Mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
Açıklanan bu olgu karşısında, mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi yerine davanın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında,
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin, davalılar … ve… vekilinin, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinaf eden davalılar vekilinin sair istinaf nedenleri şimdilik incelenmeksizin mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi bakımından, HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalılar … ve… vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/12/2020 tarihli, 2018/777 Esas – 2020/720 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-3.maddesi gereğince KALDIRILMASINA, HMK’nın 353/a maddesi gereğince davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, görev konusunda karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf eden davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf başvurma harcı ve istinaf peşin harcı olarak istinaf eden tarafça yatırılan harçların istek halinde ilgilisine iadesine,
3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-İİK’nın 36.maddesi gereğince, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2021/1580 Esas sayılı dosyasına yatırılan 98.500,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.