Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2023/650 E. 2023/922 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/650 – 2023/922
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/650
KARAR NO : 2023/922

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2023
NUMARASI : 2017/339 Esas 2023/258 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 14/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kaldırımda beklediği esnada … plakalı firari araç sürücüsü tarafından ağır kusurlu olarak çarpması neticesinde müvekkilinin ayağının kırıldığını, bu nedenle 1.000,00 TL maddi tazminatının fazlaya dair dava ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili talep arttırım dilekçesi ile; talebini 56.143,20 TL arttırarak 57.143,20 TL’nin olay tarihi olan 02/03/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 26.04.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6704 sayılı kanunun 5. maddesi ile 2918 sayılı 91. maddesi gereğince sigorta şirketine başvurunun dava şartı olduğundan davacı taraftan müvekkili şirkete başvuru yapılmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini, poliçe nedeni ile sorumluluk limitinin 310.000,00 TL olduğunu, kusur tespiti için Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, davacının Adli Tıp Kurumundan veya Üniversitelerine sevkine karar verilmesini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınan 21/06/2018 tarihli raporda Çalışma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre; meslekte kazanma gücü oranının %4,2 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 45 gün olduğunun bildirildiği, Kusur ve hesap bilirkişilerden alınan 19/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda, kusur yönünden; davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsünün meydana gelen kazanın oluşumunda, 2918 sayılı KTK.nun 52/a-b ve KTY.nin 109/d maddeleri kural ihlallerini işlemiş olmakla %75 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’in meydana gelen kazanın oluşumunda 2918 sayılı KTK.nun 68/b-3 maddesi kural ihlalini işlemiş olmakla %25 oranında kusurlu olduğu, tazminat yönünden davacı …’in; geçici işgöremezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 1.463,61 TL olduğu, sürekli işgücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının ise 21.631,82 TL olduğu, sigorta şirketinden dava açılma tarihi olan 27.04.2016’dan itibaren yasal faiz yürütülerek tazminat talebinde talebinde bulunabileceği, kaza tarihinde (2016 yılı) ZMSS poliçesi ölüm ve sakatlanma teminat limit tutarının 310.000,00 TL olduğu, hesaplanan tazminat tutarının poliçe limit dahilinde kaldığı yönünde görüş bildirildiği, mahkemenin 16/04/2019 tarihli ara kararı ile; raporun kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre düzenlenmesine karar verildiği, Çukurova Üniversitesinden alınan 05/07/2019 tarihli raporda özetle; Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre; vücutta fonksiyon kaybı oluşmadığı, geçici iş göremezlik için öngörülen sürenin 45 gün olduğunun bildirildiği, davacının itirazı üzere Ankara Üniversitesi Adli Tıp Kurulundan alınan 04/11/2019 tarihli rapora göre; Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre, kişinin özür oranın sıfır olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olduğunun düzenlendiği, yine dosya kapsamında Adli Tıp 2. İhtisas Dairesinden rapor alınmasına karar verilmiş olup 19/10/2022 tarihli raporda; Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre, kişinin özür oranın sıfır olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olduğunun düzenlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; 3.251,25 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 27/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, 11.07.2018 tarihli 4,2 oranında iş göremezlik raporları davalı sigorta şirketine 11.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına karşın davalı tarafından hiç bir itiraz olmamasına rağmen dosyanın yeniden adli tıbba gönderildiğini ve müvekkil davacının fonksiyon kaybı oluşmadığının belirtildiğini, bu nedenle davalı tarafın itirazı dahi olmayan 11.07.2018 tarihli meslekte kazanma gücü kaybına yönelik 4,2 oran üzerinden düzenlenen Adli Tıp raporuna itibar edilmesini talep ettiklerini, davalının bu rapora itiraz etmediği gözetildiğinde kazanılmış hak doğurduğunun tartışmasız olduğunu, maluliyet kıstasları fonksiyon kaybı oranı üzerinden olmayıp meslekte kazanma gücü kaybı üzerinden hesap yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile tedavi gideri istemine ilişkindir.
İlk yargılama sonucunda dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen karar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin kararıyla kaldırılmıştır. Kaldırma kararında; dava konusu olayın 02.03.2016 tarihinde meydana geldiği, davanın ise 27.04.2016 tarihinde açıldığı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde; “Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir” hükmü mevcut olup, zarar görene seçimlik bir hak tanındığı, dava açmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğunun belirtilmediği, olay tarihinden sonra 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile yapılan değişiklik ile zarar görenlere dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması gerektiğinin belirtildiği, davacı zarar gören tarafından her ne kadar Kanun değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonra dava açılmış ise de; dava konusu olayda kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanunun uygulanması gerektiğinden, kaldı ki 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde düzenlenen dava şartının, HMK’nın 115/2.maddesinde belirtilen diğer Kanunlarda yer alan ve tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğundan, mahkemece işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluk Sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile kabul edilmektedir.
Dava şartları; davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Dava şartı HMK’da düzenlenebileceği gibi, diğer kanunlarda da düzenlenebilir. (HMK’nın 114/2) Dava şartı, usul hukuku düzenlemesi olduğundan, öncesinde mevcut olan hakkın ileri sürülmesini imkânsız hale getirmedikçe yahut adil yargılama ilkesinin ihlal edebilecek boyutta zorlaştırmadıkça, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanması gerekir. Bu durum dava şartının kamu düzenine ilişkin olmasının yasal sonucudur. 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sigorta şirketi hakkında ZMMS kapsamında açılacak davalardan önce KTK’nın 97. maddesinde düzenlenen sigorta şirketine müracaat dava şartı ve kamu düzenine ilişkin olduğundan, sigortaya başvuru şartının eldeki davada da uygulanacağının kabulü gerekir.
Doktrinde de, medeni usul hukukunda dava şartlarının mevcut olup olmadığı hususunun davanın açıldığı tarih esas alınmak suretiyle incelemeye konu edileceği, zira her davanın, davanın açıldığı tarihteki şartlara göre hükme bağlanacağı kabul edilmektedir. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, C.Iı, İstanbul, 2001, S.1674; Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C.I-Iı, İstanbul, 2000, S.490
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 23.12.1976 tarih ve E.1976/11-7, K.1976/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da: “…Usul hukuku yönünden ise, neticeleri Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 185, 186, 187 ve 202. maddelerinde açıklandığı üzere mahkemelere, açılmış bir davayı sonuçlandırmak görevi verilmiş olur. Dava şartlarının mevcut olup olmadığı da davanın açıldığı tarihteki durum ne ise ona göre hüküm verilmesi mükellefiyeti doğar..” denilmiştir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19/3/2021 tarih ve 2020/824 Esas, 2021/2980 Karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Somut olayda, daha önce Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince dava şartı bulunduğundan bahisle karar kaldırıldığından bu hususun kesinleşip kesinleşmediği hususunun tartışılması gerekmiştir.
HMK’nın 353. Maddesinde: “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir, 1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması, 2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması, 3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması, 4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması” hükmü yer almakta olup, “kesin olarak karar verir” ibaresinin bağlayıcı olup olmayacağı hususunda yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesince dosyanın tekrar kendi mahkemesine veya başka bir mahkemeye “davanın esasının yeniden görülmesi için gönderilmesi” sonucu doğuracak nitelikte dava şartları yönünden kararlarının kesin olduğunu anlamak gerektiği, kaldı ki dava şartlarına aykırılığın HMK 371/1-b maddesi uyarınca bozma sebepleri arasında sayıldığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12/01/2022 tarih ve 2020/5405 Esas – 2022/151 Karar sayılı ilamı) dolayısıyla dava şartının mevcut olduğuna dair önceki kaldırma kararının bu anlamda kesinleşmeyeceği ve bağlayıcı olmadığı değerlendirilmiştir.
2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde belirtilen başvuru zorunluluğunun HMK.nın 115/2. maddesine göre dava şartı olduğu, eksik olan dava şartının belirli bir süre verilerek giderilebilecek olduğu, davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerekmekte olup davacı tarafından sigorta şirketine hiç başvuru yapılmamış olması halinde dahi bu eksikliğin tamamlanabilir dava şartı olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu olayda kaza 2/3/2016 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 5.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra 27/04/2016 tarihinde açılmıştır. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı iddia da edilmediğinden HMK.nın 115/2. maddesine göre eksik olan dava şartı giderilebilecek nitelikte olduğundan tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davacı tarafın istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı istinaf isteminin kabulüne, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/03/2023 tarih 2017/339 Esas – 2023/258 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-4.maddesi gereğince KALDIRILMASINA, sair istinaf sebeplerinin bu aşamada İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde istinafa gelen davalı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.