Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2023/640 E. 2023/976 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/640
KARAR NO : 2023/976

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2023
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 17/04/2016 tarihinde ….. sevk ve idaresindeki …. plakalı aracın, müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu …. plakalı araca çarpışması neticesinde, müvekkilinin yaralanarak malul/sakat kaldığını, kaza tespit tutanağında … plakalı aracın kusurlu olduğunu, kazada kusurlu olan…. plakalı aracın davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik, 200,00 TL geçici iş göremezlik ve 3.000,00 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 3.200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bedel artırım dilekçesi ile talebini toplamda 32.071,79 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karıştığı iddia edilen ….. plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, davacı tarafın kusur ve zararını ispat etmesi gerektiğini, davacının motosiklet kullanma ehliyeti olmayan bir sürücünün motosikletinde yolcu olarak bulunması ve kask takmadan motosiklete binmesi ile en az %50 müterafik kusuru bulunduğunu, hesaplanacak zarardan en az %50 oranında müterafik kusur tenzili ve bu nedenle indirim yapılması gerektiğini belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesini talep ve cevap etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dosya içerisinde yer alan …. Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/5846 sayılı dosyasının incelenmesinde; müşteki …ile şüpheli … arasında 25/05/2018 tarihinde “uzlaştırma raporu” düzenlendiği, rapor içeriğinde, davacı/müşteki … … “hiçbir talepte bulunmaksızın uzlaşmayı kabul ettiği” beyanı bulunduğu, karşı tarafın da kabulü sonrasında uzlaşma sağlandığı ve düzenlenen raporun Cumhuriyet Savcısı tarafından 05/06/2018 tarihinde onaylandığı, sonrasında da uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğinin anlaşıldığı, Uzlaşma raporu içeriğinde; davacıya uzlaşma müessesesi hakkında bilgilendirme yapıldığı, uzlaşmanın sonuçları hakkında uyarıda bulunulduğu, hatta uzlaşmanın kabulü halinde tazminat davası hakkındaki davasından feragat edileceği ayrıca hatırlatıldığı gözetildiğinde, uzlaşmanın usulüne uygun olarak yapıldığı mahkemece kabul edildiği ve 5271 sayılı CMK’nın 253/17 maddesine göre; “uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” hükmü gözetildiğinde, uzlaşma tutanağının davadan sonra dava devam ederken düzenlendiği de dikkate alındığında davacının eldeki davadan feragat ettiği anlaşıldığından, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacıya, uzlaşmayı kabul etmesi halinde tazminat talebinden vazgeçmiş sayılacağına ilişkin yeterli ve açıklayıcı bir bilgi verilmediğini, kaldı ki uzlaştırma raporu geçerli olsaydı dahi tarafların ceza soruşturması sırasında uzlaşma sonucu düzenlenen ödeme ve ibra sözleşmesi sonucu, tazminat miktarının az olduğu durumlarda davacının aşırı yararlanma hukuksal nedenine dayanarak ayrıca maddi tazminat isteyeceğinin kabulü gerektiğini, uzlaştırma raporunun tamamen geçersiz olduğunu, davacının bilgisizlik ve deneyimsizliğinin sonucu olarak uzlaştırma raporunu imzaladığını, avukat olmadan uzlaşma olamayacağından tarafların avukatla temsil edilmesinin zorunlu olduğunu, zarar belirlenmeden düzenlenen uzlaştırma raporunun usule aykırı olduğunu, verilen kararın hak kayıplarına neden olduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici işgöremezlik tazminatı ile bakiye sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın feragat nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce; “yargılama sırasında yapılan uzlaşmanın değerlendirilmesi” için kaldırılması üzerine iş bu kararın verildiği anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 253/17. maddesinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.”, CMK’nın 253/19. maddesinde; “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükümleri yer almakta olup, bu yasal düzenlemeler ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle zarar görenin tazminat davası açma hakkı bulunmayıp, açılmış olan dava sırasında uzlaşılması helinde de davadan feragat etmiş sayılacaktır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davalı Sigorta Şirketi tarafından davacının başvurusu üzerine 18/07/2017 tarihinde 59.316,00 TL ödenmesi üzerine davacı …imzalı “ibra, Mutabakat, Temlik, Tazminat Makbuzu” başlıklı belge düzenlendiği, işbu davanın bakiye zararın tazmini için 14/11/2017 tarihinde açıldığı, yargılama sırasında bu kez ….. “Taksirle Yaralama” suçundan şüpheliler … ve … hakkında başlatılan soruşturma dosyasında müşteki …ile şüpheli … arasında 25/05/2018 tarihinde “Uzlaştırma Raporu” düzenlendiği, rapor içeriğinde müştekiye “uzlaşmayı kabul ettiği takdirde tazminat davası hakkından feragat etmiş sayılacağı”nın hatırlatıldığı, müşteki … …’ın “…hiçbir talepte bulunmaksızın uzlaşmayı kabul ettiğini” beyan etmesi ve şüpheli …’nin de “uzlaşmayı kabul ettiğini” beyan etmesi üzerine “taraflarla uzlaşma sağlandığı” raporu düzenlenerek taraflarca imzalandığı, Cumhuriyet Savcısı tarafından 05/06/2018 tarihinde raporun onaylandığı ve 13/07/2018 tarih ve 2018/6405 Karar no ile de şüpheli … hakkında “taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak” suçundan “…CMK 253/19 bendi uyarınca… uzlaşma nedeniyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildiği anlaşılmakta olup, uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından, açılmış olan davadan da feragat etmiş sayılacağından, uzlaşmanın sadece manevi tazminata münhasır yapıldığı da belirlenemediğinden 6098 sayılı TBK’nın 166 ve 168/2. maddeleri hükümleri de nazara alındığında, açılan iş bu davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 4.HD 2021/12707 E. 2022/7885 K.).
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.