Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2023/21 E. 2023/767 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2023/21 – 2023/767
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/21
KARAR NO : 2023/767

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2022
NUMARASI : 2019/19 Esas 2022/407 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 11.02.2018 tarihinde davalı …’un … plakalı aracı ile alkollü olarak, aşırı hızla, seyir halinde iken, müvekkillerinden …’in babası, …’nin eşi olan …’e çarpması sonucu, …’in vefat ettiğini, … plakalı aracın malikinin davalı … olduğunu, bu aracın ZMMS poliçesinin davalı … Sigorta tarafından düzenlendiğini, müteveffanın vefatı ile müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını, müvekkil …’in ev hanımı olduğunu, çok genç yaşta dul kaldığını, ayrıca diğer müvekkili …’in ise henüz 2 yaşında iken babasız kaldığını, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak ödeme yapılmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacılar için ayrı ayrı 3.570,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 90.000,00 TL ve … için 90.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 16/12/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; … için 177.144,57 TL, … için 40.280,96 TL destekten yoksun kalma, … için 90.000,00 TL, … için 90.000,00 TL manevi tazminat verilmesini talep ederek davasını ıslah etmiştir.
Davalı … sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın 25.12.2017– 25.12.2018 tarihleri arasında müvekkil şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkil şirketin poliçe kapsamında sorumluluğunun, poliçe üzerinde yazılı azami 330.000,00-TL ile teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sigortalının kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından müvekkil şirket sigortalısı … plakalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, kusur durumunun belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, davacıların müteveffanın vefatı sebebiyle maddi tazminat talep edebilmeleri için davacıların bakım ihtiyacı içerisinde olması ve sağlığında davacılara fiili bakım koşulunu gerçekleştirmiş olması gerektiğini, erkek çocuklar için yaş sınırının Yargıtay içtihatları gereğince 18 olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının, TRH 2010 ölüm tablosu ile ve teknik faiz %1,8 olarak dikkate alınarak hesaplanmasını, Sosyal Güvenlik Kurumu’na müzekkere yazılmak suretiyle dava konusu kaza nedeniyle rücuya tabi bağlanan gelir veya aylığın peşin sermaye değerinin bulunup bulunmadığının sorulmasını, müvekkil şirket diğer şartların varlığı halinde ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, söz konusu trafik kazasının oluşumunda davalı müvekkilin %100 kusurlu olduğunun iddia edildiğini, bu hususun doğru olmadığını, kaza anında murisin kanında alkol ve benzeri maddelerin olup olmadığının Adli Tıp Kurumu’ndan istenilmesini, murisin kazadan önce kanaması olduğunu, murisin ayakta duramayacak kadar sendelediğini gösteren kamera kayıtlarıyla bu husus birlikte değerlendirildiğinde murisin vefatının kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda tereddüt oluştuğunu, bu nedenle söz konusu durumun araştırılması için Adli Tıp Kurumuna yazı yazılmasını, müvekkilin emekli polis olup emekli maaşı dışında hiçbir geliri bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen manevi tazminat tutarlarının çok yüksek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 11/02/2018 günü saat 05:30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile Sanatoryum caddesini takiben Ufuktepe istikametine seyir halindeyken olay mahalli olan … önüne geldiği esnada aracının sağ ön far, kaput sağ kısımlar ve ön cam sağ kısımları ile Sanatoryum caddesi üzerinden karşıya geçmek isteyen yaya …’ e çarpması neticesi yaralanmalı sonrasında ölümlü trafik kazası meydana geldiği, araçtaki hasar durumu, yayanın 30 m ileriye savrulmuş olması da dikkate alındığında mahal hız limiti üzerinde seyri ile zamanında tedbir alamadığı, sürücü …’ un %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu olduğu, …’in %60 (yüzde altmış) oranında kusurlu olduğuna ilişkin rapor alındığı, dosyada bulunan tek bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun da bu raporla örtüşük olduğu tespit edilmiş olmakla, raporun hükme esas alındığı, davacıların gerçek zararının tespiti yönünden yapılan araştırmaya göre ise, Sıhhıye Sosyal Güvenlik Merkezinin 22.03.2019 tarihli yazısında, 11.02.2018 tarihli trafik kazası nedeniyle, iş kazası raporu yer almadığı, eşi …’e iş kazası ölüm geliri bağlanmadığı, ilk peşin sermaye değeri bulunmadığı belirtilmiş olup, bu yönde bir indirim yapılmadığı, dava dilekçesinde müteveffanın 2016 yılı Ekim ayı kazancının 2.098,00 TL olduğu belirtildiği, SGK hizmet döküm cetvelinden, Müteveffa … adına kazanın meydana geldiği, 2018-2 döneminde, 11 sigorta prim günü karşılığı 744,15 TL sigorta primine esas kazanç bildiriminde bulunulduğu, müteveffanın gelir düzeyinin (744,15/11×30=2.029,50) asgari ücrete eşit olduğunun tespit edildiği, tazminat hesabında TRH-2010 yaşam tablosu kullanılarak bakiye ömür belirlendiği ve 1,8 teknik faiz kullanılmadan progresif rant yöntemine göre hesaplama yapıldığı, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle; “Davanın Maddi Tazminat talebi yönünden Kabulü ile, Davacı … lehine, 177.144,57 TL, … lehine 40.280,96 TL, destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta açısından 22/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek, diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davanın manevi Tazminat Talebi yönünden Kısmen Kabulü ile, Eş … lehine, 50.000,00 TL, … lehine, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve … müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … ve … istinaf dilekçesinde, dava kısmi dava olarak açıldığından ıslah tarihi itibariyle arttırılan miktar yönünden alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığı, kusur yönünden alınan Adli Tıp raporunda müteveffanın asli , müvekkilin ise tali kusurlu olduğu belirtildiği halde müvekkile %40 oranında kusur izafe edilmesinin usule aykırı olduğu, raporda da belirtildiği üzere kazanın müteveffanın ilk geçiş hakkını araca vermeksizin yola dikkatsiz ve tedbirsiz girmesi nedeniyle oluştuğunu, ek raporda müvekkile %40 oranında kusur izafe edilmesinin sebebinin alkol olarak gösterildiğini, alkollü araç kullanmanın idari ceza yaptırımı olup kusur oranlarında dikkate alınmasının yerleşmiş içtihatlara aykırı olduğunu, zira kazanın alkolün etkisi ile meydana gelmediğini, müteveffanın bakiye ömrünün ölüm tarihindeki yaşı esas alınarak hesaplandığını ve destek sonu tarihinin 11.02.2053 olarak bulunduğunu, oysa ki; müteveffanın olay tarihindeki yaşı esas alınarak yapılan hesaplamada müteveffanın destek sonu tarihinin 21.09.2052 olması gerektiğini, destekten yoksun kalanların payları yanlış hesaplandığını, destek payları başlangıçta eş için 1/3, çocuk ve anne için 1/6, çocuk destekten çıktıktan sonra eş için 2/5, anne için 1/5 ve anne destekten çıktıktan sonra eş için 1/2 oranında olması gerekirken; bilirkişi tarafından destek paylarının başlangıçta eş için 2/5, çocuk için 1/5 ve çocuk destekten çıktıktan sonra eş için 1/2 oranında hesaplanmış olup, Müteveffanın hayatta olan annesi için pay ayrılmadığından davacılara ödenecek tazminat miktarı fazla hesaplandığını, TRH 2010 Ölüm Tablosu esas alınarak %1,8 teknik faiz kullanılması gerektiğini, davalı müvekkiller aleyhine hükmedilen manevi tazminat tutarlarının çok yüksek olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, dava kısmi dava olduğundan artırılan miktar yönünden alacağın zamanaşımına uğradığını, sigortalı araç sürücünün kusuru bulunmadığını, hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunun hatalı olup, destek sonu tarihi ve destekten yoksun kalanların paylarının yanlış hesaplandığı gibi müteveffa ve destek alacaklarının bakiye ömürlerinin TRH 2010 ölüm tablosu esas alınarak %1,8 teknik faiz kullanılarak yapılması gerektiği halde, TRH 2010 ölüm tablosu esas alınarak hesaplandığı halde, destek alacaklar için yaşam olasılıklarının hesaplamaya dahil edilmediğini, %10 iskonto faizi kullanıldığını, bu nedenle tazminat miktarının fazla hesaplandığı ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu, müteveffanın ölümüyle mirasçı davacıların tarifi mümkün olmayan acı ve elem duyduklarını, müvekkil … daha 2 yaşında babasını kaybetmiş olup, hayatı boyunca babasız büyümenin manevi ızdırabını yaşayacağını, kusur tespitinin hatalı olduğunu, dava dosyasında mevcut 11/02/2018 tarihli polis memurları tarafından hazırlanan Görgü-Tespit Tutanağı ve Olay Yeri Basit Krokisi başlıklı tutanakta belirtilen tespitlerin, Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı raporda dikkate alınmadığını, 11/02/2018 tarihli tutanakta; Olay Yerinde fren izine rastlanılmadığı, far kırıkları ile müteveffanın kan izleri arasında 30 metre mesafe olduğu, Kaldırıma 70 cm mesafede kan birikintisinin olduğu, zeminin ıslak olduğu , olayın saat 05:20 sıralarında gerçekleştiği hususlarının tespit edildiğini, davalı sürücü …’un 2.16 promilden daha yüksek bir alkol oranıyla araç sürerek , aşırı hızlı araç kullanarak, olay anında ve sonrasında frene basmayarak, yaya kaldırımına çok yakın bir şekilde araç kullanarak, şeridini ihlal ederek araç kullandığını, dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Heyeti’ne gönderilerek kusur oranlarının tespit edilmesi için rapor alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 Sayılı TBK’nın 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, aynı Kanun’un 72. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu düzenlenmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK’nın 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre; “ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmıştır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 5.6.2015 gün 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)
Bu çerçevede somut olayda eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 15 yıl olup bu zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava ve ıslah tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalılar vekillerinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde destekten yoksun kalanlara ayrılacak paylar Yargıtay uygulamaları ile kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise desteğin gelirden eşi ile birlikte ikişer pay alırken çocuklara birer pay verileceği yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay çocukların her birine 1 pay, ana ve babaya birer pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılacaktır. Somut olayda, payların belirtilen ilkelere göre dağıtıldığı, dava dışı anneye de pay ayrıldığı bilahare vefat etmesi nedeniyle de çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Desteğin bakiye ömrünün belirlenmesinde de kaza tarihindeki yaşının esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Kusur raporuna gelince,
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, 11.02.2018 günü saat 05:30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile Sanatoryum Caddesini takiben Ufuktepe istikametine seyir halindeyken olay mahalli olan … önüne geldiği esnada aracının sağ ön far, kaput sağ kısımlar ön cam sağ kısımları ile Sanatoryum caddesi üzerinden karşıya geçmek isteyen yaya …’ e çarpması neticesi yaralanmalı sonrasında ölümlü trafik kazası meydana geldiği, Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/220 (E) sayılı dosyasında alınan Ankara Adli Tıp Kurumunun Trafik İhtisas Dairesinin raporunda yaya …’in gece vakti, aydınlatmanın bulunduğu, meskun mahalde, çift yönlü yolun olay mahallinden yolun karşı tarafına geçmek isterken çift yönlü yolu kontrol etmesi, gelen araçların hız ve yakınlık durumunu dikkate alması, varsa gelen araçlara ilk geçiş hakkını bırakması, can güvenliği ve geçişi için uygun ortam sağlandığında yapması gerekir iken aksine hareketle kontrolsüzce yola girip solundan gelen ilk geçiş hakkını bırakmadığı sürücü idaresindeki aracın yol içinde sadmesine maruz kaldığı olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurlu olduğu, sürücü …’ un tali kusurlu olduğunun belirlendiği, ceza dosyasında yapılan yargılama sonucunda davalının taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ve verilen kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, ceza mahkemesinde sanık sürücü …’un tali kusurlu olduğunun maddi vakıa olarak kabul gördüğünün anlaşılmasına, mahkemece hükme esas alınan ceza dosyasındaki bilirkişi raporunda belirlenen kusur tespitinin, kazanın oluş şekline, dosya kapsamına uygun olmasına, ceza mahkemesince tespit edilen maddi vakıa ile hukuk hakiminin bağlı olmasına, hükmedilen manevi tazminat miktarları yönünden; 6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü ile aynı Yasanın 51. maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, davalı araç sürücünün tali kusurlu olduğunun belirlenmiş olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, müteveffanın ölümü nedeni ile davacıların çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacıların uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarlarının usul ve yasaya uygun bulunmasına göre davacıların ve davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacıların ve davalıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar tarafından yatırılması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 99,2 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına, … ve … tarafından manevi tazminat yönünden yatırılması gereken 5464,80 TL harçtan peşin olarak yatırılan 1905,28 2 TLnin mahsubu ile bakiye 3559, TL harcın adı geçen davalılardan alınıp Hazineye irat kaydına, davalılar … ve … ve … Sigorta AŞ tarafından maddi tazminat yönünden yatırılması gereken 14.852,34 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 7428,00TL harcın mahsubu ile bakiye 7424, 00 TL harcın adı geçen davalılardan alınıp Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
4-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.