Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2023/156 E. 2023/254 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/156 – 2023/254
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/156
KARAR NO : 2023/254

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2020
NUMARASI : 2014/408 Esas 2020/238 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 10/09/2011 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı otobüs sürücüsünün otobüs durağına girmesi sonucu durakta bekleyen yaya konumundaki müvekkili Hatice Doğan’a çarpması sonucu …’ın ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu, davalıya ödeme ihtarında bulundukları halde davalı tarafından ödeme yapılmadığını, müvekkilinin kaza tarihi itibari ile hem … Meslek Lisesi’nde okumakta olduğunu, hem de aile gelirine katkı sağlamak amacıyla günü birlik sigortasız işlerde çalışmakta olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00-TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının 06/10/2011 olan temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili talebinin 1.000,00 TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatına, 7.000,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kazaya karışan aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı olduğu, ölüm ve sakatlık hallerinde teminat limitlerinin ise şahıs başına 200.000,00-TL ile sınırlı olduğu, tedaviye ve geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası nedeniyle yaya konumunda bulunan davacının yaralandığından bahisle davalı sigorta şirketine açılan maddi tazminat talebine ilişkin olduğu; T.C. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İkinci Üst Kurulu tarafından düzenlenen 30/05/2019 tarihli rapora göre, kişide sağ kulakta tespit edilen işitme kaybı ile olay arasında illiyet kurulamadığı, mevcut tıbbi belgelere göre; …’ın 10.09.2011 tarihinde geçirdiği araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanması, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin rapor edildiği, alınan kusur ve aktüerya raporuna göre davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsü …’in meydana gelen kazanın oluşumunda, %100 oranında kusurlu olduğu, otobüs durağında bekleyen davacı yaya …’a meydana gelen kazanın oluşumunda izafe edilecek herhangi bir kural ihlali olmamakla kusursuz olduğu, ATK 2. İhtisas Kurulu’nun hazırladığı rapora göre ise 9 ay süresince tam iş göremezlik halinde kalan davacı için 6.244,05 TL geçici tam iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat hesaplandığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup, bu nedenle hükme esas alındığı, davacının sürekli iş görmezlik tazminatı talebinin kanıtlanamadığı, davacının 9 ay geçici iş göremezlik zararını talep edebileceği, davacının kazancının asgari ücret olması dikkate alınarak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacının davalıdan 6.244,05-TL geçici işgöremezlik nedeniyle tazminat talep hakkı bulunduğunun tespit edildiği, ancak davacı vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alındığında taleple bağlılık ilkesi gereği 4.094,01-TL geçici iş göremezlik nedeniyle tazminatın kabulüne, sürekli iş göremezlik tazminatının ise reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; “DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; 4.094,01-TL’nin geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın 1.000,00-TL’sinin dava tarihinden bakiye kalan tutarının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (poliçede belirtilen teminat limitiyle sınırlı ve sorumlu olmak üzere) davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükme esas alınan raporun eksik inceleme ile verildiğini, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu ve sağ kulağında duyma kaybı meydana geldiğini, kazadan önce duyma problemi olmayan müvekkilinin buna ilişkin gerekli belgeleri de dosyaya sunduğunu, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 01/12/2011 tarihli işitme test sonucunda verilen reçetede açıkça travma sonrası işitme kaybı olduğunun belirtildiğini, hal böyle iken işitme kaybının kaza ile illiyetinin bulunmadığının belirtilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca müvekkilinin kaza sonrası post travmatik stres bozukluğu yaşadığını, maluliyet hesabında bunun da dikkate alınması gerektiğini, kaza sonrası psikolojisi bozulan müvekkilinin ağır psikolojik tedaviler gördüğünü, bu durumun 07/12/2018 tarihli raporda da sabit olduğunu, psikolojik bozukluklarının nazara alınmamasının da hatalı olduğunu, 24/09/2019 tarihinde Ankara Şehir Hastanesinden aldıkları engelli raporunda da müvekkilinin %21 oranında engelli olduğunun belirlendiğini, bu nedenle müvekkilinin maluliyeti olmadığına ilişkin raporu kabul etmediklerini, ayrıca dosyadaki raporlar arasındaki çelişkinin de giderilmediğini, kazada uygulanması gerekenin Sağlık İşlemleri Tüzüğü olduğunu ve buna göre alınan raporda müvekkilinin %13 maluliyetinin tespit ediliğini, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 30/05/2019 ve 30/11/2018 tarihli raporların ise yanlış Yönetmeliğe göre alındığını, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Yönetmeliği’nin uygulanma imkanının bulunmadığını, zararın asgari ücret üzerinden hesaplanmasının da kabul edilemeyeceğini, davacının kaza tarihinde Ticaret Meslek Lisesinde Öğrenci olduğunu bu nedenle gelirin asgari ücretin üzerinde hesaplanması gerektiğini, mahkemece temerrüt tarihinden itibaren avans faizi hükmedilmesi gerekirken tazminat miktarı bölünerek kurulan hükmün de usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin dava açılmadan önce usulünce davalıyı temerrüde düşürdüğünü belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden; HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Dava, 10/09/2011 tarihinde meydana gelen kazada, kaza tarihinde lise öğrencisi ve 14 yaşında olan davacının yaralandığından ve maluliyetinin meydana geldiğinden bahisle geçici ve sürekli iş göremezlik istemidir. Mahkemece, alınan maluliyet raporuna göre davacının kazaya bağlı maluliyeti kanıtlanmadığından sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, geçici iş göremezlik talebinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Mahkemece kaza tarihinde 14 yaşında olan ve lise öğrencisi olan davacının fiili çalışması araştırılmadan ve değerlendirilmeden geçici iş göremezlik zararı oluşacağı, kabul edilerek eksik inceleme ile karar verilmiş ise de, bu hususta davalının istinaf talebinin bulunmamasına ve verilen kararın davacı lehine olmasına göre, bu husus kaldırma sebebi olarak değerlendirilmemiştir.
Davacı, kaza neticesinde sürekli maluliyetinin de meydana geldiğini ileri sürümüş ve tazminat talep etmiştir. Davacı bu kapsamda açtığı davada maluliyeti kadar, maluliyetinin bulunması halinde kazadan kaynaklandığını ispatlamakla yükümlüdür. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’den alınan maluliyet raporunda davacının %13 maluliyetinin bulunduğu belirtilmiş ise de, sonrasında Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan raporda kazaya bağlı sürekli maluliyetinin bulunmadığının tespit edilmiş olmasına, raporlar arasındaki çelişki nedeniyle Adli Tıp Kurumu İkinci Üst Kurulu’ndan alınan 30/05/2019 tarihli raporda da, davacının ileri sürüdüğü maluliyetleri ile kaza arasında illiyet bağı kurulamamasına, bu kapsamda alınan raporların karar vermeye elverişli olmasına ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümleri gözetilerek tanzim edilmiş olmasına göre ilk derece mahkemesi tarafından Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulundan alınan rapor çerçevesinde karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden, davacı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
1-Davacı vekilinin kabul edilen kısma yönelik olarak faiz başlangıcına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; kaza tarihinde ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK 99/1. ve ZMSS Genel Şartları uyarınca, sigorta şirketinin tazminatı ödeme yükümlülüğü kendisine riziko ihbarı yapıldıktan itibaren 8 iş günü sonunda başlar. Kısmi dava olarak açılan bir davada, davanın daha sonra ıslah ile artırılması durumunda, davalının ıslahtan önce temerrüdü gerçekleşmiş ise, davacı temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edebilir. Sigortanın sorumluluğu açısından da, riziko ihbarı ile tazminat alacağının tamamı yönünden sigortanın temerrüdü gerçekleştiğinden davacı ıslah dilekçesi ile ıslah ettiği miktar yönünden de ihbar tarihini takip eden 8 iş günü sonundan itibaren tazminat talep edebilir. Davacı vekili de ıslah dilekçesi ile temerrüt tarihinden itibaren faiz talep ettiğinden, davacının, davalıya ihbarı nedeniyle davalının temerrüdü ıslah tarihinden önce gerçekleştiğinden, ıslah ile artırılan kısım yönünden mahkemece kabul edilen temerrüt tarihi 07/10/2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde; ıslah edilen kısma yönelik faize ıslah tarihinden itibaren hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin reddi ile yukarıda 1 no’lu bentte yazılı nedenlerle istinaf talebinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre kararın HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, mahkemece kabul edilen tazminat miktarının tamamının (8 iş günü sonunun da dava tarihi ile aynı olması nedeniyle) 07/10/2011 tarihinden itibaren temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesi kararında istinaf edilmeyerek kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 18/06/2020 tarihli, 2014/408 Esas 2020/238 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
1-4.094,01-TL geçici işgöremezlikten kaynaklı maddi tazminatın 07/10/2011 dava tarihinden yasal faiziyle birlikte (poliçede belirtilen teminat limitiyle sınırlı ve sorumlu olmak üzere) davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 279,66-TL harçtan peşin alınan 23,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 255,86-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 17.089,40-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 21,15-TL başvuru harcı, 23,80-TL peşin harç, 3,30-TL vekalet harcı, 487,00-TL ıslah harcı toplamı 535,25-TL ile, davacı tarafından yapılan posta masrafları toplamı 643,20-TL, bilirkişi ücreti 1.200,00-TL, adli tıp gideri 1.610,00-TL olmak üzere toplam 3.453,20-TL’nin kabul/ret oranına göre 99,27-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
II-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
III-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı ve 161,90 -TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 310,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
lV-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.