Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/999 E. 2023/798 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/999 – 2023/798
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/999
KARAR NO : 2023/798
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2021
NUMARASI : 2019/500 Esas 2021/622 Karar

ASIL DAVA DOSYASINDA;
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen dava davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde;16.09.2018 tarihinde davacıya, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı aracın kusurlu olarak çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının sakat kaldığını, kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, meydana gelen kaza sonucu davacının %44 oranında malul kaldığının tespit edildiğini, davalı sigorta şirketine tazminat talebiyle başvurulmuş ise de davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL sürekli iş göremezlik ve 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 300,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/237 E. – 2021/323 K. sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde; davacının ZMMS sigortalısı aracın karıştığı trafik kazasında davacının malül kaldığını, işgöremezlik tazminatının tahsili için Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/500 esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, 2020 tarihli aktüer rapora göre davanın ıslah edildiğini ancak 2021 tarihli aktüer raporla asgari ücrete göre yapılan hesaplama ile tazminat miktarının yeniden belirlendiğini, aradaki farkın tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığını belirterek 42.831,78 TL sürekli işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 05/09/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacı vekili ıslah dilekçesi ile; fazlaya dair her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla dava değerini 56.863,22 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 4.178,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 2.662,32 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplamda 63.703,54 TL olarak arttırmıştır.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının asıl ve birleşen davasının kısmen kabulüne(birleşen davanın ıslah vasfında kabulü ile),79.756,00-TL daimi iş göremezlik tazminatı, 3.342,40-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 2.662,32-TL bakım gideri tazminatı olmak üzere toplam 85.760,72-TL’nin 10/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaza tespit tutanağında davacı için ”koruyucu tertibatlar(emniyet kemeri/kask)” bilgisi altına ”5(kask takılı değil)” ibaresinin işaretlendiğini, hükme esas alınan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 17/12/2019 tarihli maluliyet raporunun sonuç kısmında; sol tibia plato ve sol fibula distal, sol olecranon, sağ birinci parmak metacarp kırıkları ve operasyonları nedeniyle maluliyet tayin edildiğini, maluliyet tayinine esas alınan kemik kırıklarının; sol bacak kaval kemiği, sol dirsek ve sağ el başparmakta gerçekleştiğini, davacının kaskının takılı olmaması ile bacağı, dirseği ve el başparmağından yaralanması arasında uygun illiyet bağının var olduğundan söz edilemeyeceğini, mahkemece asıl davada ıslah yapılabileceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değil tüm tazminat üzerinden tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair herhangi bir ibare kullanılmadığı gibi şimdilik fazlaya dair haklar saklıdır ibaresinin kullanıldığını, asıl davanın kısmi dava olarak açıldığının açık olduğunu, taraflarınca bakiye sürekli iş göremezlik tazminatının tahsil edilebilmesi için Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/237 Esas – 2021/323 Karar sayılı dosyasında dava açıldığını ve mahkemece davaların birleştirilmesine karar verildiğini, asıl ve birleşen davalar için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri yerine tüm miktar üzerinden tek vekalet ücreti takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan asıl ve birleşen dosya davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl ve birleşen dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK 51. maddesinde, hâkimin, tazminatın kapsamını, ödenme biçimini derecesini, durumunun gereği ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; 52. maddesinde, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği hükümleri yer almaktadır.
Müterafik kusura ilişkin yasal düzenlemeler gereği, zarar görenin ortak kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılması kabul edilmiş olmakla birlikte; bu sebeple tazminattan indirim yapılabilmesi için, zarar görenin ortak kusurunun bulunması yeterli olmayıp, bu ortak kusurun doğan zarar ile uygun illiyet bağı içinde olması gerekir. Zarar gören için kusur teşkil edebilen durum, eğer zararın doğumu ya da artması bakımından hiçbir illiyet değeri taşımıyorsa, artık müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması olasılığı kalmayacaktır.
Somut olayda; hükme esas alınan Eskişehir Osmangazi Ün. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen rapor uyarınca davacının sol bacak kaval kemiği, sol dirsek ve sağ el başparmakta kırığa bağlı olarak bedensel özür oranının %33,5 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 ay olduğu, 6 ay tedavi süresince bakıma muhtaç olduğunun belirlendiği, mahkemece hükmedilen tazminat miktarından davacının motosiklet kullanırken koruyucu tertibat kullanmadığı bu nedenle bacağında kırık oluşumu suretiyle zararın artmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle %20 müterafik kusur indirimi yapıldığı anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında davacı için ”koruyucu tertibatlar(emniyet kemeri/kask)” bilgisi altına ”5(kask takılı değil)”ibaresinin işaretlendiği, davacının yaralanmasına bağlı maluliyetinin belirlenmesine ilişkin raporda sol bacak kaval kemiği, sol dirsek ve sağ el başparmakta kırığa bağlı olarak maluliyet tespit edildiği, kaza tespit tutanağında ve dosya kapsamında yer alan deliller arasında davacının kaza sırasında dizlik takıp takmadığı hususunda bir belirleme yer almadığı, mahkemece koruyucu tertibat kullanılmamasına bağlı olarak hesaplanan tazminattan müterafık kusur indirimi yapılmış ise de yaralanma ile koruyucu tertibat takılıp takılmaması arasındaki illiyet bağının hüküm kurmaya yeter derecede araştırılıp değerlendirilmediği, maluliyet raporunun bu haliyle hükme esas alınamayacağı sonucuna varılmış, bu konuda davacıda geliştiği iddia edilen bu araz ile kaza sırasında koruyucu tertibat kullanılmış olup olmamasının yaralanma şekli ile tereddütsüz illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusunda, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlarda deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiş asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bu hususa yönelik istinafının kabulü gerekmiştir.
Kabule göre de; asıl davanın kısmi dava olarak açıldığı açık olmakla, mahkemece asıl ve birleşen davalar (ve bu davalar içinde yer alan tazminat talepleri için) için harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin ayrı ayrı bentler halinde değerlendirilmesi, birleşen davaların kendi içinde ayrı birer dava olduğu usuli kuralı gözetilerek her bir davada kabul ve reddedilen talepler için bu kalemlerin ayrı ayrı ve açıkça düzenlenmesiyle hüküm kurulması gerekirken her iki dava için tek bir hükümle harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karara bağlanmış olması yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacının yaralanması ile kaza sırasında koruyucu tertibat takılıp takılmaması arasındaki illiyet bağının tereddütsüz tespiti hususunda Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor alınarak hesaplanan tazminattan müterafık kusur indirimi yapılmasını gerektiren bir durum olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi, asıl ve birleşen davalar (ve bu davalar içinde yer alan tazminat talepleri için) için harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin ayrı ayrı bentler halinde değerlendirilmesi, birleşen davaların kendi içinde ayrı birer dava olduğu(ve her dava için ayrı vekalet ücreti değerlendirmesi yapılması gerektiği) usuli kuralı gözetilerek her bir davada kabul ve reddedilen talepler için bu kalemlerin ayrı ayrı ve açıkça düzenlenmesiyle hüküm kurulması gerektiğinden, kararın HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre istinaf eden taraf vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14/07/2021 tarihli, 2019/500 Esas – 2021/622 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kaldırma nedenine göre istinaf eden taraf vekilinin sair istinaflarının şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.