Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/997 E. 2023/785 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/997 – 2023/785
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/997
KARAR NO : 2023/785

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2021
NUMARASI : 2017/36 Esas – 2021/250 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI

DAVANIN KONUSU : Haksız Fiilden Kaynaklanan Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 29/04/2016 günü müvekkiline ait sürücü …’in sevk ve idaresindeki aracın, olay yerine geldiğinde … Otel önünden Yaşam Caddesine dönmek isteyen davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki, diğer davalıya ait aracın, dava konusu aracın sağ ön teker kısmına çarpması neticesi dava konusu maddi hasarlı kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin aracının hasarlanması nedeniyle değer kaybı oluştuğunu, dava konusu aracın onarımının 11 gün sürdüğünü ve günlük 250,00-TL bedelle kiraya verilen aracın kiralama kazancından mahrumiyet oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL değer kaybı, 2.750,00 TL mahrum kalınan kazanç bedeli, 500,00 TL müvekkili tarafından ödenen fatura bedelinin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 11/06/2019 tarihli celsede … hakkındaki davasından feragat ettiğini, davalı … hakkındaki davasına devam ettiğini imzası ile beyan etmiş, 30/11/2020 tarihli dilekçesi ile dava edilen 500,00 TL fatura alacağından da feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İhbar Olunan … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davalı adına tescilli … plakalı ticari taksinin ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olduğunu ve dava dilekçesinde 02/07/2014 olarak belirtilen kaza tarihine göre talebin zamanaşımına uğradığını, ihbar olunan şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından doğan tazminat istemine ilişkin olduğu, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesinin 20/12/2018 tarihli raporuna göre davalı araç sürücüsünün meydana gelen trafik kazasında %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, hasar ve kusur bilirkişisinden alınan raporda; dava konusu kazanın oluşunda davalı …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı taraf sürücüsü …’in kusurlu olmadığı, davacıya ait araçta oluşan hasarlara göre, 2.el değer kaybı zararının oluşmadığı, davacının hasar tarihi itibariyle 1.959,80-TL kiralama gelir kaybına uğradığı, elde edilen gelirin hepsinin de davacının kârı olmadığı, davacı şirketin yıllık kar-zarar oranları hakkında herhangi bir bilginin dosyada mevcut olmadığı, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlanarak resmi internet sitesinde yayımlanan açık kaynak niteliğindeki “Sektörlere göre kârlılık oranları” dokümanında taşıt kiralama ve ilgili hizmetler başlığı altında net kar oranının %20 – %25 arasında olabileceği, belirtilen net kar oranlarına göre davacı … Şirketinin ortalama 441,00-TL kârdan mahrum kaldığı, davalı …’ın %100 kusur oranı nispetinde davacı … Şirketinin davalıdan talep edebileceği zararın hasar tarihi itibariyle (441*%100=) 441,00-TL olduğu, şeklinde tespitte bulunulduğu, davacı vekilinin kök rapora karşı sunduğu itirazı üzerine hazırlanan bilirkişi raporunda; 07/02/2020 tarihli bilirkişi kök raporu içeriğinde herhangi bir değişiklik meydana gelmediğinin, davacının hasar tarihi itibariyle 1.959,80-TL kiralama geliri kaybına uğradığı, bu bedelin KDV dahil 2.312,56-TL olduğu, davacı … Şirketinin mahrum kaldığı kâr oranına göre hesaplama yapıldığında, ortalama 441,00-TL kârdan mahrum kaldığını belirterek 441,00-TL zarara uğradığının belirtildiği; Davacı vekilince 500,00-TL fatura alacağına ilişkin talepten feragat edildiğine dair dilekçe ibraz edildiği; tüm dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde; davanın 29/04/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle davacıya ait araçta oluşan, değer kaybı, kiralama kazancından mahrumiyet sebebiyle oluşan zarar ve yapılan onarım sebebiyle fatura miktarının tahsiline ilişkin olduğu, davacının fatura alacağından feragat ettiği, yapılan bilirkişi incelemesinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle araçta değer kaybı oluşmadığı, kâr kaybının %25 üzerinden hesap edilerek 490,00-TL olduğunun bilirkişi raporundan anlaşıldığı gerekçesi ile; (gerekçenin 3.sf.na parantez içerisinde, “11.06.2019 tarihli 3.celsede davalı … yönünden açılan davadan feragat edilmiştir.” ibaresi eklenerek)
“1-Davanın kısmen kabulü ile, 490,00-TL tazminatın kaza tarihi olan 02/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Fatura alacağına yönelik talebin feragat nedeniyle reddine,“ karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, birlikişi tarafından yapılan incelemede; müvekkilinin aracında değer kaybı oluşmadığı, mahrum kalınan kiralama bedelinin 211,87 TL olacağı ve ödenmeyen hasar bedelinin 5.000,00 TL olduğu tespitine yer verildiğini, müvekkilinin aracındaki değer kaybının AYM’nın iptal kararı gereğince gerçek zarar olarak piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerektiğini, mahrum kalınan faydaya ilişkin olarak ise; bilirkişi raporunda onarım süresinin 10 gün olacağının belirlendiğini ve 10 günlük araç kiralama bedelinin KDV hariç 2.118,70 TL olarak belirlendiğini, aracın amortisman giderleri vs. olarak 1.959,80 TL mahsup edildiğinde 392,00 TL ve 490,00 TL arasındaki kârdan mahrum kalındığının tespit edildiğini, buna göre de mahkemece 490,00 TL olarak kabul edildiğini, öncelikle ekspertiz raporunda 7 gün olan onarım süresinin 10 gün olarak takdir edilmesinin hatalı olduğunu, zira aracın 29/04/2015 tarihinden 09/05/2015 tarihinde kadar tamirde kaldığını bunun da aracın giriş çıkış ve onarım belgeleri ile sabit olduğunu, aracın hasar gören parçaları nazara alındığında 10 gün yerine 11 gün olarak nazara alınması gerektiğini, diğer bir husus ise mahkemece alınan birlikişi raporunda mahrum kalınan fayda yerine kâr kaybının nazara alındığını, raporun bu yön ile de hatalı olduğunu, araç tamir süresi ile kiralanmış olsaydı kâr kayıplarının 441,00 TL olacağını, ancak kazanç kayıplarının ise miktarın tamamı kadar olduğunu, zira araç kiralanmamış olsa dahi giderlerin devam edeceğini, bu nedenle kazanç kaybının tamamının zarar olarak kabul edilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı nedeniyle, araçta meydana gelen değer kaybı ve kazanç kaybının tazmini istemidir.
Eldeki davada davacı vekili 11/06/2019 tarihli celse de araç sürücüsü … hakkındaki davasından feragat ettiğini beyan etmiş, mahkeme gerekçesinde de bu husustan bahsedilerek, ayrıca parantez içerisinde yazılmak suretiyle bu davalı hakkında feragatten bahsedilmiş, ancak gerekçede feragatin mahiyeti ve diğer davalılara sirayeti değerlendirilmeden davanın esası hakkında kısmen kabul kararı verilmiştir. Hüküm davalılar tarafından istinaf edilmemiş sadece davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacının değer kaybına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; mahkemece, değer kaybına ilişkin hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ZMMS Genel Şartları gereğince hesaplama formülleri tatbik edilerek hasar gören parçalardan hareket ile davacının aracında değer kaybı meydana gelmeyeceği, belirtildiği, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı sonrasında, mahkemece bilirkişiden alınan ek rapor çerçevesinde davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; dava araç işleteni ve sürücüsü aleyhine açılmış olup, ZMMS Genel Şartları gereğince hesaplama formülleri tatbik edilerek değer kaybı hesabı yapılmış ise de sigorta şirketinin sorumluluğu açısından uygulanan bu formüllerin sigorta şirketinin taraf olmadığı davada tatbik imkanı bulunmadığı gibi, Sigorta Şirketinin sorumluluğu açısından hesaplamanın Genel Şartlar’a göre yapılmasına yönelik KTK’nın 90. maddesi hükmü de AYM tarafından iptal edildiğinden, bu şekilde tespit olunan bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulamayacağından, Yargıtay tarafından değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan yöntem gereğince, davacı aracının modeli, markası, özellikleri, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi, kaza nedeniyle uğradığı hasarın niteliği gibi hususlar gözönünde bulundurularak aracın kaza tarihindeki hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra hasarı onarılmış haline göre ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının yeniden hesaplanması konusunda önceki raporu düzenleyen bilirkişiden yahut yeni bir bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hükme elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin kazanç kaybına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; araç kiralama işi ile iştigal eden davacı, meydana gelen kaza nedeniyle, aracını kiraya veremediğinden kazanç kaybını talep etmiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının işletmesinin kâr marjından hareket ile davacının ancak tüm giderler düşüldükten sonra elde edebileceği net kâr üzerinden zararını talep edebileceği kabul edilerek, davacının aracının makul onarım süresinin 10 gün olduğu, araç kirasının KDV dahil 250,00 TL olduğu, KDV hariç kira bedelinin 211,87 TL olacağı, bu miktardan da amortisman tenzil ediliğinde 10 günlük kazanç kaybının 1.959,80 TL olacağı, sektörde kâr marjının %20 ila %25 civarında olacağı kabul edilerek, davacının bu süre zarfında 392,00 TL ila 490,00 TL arasında bir kârdan mahrum kaldığı hesaplanmış, ilk derece mahkemesi tarafından davacının mahrumiyet zararının 490,00 TL olduğu kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kazanç kaybı kapsamında açılan davada, davacının elde edemediği kazançtan ancak, tasarruf ettiği giderler var ise bunlar tenzil edilebilir. Mahkemece hükme esas alınan raporda, davacının aracın çalışıp çalışmamasına bakılmaksızın işletmesi için yapmak zorunda olduğu tüm giderler, çerçevesinde değerlendirme yapılarak, sektördeki kârlılıktan hareket ile (davacının elde ettiği gelirden, söz konusu giderleri karşıladığı göz ardı edilerek), sadece sektördeki kâr marjını talep edebileceği kabul edilmiştir. Bu nedenle alınan rapor karar vermeye elverişli değildir. Davacı, kazada hasarlanan aracını kiraya verememesi nedeniyle mahrum kaldığı kira bedelini talep ettiğinden, davacıya ait aracın hasarlanması nedeniyle makul onarım süresinin tespit edildiği ve davacının bu süre içerisinde aracını kiraya vermemesi nedeniyle tasarruf ettiği giderler var ise bunların indirilip indirilmeyeceğinin değerlendirildiği, bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek; mahkemece, “her ne kadar davalılar kararı istinaf etmemiş olması nedeniyle kabul edilen kısım yönünden davacının usuli kazanılmış hakkı meydana gelmiş ise de; öncelikle davacının, araç işleteni … hakkındaki davaya yönelik 11/06/2019 tarihili celsedeki feragat şeklinde beyanı, mahiyeti ve niteliği değerlendirilerek, beyanın hukuki anlamda feragata yönelik olması durumunda, diğer davalıya sirayeti tartışılarak, neticesine göre yukarıda açıklanan eksiklikler de giderilmek suretiyle davanın esası hakkında (kararın davalılar tarafından istinaf edilmemiş olması nedeniyle davacının kaldırılan karardaki usuli kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle) olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 19/03/2021 tarihli 2017/36 Esas – 2021/250 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.