Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/992 E. 2023/52 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/992 – 2023/52
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/992
KARAR NO : 2023/52

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2021
NUMARASI : 2020/210 Esas 2021/9 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin desteğinin 30.08.2012 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi kapsamında sorumlu olduğunu, ayrıca diğer davalının da olayda kusurlu bulunduğunu belirterek davacılar … yönünden ayrı ayrı 35.000,00-TL, diğer davacı … yönünden ise; 30.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın davalı şirketten olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, her bir davacı yönünden ayrı ayrı 3.000,00 TL olmak üzere toplam 9.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi bakımından dava, diğer davalı şirket bakımından ise; olay tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek yasal faiz ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminata yönelik taleplerini, davalı sigorta şirketi ve ….. A.Ş. hakkında vefat eden anne … yönünden 6.880,57-TL maddi tazminatın (müteselsil sorumlulardan davalı …. A.Ş. yönünden 3.440,29-TL olacak şekilde) kanuni mirasçıları lehine tahsiline, baba …yönünden 33.283,21-TL maddi tazminatın (müteselsil sorumlulardan davalı ….. A.Ş. açısından 16.641,61-TL olacak şekilde) tahsili şeklinde artırmıştır.
Davalı ….. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, vefat eden araç sürücüsünün alkollü olduğu halde kendi kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; dava konusu talebin sigorta poliçesinin teminat kapsamı dışında olduğunu, kusur durumunun ve destek yoksunluğunun bilirkişi raporu ile belirlenmesi gerektiğini, ayrıca somut olayda yasal faiz uygulanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı araç sürücüsü davacılar desteği müteveffanın %25, davalı ….. şirketinin %75 kusuru ile meydana gelen trafik kazası nedeniyle, müteveffa sürücünün anne ve babası olan davacıların destekten yoksunluk zararlarının oluştuğu, kardeş olan davacı … yönünden destekten yoksunluk tazminatı koşullarının oluşmadığı, alınan aktüer rapor ve yapılan ıslah ile yargılama sırasında ölen anne …’in davaya dahil olan mirasçılarının miras payları nazara alınarak ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi kapsamında maddi ve manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine, davacı …… ve … tarafından açılan maddi tazminat davasının ıslah talebi gözetilerek kısmen kabulü ile, davacı …yönünden 33.283,21-TL, dahili davacılar … ve … yönünden 6.162,57-TL olmak üzere toplam 39.445,78-TL destekten yoksun kalma zararının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 29/06/2015 tarihinden, diğer davalı … …. A.Ş. bakımından ise; kusur sorumluluğu ilkesi gereğince taleple bağlı kalınarak 20.081,90-TL ile sınırlı olmak üzere kaza tarihi olan 30/08/2012 tarihinden itibaren ayrı ayrı işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile belirtilen davacılara verilmesine, davacılardan … … yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine, (davacılardan …İlker yönünden fazlaya ilişkin talep haklarının saklı tutulmasına), davacılardan …İlker ile … … mirasçıları olan dahili davacılar … ve … yönünden ayrı ayrı takdiren 20.000,00 TL, diğer davacı ……) yönünden ise; 8.000,00 TL olmak üzere toplam 48.000.00,TL manevi tazminatın davalı … …. A.Ş.’den olay tarihi olan 30/08/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile anılan davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; hükme karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; sigorta şirketine başvuru yapılmadan dava açılması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, poliçe genel şartları gereğince davacıların sigortalı aracın sürücüsünün yakınları olması nedeniyle sigortanın sorumluluğunun olmadığını, müteveffanın kullandığı aracın ZMMS sigortacısı olduğunu, sorumluluğunun ancak bu araç sürücüsü müteveffanın kusur oranıyla sınırlı olduğunu, araç sürücüsüne kusur verilmesinin doğru olmadığını, kaldı ki sürücünün kusur oranının üzerinde bir zarardan diğer davalı ile birlikte sigorta şirketinin de sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, bilirkişi raporunda ölenin %25 kusuru indirilerek diğer davalı şirketin %75 kusuruna göre tazminat hesaplandığını, diğer davalının kusuruna isabet eden miktardan kendilerinin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …… A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; kendilerine kusur verilmesinin doğru olmadığını, aynı olayla ilgili birbirleriyle çelişkili birçok rapor olduğunu, bunlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, hükme esas alınan raporda olayın tüm yönleriyle irdelenmediğini, kendileri yönünden olayla illiyet bağının bulunmadığını, kusur durumu netleştirilmeden alınan aktüer raporun da doğru olmadığını, maddi ve manevi tazminat miktarlarının pek fahiş olduğunu, davacıların murisinin alkollü olduğunun nazara alınması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalılar vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, HMK’nın 355. maddesi kapsamında, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksunluk tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı Sigorta Şirketinin istinafı yönünden;
2918 sayılı KTK’nın “Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı:” başlıklı 97. maddesi 26/04/2016 tarihinde değiştirilerek “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde düzenleme getirilmiş olup dava tarihi olan 29/06/2015 tarihinde bu madde yürürlükte olmadığından, dava şartına yönelik istinafa itibar edilmemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, 85/1 maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde;“işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, kaza tarihi olan 30/08/2012 tarihinde yürürlükte bulunan 15 Ağustos 2003 tarihli Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan halleri de 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de, 2918 sayılı KTK.’nın 92/b maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından sadece, tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış, böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölüm veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E., 2011/411 K. sayılı ilamında, mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün mirasçılarının açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasında da, Kanunun kapsam dışılığı düzenleyen 92. maddesinde, araç şoförünün desteğinden yoksun kalanların isteyebileceği tazminatların kapsam dışı olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmediği ve sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olduğu kabul edilerek zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tazminat talep edebilecekleri kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Şu hale göre; araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Sigortalı araç sürücüsünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanunda ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmadığı da uyuşmazlık konusu değildir.
Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır.
Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına karar vermek gerekir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar sayılı, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı, HGK’nın 16.01.2013 gün ve 2012/17-1491 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları uyarınca)
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde değiştirilmiştir. Meydana gelen kazada davalının sorumluluğunun belirlenmesi açısından dikkat edilecek husus kaza tarihi olmayıp poliçenin düzenlenme tarihidir. Davalı nezdinde düzenlenen trafik sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 09/01/2012’dir. Bu durumda davalının sorumluluğu 01.06.2015 tarihinden önce yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na (Eski Genel Şartlar) göre belirlenecektir.
Bu durumda davacıların destekten yoksun kalma zararlarının, trafik sigortası eski genel şartlar ve HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar sayılı, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı, HGK’nın 16.01.2013 gün ve 2012/17-1491 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları uyarınca sigorta teminatı kapsamında kaldığı gözetilerek mahkemece destekten yoksunluk tazminatından davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. (YARGITAY 4.HD 2021/4075 E. 2021/4827 K.)
Davacılar dava dilekçesinde “müştereken ve müteselsilen” talepte bulunmuş olup yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere dava konusu olayda davalı sigorta şirketinin de, olay nedeniyle gerçekleşen zararın tamamından diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, mahkemece müteveffa sürücünün %25 kusuru düşülerek zarar hesaplanması doğru değil ise de bu durumun davalı sigortanın lehine olduğu anlaşıldığından sadece eleştirilmekle yetinilerek, davacının sorumluluğa ve zarar miktarına yönelik istinafına itibar edilmemiştir.
Davalı … … A.Ş.’nin istinafı yönünden;
Mahkemece hükme esas alınan Karayolları Fen Heyeti bilirkişi kusur raporunun, davaya konu olayla ilgili tüm kusur raporları ve taraf itirazları değerlendirilerek ayrıntılı ve denetime elverişli olarak düzenlendiği, oluşa uygun olduğu anlaşıldığından, rapora itibar edilerek ve Ankara BAM 22 HD’nin her iki tarafın da istinafı kabul edilerek verilen kaldırma kararı doğrultusunda ve yerleşik içtihatlar doğrultusunda pay oranları esas alınarak düzenlenen ve kaldırma kararı öncesi yapılan ıslah kapsamında ve taleple bağlı kalınarak, usuli kazanılmış haklar da gözetilerek maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
6098 TBK’nın 56/2. maddesinin; “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü ile aynı Yasanın 51. Maddesinde yer alan “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, mahkemece alınan alınan kusur raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde davacılar murisi müteveffa sürücünün % 25 kusuru, tarafların sosyal ekonomik durumu, davacıların kazada kardeş ve evlatlarını kaybetmeleri nedeniyle çektikleri acı ve duymuş oldukları üzüntünün boyutu, ödenecek tazminat miktarları, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacıların uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarlarının usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalılar vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan alınması gereken 5.973,42 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.167,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.806,38 TL harcın (davalı … Şirketi’nin 2.020,90 TL’sinden sınırlı sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde yatıran davalılara iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.