Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/964 E. 2023/625 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/964 – 2023/625
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/964
KARAR NO : 2023/625

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI : 2017/219 Esas – 2020/686 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 03/03/2017 tarihinde davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkiline çarptığını ve olay yerinden kaçtığını, davalı sürücünün asli kusurlu olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde müvekkilinin yaralanarak maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkilinin maddi zararlarının karşılanması amacıyla davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, dava sigorta şirketince bir takım evrakın talep edildiğini, yapılan başvuruya olumsuz cevap verildiğini ve uzlaşma sağlanamadığını beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; 15.000.00-TL maddi tazminatın, tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan araç sahibi ve sürücüden, kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 16/02/2018 tarihli dilekçesinde; maddi tazminat taleplerini 3.000,00TL çalışma gücünün azalması ve yitirilmesinden doğan kayıp, 2.000,00TL ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıp, 8.500,00TL tedavi gideri, 1.500,00TL yol gideri olarak açıklamıştır.
Davalı …Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde bahsi geçen 03/03/2017 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili şirkete 11/03/2016-11/03/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 11634I219 nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kaza tarihi itibarıyla kişi başına 330.000,00 TL olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusurlu olması halinde kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğundan öncelikle tarafların kusur oranlarının tespiti gerektiğini, davacının söz konusu kaza sebebiyle meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığını, kaza ile ilgisinin ve varsa oranının özürlülük ölçütüne göre belirlenmesi gerektiğini, tazminat hesabının genel şartlar uyarınca TRH 2010 tablosuna göre %1,8 teknik faiz oranı kullanılarak yapılmasını talep ettiklerini, davacı için 18 yaşından itibaren tazminat hesaplaması yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik taleplerinin teminat dışı olduğunu, kaldı ki davacı kaza tarihi itibarıyla çalışma çağında olmadığından geçici iş göremezlik zararının oluşmayacağını, tedavi gideri taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığından reddi gerektiğini, davacı tarafından eksik evrak ile başvuruda bulunulmuş olduğundan müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, bu nedenle müvekkili şirketin faiz sorumluluğunun ancak dava tarihinden itibaren söz konusu olacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; kazanın araç sürücüsüne yeşil ışık yanarken davacının diğer araçların arasından çıkıp aracın aynasına çarpması ile meydana geldiğini, bu durumda kazaya sebebiyet verenin ve çarpanın davacı olduğunu, bu durumda araç sürücüsünün kusuru bulunmadığı gibi yapabileceği bir şeyin de olmadığını, sürücünün kusuru yokken haksız tazminat talebinin reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; kazanın araç sürücüsüne yeşil ışık yanarken davacının diğer araçların arasından çıkıp aracın aynasına çarpması ile meydana geldiğini, bu durumda kazaya sebebiyet verenin ve çarpanın davacı olduğunu, kendisinin bir kusurunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 23/02/2017 tarihinde … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın sevk ve idaresinde çizgilerle bölünmüş Atatürk Caddesini takiben Sincan istikametine seyredip, olay mahalli ışık kontrollü yaya geçidine geldiğinde yolun sağından soluna geçmekte olan davacı yaya …’e aracının sağ yan ön ve sağ ayna kesimi ile çarpması sonucu iş bu davaya konu yaralanmalı trafik kazasının meydan geldiği, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü davalı sürücü …, idaresindeki kamyonet ile hız azaltmadan uygun hızla yaklaşmadığı olay mahalli ışıklı yaya geçidinden kırmızı ışık ihlali yaparak geçişi sırasında, yeşil ışıkta yolun karşısına geçmekte olan davacı yaya …’e çizgilerle bölünmüş yolun diğer platformunda çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketi ile tamamen (%100) kusurlu olduğu, davacı yaya …’in olay mahalli yaya geçidinden yeşil ışıkta yolun karşısına geçişi sırasında, hızla ve kırmızı ışık ihlali yaparak gelen sürücü …’ın kullandığı kamyonetin sadmesine maruz kaldığı olayda, oluşa etken hatalı tutum ve davranışı olmadığı, … plaka sayılı aracın davalı … A.Ş.’ye ait ve 11/03/2016-11/03/2017 devresi içinde davalı …Sigorta A.Ş. nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı olduğu, davacının yaralanması sonucu özür oranının %4 olduğu, erişkin olması halinde 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağı, davacının kaza tarihinde öğrenci olduğu ve gelir getiren bir işte çalışmadığı anlaşıldığından, davacının mahrum kaldığı bir kazancı söz konusu olamayacağından, geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceği, sürekli iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 41.031,88 TL olduğu, dava dosyasında SGK’ya ait kontrol kayıtları görülemediği için hastaneye gidiş gelişler için yapılan ulaşım giderlerinin hesaplanamadığı, dosyada bulunan fatura bedellerinin toplam 448,90 TL olduğu, davacı için hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatı, tedavi ve ulaşım giderinden sürücü, işleten ve sigortacı sıfatlarını haiz tüm davalıların 6098 sayılı TBK’nın 49/1, 2918 Sayılı KTK’nın 85/1, 91 ve ZMSS Genel Şartları A.3 maddeleri gereğince müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, hüküm altına alınan maddi tazminata, davalı sigorta şirketi bakımından temerrüde düştüğü 04/04/2017 tarihinden, diğer davalılar bakımından ise haksız fiil tarihi olan 03/03/2017 tarihinden (dava dilekçesinde haksız fiil tarihi 03/03/2017 olarak belirtildiğinden ve bu tarihten itibaren faiz talep edildiğinden) itibaren avans faizi (kazaya karışan araç ticari araç olduğundan) işletilmesine karar verildiği, manevi tazminat koşullarının oluştuğu, hükmedilen manevi tazminata haksız fiil tarihi olan 03/03/2017 (dava dilekçesinde haksız fiil tarihi 03/03/2017 olarak belirtildiğinden ve bu tarihten itibaren faiz talep edildiğinden) tarihinden itibaren avans faizi (kazaya karışan araç ticari araç olduğundan) işletilmesine karar verildiği gerekçesiyle; maddi tazminat talepli davanın kısmen kabul, kısmen reddine, sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin kabulü ile, 41.031,88 TL tazminatın davalı sigorta şirketi bakımından 04/04/2017 tarihinden, diğer davalılar bakımından ise haksız fiil tarihi olan 03/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, davacının tedavi ve ulaşım giderlerine ilişkin tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 448,90 TL tazminatın davalı sigorta şirketi bakımından 04/04/2017 tarihinden, diğer davalılar bakımından ise haksız fiil tarihi olan 03/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat talepli davanın kısmen kabulüne; 25.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 03/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil şirket çalışanı …’ın kazada herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi davacının bizzat ağır kusurlu olmasının illiyet bağını kestiğini, davacı yayanın kazanın oluşumuna bizzat ve tam kusuru ile sebebiyet verdiğini, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç seyir halinde iken söz konusu olaya ilişkin alınan ifadeler dikkate alındığında yaya …’in yolun karşı tarafına geçmek için yayalara kırmızı ışık yanmasına rağmen ışık ihlali yapmasıyla ve kontrolsüzce karşıdan karşıya geçmesiyle kazanın meydana geldiğini, davalının yaşının küçük olduğunu, bu nedenle sağ şeritteki aracın önünden yola aniden çıkınca sol şeritten de araba gelebileceğini düşünecek hayat tecrübesine sahip olmadığını, kaldı ki; aracın sağ dikiz aynasında hasar meydana gelmesinin de bunun kanıtı olduğunu, kazanın oluş şekli düşünüldüğünde; müvekkil şirket araç sürücüsünün kurallara uygun bir hızda ve yeşil ışık araçlar için yandığında yolunda seyretmekte iken davacı yaya kırmızı ışık yandığı halde karşıdan karşıya geçmeye çalışmış ve kaza davacının tam kusuruyla gerçekleştiğini, davada kusur oranlarının belirlenmesi amacıyla birbiriyle çelişen 3 ayrı bilirkişi raporu alındığını, ancak yerel mahkemece bu çelişki giderilmeden davacının talebiyle alınan ek rapora göre hüküm verildiğini, Ankara Batı 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/349 esas sayılı dosyası ile hasar dosyasında trafik kazasındaki kusur durumunun tespiti için alınan 21/02/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre: kazanın oluşumunda, kimin kural ihlali işlediği, dolayısıyla kimin kırmızı ışık ihlali ile kazaya neden olduğu mevcut deliller ile anlaşılamadığından, tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi gereğince, tehlike eşit varsayıldığından, kazanın meydana gelmesinde kusurun, davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsü … ve davacı … arasında yarı yarıya %50 – %50 oranında paylaştırılabileceği görüşünün bildirildiği, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 22/08/2019 tarihli raporunda; kusur durumunun birinci ve ikinci hal olarak ayırıldığı, davalı …’ın kırmızı ışık ihlali yapmış ise %100 oranında kusurlu, davacı …’in kusursuz olduğu, davacı … kırmızı ışık ihlali yapmış ise %100 oranında kusurlu, davalı …’ın kusursuz olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiğini, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 22/10/2019 tarihli ek raporda; davalı … ‘ın %100 oranında kusurlu, davacı …’in kusursuz olduğu görüş ve kanaati bildirildiğini, çelişkinin giderilmediğini, davacının yaşı ve uğradığı bedensel zararın çalışma hayatına etkisi göz önüne alınmadan karar verildiğini, davacı küçük hakkında Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 14/01/2019 tarihli raporda; davacının özür oranının %4 olduğunun belirtildiğini, davacının çalışma çağında olmayan bir küçük olduğunu, bu nedenle kaza tarihi itibariyle herhangi bir işgücü kaybının da söz konusu olmadığını, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … A.Ş. vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kusura ilişkin olarak yapılan istinaf incelemesinde,
Davalı sürücü …’ın, 03.03.2017 günü saat 08:10 sıralarında, yönetimindeki … plaka sayılı kamyonet ile olay mahalli ışık kontrollü yaya geçidinde yolun karşısına geçmekte olan davacı yaya …’e çarpması sonucu, yaralanmayla sonuçlanan tazminat davasına konu kazanın meydana geldiği, kesinleşen ceza dosyasında …’ın asli kusurlu, davacı …’in kusurunun bulunmadığının belirlendiği, dosyada alınan ilk kusur raporunda davalı … ile davacı yaya …’in karışmış oldukları trafik kazasında kimin kural ihlali işlediği, dolayısıyla kimin kırmızı ışık ihlali ile kazaya neden olduğu mevcut deliller ile anlaşılamadığından, ‘Tehlike Sorumluluğuna Katlanma İlkesi’ gereğince, tehlike eşit varsayıldığından; kazanın meydana gelmesinde kusurun, davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsü|… ve davacı … arasında yarı yarıya paylaştırılabileceği görüşünün belirtildiği, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen ilk raporda her iki tarafın da yeşil ışıkta geçtiğini iddia etmeleri, olayın dışarıdan görgü tanığı ile kamera görüntüsünün olmaması sebebiyle, sürücünün mü yoksa yayanın mı kırmızı ışık ihlali yaptığı konusunda kesin bir kanaate varılamadığından alternatifli değerlendirme yapıldığı, hükme esas alınan ek raporda ise dilenen tanık …’ın ifadesi ve ceza dosyası içeriği değerlendirilerek davalı sürücü …’ın, idaresindeki kamyonet ile hız azaltmadan uygun hızla yaklaşmadığı olay mahalli ışıklı yaya geçidinden kırmızı ışık ihlali yaparak geçişi sırasında, yeşil ışıkta yolun karşısına geçmekte olan davacı yaya …’e çizgilerle bölünmüş yolun diğer platformunda çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketi ile tamamen kusurlu olduğu değerlendirmesinin yapıldığı, bu saptamanın kesinleşen ceza mahkemesi kararıyla da uyumlu olduğu ve hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının yaşı itibarıyla sürekli iş göremezliğe uğramayacağına ilişkin olarak ise, çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının, gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektirdiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir.
Bu durum, ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de, burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 21/05/2018 tarih ve 2015/10705 Esas, 2018/5316 Karar sayılı ilamı).
Davacı olay tarihinde 17 yaşında olup 6 ay geçici işgöremezlik süresi belirlenmiştir. Haksız fiil sorumluluğunda zarar verenin sorumlu tutulabilmesi için fiil, zarar ve uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Zararın ise haksız fiiller yönünden TBK.nın 54. maddesinde belirtildiği şekilde kazanç kaybı olabileceği gibi çalışma gücünün azalması veya yitirilmesi de bir zarar olarak kabul edilmiştir. İş gücü kaybı sebebiyle uğranacak tek kalem zarar, gelir kaybına ilişkin olan değildir. Dava konusu olayda da davacı her ne kadar 17 yaşında ve gelir getiren bir işte çalışmıyor olsa da sürekli iş göremezlik tazminatı için onsekiz yaşın altında kalınan dönem için herhangi bir işte çalışmaması zararının olmadığı şeklinde yorumlanması haksız fiilin zarar ilkesi ile bağdaşmaz. Zarar gören bu dönem içinde günlük işlerini yerine getirememesi, öz bakımını sağlayamaması da bir zarardır. Bu dönem içinde küçüğün zararının bulunmadığı ve bu süre için tazminat hesabı yapılmaması zarar veren lehine olup zararın sadece maddi olarak gelir azalması ve kazanç kaybı olduğu sonucunu doğurur. Zarar hesabında pasif dönem için dayanak teşkil eden “efor kaybına” ilişkin görüş, küçüklerin sürekli iş göremezliğinin bulunması halinde kabul edildiği gibi eforun tamamen %100 oranında kaybedildiği geçici iş göremezlik süresi için de kabul edilmelidir(Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/9064 E- 2014/8672 K. Sayılı 29.5.2014 tarihli ilamı). Bu nedenle bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine de itibar edilememiştir.
Manevi tazminat miktarına ilişkin olarak ise,
Hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin olarak ise, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır(HGK 23/06/2004, 13/291-370). Zira TMK’nın 4. maddesinde; “Hakimin takdir yetkisi” yan başlığı altında, Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakimin, hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceğini düzenlemiştir. Belirtilen bu hususlar, özellikle kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davacı taraf için hükmedilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun bulunmasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 4.541,3 TL istinaf karar harcından peşin olarak alınan 1.135,52 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 3.405,97 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurma harcı peşin yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.