Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/937 E. 2023/702 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/937 – 2023/702
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/937
KARAR NO : 2023/702

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2021
NUMARASI : 2019/468 Esas 2021/257 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 11/02/2018 günü müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu, davalı şirkete sigortalı otomobilin olay yeri kavşağa yaklaştığında, direksiyon hakimiyetini kaybederek taşıt yolundan çıkıp, yaya kaldırımı üzerinde bulunan Yaya Geçidi Trafik İşaret Levhasına çarptıktan sonra, sokak girişinde bulunan binanın bahçe duvarına aracının sol yan kesimi ile çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeniyle müvekkili olan davacının sakatlık, geçici ve sürekli iş göremezlik zararının meydana geldiğini, davalının zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 50.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 04/08/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak artan oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile davadaki taleplerini toplam 330.000,00-TL’ye yükseltmiş noksan harcı tamamlamıştır.
Davalı vekili; yasal süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında bilirkişi raporundaki aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, bilirkişinin hesaplamasını terditli yaptığını, PMF Yaşam Tablosuna göre yapılan hesabın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, mevzuatlara ve içtihatlara aykırı olduğunu, hesaplamanın tespitinin yapılma usulüne ilişkin maddelerin uygulanması ve TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre yapılan hesabın esas alınması gerektiğini, müterafik kusur tenzil edilmediğini, bilirkişi raporunda müterafik kusur tenzili yapmadığını bu hususu mahkemenin takdirine bıraktığını, sürücünün kan testinin incelenmesi neticesi alkollü olduğunun ortaya çıktığını, davacının alkollü sürücünün kullandığı araca binmiş olması sebebi ile müterafik kusurlu olduğunu, yerleşik içtihatlara göre %20’den aşağı olmamak üzere müterafik kusur tenzilinin gerektiğini, davacının araç içerisinde bila bedel hatır için taşındığını, tespit edilen zarar tutarından yerleşik içtihatlar muvacehesinde %20’den aşağı olmamak üzere müterafik kusur tenzili yapılması gerektiğini, mahkemenin tazminattan müstakar içtihatlara uygun olarak %20 müterafik kusur ve %20 hatır taşıması olmak üzere %40’tan az olmamak üzere indirimi yaparak hüküm tesis etmesini talep ettiklerini, rapordaki aleyhlerine olan hususları kabul etmediklerini, TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak yapılan hesap üzerinden %20 müterafik kusur ve %20 hatır taşıması olmak üzere %40’dan aşağı olmamak üzere indirim yapılması için bilirkişiden ek rapor istenmesini, olmaz ise bu hususun hüküm aşamasında dikkate alınmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın, tazminat (cismani zarar sebebiyle açılan tazminat) isteminden ibaret olduğu; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 10/02/2018 tarihli raporunda; davacının %24 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, 9 ay süre ile geçici iş göremezlik halinde kaldığının bildirildiği, kusur ve aktüer hesap bilirkişisi raporunda; davalı tarafından sigortalı araç sürücüsü …’in davranışlarının dava konusu kazanın meydana gelmesinde etken olduğunu, araç içerisinde bulunan yolcuların kazanın meydana gelmesinde etken olan herhangi bir davranışının bulunmadığı, davacının hesaplanan geçici iş göremezlik tutarının 14,428,08-TL, (PMF 1931 Tablosuna göre) davacının hesaplanan sürekli iş göremezlik tutarının 345.357,69-TL olduğu, hesaplamanın TRH 2010 Tablosuna göre yapılması halinde davacının hesaplanan sürekli iş göremezlik tutarının 286.832,48-TL olduğu, hukuki değerlendirmenin ve nitelendirmenin mahkemenin takdirinde olduğunu belirttiği, raporun karar vermeye elverişli olduğu, tüm dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde; TRH 2010 yaşam tablosuna göre yapılan hesaplamada davacının 286.832,48-TL sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplandığı, araç şoförünün alkollü olduğunu bildiği halde kazaya konu araca davacının bindiği göz önüne alınarak hesaplanan tazminat miktarından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle tazminat miktarının poliçe limitleri kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile “1-Davanın kısmen kabulü ile, 229.465,98-TL tazminatın temerrüt tarihi olan 04/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,” karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin zararlarının hesaplanandan fazla olduğunu, bilirkişi raporunda PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre 345.357,69 TL olarak hesaplandığını, kaldı ki müvekkilinin yaşam süresinin hesaplanandan daha uzun olduğunu, mahkemece asgari ücret nazara alındığını, bunun da kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin… “Bilgi Güvenliği Teknolojisi” bölümlerinden mezun olduğunu, müvekkilinin sertifikaları da nazara alındığında gelirinin 5.000,00 TL’den fazla olacağını, bu nedenle hesaplamanın uygun olmadığını, ayrıca müvekkilinin 2 aylık bakıcı gideri zararının da olduğunu, bilirkişi raporundaki TRH2010 Yaşam Tablosuna göre hesaplamanın gerçek zararının hesaplanmasına elverişli olmadığını, kaza neticesinde müvekkilinin bir çok ameliyat geçirdiğini, tazminat hesabında bunun nazara alınması gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’in asli kusurlu olduğunu müvekkiline kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinden müterafik kusur indirimi yapılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müterafik kusur olsa dahi %20 hakkaniyet indiriminin uygun olmadığını, müvekkilinin, sürücünün ne kadar alkollü olduğunu bilebilecek durumda da olmadığını, müvekkilinin sürücünün alkollü olduğunu bildiğinin de ispatlanamadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı taraf ıslah dilekçesi ile 330.000,00 TL tazminat talep etmiş iken, mahkemece kısmen kabulüne karar verilen davada müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan incelemede;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir. Mahkemece alternatifli olarak alınan bilirkişi raporundaki tazminat hesaplamasından, davacının TRH2010 Yaşam Tablosu uygulanarak muhtemel yaşam süresinin tespit edildiği, işleyecek dönem hesabının ise “devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü” uygulanmak suretiyle belirlendiği yöntem çerçevesinde tespit edilmesi gerektiği kabul edilerek, hesaplanan tazminat miktarından araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamına, dosyaya delil olarak sunulan soruşturma dosyasına, kazaya ilişkin beyanlara ve şikayet yokluğu nedeniyle verilen kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar içeriğine göre, olay tarihinde, davacının arkadaşları ile eğlence merkezinde bir şeyler yiyip içerek eğledikten sonra saat:00.30 sıralarında, 1,56 promil alkollü olan dava dışı …’in sevk ve idaresindeki araçla seyir halinde iken aracın tek taraflı kazası neticesinde davacının yaralandığı ve %24 oranında sürekli maluliyetinin meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Yerel mahkeme tarafından, hükme esas alınan aktüer hesap bilirkişisi tarafından tanzim edilen raporda da, alternatifli olarak hesaplama yapılmış, davacının sürekli iş göremezlik zararının PMF1931 Yaşam Tablosu uygulanarak tespit edilen muhtemel yaşam süresine göre “Progresif Rant Formülü” uygulandığında 345.357,69 TL olacağı, ZMMS Genel Şartları gereğince TRH2010 Yaşam Tablosu uygulanarak tespit edilen muhtemel yaşam süresine göre “devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü” uygulandığında 286.832,48 TL olacağı tespit edildiği ve uygulanacak yöntemin mahkemenin takdirine bırakıldığı, rapora davacının itiraz ettiği görülmüştür.
Haksız fiilenden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, zarara neden olan ve eylemlerinden sorumlu olanlar “gerçek zarardan” sorumludur. Haksız fiilin, trafik kazasından meydana gelmesi halinde işletenin sorumlu olduğu zararlardan ZMMS kapsamında sorumlu olan sigorta şirketi de, KTK’nın 90. maddesindeki; “Genel Şartlara” atıf yapan hükümlerin iptaline ilişkin AYM iptal kararının 09/10/2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi nedeniyle TBK ve Yargıtay tarafından “gerçek zararın” belirlenmesine yönelik benimsenen yönteme göre hesaplanan zarardan, sigorta limiti ile sınırlı olarak sorumludur. AYM iptal kararı, iptal kararından önce meydana gelen trafik kazaları yönünden de yargılaması devam eden davalarda uygulanır.
Yargıtay 4 Hukuk Dairesi tarafından “gerçek zarar” hesaplanmasında, muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömrün tespiti, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin (progresif rant tekniğinin) kullanılması gerektiği kabul edildiğinden, zarar hebası buna göre yapılmalıdır. ZMMS kapsamındaki Sigortanın sorumluluğu da, kanun ile belirlendiğinden, kanunda aksine düzenleme yer almadıkça ikincil norm olan Genel Şartlar ile bu sorumluluk daraltılamayacağından, Sigorta Şirketinin ZMMS kapsamındaki sorumluluğu da buna göre tespit edilmelidir.
Somut olayda da; davacının kaza nedeniyle meydana gelen zararı Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından “gerçek zarar” hesabında kabul edilen yöntem çerçevesinde hesaplanarak, tazminat miktarı tespit edilerek, belirlenen tazminattan davacının müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılarak, davacının talebini ve sigorta teminat limiti gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin belirlendiği ve işleyecek dönem hesabının “devre başı ödemli belirli süreli rant formülü” uygulanarak yapılan hesaplamaya göre davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, daha önce rapor alınan bilirkişiden yahut yeni bir bilirkişiden muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömrün tespit edildiği, bilinmeyen/işleyecek devre hesabında, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi yönteminin (Progresif Rant Tekniğinin) uygulanarak hesaplandığı tazminat raporu alınarak, belirlenen tazminat miktarından, davacının müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılarak, davacının talebini ve sigorta teminat limiti gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin ise tüm istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22/03/2021 tarihli, 2019/468 Esas – 2021/257 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalının tüm, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.