Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/922 E. 2023/698 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/922 – 2023/698
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/922
KARAR NO : 2023/698

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2021
NUMARASI : 2020/192 Esas 2021/438 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı …Sigorta Anonim Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 14.12.2012 tarihinde davacıların oğlu …’ın sevk ve idaresindeki araç ile dava dışı …’in sevk ve idaresindeki aracın çarpışması sonucu davacıların oğlu …’ın hayatını kaybettiğini, müteveffa …’ın kullandığı aracın davalı Sigorta Şti. tarafından ZMM sigorta poliçesi ile sigortalanmış olduğunu, müteveffa …’in eşi ve çocuğu tarafından açılan Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/3 Esas nolu dosyasında yapılan yargılama neticesi anılan eş ve çocuk lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiğini, kararın Yargıtay 17. HD ilamı ile onandığını, ölenin kusurunun davacılara yansıtılmayacağını belirterek, davacı anne için 500,00 TL, davacı baba için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile davacı baba … lehine destekten yoksun kalma tazminatı talebini 23.283,97 TL olarak, davacı anne … lehine destekten yoksun kalma tazminatı talebini 43.202,01 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne davacı Anne … için 43.702,01.TL, davacı baba … için; 23.783,97.TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 17/07/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilecek şekilde davalı sigorta şirketinden alınarak, davacılara verilmesine karar verilmiş,karar davalı …Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Sigorta Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından işbu dava ikame edilmeden önce Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2018/59784 E. sayılı dosyasıyla başvuru yapıldığını, anılan başvuru ile ilgili Sigorta Tahkim Komisyonu dosyasında davacıların 14.12.2012 tarihindeki kazada oğlunu kaybetmiş olmasından kaynaklı maddi zararının tahsili için talepte bulunmuşlar ise de müteveffa sürücünün kendi kusuru ile vefat etmiş olması nedeni ile başvurunun esastan reddine karar verildiğini, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı …Sigorta Anonim Şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazası nedeniyle ölümden kaynaklanan destekten yoksunluk tazminatı istemine ilişkindir.
Öncelikle çözümü gereken husus, eldeki davaya konu talepler açısından, kesin hüküm oluşturacak bir hakem kararı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/1-i maddesinde tanımlanan şekilde “aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış” olması dava şartıdır. Kesin hüküm, hem bireyler için hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Hemen belirtilmelidir ki, kesin hükmün amacı; kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir biçimde çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde, hem kişilerin hem de Devletin yararı vardır. Çünkü kişiler, uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık, bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bu açıdan, Devletin de menfaati söz konusudur. Çünkü Devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık (dava) ile sürekli ve yinelenerek meşgul edilmesini istemez.
Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; (Yargıtay’ın da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay’da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığının, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez.
Maddi anlamda kesin hükmün koşulları 6100 sayılı HMK’nın 303/1. maddesinde; “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kesin hükümden söz edebilmek için ilk kararın mahkemece hükme bağlanması şart olmayıp, uyuşmazlık konusunda tarafların tahkim yoluna gitmeleri halinde, Hakem/Hakem Heyetlerince verilen esasa ilişkin kararların da usulünce kesinleşmesinden sonra, kesin hüküm oluşturacağından aynı uyuşmazlık konusunda yeniden dava açılmaz.
Kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu, müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise, dava sebebinin aynı olmasıdır.
Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hakimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziki bakımdan aynı olsa bile, bu şeyler üzerinde talep olunan haklar değişikse, müddeabihler aynı değil demektir.
Kesin hükmün üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise; her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan söz edilebilir.
Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz.
Somut olayda, dosya arasında bulunan Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemi’nin 2018/59784 Esas – 2018/67118 Karar sayılı kararında, başvuranlar … ve … tarafından …Sigorta A.Ş. hakkında, destekleri …’ın 14/10/2012 tarihli kazada vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunulduğu, hakem tarafından, kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olan ve aynı zamanda araç işleteni olan desteğin, işleten sıfatıyla 3.kişi sayılamayacağından talepte bulunanların destek tazminatı talep edemeyecekleri gerekçesiyle talebin reddine 09.10.2018 tarihinde kesin olarak karar verildiği görülmüştür. O halde; mahkemece anılan Sigorta Tahkim dosyası ve ekleri getirtilerek kesin hüküm koşullarının bu dava yönünden oluşup oluşmadığının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, davalının bu yöne ilişkin istinafının kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı …Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına kesin hüküm itirazının değerlendirilmesiyle oluşacak sonuca göre yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı …Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 09/06/2021 tarihli 2020/192 Esas – 2021/438 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 26. İcra Dairesi 2021/8119 E. sayılı dosyasına depo edilen 118.000,00 TL’lik teminatın isteği halinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.