Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/916 E. 2023/782 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/916 – 2023/782
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/916
KARAR NO : 2023/782

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2020
NUMARASI : 2015/610 Esas – 2020/761 Karar

ASIL DAVA

DAHİLİ DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen davada, dahili davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; 08/05/2015 günü, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı ticari minibüsün direksiyon hakimiyetini kaybederek, yoldan karşıya geçmekte olan müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin malul kaldığını, tespit tutanağına göre araç sürücüsünün tali kusurlu, müvekkilinin ise asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ancak müvekkiline yüklenen kusuru kabul etmediklerini ve açıkça itiraz ettiklerini, davalının zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 100,00-TL geçici, 2.000,00-TL daimi iş göremezlik olmak üzere 2.100,00-TL malullük tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekil dava dilekçesinde; asıl davaya konu kazada yaralanan müvekkilinin bakıcı gideri olduğu, tedavi ve iyileşme giderleri yaptığını, bu zararlarından da davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakıcı gideri masrafı, tedavi ve iyileştirme giderleri, hastaneye gidip gelme yol masrafları için 10.000,00-TL (5.500,00-TL’si bakıcı gideri, 4.500,00-TL’si SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri olmak üzere) maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen dava davacısı …’nin 14/01/2019 tarihinde vefatı üzerine dava mirasçıları tarafından takip edilmiş, dahili davacılar vekili ıslah dilekçesinde, geçici iş göremezlik tazminatını 2.994,09 TL, kalıcı iş göremezlik tazminatını 10.646,47 TL olarak, birleşen davadaki bakıcı giderini 20.848,87 TL olarak, SGK tarafından karşılanmayan diğer tedavi giderlerini ise 9.817,42 TL olarak talep etmişlerdir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının maluliyeti nedeniyle sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, araç sürücüsünün kusuru, kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının kanıtlanması gerektiğini, davacı tarafın avans faizi talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat davası olduğu, asıl dava yönünden, geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararlarının talep edildiği, birleşen davada ise bakıcı gideri ve tedavi giderlerinin talep edildiği, birleşen davaya ilişkin, davacının bakıcıya ihtiyacı bulunup bulunmadığının tespiti açısından davacının yapılan muayenesi sonucunda, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 27/06/2018 tarihli rapora göre, şahsın yoğun bakım ünitesinde yattığı süre boyunca (08/05/2015-24/08/2015) tamamen bakıma muhtaç olduğu, 01/03/2017 tarihli muayenesinde her iki omuz ekleminde ve sağ kolunda hareket kısıtlılıkları bulunduğu, bu nedenle hastaneden taburcu olduğu tarih itibariyle de günlük ihtiyaçlarını giderebilmek için bir başkasının yardımına ihtiyaç duyduğu, şahısta oluşan yaralanmaların meydana getirdiği maluliyete bakılarak şahsın yaşamını sürdürebilmek için bir başkasının yardımına ihtiyacı olduğunun rapor edildiği, asıl davaya ilişkin, davacının maluliyetine ilişkin olarak, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Başkanlığı’nca tanzim edilen 09/02/2018 tarihli raporda, davacı … …’te davaya konu araç dışı trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen Meslekte Kazanma Gücü Azalma Oranı’nın olay tarihinde yürürlükte olan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” gereğince Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı konsültasyonuna göre şahsın olaya bağlı olduğu belirtilen psikolojik arızası nedeniyle Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma Oranı olay tarihindeki yaşına göre %100 (yüzde yüz) olarak bulunduğu, geçici iş göremezlik dönemi olarak takdiren 1 (bir) yıl süresince bakıma ihtiyaç olduğu, ilgili yönetmelik uyarınca sürekli bakıma muhtaç olmadığı mütalaa olduğu; kusur durumuna ilişkin mahallinde keşfen yapılan inceleme ile tanıklar da dinlenerek tanzim edilen raporda, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşunda %75 (yüzdeyetmişbeş) oranında asli kusurlu olduğu, davacı yaya … …’in ise %25 (yüzdeyirmibeş) oranında tali kusurlu olduğunun rapor edildiği, 02/04/2018 tarihli celsede kusur raporu ile kaza tespit tutanağındaki raporun çelişkili olduğunun tespit edildiği, çelişkiyi gidermek amacıyla Adi Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda, sigortalı aracın sürücüsünün %25 (yüzdeyirmibeş) oranında kusurlu olduğu, yaya … … (…)’in %75 (yüzdeyetmişbeş) oranında kusurlu olduğunun rapor edildiği, 12/11/2018 tarihli celsede ibraz edilen 24/10/2018 tarihli kusur raporu ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi için karayolları genel müdürlüğünden emekli 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda da, davacı yaya … …’in meydana gelen olayda %75 (yüzdeyetmişbeş) oranında, davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsünün ise olayda %25 (yüzdeyirmibeş) oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, raporun karar vermeye elverişli olduğu; Aktüer bilirkişiden alınan alternatifli raporda; Progresif Rant yöntemine (PMF tablosuna) göre yapılan hesaplamada, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının toplam 13.640,55-TL olduğunun, bakım zararının ise 4.188,07-TL olduğunun buna göre toplam zararının 17.826,62-TL olduğunun; Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Yöntemine (TRH 2010 tablosuna) göre hesaplamada, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının toplam 13.640,55-TL, bakım zararının 2.994,08-TL toplam zararının 16.634,63-TL olduğunun tespit edildiği; taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi yeniden hesaplama yapılmak üzere bilirkişiden alınan ek raporda ise; ZMMS poliçesinin düzenleme tarihinin 16/12/2014-2015 olduğu, davacının gerçek zararının tespitinde “Progresif Rant Yöntemi” ile hesaplama yapıldığı, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının toplam 13.640,55-TL olarak hesaplandığı, bakıcı gideri açısından iki farklı hesaplama yapıldığı, davacının yoğun bakımda kaldığı süre boyunca 1 bakıcıya ihtiyaç duyacağının değerlendirilmesi halinde 19.744,13-TL, 2 bakıcıya ihtiyaç duyacağının değerlendirilmesi halinde 20.848,873-TL olduğu, hesaplanan maddi zararın davalı şirketin teminat limiti dahilinde olduğu, aracın ticari araç olması nedeniyle avans faizi işletilmesi gerektiği, davacı vekilince sunulan belgelerin tedavi süreci ile ilişkilendirilebilmesi için doktor bilirkişi tarafından teknik bir değerlendirme yapılması gerektiğinin rapor edildiği; uzman doktor bilirkişi de eklenerek tedavi masraflarına ilişkin taleplerin değerlendirilmesi için alınan 07/01/2020 tarihli ek raporda, doktor bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede, şahsın yoğun bakım ünitesinde yattığı süre boyunca tamamen bakıma muhtaç olduğu ve bu süre içerisinde iki bakıcı desteğine ihtiyacı olduğu, günlük ihtiyaçlarını giderebilmek için bir başkasının yardımına ömür boyu ihtiyaç duyduğu, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve ulaşım masrafları için 15.000,00-TL’nin uygun olduğunun belirtildiği, Aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplama neticesinde, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının 13.640,55-TL olduğu, bakıcı gideri ihtiyacı olarak 20.848,87-TL olarak hesaplandığı, davacı lehine SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve ulaşım masrafları vb. giderler için kusur indirimi yapıldıktan sonra 3.750,00-TL talep edilebileceği, hesaplanan maddi zararın davalı şirketin teminat limitinde kaldığı, ticari faiz uygulanması gerektiğinin rapor edildiği, mahkemece asıl dava ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı tespitte bulunulması için ek rapor alınmasına karar verildiği, 27/02/2020 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda asıl dava yönünden; davacı lehine 2.944,09-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 10.646,47-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 13.640,56-TL tazminat hesaplandığı, birleşen dava yönünden; SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve ulaşım masrafları vb . giderler için 3.750,00-TL talep edilebileceği, bakıcı gideri olarak ise 24.598,87-TL tazminat hesaplandığının rapor edildiği, 15/09/2020 tarihli bilirkişi 3. ek raporunda ise, asıl dava yönünden; davacı lehine 2.994,09-TL geçici iş göremezlik, 10.646,47-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 13.640,56-TL tazminat hesaplandığı, birleşen dava yönünden; davacı lehine 20.848,87-TL bakıcı gideri tazminatı hesaplandığı, davacının SGK tarafından karşılanmayan refakatçi ücretleri, hastanın tedavi sırasında hasta yol ücretleri, refakatçi ile temel ihtiyaçları, ortez giderleri, fizik tedavi giderleri, hastane giderleri, pansuman, dikiş alınması, kolostomi fark ücretleri ve değiştirme ücretleri ve giderleri esas alınarak yapılan hesaplama neticesinde kusur oranı düşülerek 6.887,6125-TL SGK ödeme dışı tedavi giderinin olduğu, davacının ölüm tarihi olan 14/01/2019 tarihine kadar hesaplamayı esas alınarak dosya kapsamına göre, SGK tarafından karşılanmayan refakatçi ücretleri, hastanın tedavi sırasında hasta yol ücretleri, refakatçi ile temel ihtiyaçları, ortez giderleri, fizik tedavi giderleri, hastane giderleri, pansuman, dikiş alınması, kolostomi fark ücretleri ve değiştirme ücretleri ve giderleri esas alınarak yapılan hesaplama neticesinde kusur oranı düşülerek 9.817,425-TL SGK ödeme dışı tedavi giderinin olduğu, hesaplanan maddi zararın davalı şirket teminat limiti dahilinde kaldığı, kazaya karışan aracın kullanım amacının ticari olması nedeniyle avans faiz işletilmesi gerektiğinin rapor edildiği, hazırlanan raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli kabul edildiği, davacının bilirkişi tarafından hesaplanan miktarda tazminat alacağı olduğu gerekçesi ile;
“Asıl dava yönünden;
Davanın Kabulü ile; 2.994,09-TL geçici iş göremezlik, 10.646,47-TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplam 13.640,56-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
Davanın Kabulü ile; 20.848,87-TL bakıcı gideri tazminatı ile 9.817,42-TL SGK kapsamında karşılanmayan tedavi giderleri olmak üzere toplam 30.666,29-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir .
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Dahili davacılar vekili asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvuru dilekçesinde; dava sırasında vefat eden müvekkillerinin murisinin kaza nedeniyle ağır şekilde yaralandığını ve 10 gün yoğun bakımda kaldığını, müvekkilinin 2 kez ameliyat olmasına rağmen iyileşemediğini, 3. ameliyatın ise riskli görülerek yapılamadığını, böylelikle murisin kolostomi ile bağırsakları dışarıdan bir torbaya bağlı kalarak yaşamaya mahkum olduğunu, 15/01/2019 tarihinde, kaza sonucu oluşan ve kalıcı hale gelen bozukluklar ve ruhsal olarak da tüm yaşam gücünü ve isteğini kaybederek vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde, müvekkillerinin murisinin %75 kusurlu kabul edildiğini, raporu kabul etmediklerini, hükme esas alınan her iki raporun da kaza tespit tutanağı ve krokiye göre tanzim edildiğini, oysa ki müvekkillerinin baştan beri bu tutanaklara karşı çıktığını, tutanağın minibüs şoför ve sahibinin yanlı beyanlarına göre tanzim edildiğini, 3 kişilik heyet raporunda müvekkilinin 70 cm’lik orta refüjden atlayarak yola girmesi ile kazanın meydana geldiğini belirttiği, oysa ki kaza yerinde orta refüj olmadığını, bilirkişilerin bu yöndeki tespitlerinin dosya kapsamına uygun olmadığı, kaza tespit tutanağında ve bizzat yapılan keşifte de bu yönde tespit olmadığını, kazayı bizzat gören olay yerinde bulunan ve tanık olarak ifade veren …’ın ve diğer tanığın ifadesine değinilmeyerek bizzat yok sayılarak rapor tanzim edildiğini, kaza tespit tutanağında kaza tarihinin dahi hatalı olduğunu, tutanağın karşı tarafın anlatımlarına göre tanzim edildiğini, çarpma noktasının da hatalı gösterildiğini, tanık ifadelerinin ve fiili durumun nazara alınmadığını, kazanın meydana geldiği yerin hafif virajlı ve yokuş olduğu, sigortalı aracın da yokuş yukarı seyrettiğini, sürücüsünün de ifadesinde “…Hafif virajı geçtikten sonra yolun kaşı tarafına, sağa sola bakmadan geçen bayını görünce çarpmamak için frene bastığını, ancak bayan koşmaya devam edince aracı sağa doğru kaçırmaya çalıştığını ve kaldırıma çıktığını, sol köşeden bayana çaptığını…” söylediğini, şoförün sonrasında aracını durduramayarak, yolun sağındaki evin duvarına çarptığını ise gizlediğini, kaza tespit tutanağında da evin duvarına çarptığının tespit edildiği ve dinlenen tanıkların da bu durumu ifade ettiğini, yokuş yukarı seyreden minibüsün süratli olduğunu, ayrıca minibüsün sollama yaptığı yerinde sollamanın yasak olduğu bir bölge olduğunu, yolda fren izi olduğuna dair tespit olmamasına göre frene de basmadığını, kazanın minibüs sürücüsünün sollama yasağı olduğu yerde sollama yaparak hızını artırması ile meydana geldiğini, minibüsün vefat edene kendi şeridinde değil, şerit ihlali yaparak karşı şeritte çarptığını, bu nedenle hükme esas alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, bakıcı gideri yönünden mahkemece, davacının tek bakıcı ile hayatını idame edebileceğinin kabul edildiğini, karar gerekçesinde bakıcı giderinin yoğun bakımda yattığı süre boyunca bakıcı gideri olarak yazıldığını, kaza nedeniyle müvekkillerinin murisinin sürekli işlev bozukluğunun meydana geldiğini, buna rağmen yaşamını bir bakıcı ile sürdürebileceğine karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunda; murisin psikiyatrik rahatsızlıkları nedeniyle %100 malul kaldığı ve 1 yıl süre ile bakıma muhtaç kaldığı anlaşıldığından, diğer arazlarının göz önünde bulundurmadığını belirtildiğini, bu rapora, vefat edenin kalıcı birçok arazı olduğu ve fiili durumu açıklamadığından, müvekkilinin sürekli bakıma muhtaçlığı olduğundan bahisle itiraz edildiğini, sonrasında alınan raporda da yaşamı boyunca bakıcı ihtiyacı olacağının belirtildiğini, vefat tarihine kadar bakıma muhtaç kalan, vefat eden davacının mevcut durumuna göre bir bakıcı ile hayatını idame ettirmesinin mümkün olmadığı, ayrıca bakıcının hafta tatili için de bir ayda 4 gün başka bir bakıcıya ihtiyaç duyacağının da hesaplanması gerektiği halde hesaplanmadığını, temerrüt faizi yönünden de; mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedildiğini, faizin olay tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini, temerrütün sigorta şirketine başvuru tarihinden başlayacağının kabulü durumda dahi asıl davada 15/09/2015 tarihinde açıldığına göre birleşen davada da faizin ilk dava tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini, faizin de avans faizi olarak hükmedilmesi gerektiğini, davalının ticari faaliyet kapsamında poliçe yaptıran müşterisine sağladığı teminat kapsamında zarar ödeyeceğinden faizin avans faizi olması gerektiğini; vefat edenin ev işlerini yapamaması nedeniyle de, yardımcıya ihtiyaç duyduğunu, bu giderleri içinde hesaplama yapılmadığını belirterek, kararın; kusur durumuna ilişkin, en az 2 bakıcıya göre hesaplama yapılarak tazminatın tespit edilmesi, temerrüt faizinin kaza tarihi olarak, mümkün olmaz ise ilk dava tarihi olarak ve faiz türünün avans faizi olarak düzeltilmesi, yine ev işleri yapması için de yardımcı gideri hesaplanarak tazminat takdir edilmesi için kaldırılmasını istemiştir.
Asıl ve birleşen dava davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, Üniversite’den alınan %100 kalıcı maluliyet raporunun afaki olduğunu, bu oranın kabulünün mümkün olmadığını, mahkemece alınan raporun karar vermeye elverişli olmadığını, zira raporda “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülerek Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerinin nazara alınmadan karar verildiğini, ayrıca tedavi giderlerinin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, bu nedenle müvekkili aleyhine bakıcı gideri ve tedavi giderine hükmedilmesinin haksız olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte faizin de dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak hükmedilebileceğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik istemi, birleşen dava ise tedavi ve bakıcı gideri istemidir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davada dahili davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı, sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri açısından, zarar veren ve eylemlerinden sorumlu olanlar gerçek zarar ile sınırlı olarak zararlardan sorumlu olduğundan, cismani zarar görenin maluliyet durumunun ve bakıma muhtaçlık durumunun doğru şekilde tespit edilmiş olması önemlidir.
Somut olayda; dava sırasında vefat eden … …’in 08/05/2015 tarihinde geçirdiği kazaya ilişkin tanzim edilen 09/02/2018 tarihli raporda; davacının kazaya bağlı yaralanmasına yönelik tedavi evraklarına yönelik genel değerlendirme ile “İncelenen evrakından şahsın 08.05.2015 tarihinde araç dışı trafik kazası geçirdiği, ambulans ile Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldüğü, Acil Servisteki ilk müdahalesinin ardından ortopedi servisine yatışının yapıldığı, beyin kanamasının olduğu söylenerek Yoğun Bakım Ünitesine alındığı, ciğerlerinin su topladığı söylenerek Göğüs Cerrahisi tarafından ameliyat edildiği, 4-5 ay kadar yoğun bakımda kaldığı, fizik tedaviye gittiği, taburcu olduktan bir süre sonra düşerek kalçasını kırdığı ve bu sebeple Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ameliyat olduğu anlaşılmıştır.” şeklinde tespitler ve kazadan sonra 08/08/2017 tarihli Adli Sağlık Kurulu raporu ve yine EÜTF Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nın 15/11/2017 tarihli son durum raporu çerçevesinde yapılan değerlendirmeye göre; davacının “EÜTF Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı konsültasyonuna göre şahsın olaya bağlı olduğu belirtilen psikiyatrik arızası nedeniyle Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma Oranı olay tarihindeki yaşına göre 6100 ve bugünkü yaşına göre de %100 olarak bulunmuştur.
NOT: Şahsın psikiyatrik arızası nedeniyle Meslekte Kazanma Gücünde Azalma Oranı %100 olarak hesaplandığından şahsın olaya bağlı diğer arızaları göz önünde bulundurulmamıştır.
2. Geçici iş göremezlik dönemi olarak takdiren 1 (bir) yıl süresince bakıma muhtaç olduğu kanaatine varılmıştır.” denilerek maluliyet durumu sadece “Post travmatik Stres Bozukluğu” ve Major Depresif Bozukluk” tanılarına, istinaden değerlendirilmiştir.
Rapora itiraz üzerine alınan 27/06/2018 tarihli E.Ü.T.F. Hastanesi Adli Sağlık Kurulu raporunun sadece 08/08/2017 tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporu ve 09/02/2018 tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporları incelenerek tanzim edildiği, söz konusu raporda da, davacının psikiyatrik arızası nedeniyle meydana gelen Meslekte Kazanma Gücündeki azalmanın %100 olması nedeniyle diğer arızaların hesaplanmaya dahil edilmediği belirtilerek, “a) Şahsın Yoğun Bakım Ünitesinde yattığı süre boyunca (08.05.2015 — 24.08.2015) tamamen bakıma muhtaç olduğu,
b) Anabilim Dalımızın 01.03.2017 tarihli Muayenesinde her iki omuz ekleminde ve sağ kolunda hareket kısıtlılıkları bulunduğu görülmüş olup, bu nedenle hastaneden taburcu olduğu tarih itibarı ile de günlük ihtiyaçlarını giderebilmek için bir başkasının yardımına ihtiyaç duyduğu,
c) Şahısta oluşan yaralanmaların meydana getirdiği maluliyete bakılarak şahsın yaşamını sürdürebilmek için bir başkasının yardımına ihtiyacı olduğu” denilerek, maluliyet ve bakıma muhtaçlık durumu tespit edilmiştir.
Alınan rapor, davacının kazaya bağlı tüm yaralanmaları değerledirilmeden tanzim edilmiş olduğundan rapor karar vermeye elverişli değildir.
Mahkemece, vefat eden davacının tüm tedavi evrakı, tedavi öyküsünde belirtilen kazadan bir yıl kadar sonra düşmesinden kaynaklanan yaralanmasına yönelik tedavi evrakı ile kazadan sonra psikolojik tedavi görmüş ise buna ilişkin tedavi evrakı dosya içerisine kazandırılarak, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine göre yargılama sırasında vefat eden … …’in kazaya bağı çalışma gücünün azalmasına yahut yitirilmesine neden olacak maluliyetinin ve/veya geçici iş görmezliğinin meydana gelip gelmediği, maluliyeti meydana gelmiş ise oranı ve kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığının, geçici iş göremez kaldığı sürenin tespit edildiği, ayrıca davacı bakıcı gideri de talep ettiğinden, geçici veya sürekli bakıma muhtaç kalıp kalmadığı, bakıma muhtaç kalmış ise süresi ve niteliği hususunda Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan rapor alınarak davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, denetime elverişli olmayan rapor çerçevesinde eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yine, kaza tarihinde yürürlükte bulunan KTK’nın 98/1 maddesinde “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 4/4/2015-6645/60 md.) Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.(2)” denilmiştir.
Davada, davacı vekili, yargılama sırasında vefat eden hastanın yoğun bakımda kaldığı süre içerisinde de bakıma muhtaçlığı çerçevesinde bakıcı gideri talep etmiş, bilirkişi tarafından hesaplamada yoğun bakım için hastanede kaldığı süre için 2 bakıcı tutulduğuna yönelik değerlendirmeye göre hesaplama yapılmıştır. Dosyada yoğun bakım süresince, hastane yoğun bakım ünitesinde, bakıcı yahut refakatçi görevledirildiğine dair belge bulunmamaktadır. Yoğun bakım ünitesindeki hastane koşulları çerçevesinde bu tür hizmetlerin sağlık kuruluşları tarafından sağlanıp sağlanmadığına yönelik mahkemece yapılan bir araştırma da bulunmamaktadır.
Davacının, tedavi kuruluşundan kazaya bağlı yaralanması nedeniyle yoğun bakımda kaldığı döneme ilişkin tedavi evrakları getirtilerek, ayrıca yoğun bakım ünitesinde bulunan hasta yönünden bakıcı görevlendirilip görevlendirilmediği, bu şekilde bir uygulamanın yoğun bakım şartlarında mümkün olup olmadığı hususu sorularak, bu kapsamda refakatçi yahut bakıcı bulundurulmuş ise bu nedenle yapılacak giderlerin KTK’nın 98. maddesi kapsamında tedavi kuruluşunda sağlanan tedavi kapsamında SGK tarafından “sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” karşılanması gereken giderlerden olup olmayacağı, yine talep edilen tedavi giderlerinin de bu çerçevede kalıp kalmadığı hususunda, bu konuda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlarda değerlendirme içermeyen rapor çerçevesinde eksik inceleme ile davanın esası hakkında karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Buna göre, yukarıda açıklanan nedenlerle dahili davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda belirtilen hususlarda değerlendirme yapılarak davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre dahili davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl ve birleşen davada, dahili davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/11/2020 tarihli, 2015/610 Esas – 2020/761 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, dahili davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden taraflara iadesine,
4-İİK’nın 36. Maddesi gereğince İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2021/288 Esas sayılı dosyasına depo edilen 100.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,.
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.