Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/911 E. 2023/696 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/911
KARAR NO : 2023/696

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2021
NUMARASI : 2019/719 Esas 2021/193 Karar

DAVACI : … – TCK:…
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1 -…
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 10/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 03/08/2019 tarihinde sürücü …’un, sevk ve idaresindeki … Hollanda plaka nolu aracı ile seyri sırasında, … plakalı traktör ve buna bağlı römorkun arka kısımlarına çarpması sonucunda meydana gelen kazada sürücü …’un aracında yolcu konumunda bulunan davacının yaralandığını, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesinin bulunmadığını, bu nedenle güvence hesabının kaza tarihinde geçerli olan teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu,davacının içinde yolcu olduğu Hollanda plakalı aracın ise … nezdinde geçerli yeşil kartı bulunduğundan oluşan zarardan sorumlu olduğunu belirterek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının uğradığı geçici ve sürekli işgöremezlik nedeniyle yaralanmaya bağlı 300.00 TL maddi tazminatın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı cevap dilekçesi sunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılamayı müteakip, maluliyet raporunun düzenlenmesi için davacı asilin ATK başkanlığı’na sevkine karar verildiği,davacı vekilinin 4 no’lu celsede; “Müvekkilim Hollanda da yaşamaktadır, ancak yazın Türkiye’ye gelebilecektir, dosyanın duruşmasının ileri bir tarihe bırakılmasını talep ediyoruz,” şeklinde beyanda bulunduğu, bu durumun belirsizlik arzettiği,bu kez davacı tarafa 3 nolu celse 4 nolu ara karar gereği Hacettepe ATK’ya başvuru yapmak, iş bu başvuruyu belgelendirmek ve mahkemeye sunmak üzere ihtaratlı 2 haftalık kesin süre verildiği, ancak kesin süre içerisinde iş bu ara karar gereğinin yerine getirilmediği, davacının yaralanmasına bağlı maluliyet oranının tespiti için davacı asilin ATK başkanlığı nezdinde muayene olması zorunlu olup, ispat yükü üzerinde bulunan davacının verilen kesin süre içerisinde muayene olmadığı, bu suretle söz konusu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı kabul edilerek, ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği,kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece ön inceleme duruşmasının 20/03/2020 tarihinde yapılmasına karar verilmiş ise de ön inceleme duruşması yapılamadığını,Covit-19 Koronavirüs Bilim Kurulunun önerileri kapsamında HSK Genel Sekreterliğinin 13/03/2020 tarihli yazısı ile ön inceleme duruşmasının 05/06/2020 tarihine ertelenmesine karar verildiğini,ancak HSK Genel Sekreterliğinin 30/03/2020 tarihli yazısı ile 05/06/2020 tarihli duruşmanın da Covit-19 Koronavirüs önlemleri kapsamında yapılamadığını ve duruşmanın 25/09/2020 tarihine ertelendiğini,bu süreç içerisinde yargılamanın sürüncemede kalmaması açısından davacıya ait bütün tedavi evrakları toparlanarak 05/08/2020 tarihli talep dilekçesi ile davacının ikametgah adresinin yurt dışı olması ve talep dilekçesi tarihinde 25 gün boyunca Türkiye’de bulunacak olması nedeniyle bu süre zarfı içerisinde kazadan dolayı sakatlığının belirlenebilmesi açısından davacının Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na sevki sağlanarak rapor tanzim edilmesinin talep edildiğini, mahkemece Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na elden takipli 19/08/2020 tarihli müzekkere yazılmış ise de söz konusu müzekkere ile başvuru yapılmış olmasına rağmen Hacettepe Üniversitesi’nden davacının muayenesine ilişkin verilen randevu gününün talep tarihinden çok daha ileri bir tarihte olması nedeniyle davacının Hollanda’ya dönmek zorunda kaldığını ve muayene olamadığını, 25/09/2020 tarihinde yerel mahkemede görülen davanın ön inceleme duruşmasının yapılabildiğini ve mahkemece söz konusu duruşmanın 4 no’lu ara kararında Hacettepe ATK’ya yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasına karar verildiğini,Hacettepe ATK’dan gelen 78663745-000 sayılı cevabi yazıda “Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda ilgili yazının bölüme ulaşmadığı”nın belirtildiğini,bunun üzerine mahkemenin 22/01/2021 tarihli duruşmasında kendileri tarafından söz alınarak davacının Hollanda’da yaşamakta olduğu, ancak yazın Türkiye’ye gelebileceği belirtilerek dosyanın duruşmasının ileri bir tarihe bırakılmasının talep edildiğini, bu şekilde davacının yaşamakta olduğu mağduriyet mahkemeye bildirilmiş ise de mahkemece aynı celsenin 1 no’lu ara kararında “Davacı tarafa 3 nolu celse 4 nolu ara karar gereği Hacettepe ATK’ya başvuru yapmak, işbu başvuruyu belgelendirmek ve mahkememize sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde iş bu delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının davacı tarafa ihtarına, (ihtarat yapıldı)”şeklinde ara karar verildiğini, 2 haftalık kesin süre içerisinde yani 29/01/2021 tarihinde kendilerince davacının gerek Türkiye gerekse Hollanda’da geçirmiş olduğu tedavi evrakları tercüme ettirilerek Hacettepe Üniversitesi’ne başvuru yapıldığını,başvuru yapıldığını gösterir 1425505 sayılı derkenar edilmiş elden takipli müzekkerenin mahkemeye sunulduğunu, bir başka anlatım ile mahkemenin “Hacettepe ATK’ya başvuru yapmak, işbu başvuruyu belgelendirmek ve mahkememize sunmak” şeklinde vermiş olduğu ara karar gereğinin süresinde yerine getirildiğini,öte yandan 23/03/2021 tarihinde mahkemeye sundukları talep dilekçesinde, gelinen aşamada Covid 19 salgını nedeni ile Hollanda’da yaşayan davacının Türkiye’ye girişi yakın zamanda mümkün olmadığından dosyanın sürüncemede kalmaması, adil yargılanma hakkının ihlal edilmemesi, hak kaybı meydana gelmemesi, davacının mağduriyetinin daha da artmaması açısından davacıya ait daha önceden dosyaya sunulan tedavi evraklarının, son durum raporlarının eklenmesi suretiyle dosyanın güncel kararlar doğrultusunda maluliyet raporu alınmak üzere Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Tıp Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na (Adli Tıp) gönderilmesinin talep edildiğini,mahkemece 26/03/2021 tarihli duruşma ara kararı ile söz konusu talebin de reddedilmesiyle davanın reddine karar verildiğini,davacının kusursuz olduğu bir trafik kazasında yaralanması ve aynı kazada annesini de kaybetmiş olması nedeniyle gerek fiziksel gerekse psikolojik anlamda sıkıntılar yaşamakta iken söz konusu hukuki gerekçeden yoksun karar ile davacının Anayasal haklarının da ihlal edildiğini,zira ülkeye giriş çıkışların hatta aynı ülke içerisinde şehir dışına çıkışların bile ciddi anlamda sıkıntılı olduğu bir dönemde davacının Hollanda’dan gelmesini beklemenin hakkaniyetsiz olduğunu,yargılamanın seyrinden açıkça anlaşılacağı üzere davacının kendisinden yapması beklenen işlemi (maluliyetinin tespit edilebilmesi için Hacettepe Üni’de muayene olmak) yapmak istediğini, aynı kazaya ilişkin farklı mahkemelerde açılmış maddi tazminat talepli davalarda hak ihlali olmaması açısından yargılamayı yapan hakimlerin ileri bir tarihe duruşma günü verilmesi taleplerini kabul ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuran taraf vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara bağlı maddi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, 03.08.2019 tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu ve sürücüsü … olan Hollanda plakalı araçla,dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresinde olan aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı,kalıcı ve geçici işgöremezlik zararının tazmini amacıyla eldeki davayı açtığı,mahkemece davacının yaralanmasına bağlı maluliyet oranının tespiti için davacı asilin ATK başkanlığı nezdinde muayene olması zorunlu olup, ispat yükü üzerinde bulunan davacının verilen kesin süre içerisinde muayene olmadığı, bu suretle söz konusu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı kabul edilerek, ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasında, davacı zararını ispatlamakla yükümlü olmakla birlikte, TBK’nın 50/2.maddesinde, “uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” denilmektedir. Bu nedenle mahkemece davacının sürekli ve geçici iş göremezlik zararları olduğu iddiası tespit edildiği halde maddi tazminata ilişkin talebin eksik inceleme ve değerlendirme ile reddedilmesi doğru değildir.
Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde, karara ulaşmak bakımından, mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile normatif bir değer kazanan bu zaman aralıklarına süre denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzularına, inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan sürelerin önemli bir kısmı, taraflar için konulmuş sürelerdir. Tarafların, bu süreler içinde belli işlemleri yapmaları gerekir. Bu süre içinde yapılamayan işlemler, tekrar yapılamaz ve süreyi kaçıran taraf aleyhine sonuç doğurur. Taraflar için konulmuş süreler ikiye ayrılır: Birincisi, kanun tarafından öngörülmüş (cevap süresi, temyiz süresi gibi) süreler olup, bu süreler kesindir ve bir işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece re’sen gözetilir. İkincisi ise, hakimin tespit ettiği sürelerdir ve kural olarak bu süre kesin değildir. Kural bu olmakla birlikte HMK’nın 94. maddesi gereği hakim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. (Kuru, Baki/ Arslan Ramazan/ Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK’ya göre yeniden yazılmış 22. Baskı, Ankara 2011, s.749).
Kesin süreye ilişkin ara karar hem hakimi hem tarafları bağlamakla birlikte kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir. Ancak böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin ara kararın, yasaya ve içtihatlara uygun şekilde hiçbir tereddüte yer vermeyecek derecede açık, yorumu zorunlu kılmayacak, yanlış anlamayı önleyecek, ilgili tarafından kolaylıkla anlaşılacak derecede açık, sade ve sınırlı olması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekmektedir. (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 5, Altıncı Baskı, İstanbul- 2001, s. 5438 vd.)Kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Somut olayda da;mahkemece ön inceleme duruşmasının 20/03/2020 tarihinde yapılmasına karar verilmiş ise de ön inceleme duruşması yapılamadığı, Covit-19 Koronavirüs Bilim Kurulunun önerileri kapsamında ön inceleme duruşmasının 05/06/2020 tarihine ertelendiği,05/06/2020 tarihli duruşmanın da Covit-19 Koronavirüs önlemleri kapsamında yapılamadığı ve duruşmanın 25/09/2020 tarihine ertelendiği,bu süreç içerisinde davacıya ait bütün tedavi evrakları toparlanarak 05/08/2020 tarihli talep dilekçesi ile davacının ikametgah adresinin yurt dışı olması ve talep dilekçesi tarihinde 25 gün boyunca Türkiye’de bulunacak olması nedeniyle bu süre zarfı içerisinde kazadan dolayı sakatlığının belirlenebilmesi açısından davacının Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na sevki sağlanarak rapor tanzim edilmesinin talep edildiği, mahkemece Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na elden takipli 19/08/2020 tarihli müzekkere yazıldığı, Hacettepe Üniversitesi’nden davacının muayenesine ilişkin verilen randevu gününün ileri bir tarihte olması nedeniyle davacının Hollanda’ya dönmek zorunda kaldığı ve muayene olamadığı,25/09/2020 tarihinde yerel mahkemede görülen davanın ön inceleme duruşmasının 4 no’lu ara kararında Hacettepe ATK’ya yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasına karar verildiği, Hacettepe ATK’dan gelen cevap yazısında ilgili yazının bölüme ulaşmadığının belirtildiği,bunun üzerine mahkemenin 22/01/2021 tarihli duruşmasında davacı vekili tarafından söz alınarak davacının Hollanda’da yaşamakta olduğu, ancak yazın Türkiye’ye gelebileceği belirtilerek dosyanın duruşmasının ileri bir tarihe bırakılmasının talep edildiği, mahkemece aynı celsenin 1 no’lu ara kararında “Davacı tarafa 3 nolu celse 4 nolu ara karar gereği Hacettepe ATK’ya başvuru yapmak, işbu başvuruyu belgelendirmek ve mahkememize sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde iş bu delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının davacı tarafa ihtarına, (ihtarat yapıldı)”şeklinde ara karar verildiği,2 haftalık kesin süre içerisinde 29/01/2021 tarihinde davacı vekili tarafından davacının gerek Türkiye gerekse Hollanda’da geçirmiş olduğu tedavi evrakları tercüme ettirilerek Hacettepe Üniversitesi’ne başvuru yapıldığı,başvuru yapıldığını gösterir 1425505 sayılı derkenar edilmiş elden takipli müzekkerenin mahkemeye sunulduğu,davacı vekilinin 23/03/2021 tarihinde mahkemeye sunulan talep dilekçesinde, gelinen aşamada Covid 19 salgını nedeni ile Hollanda’da yaşayan davacının Türkiye’ye girişi yakın zamanda mümkün olmadığından davacıya ait daha önceden dosyaya sunulan tedavi evraklarının, son durum raporlarının eklenmesi suretiyle dosyanın güncel kararlar doğrultusunda maluliyet raporu alınmak üzere Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Tıp Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na (Adli Tıp) gönderilmesinin talep edildiği,mahkemece 26/03/2021 tarihli duruşma ara kararı ile söz konusu talebin de reddedilmesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargılama safahatında gerek Covid-19 salgını nedeniyle sağlık sebebi ile yurtdışına giriş çıkışların sınırlanması gerekse davacının yurtdışında yaşamakta olduğunun sabit olması karşısında yurda geliş tarihlerinin yaz ayları olduğunun davacı vekili tarafından mahkemeye açıkça ve defaatle bildirilmiş olmasına karşın mahkemece anılan tarihlere ilişkin tüm taleplerin reddi ile davacının ülkede bulunamayacağı,dolayısıyla ATK tarafından da muayene edilemeyeceği tarihlere ilişkin kesin mehil yoluyla davacının ATK’ya sevki hususunda ara karar kurularak akabinde de davacının maluliyetinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması yerinde görülmediği gibi,mahkemece bu hususta davacı tarafa verilen sürenin usulüne uygun olduğunun kabulü de mümkün görülmemektedir.
Bu durumda mahkemece öncelikle davacı vekili tarafından daha önceden dosyaya sunulan davacıya ait tedavi evraklarının, son durum raporlarının eklenmesi suretiyle dosyanın maluliyet raporu alınmak üzere ilgili Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi suretiyle davacının geçirdiği kaza nedeniyle kaza tarihinde geçerli Yönetmelik hükümleri uyarınca maluliyet durumunun belirlenmesinin istenmesi, ilgili ATK tarafından bu şekilde rapor tanzim edilemeyeceğinin bildirilmesi halinde ise davacı vekiline, davacının yurtdışında yaşadığı hususu da gözetilerek müvekkilinin maluliyet raporu alınmak üzere hazır edilmesinin sağlanması için makul bir süre tanınması ile davacının bu şekilde ilgili ATK’ya sevkinin sağlanması ile davacının geçirdiği kaza nedeniyle kaza tarihinde geçerli Yönetmelik hükümleri uyarınca maluliyet durumunun belirlenmesinin istenmesi ile, tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hak arama ve savunma hakkını kısıtlar şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklanan eksikliklerin giderilmesi ile tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 26/03/2021 tarihli 2019/719 Esas – 2021/193 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcı ve başvuru harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.