Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/91 E. 2022/244 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/91 – 2022/244
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/91
KARAR NO : 2022/244

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2019
NUMARASI : 2014/781 Esas 2019/1359 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/11/2022
Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davalı … sigorta A.Ş. vekili ile davalılar … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 21.06.2010 tarihinde davalı …’nun sevk ve idaresinde olan aracın,davacının sevk ve idaresinde bulunan ve … Emniyet Müdürlüğü’ne ait olan araca çarpmasıyla meydana gelen kazada davacının yaralandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1,00 TL’si geçici kalan meblağ kalıcı işgöremezlik tazminatına ilişkin olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 5.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş,ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 47.871,31 TL talep ettiklerini belirtmiştir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde, davaya konu kazanın 21.06.2010 tarihinde gerçekleştiğini, bir yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve süresinde açılmayan davanın reddini talep ettiğini, kaza anında hızının belirlenen limitler dahilinde olduğunu ve kaza tespit tutanağında da tersine bir ibare bulunmadığını, kaza tespit tutanağına göre davacının 6/8 oranında kusurlu olduğunu, kaza ile özür arasında illiyet bağının bulunmadığını, davacı yanın sebepsiz zenginleşme gayretinde olduğunu, sürekli özrün kazadan dolayı oluşup oluşmadığının tespiti için Adli Tıp raporu alınması gerektiğini, kişinin kendi kusuruna dayanarak tazminat alamayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece;davanın kısmen kabulüne,47.871,31-TL sürekli işgöremezlikten kaynaklı maddi tazminatın 2.999,00-TL’sinin davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden bakiye kalan tutarının ise ıslah tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte (davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,fazlaya ilişkin (1,00-TL) maddi tazminat isteminin reddine,5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … sigorta A.Ş. vekili ile davalılar … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde;davanın kısmi dava olarak açıldığını,ıslah edilen meblağın zamanaşımına uğradığını, süresinde ıslah dilekçesine cevap verilerek ıslah edilen kısma karşı zamanaşımı itirazı yapıldığını,davacının olay esnasında, görev başındaki polis memuru olduğu; dolayısıyla yaralanması nedeniyle 2330 sayılı yasa gereği kendisine gelir bağlanacağı ve anılan yasanın 6. maddesi uyarınca bağlanan gelirin rücuya tabi olduğu, bu nedenle mahkemece davacının bağlı olduğu personel müdürlüğünden, kendisine bağlanan nakdi tazminatın belirlenmesi gerektiğini,her ne kadar hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, davacının 2010 yılı Mayıs Ayı maaş bordrosu üzerinden hesaplama yapılmışsa da tüm bilinen dönem maaş bordolarının celbiyle özellikle gerçek ve fiilen bilinen dönemlerin doğru gelir üzerinden hesaplanması gerektiğini,ceza dosyasının incelenmesiyle uzlaşma yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar …ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın kısmi dava olarak açılması nedeniyle ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını, davacının olay esnasında, görev başındaki polis memuru olduğu; dolayısıyla yaralanması nedeniyle 2330 sayılı yasa gereği kendisine gelir bağlanacağı ve anılan yasanın 6. maddesi uyarınca bağlanan gelirin rücuya tabi olduğu, bu nedenle mahkemece davacının bağlı olduğu personel müdürlüğünden, kendisine bağlanan nakdi tazminatın belirlenmesi gerektiğini,davalı sürücüye atfedilen kusurun gerçeği yansıtmadığını,her ne kadar bilirkişi raporunda, davacının 2010 yılı Mayıs Ayı maaş bordrosu üzerinden hesaplama yapılmışsa da tüm bilinen dönem maaş bordolarının celbiyle özellikle gerçek ve fiilen bilinen dönemlerin doğru gelir üzerinden yapılmasının önem taşıdığını, ceza dosyasının incelenmesiyle uzlaşma yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece her ne kadar davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nin 109.maddesi; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar, Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmünü düzenlemektedir. Somut uyuşmazlıkta eylem cismani zarara neden olduğundan uygulanacak zamanaşımı ceza zamanaşımı olup süresi 8 yıldır. Kısmi davalarda zaman aşımı sadece dava dilekçesinde talep edilen kısım yönünden kesilir, bakiye zarar yönünden zaman aşımı süresi işlemeye devam eder. Davaya konu trafik kazası 21.06.2010 tarihinde meydana gelmiş, 26.05.2014 tarihinde açılan dava ile davacı vekili dava dilekçesinde kısmi dava açarak 3.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş,27.11.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 47.871,31 TL’ye yükseltmiştir. Islah dilekçesi davalı … Sigorta A.Ş. vekiline 04.12.2019 tarihinde tebliğ edilmiş,bu davalı vekili süresinde verdiği 19.12.2019 tarihli dilekçesinde ıslahla artırılan miktar yönünden zaman aşımı def’inde bulunmuş,davalılar …ve … vekili ise bilirkişi raporunun taraflarına tebliğini takiben 09.05.2019 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Kaza tarihinden, ıslah tarihine kadar 8 yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir.
Mahkemece, yukarıda anılan kanun maddesi uyarınca ıslah ile artırılan miktar yönünden davacı talebi zamanaşımına uğradığından, davalı vekillerinin zaman aşımı definin kabulü ile ıslahla artırılan kısma ilişkin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, ıslahla arttırılan kısım yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bununla birlikte,her ne kadar hukuk mahkemesi,ceza mahkemesinin kararı bağlı değil ise de maddi vakanın kabul şekli ve ceza yargılamasında kesinleşen kusur durumu hukuk mahkemesinde de bağlayıcı olacağından ve kazanın cismani zararla sonuçlanan bir trafik kazası olması hasebiyle konuya ilişkin yürütülen savcılık soruşturma dosyası/açılmış ise ceza dosyasının belirlenerek dosyaya kazandırılması ve anılan soruşturma/yargılama safahatında olaya ilişkin maddi vakanın ve kusur durumunun tespiti ile var ise çelişkilerin giderilmesi sonucu kazada tarafların kusur oranlarının belirlenmesi,soruşturma aşamasında uzlaşmanın gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak uzlaşma var ise bu hususun değerlendirilmesi gerekmekte iken mahkemece anılan soruşturma/ceza dosyasının dosyaya kazandırılmadığı ve bu suretle eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, davacının çalıştığı kurum olan Emniyet Genel Müdürlüğü’nden elde ettiği maaş, ücret, ek ödeme, döner sermaye ve benzeri gelirlerinin kaza tarihinden itibaren tespiti ve bordrolarda davacının gelirleri yönünden bazı kalemlerde ay bazlı değişiklikler olması halinde gelirlerin ortalaması alınmak suretiyle aylık gelirin belirlenmesi gerektiği halde tazminata esas alınan davacının gelirinin belirlenmesine ilişkin yetersiz araştırma sonucunda kaza tarihindeki maaş bordrosu üzerinden gelir elde ettiğini kabul ile zarar hesabı yapılması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. maddesi gereğince davalılar vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek yapılan inceleme neticesinde davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulüne, mahkemece öncelikle konuya ilişkin yürütülen savcılık soruşturma dosyası/açılmış ise ceza dosyasının belirlenerek dosyaya kazandırılması ve anılan soruşturma/yargılama safahatında olaya ilişkin maddi vakanın ve kusur durumunun tespiti ile var ise çelişkilerin giderilmesi sonucu kazada tarafların kusur oranlarının belirlenmesi,soruşturma aşamasında uzlaşmanın gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak uzlaşma var ise bu hususun değerlendirilmesi, davacının çalıştığı kurum olan Emniyet Genel Müdürlüğü’nden elde ettiği maaş, ücret, ek ödeme, döner sermaye ve benzeri gelirlerinin kaza tarihinden itibaren tespiti ,davacının gelirinde bir azalma bulunup bulunmadığı hususunun kaza tarihinde çalıştığı kurumdan araştırılarak akabinde dosyanın önceki bilirkişiye tevdii ile bilirkişi tarafından kalıcı işgöremezlik dönemine ilişkin olarak bordrolarda davacının gelirleri yönünden bazı kalemlerde ay bazlı değişiklikler olması halinde gelirlerin ortalaması alınmak suretiyle aylık gelirin belirlenmesi ile ek rapor tanzim edilmesinin istenmesi,neticeten mahkemece,davacı tarafça ıslah edilen meblağın zamanaşımına uğramış olduğu gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden; yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalılar …ve … vekilinin istinaf taleplerinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ayrı ayrı kabulü ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.12.2019 tarihli 2014/781 Esas 2019/1359 Karar Sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
Yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Kaldırma ve gönderme sebebine göre davalılar vekilerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-İstinafa gelen taraflarca yatırılan istinaf karar harcı ve başvuru harcının yatıran taraflara iadesine,
3-İstinafa gelen taraflarca yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
4-İstinafa gelen taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince, Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2020/702 Esas sayılı dosyasına yatırılan 100.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 19.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.