Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/906 E. 2023/671 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/906 – 2023/671
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/906
KARAR NO : 2023/671

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : 2017/641 Esas – 2021/190 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 10/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 20/07/2016 günü, davalıya sigortalı ve dava dışı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yaya konumunda bulunan müvekkiline çarptığını, müvekkilinin ağır yaralandığını belirterek, belirsiz alacak olarak şimdilik, 200,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bedel artırım dilekçesi ile 8.846,23 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 140.195,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; olay tarihi olan 20/07/2016 günü saat 08.20 sıralarında Ankara Yenimahalle İlçesi, Tepealtı Mahallesinde, Çalı Sokağı ile İvedik Caddesinin kesiştiği kontrolsüz üçlü kavşakta anılan caddeyi takiben gelerek Ulus istikametine doğru gitmek için sola dönüş yapan dava dışı sürücü …’nin idaresindeki davalı sigortaya ZMMS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı aracın, seyir istikametine göre yolun sol tarafında bulunan Halide Edip Lisesi’nin önünden yolun karşı tarafına geçmekte olan davacı yaya …’a çarpması nedeniyle yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen bu kazada dava dışı sürücü …’nin %80 oranında, davacı yaya …’ın ise %20 oranında kusurlu oldukları, kusura yönelik itirazların olayın oluş şekli dikkate alındığında yerinde olmadığı, davacının en son İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulundan aldırılan 22/01/2020 tarihli maluliyet raporuna göre kaza tarihindeki yönetmelik hükümleri uyarınca davacının engellilik oranının %15 olarak, geçici iş göremezlik oranının 6 ay olarak belirlendiği, mahkemece bu maluliyet oran ve sürelerinin benimsendiği, hesap bilirkişisinden benimsenen bu oranlar dikkate alınarak en son aldırılan 04/01/2021 tarihli ek rapor kapsamında hesaplanan tazminat tutarlarının hükme esas alınması gerektiği, davacı vekilince yapılan 26/02/2021 tarihli bedel artırım dilekçesi de nazara alınarak, davanın kabulü ile 8.846,23 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 140.195,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 149.042,04 TL maddi tazminatın 23/08/2017 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan maluliyet raporunu kabul etmediklerini, maluliyetin “Çalışma gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre belirlenmesi gerektiğini, Ankara Üniversitesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan aldırılan 10/09/2018 rapora göre travma sonrası anksiyete bozukluğu sebebiyle %25 oranında özürlü olduğu tespit edilmişken, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’nden alınan 22/01/2020 – 767 nolu raporda ise öncekinin tersine anksiyete bozukluğuna yer verilmediğini ancak omurga hasarı nedeniyle %15 özür oranı verildiğini iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, sigortanın sürücüsüne verilen %80 kusuru kabul etmediklerini, tam kusurun davalının sürücüsünde olduğunu, aktüer hesaplamada TRH-2010 yaşam tablosu yerine 1931 tarihli PMF tablosunun kullanılmasının hatalı olduğunu, asgari ücretin 2020 değil 2021 yılına ait ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, ayrıca davacının hemşire olduğunu, gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sundukları tıbbi mütalaada açıklandığı üzere maluliyet ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, AYM iptal kararının bu uyuşmazlıkta uygulanamayacağını, sürekli sakatlık tazminatı hesabında TRH 2010 Yaşam Tablosu, %1,8 teknik faiz oranı, devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün kullanılması gerektiğini, raporda, geçmiş dönem zarar hesabında sehven 2018 yılı için 12,3 ay, 2019 yılı için 13,3 ay, 2020 yılı için 14,3 ay ve 2021 yılı için 14,3 ay fazla hesaplama yapıldığını, böylece hesaplanan zarar tutarının olması gerekenden 160.000-170.000 TL daha yüksek belirlendiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davacı ekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; mahkemece Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığından “Özürlülük Ölçütü… Yönetmeliği” ve “Çalışma Gücü…Yönetmeliği” hükümlerine göre iki farklı tarihli rapor alındığı ve raporlarda davacıdaki psikiyatrik araz nedeniyle iki farklı oranda maluliyet tespiti yapıldığı ama kas iskelet sistemi rahatsızlığının değerlendirilmediği, çelişki nedeniyle bu kez Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’nden rapor alındığı “Özürlülük Ölçütü… Yönetmeliği”ne göre kas iskelet sistemi rahatsızlığı nedeniyle özür oranının belirlendiği ama burada da psikiyatrik araz durumumun değerlendirilmediği ve mahkemece ATK raporu esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, maluliyet raporları arasında çelişki oluştuğu gözetilerek, mahkemece Adli Tıp Üst Kurulundan; kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre kaza nedeniyle davacıda hangi arızalar nedeniyle ve hangi oranda maluliyet oluştuğu ve maluliyet ile kaza arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusunda, açık net, denetime elverişli ve dosyadaki maluliyet raporları arasındaki çelişkiyi giderecek nitelikte yeniden maluliyet raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17. Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF” yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması gerekir.
Hükme esas alınan aktüer raporunda hesaplamada PMF Yaşam tablosunun uygulanması ve rapordaki bazı yıllar için sürelerin fazla alınmasının doğru olmadığı, hesap raporunun denetime elverişli olmadığı görülmüştür.
Ayrıca, kaza tutanağında davacı yayanın kural ihlalinin bulunmadığının belirtildiği ancak mahkemece alınan kusur raporunda ise davacı yayaya tali %20 kusur verildiği, bu durumda kaza tutanağı ile kusur raporu arasındaki çelişkinin de giderilmesi gerektiği gözetilmeden karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen şekilde kaza tutanağı ile kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi, Adli Tıp Üst Kurulundan; kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine kaza nedeniyle davacıda hangi arızalar nedeniyle ve hangi oranda maluliyet oluştuğu konusunda, açık net, denetime elverişli ve dosyadaki maluliyet raporları arasındaki çelişkiyi giderecek nitelikte ve maluliyet oluşmuşsa kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konusunda yeniden maluliyet raporu alınarak, yeni bir bilirkişiden TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre denetime elverişli ve gerekçeli aktüerya raporu alınarak davacının gerçek zararı belirlenerek, sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma nedenine göre tarafların sair istinaflarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2021 tarih, 2017/641 Esas – 2021/190 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf eden taraf vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın talep halinde yatırana iadesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 9. İcra Dairesi’nin 2021/5578 Esas sayılı dosyasına yatırılan 270.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,

6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/ 2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.