Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/89 E. 2022/111 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/89
KARAR NO : 2022/111

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI : 2017/563 Esas – 2019/751 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/09/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 01.09.2016 tarihinde davalı … Şirketine sigortalı… plakalı çekici ile davalı … şirketine sigortalı … plakalı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen kazada davacının yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğunu, kusurunun bulunmadığını, kazaya karışan araçların davalı … şirketlerine ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin zararından davalı … şirketlerinin poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu, davalı şirketlere 20.07.2017 tarihinde müracaat edildiğini ancak taleplerine süresi içerisinde karşılık verilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik… plaka sayılı çekici yönünden kalıcı iş göremezlik bedeli olarak 1.800,00 TL geçici iş göremezlik bedeli olarak 100,00 TL, bakıcı gideri olarak 100,00 TL olmak üzere toplam 2.000-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı …’den (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsili ile müvekkiline ödenmesine; … plaka sayılı araç yönünden şimdilik, kalıcı iş göremezlik bedeli olarak 1.800,-TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak 100,00 TL, bakıcı gideri olarak 100,00 TL olmak üzere toplam 2.000-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı ….’den (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 09.07.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davalı … yönünden talebini 6.009,06 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 200.774,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, davalı … yönünden talebini 2.003,02 TL geçici iş göremezlik, 66.924,66 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olarak artırmıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; KTK 97. madde gereğince müvekkili şirkete usulüne uygun müracaat yapılmadığım, Genel Şartlarda belirtilen belgelerden yönetmeliğe göre düzenlenecek Sağlık Kurulu raporunun ibraz edilmediğini, bu hususun dava şartı olduğunu, eksik evraklar ile kendilerine müracaat edildiğini bu sebeple davanın öncelikle usulden reddini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kazaya karışan aracın müvekkili şirkete nezdinde ZMMS Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalısının kusuru ve poliçe limiti dahilinde olduğunu, kusur ve maluliyet açısından Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, Genel Şartlar kapsamında TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz hesaplama yöntemine göre hesaplama yapılması gerektiğini, tedavi giderlerinin poliçe teminat kapsamı dışında kaldığını, gelirinin somut olarak ispat edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik açısından da sorumlulukları olmadığını, SGK’nın sorumluluğu olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, talep edilen faizin ancak dava tarihinden itibaren ve yasal faiz olabileceğini müvekkili şirket açısından temerrüdün gerçekleşmediğini savunmuş davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazı ve kesin hüküm itirazında bulunduklarını, kazaya karışan … plakalı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti dahilinde olduğunu, kusur ve maluliyet açısından Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerektiğini, Genel Şartlar kapsamında TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz hesaplama yöntemine göre hesaplama yapılması gerektiğini, davacının elde ettiği gelir ve tazminatların tazminattan mahsubunu, zarar görenin birden fazla olması halinde tazminatın proporsiyon yöntemine göre paylaştırılması gerektiğini, avans faizi talebinin haksız olduğunu savunmuş davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 01/09/2016 tarihinde… plakalı aracın, … plakalı aracın çarpışması sonucu … plakalı araç içeresinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, davacının meydana gelen trafik kazasında özür oranının %30 olduğu, bakıcıya muhtaç olmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğini, kazanın oluşumunda, davacının kusurunun bulunmadığı, sürücü…’ın sevk ve idaresindeki… plakalı aracın kazanın oluşumunda %75 oranında, sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kazanın oluşumunda %25 oranında tali kusurlu bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 8.012,08 TL geçici iş göremezlik (efor tazminatı mahiyetinde) tazminatı, 267.698,66 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı alacağı bulunduğu, bu rakamın 200.774,00 TL kalıcı iş göremezlik ve 6.009,06 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 206.783,06 TL ‘sinin 02/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den, belirlenen rakamın 66.924,66 TL kalıcı iş göremezlik ve 2.003,02 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 68.927,68 TL’sinin davalı ….’den 02/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte talep edilebileceği gerekçesiyle DAVANIN KISMEN KABULÜNE, davacı … …’linin geçici iş göremezlik (efor mahiyetinde) tazminatı talebinin 8.012,08 TL, kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinin 267.698,66 TL olarak kabulü ile bu rakamın 200.774,00 TL kalıcı iş göremezlik ve 6.009,06 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 206.783,06 TL’sinin 02/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, belirlenen rakamın 66.924,66 TL kalıcı iş göremezlik ve 2.003,02 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 68.927,68 TL’sinin davalı ….’den 02/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın kısmen kabul edilen maddi tazminat miktarının … Sigorta A.Ş. Yönünden 206.783,06 olduğu,… Sigorta A.Ş. yönünden 68.927,68 olduğu gözetildiğinde kendilerine ayrı ayrı her davalı için hükmedilen vekalet ücretinin … Sigorta A.Ş. yönünden 18.356,98 TL, … Sigorta A.Ş. yönünden 7.932,04 TL olmak üzere toplam 26.289,02 TL olması gerekirken sehven hesap hatası yapılarak 22.011,93 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçeli kararın 3 nolu bendinde “reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 4.211,97 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı taraflara ödenmesine” karar verilmiş ise de reddedilen kısmın dava dilekçesinde talep edilen bakıcı gideri tazminatı olan … Sigorta A.Ş. yönünden 100,00 TL ve… Sigorta A.Ş. yönünden 100,00 TL olduğu, toplamda 200,00 TL’nin reddedildiği gözetildiğinde 200,00 TL’lik kısım yönünden karşı yan vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yine hesap hatası yapılarak 4.211,97 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine hükmedilmekle açık ve bariz hesap hatası yapıldığını, gerekçeli kararın hüküm kısmının 4 nolu bendi ile” 3.396,02 TL yargılama giderlerinin kabul ret oranına göre hesaplanan 3.343,41 TL’nin davalılardan alınarak davacı tarafa ödenmesine” hükmedilmiş ise de kabul ve ret miktarlarında yapılan hesap hatası nedeniyle davanın kabul edilen kısmı ile reddedilen kısmının oranlamasında da hesap hatası yapıldığını, yapılan yargılama giderinden davalılar aleyhine hükmedilen yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 3.377,56 TL olduğu, davalı …’nin sorumluluğunun 844,39 TL olduğu, yine alınması gerekli 18.286,50 TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 90,12 TL harcın düşümü ile arta kalan 17.326,38 TL ‘den… Sigorta A.Ş.’nin sorumlu olduğu kısmın 4.331,59 TL olduğu, davalı ….’nin sorumlu olduğu miktarın 12.994,80 TL olduğu sabit olup, bu nedenle işbu ilamın bu yönüyle de düzeltilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde; başvuru koşulunun yerine getirilmediğini, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, maluliyet raporuna katılmadıklarını, raporda davacının tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen obsesif kompulsif bozukluğa sahip olduğunun tespit edildiğini, ancak tedavi beklenmeden rapor alındığını, medikal inceleme raporu ile dosyada alınan raporun çeliştiğini, geçici iş göremezlik ödeneğinden sorumlu olmadıklarını, 18 yaşından küçük davacı için geçici iş göremezlik ödeneği hesaplanamayacağını, gerekçeli kararda diğer sigorta şirketi ile ayrı ayrı miktarlardan sorumlu oldukları belirtilmesine rağmen yargılama gideri ve vekalet ücretinden ortak sorumluluğa hükmedilmesinin hatalı olduğunu, temerrüt tarihinin hatalı belirlendiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde; başvurunun eksik evrakla yapıldığını, maluliyet raporu bulunmadığından başvuru şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, maluliyet raporuna itiraz ettiklerini, travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle düzenlenen raporun hükme esas alınmayacağını, bilirkişi raporunda aktif ve pasif dönem irat katsayılarının hatalı alındığını, mağdurun hesap tarihindeki yaşının dikkate alınmadığını, herhangi bir geliri olmayan mağdur için geçici iş göremezlik ödeneği hesaplanmasının hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik ödeneğinden sorumlu olmadıklarını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1-Davalılar vekilleri KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan dava açıldığını ileri sürerek kararı istinaf etmiş iseler de; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi, sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir.
Düzenlemede yazılı başvurunun yapılmış olması yeterli görülmüş, Sigortanın temerrüdünü düzenleyen 99. maddeye atıf yapılmamış, başvuruda bulunması gereken evraka ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı … şirketleri hakkında ZMMS kapsamında açılan davada, davalı yana başvuru sonrasında dava açtığı anlaşılmış olmasına göre, davalılar vekillerinin dava şartı bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmiştir.
2-Davalılar vekillerinin esasa ilişkin istinaf taleplerinin incelemesinde; davalı … şirketleri vekilleri geçici iş göremezlik zararlarının sigorta teminatı kapsamında kalmadığını, sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu’nda olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararı ve zararın kapsamı 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, bedensel zararlardan sorumlu olan davalı … şirketinden talep edebilir. Öte yandan kaza tarihinde ve mahkemece verilen karar tarihinde KTK’nın 90. maddesinde Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden değildir. 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmadığından (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743 E. -2013/4496 K. sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) davalılar vekillerinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinafları yerinde bulunmamıştır.
3-Davalılar vekilleri kaza ile davacının maluliyeti arasında illiyet bağı olmadığını, “Zihinsel, Ruhsal Davranış Bozuklukları; Obsesif Kompulsif Bozukluk, Travma Sonrası Stres Bozukluğu maddesi, 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen” kısma ilişkin yapılan değerlendirmenin kalıcı maluliyetin tespiti için raporun yeterli olmadığını ve davacının maluliyet oranının belirtilen kadar olmadığını iddia edip, süresi içerisinde de maluliyet raporuna itiraz etmişlerdir.
Davacı maluliyetinin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun, sürekli olup olmadığı, sürekli olması halinde hangi oranda etkisinin olduğu, Yönetmelik ekindeki cetvellerde özür sayılabilecek oranda olup olmadığının belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece, davacı için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nden kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre davacının geçirdiği kaza neticesinde geçici ve sürekli maluliyetinin meydana gelip gelmediği, davacının, “Zihinsel, Ruhsal Davranış Bozuklukları; Obsesif Kompulsif Bozukluk, Travma Sonrası Stres Bozukluğu maddesi, 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen” maddesi kapsamında özür oranına ilişkin olarak bu belirlemelerin meydana gelen kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı, sürekli olup olmadığı, sürekli olduğunun kabulü halinde ilgili yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen cetvelde belirtilen özür/maluliyet olarak kabul edilen oranda arazının bulunup bulunmadığı, araz oranına göre sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davalılar vekillerinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talepleri yerinde görülmüştür.
4-Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıların sigortalılarına izafe edilen kusur oranlarına isabet eden tazminatların ayrı ayrı davalılardan tazminini istemiştir. Bu durumda mahkemece her bir davalının sigortalısının kusur oranına isabet edecek şekilde davalıların tazminat ve ferilerinden sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, vekalet ücreti ve yargılama giderinin bu şekilde belirlenmemesi isabetsizdir.
5-Davalılar vekilleri tarafından geçici iş göremezlik zararlarının ZMMS Genel Şartlarına göre teminat kapsamında olmadığından, müvekkillerinin sorumluluğunda olmadığı ileri sürülmüş ise de; geçici iş göremezlik zararlarının KTK’nın 92. maddesinde sigorta teminatı kapsamı dışında kalan zararlar olarak sayılmamış olması, ayrıca geçici iş görmezlik tazminatının KTK’nın 98. maddesi kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olan tedavi giderleri kapsamında da olmaması nedeniyle, davacının geçici iş göremezlik zararlarının teminat kapsamında olmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde değil ise de; davalılar vekilleri davacının geçici iş göremezlik zararı olmaması nedeniyle de talebin haksız olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına, haksız fiil nedeniyle yaralananın 18 yaşından küçük olması halinde, fiilen kazanç getiren bir işte çalışması olmaması halinde mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceği bu nedenle de geçici işgöremezlik zararı oluşmayacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/607 E. – 2019/10417 K.; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/9541 E. – 2022/3366 K.; 2021/14739 E. – 2021/10002 K.; 2021/15040 E. – 2021/8579 K. sayılı emsal kararlar)
Somut olayda davacının kaza tarihinde 16 yaşında ve fiilen kazanç getiren bir işte çalışması olduğu da kanıtlanamamış olmasına rağmen davacı lehine geçici iş göremezlik tazminatına karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
6-Faiz başlangıcına yönelik istinaf sebebine ilişkin olarak ise, 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş veya hiç müracaat edilmemişse sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemez. Somut olayda, temerrüt tarihi araştırılarak hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme neticesinde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
7-Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve anüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 Tablosu’nun esas alınmasına bir isabetsizlik görülmemiş ise de; progresif rant formülü yerine %1,8 faizin tatbik edilmesi isabetsizdir.
Bu durumda mahkemece, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemine göre ve usuli kazanılmış haklar korunarak bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması, ayrıca davacının rapor tarihindeki yaşının da 19 olarak alınması gerekirken 20 olarak alınması da isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 15.10.2019 tarihli 2017/563 Esas – 2019/751 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacıdan istinaf peşin harcı olarak alınan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine, istinaf eden davalı … AŞ’den istinaf peşin harcı olarak alınan 4.572,00-TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine, istinaf eden davalı … AŞ’den istinaf peşin harcı olarak alınan 1.177,11 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 11. İcra Dairesinin 2019/15995 Esas sayılı dosyasına yatırılan 360.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 11. İcra Dairesinin 2019/15995 Esas sayılı dosyasına yatırılan 125.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.