Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/889 E. 2022/711 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/889 – 2022/711
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/889
KARAR NO : 2022/711

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2021
NUMARASI : 2018/787 Esas 2021/222 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 03/10/2017 günü müvekkilinin sevk ve idaresindeki kamyonetle seyir halinde iken, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araçla çarpışması sonucu müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin kazanın oluşunda kusurunun bulunmadığını, zararından davalının sorumlu olduğunu, davalıya dilekçe ile başvuruda bulunulduğunu, dilekçenin eksiklikler tamamlandıktan sonra davalı şirket tarafından 29/08/2018 tarihinde teslim alındığını, taleplerine yanıt verilmediğini, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 28.000,00 TL kalıcı iş göremezlik, 1.500,00 TL geçici iş göremezlik, 500.00 TL bakıcı gideri tazminatı olarak toplam 30.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 14/11/2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile, iş göremezlik tazminatı talebini 155.275,86 TL’ye, bakıcı gideri talebini 121.159,60 TL’ye artırdıklarını beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esas yönünden ise; müvekkili şirketin sigortalısının kusurlu olması halinde sorumlu olacağını, kazada sigortalısının kusurunun bulunmadığını, davacının çelik bariyerleri aşarak tam kusurlu şekilde hayatını tehlikeye attığını, davacının ifade tutanağında, “olayda kimsenin kusuru yoktur, kimseden şikayetçi değilim, bir anlık gözümün kararması neticesi kaza meydana geldi” yönünde beyanda bulunduğunu, sigortalının kusurunun bulunmadığını, müterafik kusurunun araştırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik talebinin teminat dışı olduğunu, kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemine ilişkin olduğu, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı 05.11.2019 tarihli raporunda; “Özürlülük Ölçütü…Yönetmelik” hükümlerine göre davacının iş bu davaya konu kaza sebebi ile %88 oranında özrünün bulunduğu, sürekli iş göremez kaldığı, devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olduğunun belirlendiği, dosya kapsamına alınan 10/02/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı sürücü…dikkatsiz tedbirsiz ve hız limitleri üzerinde araç kullanmış, çelik bariyerlere çarpıp dönerek yola girmiş ve trafikte seyir halinde bulunan araçların şeridine tecavüz ederek yolda seyir halindeki trafiğe engel oluşturmuş, olayda asli ve tam % 100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğundan, Borçlar Hukuku ilkeleri, ZMMS Poliçesi Genel Şartları ve Yerleşik Yargıtay kararlarına uygun olarak kendi kusurundan faydalanamayacağından tazminat hesaplanmadığına dair görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği, kaza tespit tutanağı ile 10/02/2020 tarihli kusur raporu çeliştiğinden, dosyanın karayolları fen heyetinden oluşacak 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edildiği, dosya kapsamına alınan 04/09/2020 tarihli kusur konusunda alınan bilirkişi heyet raporunda; davacı sürücü …’ın, meydana gelen olayda % 80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü…’in, %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu bulunduğu görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği, aktüerya uzmanı bilirkişiye ait raporda ise; davacının hayat boyu bakım ihtiyacının giderilmesi için 121.159,60- TL bakıcı tazminatı; sürekli maluliyet zararı için 155.275,86 TL maluliyet tazminatı olmak üzere toplam 276.435,46 TL hesaplandığı alınan raporların karar vermeye elverişli olduğu, davacının sürekli maluliyetinin meydana gelmiş olması nedeniyle geçici iş göremezlik talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile “Davanın kısmen kabulü ile, 155.275,86 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 121.159,60 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 276.435,46 TL’nin 04/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı yanın geçici iş göremezlik tazminatı isteminin reddine,” karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının müvekkiline eksik evrak ile müracaat ettiğini, esas yönden ise dosyada alınan maluliyet raporlarının çelişkili olduğu Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alınmaksızın çelişkili raporlara göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yozgat Şehir Hastanesinden alınan ilk raporda %63 özürlü olduğu tespit edilerek, 6 ay sonra kontrol şartı konulduğunu, sonrasında A.Ü. Tıp Fakültesi İbni Sina Hastenesinden alınan raporda %10 nispetinde özürlülüğe neden olduğunun tespit edildiğini, son olarak A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’den alınan raporda ise davacının rahatsızlıkları nedeniyle %88 oranında özürlülüğe neden olduğunun belirtildiğini, bu nedenle raporlar arasındaki çelişki oluştuğundan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının yaralanması ile maluliyet arasında illiyet bağının bulunmadığını, sigortalı aracın 27,4 metre fren sonrasında çarpmasına göre meydana geldiği belirtilen maluliyetin meydana gelmeyeceğini, yaralanma ile kaza arasında illiyet bulunmadığını, bakıcı giderinden SGK’nın sorumlu olduğunu, aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, hesaplamanın PMF1931 Yaşam tablosuna göre yapıldığını, TRH2010 Yaşam tablosuna göre yapılması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılamasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezik tazminatı ve bakıcı gideri istemidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Öncelike davalı vekili tarafından davacının, müvekkiline KTK’nın 97. maddesine uygun müracaatı bulunmaksızın dava açtığı ve dava şartını yerine getirmediği ileri sürümüş ise de; davacının, davalıya yazılı başvuru şartını yerine getirdiği dosya kapsamından anlaşılmış olmasına göre davalının dava şartı yokluğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
Davalı vekilinin, maluliyet raporuna ve maluliyetinin de kaza ile illiyetinin bulunmadığına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderine ilişkin olarak açılan davalarda, zarar görenin maluliyetinin ve maluliyeti var ise kaza illiyetinin doğru şekilde tespit edilmesi önemlidir.
Somut olayda; olay tarihinde davacının sevk ve idaresindeki araç ile seyir hainde iken, olay yerinde kolluk tarafından oluşturulan uygulama noktasındaki banketi aşarak, banket içerisindeki çelik bariyerlere aracının ön sol köşesi ile çarparak, aracı yeniden yol içerisine savurması ile aracının ön kısmına yine arkasından aynı yönden seyreden, davalı tarafından sigortalı aracın çarpması neticesinde kazanın meydana geldiği kaza tespit tutanağı ve soruşturma dosyasından anlaşılmaktadır. Davacının yaralanmasına ilişkin kazanın bu oluş şekline göre iki aşamalı olduğu, davacının aracı ile önce banket ve çelik bariyere çarptığı, akabinde savrularak aracın yol içerisinde seyir yönünün tersine dönmesi sonrasında, gerisinden gelen sigortalı aracın şerit üzerinde kalan aracın ön kısmına çarpması ile ikinci çarpma olayı gerçekleşmiştir. Kaza neticesinde davacının aracının sol ön tarafı ile yani sürücü tarafından çarptığı çelik bariyerlerin 25 m. lik kısmının da hasarladığı, kaza tespit tutanağında belirtilmiştir.
Davacı, kazanın oluşumuna ilişkin kolluk ifadesinde; ” Olay günü, … plakalı beyaz renkli kasalı doblo marka aracım ile Yozgat ilinden Sorgun ilçesine giderken, Muslubelen mevkiinde bir anda gözümün önü karardı, kaza esnasını ve sonrasını hatırlamyoyorum, aracı ben kullanıyordum. yanımda arkadaşım … vardı, aracım 5. Viteste hızım yaklaşık 80-90 Km kadardı. Bir müddet sonra kaza yaptığımı anlayınca yanımdaki arkadaşıma seslendim, arkadaşımın iyi olduğunu anlayınca rahatladım.Meydana gelen kaza bir anlık gözümün kararması ile meydana geldi. Olayda kimsenin kusuru yoktur. ” şeklinde beyanda bulunduğu, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün ise “03.10.2017 günü saat 19:30 sıralarında 66 LH 448 plakalı aracımla Yozgat’tan Sorgun istikametine gitmekteydim. Muslubelen olarak bilinen mevkiye geldiğimde bir araç beni solladı.Daha sonra beni sollayan araç sol şeritte ilerlerken önünde bulunduğu aracı sollamak istedi.Önünde bulunan araç, beni sollayan araca yol vermedi. Bu sırada yol çalışmasından dolayı yolun sol tarafında bulunan reftijün bir kısmı yoktu. Beni sollayan araç şoförü gördüğüm kadarıyla önünde araç bulunduğu için refüjün tekrar başladığı yeri farkedemedi ve refüje çarptı. Aracın refüje çarpmasıyla araç yol ortasında döndü ve frene basmama rağmen duramayarak kaza yapan araca çarptım. Çarptığımda kaza yapan araç hareket halindeydi.Aracımın hızı fren yapmadan önce hatırladığım kadarıyla 70-80 km idi.Kaza yapan araçla mesafem tahmini olarak 25-30 metre idi.Bende sol şerite başka bir aracı sollamak için geçmiştim.Kaza sonrası hatırladığım kadarıyla kaza yapan araç ve benim aracımın istikameti Yozgat yönüne dönüktü.Kaza sonrası araçtan indim kazaya karışan diğer aracın içinde bulunan kişilere yardım ettim.Bu sırada olay yerine 112,155 ve 110 ekipleri geldi.Beni ambulans ile Yozgat Şehir Hastanesi acil servis katına getirdiler. Burada gerekli tedavim yapıldı.Sağlık durumum iyi.Olay ile ilgili bildiklerim bunlardan ibarettir.Olay ile ilgili olarak kimseden davacı ve şikayetçi değilim.” şeklinde beyanda bulunduğu; yine davacı ile aynı araçta bulunan …; “…..Ben …hazır betonda çalışmaktayım.Bugün yani 03.10.2017 günü saat 19:30 sıralarında Yozgat istikametinden…’ın sürmüş olduğu araç ile Sorgun istikametine gitmekteydik. Ben yolcu koltuğunda oturuyordum.Muslubelen olarak bilinen yere geldiğimizde bizde sol şeritte gidiyorduk ve önümüzde bir araç bulunuyordu. Önümüzde bulunan araç bize yol vermedi.Bu sırada nasıl olduğunu hatırlamıyorum içinde bulunduğum araç sol tarafta bulunan refüje çarptığını hatırlıyorum.Daha sonra olay yerine 155,112 ve 110 ekipleri geldiler.Arkadaşım olan…’ı sıkıştığı yerden çıkarttıklarını hatırlıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Savcılık soruşturma dosyasına göre; davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün adli muayene raporunda sadece sağ dizinde ağrısının olduğu ve 2X2 sağ diz altında kesi oluştuğunun tespit edildiği ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı belirtilmiştir. Yine davacı ile aynı araçta yolcu olarak bulunan ve sağ ön koltukta oturan …’nin adi raporuna göre de “ağız içinde bir dişte kırılma, sağ oksipital bölgede 3×4 cm dermabrazyon sol kaş üstünde 3-4 cm lineer dermabrazyon meydana geldiği görülmüştür.” tespitinde bulunulmuştur.
Davalı tarafından maluliyet raporuna itiraz edilmiş ve müvekkili tarafından sigortalı aracın karıştığı kaza ile davacının yaralanması açısından illiyet bağı olmadığı ileri sürülmüş, ilk kazanın davacı sürücünün bulunduğu sol taraftan çelik bariyerlere çarpması ile meydana gelmesi, ikinci kazada ise sigortalı araç sürücüsünün ve davacıya ait araçta yolcu olarak bulunan …’ın BTM ile giderilebilecek şekilde yaralanması, davacının çarpmış olduğu bariyerlerdeki hasar miktarı nazara alındığında, ayrıca bariyerlerde meydana gelen hasar ve aracın çarpmanın etkisi ile yol içerisinde ters dönerek savrulmuş olmasına göre, davacının yaralanmasının ilk çarpmadan mı yoksa sonrasında davalı tarafından sigortalı aracın çarpması ile mi oluştuğu belirsizdir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise davacı tarafından yola savrulan kazalı araca çarpması nedeniyle verilmiştir. Ancak açıklandığı üzere hemen hemen aynı dayanıklıklık özelliklerine sahip araçlarda sadece davacı ağır şekilde yaralanmıştır. İlk kazaya ilişkin kaza nedeniyle sigortalı davalı araç sürücüsüne kusur verilmemiş olması nedeniyle davacının yaralanması ile davalıya ait araç sürücüsünün eylemi arasında illiyet bağı kanıtlanamamıştır.
Bu durumda, öncelikle soruşturma dosyasının tamamı dosyaya kazandırılarak, kazada yaralanan davacı ve diğer yaralıların tedavi evrakları ile birlikte, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine gönderilerek; kaza tespit tutanağı, aracın sürücü tarafından bariyerlere şiddetli şekilde çarpması, kazada sağ tarafta bulunan yolcunun ve davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün BTM ile giderilebilecek şekilde yaralanmış olması, hususları da değerlendirilmek suretiyle; kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre kaza nedeniyle davacının maluliyetinin/özürünün meydana gelip gelmediği, bakıma muhtaç kalıp kalmadığı, maluliyet/özürlülük oranının ne kadar olduğu, maluliyet/özür meydana gelmiş ise araçta sadece çarptığı bariyer tarafında oturan sürücünün ağır şekilde yaralanmış olmasına, diğerlerinde ise BTM ile giderilebilecek yaralanma oluşmasına göre maluliyetinin ilk kaza (bariyerlere çarpma) sırasında mı, yoksa sonrasında (savrulması sonrasında davalının aracının çarpması) meydana gelen davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurlu sayıldığı kaza ile mi olduğu, ilk kaza ile meydana gelmesi halinde ise ikinci kaza ile maluliyetin artmasına neden olabilecek bir durum olup olmadığı, ne oranda artışa neden olabileceği hususlarında, denetime elverişli, gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarında açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek kazaya iişkin soruşturma evrakı ve kazada yaralanan diğer kişilere ait tedavi evrakları da dosyaya kazandırılarak, yukarıda belirtilen şekilde Adi Tıp Kurumundan davacının maluliyetinin bakıma muhtaçlık durumunun değerlendirildiği, ayrıca söz konusu yaralanmanın, (kazanın oluş şekil değerlendirilerek), davalı tarafından sigortalı aracın karıştığı ikinci kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, yaranlanma ilk kazadan meydana gelmiş olsa dahi ikinci kazanın maluliyetin artmasına neden olabilecek şiddette olup olmadığı, etkisi var ise ne ölçüde olacağı hususlarında Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan gerekçeli denetime elverişli rapor alınarak, gerektiğinde hükmün davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle davalının usulü kazanılmış hakları korunarak kaldırılan hükme esas alınan tarihte yürürlükte bulunan verilere göre aktüer bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre olumlu olumsuz karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 09/04/2021 tarihli 2018/787 Esas 2021/222 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan “İstinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4- İİK’nın 36. maddesi gereğince, Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2021/5952 E. Sayılı dosyasına depo edilen 440.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 28/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.