Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/833 E. 2023/654 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/833 – 2023/654
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/833
KARAR NO : 2023/654

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2021
NUMARASI : 2017/125 Esas 2021/18 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 03/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 23/06/2010 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile virajı çıktıktan sonra aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek gidişe göre yolun solunda bulunan istinat duvarına çarpması neticesinde araç içerisinde yolcu olarak bulunan, müvekkili davacıların eşi ve babaları olan …’un vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü dava dışı …’un asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkili davacıların murisi …’un olay tarihinde aylık 1.500,00 TL gelirinin bulunduğunu, bu durumun Düzce İş Mahkemesi’nin 2017/33 Esas sayılı dosyası ile hüküm altına alınarak Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, kazadan sonra davalı sigorta şirketine başvuru yapılması üzerine 21/10/2010 tarihinde 69.540,00 TL tazminat ödendiğini, daha sonra zararın karşılanmaması nedeni ile Düzce İş Mahkemesi’nin 2010/454 Esas sayılı dosyası ile araç malikine karşı dava açıldığını, 12/11/2013 tarihinde verilen kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, ancak hüküm altına alınan tazminatların araç malikinden halen tahsil edilemediğini, müvekkili davacıların murisi …’un ölümü ile desteklerini kaybettiklerini, müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili davacılar için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili ıslah dilekçesiyle; tazminat taleplerini müvekkili … için 15.886,38 TL, müvekkili … için 9.109,72 TL, müvekkili … için 15.781,67 TL, müvekkili … için 51.191,47 TL olmak üzere toplam 91.969,24 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesinin bulunduğunu, yapılan başvuru üzerine davacılara 21/10/2010 tarihinde 69.540,00 TL tazminat ödendiğini, böylelikle müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, SGK tarafından bağlanan rücuya tabi gelirlerin hesaplanan tazminattan düşülmesi gerektiğini, müterafık kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, avans faizi talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, maddi tazminat talebine ilişkin olduğu; 23/06/2010 tarihinde … sevk ve idaresindeki aracın seyri esnasında sürücünün direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucu istinat duvarına çarpması şeklinde meydana gelen tek taraflı ölümlü trafik kazasında davacıların murisi …’un vefat etiğinin anlaşıldığı, dosyaya kazandırılan kusur raporuna göre sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu; aktüer bilirkişiden alınan 30/04/2019 tarihli raporda davacıların murisi …’un kaza yapan araçta yolcu (kusursuz) olduğu tespit edilmekle; hesaplamanın bu tespit dikkate alınarak yapıldığı, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından davacı …’a 21/10/2010 tarihinde 69.540,00 TL ödeme yapıldığı, Düzce İş Mahkemesi’nin kesinleşmiş 12/11/2013 tarih, 2010/454 Esas ve 2013/193 Karar sayılı ilamı ile kaza tarihi olan 23/06/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı … için 125.444,90 TL, … için 15.781,67 TL, … için 9.109,72 TL ve … için 15.886,38 TL maddi tazminata hükmedildiği, müteveffa …’un ölümü nedeniyle; eşi …’un net ve gerçek bakiye maddi zararının (davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan güncellenmiş ödemenin ve Düzce İş Mahkemesi’nin kesinleşmiş 12/11/2013 tarih, 2010/454 Esas ve 2013/193 Karar sayılı ilamı ile hükmedilen maddi tazminatın mahsubu sonrası) 149.657,55 TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen ZMMS poliçesinin azami limitinin 175.000,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacı …’a 21/10/2010 tarihinde 69.540,00-TL ödeme yapıldığı, dolayısıyla davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun (175.000,00- 69.540,00-TL=) 105.460,00-TL ile sınırlı olduğu Düzce İş Mahkemesi’nin kesinleşmiş 12/11/2013 tarih, 2010/454 Esas ve 2013/193 Karar sayılı ilamı ile hükmedilen maddi tazminatın mahsubu sonrası davacılardan …, … ve …’un maddi zararlarının karşılandığı hususunun tespit edildiği, aktüerya bilirkişisi tespiti gibi davalı sigorta şirketi tarafından 69.540.00TL ödeme yapılmış olduğu, davacılar murisinin ölümü nedeniyle sigorta şirketince yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan tutar olarak 105.460.00 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, davanın ıslahı tüm davacılar için ayrı ayrı yapılan hesaplamayı kapsadığı, fakat davalı sigorta şirketince yapılan ödemeler diğer davalılar yönünden yapılan destekten yoksun kalma tazminatlarından mahsup edildiği, tahvil (conversiyon) yönteminin kabul edildiği, davacı … yönünden 30/04/2019 tarihli hesaplamada 105.460.00 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı; davanın 90.969,24.TL üzerinden ıslah edildiği, dosyaya sunulan 30.04.2019 tarihli … imzalı aktüerya bilirkişi raporunun açık ve ayrıntılı olup hükme esas alındığı, kaza yapan aracın ticari araç olması nedeniyle davacının avans faizi talep edebileceği gerekçesi ile; “Davanın kısmen kabulüne, 91.969,24-TL’nin destekten yoksun kalma tazminatının 09/11/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından ve davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, müvekkillerinin destek zararları hesaplanarak, poliçe limitinin 175.000,00 TL olduğu, davacı …’a 21/10/2020 tarihinde 69.540,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin teminat limitinden mahsup edildiğinde bakiye teminat limitinin 105.460,00 TL olduğu kabul edilerek; kesinleşmiş Düzce İş Mahkemesi’nin 12/11/2013 tarih, 2010/454 Esas 2013/193 Karar sayılı ilamında davacılar …, …’in maddi zararlarının karşılandığı, hususun bildirildiği, bakiye tazminat miktarı için dava değerinin 26/10/2018 tarihinde 91.969,24 TL üzerinden ıslah edildiği, mahkemece de ıslahın tüm davacılar için ayrı ayrı yapılan hesaplamayı kapsadığından, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin diğer davacılar yönünden yapılan destek tazminatından mahsup edildiği, tahvil yöntemiyle kabul edildiğinin belirtildiği, davacı …yönünden davanın ıslah edildiği kabul edilerek davanın esası hakkında karar verildiğini, daha önce yapılan ödemelerin diğer davacılar yönünden de yapıldığı kabul edilerek karar verildiğini, müvekkilleri …, …, …yönünden dava, istinaf ve temyiz hakları saklı kalmak kaydıyla ilk derece mahkemesinin tahvil yöntemin istinaf incelemesinde de kabul edilmesi halinde tahvil yönteminin müvekkili açısından da kabul edilebilir bir sistem olduğunu, ancak istinaf incelemesinde aksi görüşte olunması halinde tüm davacılar yönünden talep haklarını saklı tuttuklarını, bu durumda dava ve ıslah dilekçeleri gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesini istediklerini belirtmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davayı kabul etmemekle birlikte mahkemece bakiye teminat miktarının hatalı tespit edildiğini, davacının müvekkiline müracaatı üzerine 21/10/2010 tarihinde ibraname imzalanarak 69.540,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca SGK tarafından müteveffa …’un mirasçılarına bağlanan gelir nedeniyle PSD tutarının tahsili için Düzce İş Mahkemesi’nin 2014/619 Esas sayılı dosyasına istinaden 18.696,40 TL asıl alacak ve ferilerinin ödendiğini, buna göre bakiye teminat limitinin 86.763,60 TL olduğunu, bu nedenle kararın hatalı olduğunu, Düzce İş Mahkemesi tarafından verilen karar gereğince yapılan ödemenin nazara alınmamasının hatalı olduğunu, müvekkilinin 21/10/2010 tarihli ibranameye istinaden ödemede bulunduğu, eldeki davanın ise bu tarihten 2 yıldan sonra açıldığını, mahkeme gerekçesinde bu hususun değerlendirilmediğini, 7 yıl sonra açılan davanın hak düşürücü süreden sonra açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde desteğin kusurlu olmadığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde kusuru olmasa da zararın meydana gelmesinde kusuru nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, desteğin emniyet kemeri takılı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacılardan …haricindekilerin destek zararının karşılandığından bahisle reddine, davacı …’nın destek tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş hüküm davacılar ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Öncelikle dava, KTK’nın 91. maddesi gereğince, işletenin sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketinden ZMMS kapsamında tazminat istemidir. Bu nedenle işletenin sorumlu olduğu zarar mahkeme kararına istinaden daha önce tespit edilerek kesinleşmiş ise, zarar gören işleten yönünden mahkeme kararı ile kesinleşen ve henüz ödenmeyen tazminat alacağını geçmemek üzere “gerçek zararını” sigorta şirketinden müteselsil sorumluluk hükümlerine göre talep edebilir. Zarar gören, İşleten yönünden verilen kararda kabul edilen tazminat miktarını aşan zararı olduğundan bahisle sigorta şirketinden tazminat talep edemez.
Yine, kazaya karışan aracın sigortacısı, işleteni ve sürücüsü, meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan destek zararından müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğundan, zarar görenler müşterek ve müteselsil sorumluların tamamına veya bir kısmına birlikte dava açabileceği gibi tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ayrı ayrı da dava açılabilir. Borçluların bir kısmına dava açması halinde dilerse bu kişi/kişiler hakkında açtığı davanın kesinleşmesinden sonra alacağın tahsil edilmemesi durumunda, diğer müşterek müteselsil borçlulara karşı da dava açarak, tazminat talep edebilir. Bu durumda diğer borçlular hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olsa dahi, mahkemece hüküm altına alınan tazminat alacağı tahsil edilmemiş ise mahkemece daha önce hakkında dava açılmayan müteselsil sorumlu hakkında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, daha önce kesinleşen tazminat miktarını aşmamak üzere, ancak gerçek zararla sınırlı olarak karar verir. Zarar görenin daha önce hüküm altına alınan alacak kalemlerini, hakkında dava açmadığı sigorta şirketinden ayrıca talep etmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır.
Öte yandan, yukarıda da açıklandığı üzere hakkında dava açılmayan sigorta şirketi yönünden, daha önce sürücü ve işleten hakkında verilen karar kesin hüküm oluşturmayacağından, sigorta şirketin sorumluluğunun daha önce mahkeme kararı ile kesinleşen miktarı aşmamak üzere gerçek zarar ile sınırlı olarak tespiti gerektiğinden, mahkemece Yargıtay 4 Hukuk Dairesi tarafından destek zararının belirlenmesinde esas alınan ilkeler çerçevesinde destek payları belirlenerek ve hesaplama yöntemi uygulanarak destek zararı tespit edilmelidir. Bu çerçevede, davadan önce sigorta şirketi tarafından destek zararı kapsamında zarar görenlere ödeme yapılmış ise, kime hangi miktarda ödeme yapıldığı tespit edilerek, ödeme tarihi itibariyle yapılacak hesaplama ile yapılan ödemeler çerçevesinde sigorta şirketinin sorumluluğunun sona erip ermediği denetlenmelidir. Sigorta şirketi tarafından zarar görenlere toptan ödeme yapmış olsa dahi, her bir tazminat alacaklısının, tazminat alacağının yakın akraba dahi olsa birbirinden bağımsız olduğu gözardı edilmemelidir.
Tüm bunların yanında, destek tazminatı, ölen şahıs ölmeseydi elde edebileceği gerçek geliri ile destek olduğu kişilerin, bu kapsamdaki zararlarının karşılanmasına yönelik olduğundan, vefat edenin sağlığında destek olduğu başkaca kişiler olduğu dosya kapsamında anlaşılabiliyor ise bu durum da nazara alınarak destek payları tespit edilmeli, dava sigorta şirketine karşı açılmış ise sigorta şirketinin sorumluluğu teminat limiti ile sınırlı olduğundan (aynı teminat kapsamında daha önce yapılan iyiniyetli ödeme var ise bakiye teminat limiti ile sınırlı olduğundan), dava açan ve henüz dava açmayan zarar görenlerin tazminat alacaklarının teminat limitini aşması halinde KTK’nın 96. maddesi gözetilerek garame hesabı yapılarak davanın esası hakkında karar verilmelidir.
Somut olayda, davacıların 23/06/2010 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle destek zararlarının tazmini hususunda, davalı sigorta şirketine müracaatı sonrasında, sigorta şirketi tarafından 21/10/2010 tarihinde 69.540,00 TL davacılara ödemede bulunduğu, davacıların da fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak imzaladıkları ibraname sonrasında, vefat edenin aynı zamanda işvereni de olan sigortalı/işleten ve araç sürücüsü hakkında Düzce 1. İş Mahkemesi’nin 2017/33 Esas sayılı dosyasında destek tazminatı talep ettikleri, Mahkemenin 2013/793 karar sayılı, 12/11/2013 karar tarihli kararı ile davacıların destek zararını tespit ederek, sürücü ve işleten/işveren’den tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada da davacılar, Düzce 1. İş Mahkemesi tarafından tespit edilen tazminat alacağının ödenmediğini belirtmişler, mahkemece de yapılan yargılamada, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeye yönelik hasar dosyasının tamamını dosyaya kazandırmaksızın, ayrıca Düzce 1. İş Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan tazminatın tahsil edilip edilmediğini de araştırmaksızın, dosyayı bilirkişiye tevdi etmiş, 69.594,00 TL ödemenin sadece davacı …için yapıldığının kabul edildiği, davacıların ancak Düzce 1. İş Mahkemesi tarafından hüküm altına aşan miktarda zararı var ise bunu sigorta şirketinden talep edebileceği kanaatini içeren, ayrıca nüfus kaydına göre desteğin vefat tarihinde annesinin sağ olduğu da nazara alınmaksızın tanzim edilen rapor göre davanın esası hakkında karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan rapor yukarıda açıklanan ilkelere, hesaplama yöntemine, müteselsil sorumluluğa ilişkin kanuni düzenlemelere, sigortanın teminat ile sorumluluğunda esas kanun hükümlerine uygun olmadığından karar vermeye elverişli olmadığı halde, söz konusu rapor esas alınarak, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Buna göre, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle Düzce 1. İş Mahkemesi kararı ile diğer müteselsil borçlular hakkında verilen kararın maddi tazminata yönelik olarak tahsil edilip edilmediği hususu araştırılarak, davadan önce tahsil edilmiş ise eldeki davanın reddine karar verilmesi, davadan sonra tahsil edilmiş ise davanın konusuz kalıp kalmadığının değerlendirilmesi, Düzce 1. İş Mahkemesinin kararı gereğince henüz alacak tahsil edilmemiş ise meydana gelen zarardan davalı sigorta şirketinin de müteselsil sorumlu olduğu gözetilerek tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere TBK’nın 166. ve 168. madde hükümleri ve Sigorta şirketinin işletenin sorumlu olduğu zarardan sorumlu olacağı gözetilerek daha önce kesinleşen zararı geçmemek üzere davalının sorumlu olduğu zararın belirlenmesi, zarar tespitinde sigorta şirketi tarafından davadan önce ödeme yapıldığı tarihi itibariyle hasar dosyası getirtilerek yapılan ödemenin kimler için ne miktarda yapıldığı hususu tespit edilerek kaza tarihinde, desteğin sağ olan annesinin payının da gözetilmesi suretiyle, ödeme tarihine göre yapılacak hesaplamaya göre; yapılan ödeme ile sigorta şirketinin sorumluluğunun sona erip ermediğinin değerlendirildiği, sorumluluğun sona ermemesi halinde gerçek zarar miktarının, Düzce 1. İş Mahkemesi tarafından takdir edilen tazminat miktarını aşmamak ve tahsilde tekerrüre neden olmayacak şekilde gerçek zararın belirlendiği, davacılar ve dava dışı anne yönünden sigortanın sorumlu olduğu miktarı aşan tazminat hesaplanması halinde, garame hesabı ile sigorta şirketinin her bir davacı yönünden sorumlu olduğu miktarın tespit ediliği, bu kapsamda sigorta şirketinin daha önce teminat limitinden yapmış olduğu ödeme var ise, yapılan iyiniyetli ödeme miktarında teminat limitinden azalma olacağı ve davalının bakiye limit ile sorumlu olacağının göz ardı edilmediği, yine meydana gelen kazanın trafik iş kazası olması nedeniyle sigorta şirketi tarafından mahkeme kararına istinaden SGK’ya ödemede bulunduğu ileri sürüldüğünden, bu hususun da değerlendirilerek, bakiye tazminat miktarının tespit edildiği ve sigorta şirketinin sorumluluğunun belirlendiği aktüer hesap bilirkişisinden rapor alınarak, sonucuna göre olumlu olumsuz karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14/01/2021 tarihli 2017/125 Esas 2021/18 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edenlere iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince, Ankara 2. İcra Dairesi’nin 2021/4270 Esas sayılı dosyasına yatırılan 205.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.