Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/803 E. 2023/563 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/803 – 2023/563
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/803
KARAR NO : 2023/563

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2020
NUMARASI : 2015/44 Esas – 2020/569 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 12/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, ilk derece mahkemesi tarafından 31/03/2021 tarihli istinaf değerlendirme kararı ile kararın miktar itibariyle kesin olduğundan bahisle, davacının istinaf talebinin reddine dair ek karar verilmesi sonrasında ek karar yasal süresi içerisinde istinaf edilmiş olmakla, davanın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi alacak davası olarak açılmış ve ıslah dilekçesinde de fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak (bilirkişi raporunda hesaplanan tazminata yönelik kabulü olmaksızın) dava değerini artırmış olması karşısında, kesinlik sınırının zararın tamamına göre belirlenecek olmasına göre, davacının istinaf talebinin miktar itibariyle kesin olduğu kabul edilerek reddedilmiş olmasında usul ve yasaya uygunluk görülmediğinden, davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvuru talebinin oy birliği ile kabulü ile ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, asıl karara yönelik istinaf başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 26/12/2009 tarihinde müvekkilinin, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı minibüse yolcu olarak bindiğini, ancak yanlış bindiğini fark etmesi üzerine minibüsten inerken sürücünün kontrolsüz ve dikkatsiz davranması ve kapısını kapatmadan hareket etmesi neticesi kapıya kolu takılan davacının sol kolunun minibüsün altında kalarak yaralandığını, kazanın oluşumunda minibüs sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, kazada yaralanan davacının aradan geçen süreye rağmen eski sağlığına kavuşamadığını belirterek, 500,00 TL geçici iş göremezlik ve 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 15/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin talebini 328,28 TL artırarak 828,28 TL’nin tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçe nedeni ile sorumluluklarının teminat limiti ve sigortalının kusuru oranında olduğunu, davacının dava öncesi sigorta şirketine başvuruda bulunmadığını, bu nedenle temerrütlerinin söz konusu olmadığını, keza aynı gerekçe ile dava şartının da oluşmadığını, kaza nedeniyle kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, davacının maluliyetinin Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini bildirerek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminata ilişkin olduğu, davacının kaza nedeniyle maluliyetinin ve geçici iş göremezliğinin bulunup bulunmadığı yönünde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre alınan raporda, davacının çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının %6,1 olduğu ve 15 gün süre ile geçici iş göremez kaldığı şeklinde kanaat bildirildiği; taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi yönünde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan alınan 11/12/2017 tarihli raporda; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca davacının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı ve iş göremezlik süresinin 2 aya kadar uzayabileceği şeklinde kanaat bildirildiği, dosyadaki raporlar arasında çelişkinin giderilmemiş olması ve davacı vekilinin de itirazı nazara alınarak Adli Tıp 2. Üst Kurulu’ndan alınan 16/05/2019 tarihli raporda, 3.İhtisas Kurulu raporu ile benzer tespitlere yer verilmekle sürekli maluliyet tayinine yer olmadığı, 2 ay geçici iş göremezlik bulunduğu şeklinde kanaat bildirildiği; kusur ve aktüer bilirkişiden alınan raporda; davalı tarafından ZMMS ile sigortalı minibüs sürücüsü …’ın 26/12/2009 tarihinde davacı yayaya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında, davacının %20 oranında tali kusurlu, davalıya sigortalı aracın sürücüsünün ise %80 oranında asli kusurlu olduğu, kusur ve maluliyet raporuna göre davacının 2 ay geçici iş göremezlik zararının 831,65 TL olduğunun anlaşıldığı, geçici iş göremezlik zararını davalıdan talep etmekte haklı olduğu, sürekli iş göremezlik zararına yönelik talebinin ise kanıtlanamadığı, davacının geçici iş göremezlik zararına yönelik talebinin taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verildiği gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulü ile; A-Taleple bağlı kalınarak 828,28 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 27/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; Sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece verilen kararın eksik inceleme ile verildiğini, A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’den alınan raporda, müvekkilinin %6,1 oranında malul kaldığının ve 2 ay süre ile iş göremez kaldığının tespit edildiği, raporun müvekkilinin muayenesi de yapılarak tanzim edildiğini, müvekkilinin yaralanması nedeniyle kolunu bacağını ve omzunu daha kısıtlı kullandığını, eğilip kalkarken sıkıntı çektiğini, İstanbul ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporun ise müvekkilinin muayene edilmeden tanzim ediliğini, muayenesinin gözardı edildiğini, bu nedenle raporun yeterli olmadığını ve müvekkili tarafından rapora itiraz edildiğini, itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kuruldan alınan raporda da, 3. İhtisas Kurulu’ndan alınan rapordaki ibareler aynen alınarak, müvekkilinin maluliyeti olmadığının belirtildiğini, bu şekilde müvekkilinin hak kaybı yaşamasına neden olunduğunu, mahkemece kararın kesin olduğu belirtilmiş ise de, davanın belirsiz alacak davası olduğunu, bu nedenle kararın müvekkili açısından kesin olmadığını, dava dilekçesinde de alacağın belirsiz alacak davası olduğunun belirtildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir. Mahkemece, davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan ve bu raporun öncesinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan rapor arasında çelişki olması nedeniyle Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu’ndan alınan raporda, davacının kazaya bağlı maluliyetinin olmadığının tespit edilmesi üzerine, sürekli iş göremezlik tazminatına yönelik talebin reddine, geçici iş göremezlik tazminatının ise alınan aktüer raporuna göre ve taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davacının maluliyet raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davacının meydana gelen kazada yaralanması nedeniyle A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 18/05/2016 tarihli raporda; kaza neticesinde sol el 2. parmak hareket kısıtlığı meydana geldiğinden bahisle vücut çalışma gücünü %6,1 oranında kaybettiğinin ve iyileşme süresinin 15 günü bulacağının tespit edilmesi sonrasında, davalının uzman görüşü de sunarak rapora itirazı üzerine, itirazın değerlendirilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kuruluna gönderildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından da, davacının son durumunun (hareket kısıtlığının) değerledirilmesi için Dicle Üniversitesinden rapor alınarak, davacının son durumunu tespit ettikten sonra 11/12/2017 tarihli raporda, tedavi evrakları, son durum raporları ve ekli grafiler değerlendirilmek suretiyle, el grafisinde tespit edilen durumun yaşla uyumlu medüller yapıda porotik görümün mevcut olduğundan hareket ile; davacının meydana gelen kaza nedeniyle, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 2 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği görülmüştür.
Davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporuna itirazı sonrasında, üst merci olan Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu’ndan alınan raporda da, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 2 aya kadar uzayabileceğinin tespit edilmesi üzerine mahkemece alınan maluliyet raporuna göre karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili tarafından raporun eksik inceleme ile tanzim edildiği iddia edilmiş ise de; alınan raporun davacının son durumu ve grafilerinin değerlendirilerek tanzim edilmiş olmasına, Üniversite Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan rapor ile Ankara 3. İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek mahiyette olmasına, Üniversiteden alınan raporda tespit edilen durumun davacının yaşı çerçevesinde değerlendirilmemiş olmasına göre davacı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre; davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 179,10 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL+59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 60,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara HMK’nın 359/4 maddesi gereğince usulüne uygun şekilde tebliğine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU açık olmak üzere 12/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.