Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/788 E. 2023/272 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/788 – 2023/272
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/788
KARAR NO : 2023/272

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
NUMARASI : 2019/481 Esas 2020/355 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; sürücü …’ın sevk ve idaresindeki… plakalı, … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı aracı ile hız sınırının çok üzerinde ve kontrolsüz bir şekilde yayanın karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını görmesine karşın duramadığından müvekkillerin murisine çarpması sonucu meydana gelen kazada müvekkillerinin desteği …’in ağır yaralandığını, tedavi sonrasında kurtarılamayarak vefat ettiğini, vefat neticesinde müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını, bu sebeple maddi tazminat ödenmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketinin 390.000,00-TL olan poliçe limiti dahilinde meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, başvuruya rağmen sigorta şirketinin ödeme yapmadığını, müteveffanın emekli olduğunu, fakat aynı zamanda üzerine kayıtlı arazilerde çiftçilik gibi ek gelire yönelik işler yaptığını, müvekkillerinin desteği kusurlu olsa da Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 tarihli kararına göre geride kalan müvekkillerin 3.kişi konumunda olmaları sebebiyle davalı şirket tarafından tazminat ödenmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı eş … için 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 25.000,00 TL manevi tazminatın, müteveffanın çocukları … için 15.000,00 TL manevi, … için15.000.00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi ve … için 15.000.00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 86.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketinin salt maddi tazminattan poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydıyla) kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta şirketinin cevap dilekçesinde; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, somut olayda müteveffanın yolun durumunu, trafik yoğunluğunu, araçların hızı ve konumunu kontrol etmeden aniden yola atladığını, meydana gelen kazada müteveffanın asli ve tam kusurlu olduğunu, destekten yoksun kalma tazminat hesabının ZMMS Genel Şartlan A.5/Ç maddesinde yer alan esaslara göre yapılması gerektiğini, kaza tarihinden itibaren istenilen faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin olayda kusurunun taksir düzeyinde dahi bulunmadığını, 75 yaşında olan müteveffanın yoğun trafik şartlarında karşıdan karşıya geçmek istemesi sonucu kazanın meydana geldiğini, hayatın olağan akışı içinde değerlendirildiğinde, davalı müvekkilinin tali sayılabilecek bir kusurunun dahi olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı …’ın üzerine kayıtlı sevk ve idaresindeki… plakalı araç ile müteveffa …’e çarparak ölümüne sebebiyet verdiği, ölüm sebebiyle geride müteveffanın eşi davacı … ile çocukları diğer davacıların bulunduğu söz konusu aracın davalı … Sigorta A.Ş. tarafından … poliçe numaralı başlangıç-bitiş tarihi 04/02/2019-2020 poliçe ile sigortalı olduğu, kaza tarihi itibariyle sorumluluğunun bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile söz konusu kazada davalının kusur oranının %35 olduğu, kusur oranına isabet eden destekten yoksun kalma tazminat miktarının 28.969,91-TL olduğu anlaşılmakla her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından ödeme belgesi sunulmuş ise de söz konusu ödemenin davadan sonra yapılması, davacının davalıların temerrüt tarihi itibariyle söz konusu tazminata ve faize hak kazanmaları, söz konusu hususun tahsil aşamasında değerlendirilmesi gerektiği benimsenmekle ıslah edilen miktar göz önünde bulundurularak davanın kısmen kabulüne, davalı sigorta şirketi yönünden davadan önce yapılan başvuru gözetilerek 16/05/2019 tarihi itibariyle davalı … yönünden ise kaza tarihi itibariyle davalı aracın cinsi gözetilerek yasal faize hükmetmek gerektiği, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle maddi tazminat yönünden; davacılar …, …, …, …’ın açmış olduğu davaların ayrı ayrı reddine, davacı … yönünden davanın kısmen kabulü ile tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydı ile 28.969,91 TL, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 16/05/2019, davalı … yönünden 05/04/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine, … Sigorta A.Ş. tarafından 18/02/2020 tarihinde ödenen 28.969,91 TL’lik ödemenin hükmünün infazı sırasında nazara alınmasına, manevi tazminat yönünden; davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 05/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; 01.01.2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; destek hesabı noktasında desteğe ayrılan paylar pasif dönem hesabında bakiye ömrün 8 yıl olması gerekirken 7 yıl olarak hesaplanmasının hatalı olduğu yine 25.01.2020 tarihli dilekçeyle de işlemiş dönem zararının 2020 yılı sonuna kadar hesaplanması gerekirken 01.01.2020 tarihine kadar hesaplanmış olmasının hatalı olduğu belirtilmişse de, raporda yine işlemiş dönem zararının 31.12.2020 yılı sonuna kadar hesaplanmadığını, asgari ücretin yıl sonuna kadar bilindiğini, manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; yapılan yargılama faaliyeti içerisinde alınan tek bir bilirkişi raporuna dayanılarak davalı müvekkile %35 oranında kusur atfedilerek müvekkil aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmolunduğunu, raporun oluşa uygun olmadığını, davalı müvekkilin beyanlarında kırmızı ışıklardan hareket ettiğini ışıktan 100 metre sonra kazanın gerçekleştiğini ve hızının 50 km/s olduğunu beyan ettiğini, araçta 5 kişi bulunduğunu, yapılacak keşif ile olayın gerçekleştiği yerin yakınlarında trafik ışığı olup olmadığı, olayı gören kamera kayıtlarının olup olmadığı, yine kazaya karışan aracın, motor gücü, beygir gücü, yaşı, üzerinde bulunan yük vs. ile kırmızı ışıktan sonra 100 metre içerisinde 70 km/s hıza ulaşıp ulaşamayacağı gibi teknik konularda bilirkişi raporu istenilmesi gerekirken yalnızca hakimin değerlendirmesinde olan kusur oranlarının tespitine ilişkin rapor istenilmesinin uygun düşmediğini, kusur tespitini hakimin yapması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemidir.
Hesap raporuna ilişkin olarak, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi; TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı)
Bu itibarla, hükme esas alınan aktüer bilirkişinin tazminat hesaplamasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve Progresif Rant Yöntemi kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) hak sahiplerinin bakiye muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, Progresif Rant Yöntemi yerine 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılması doğru görülmemiş olduğu gibi davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihi itibarıyla tazminatın karşılanıp karşılanmadığı belirlenerek karşılanmamışsa davadan sonra ödeme yapıldığından güncellenmeksizin düşülerek infaza elverişli bir hüküm kurulmalıdır.
Bu gerekçeler ile davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüne, yukarıda belirtilen şekilde deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi bakımından, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekilinin sair, davalı … vekilinin tüm istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/07/2020 tarih, 2019/481 Esas – 2020/355 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kaldırma sebebine göre davacılar vekilinin sair, davalı … vekilinin tüm istinaf sebeplerinin İNCELENMESİNE BU AŞAMADA YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde taraflara iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından istinaf eden taraflar lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.