Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/785 E. 2023/271 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/785 – 2023/271
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/785
KARAR NO : 2023/271

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2020
NUMARASI : 2017/596 Esas 2020/450 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 06.10.2015 tarihinde, … plakalı aracın tek taraflı kazası neticesinde araçta yolcu konumunda olan müvekkili…’ın ağır yaralandığını, kaza sonucunda iş göremezlik halinde kaldığını, eski sağlığına kavuşamadığını, meydana gelen zararlar için davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak teklif edilen bedeli zararı karşılamaması sebebiyle kabul etmediklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 07/05/2018 tarihli beyan dilekçesinde; dava dilekçesinde talep ettikleri 1.000,00 TL maddi tazminatın 500,00 TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatı olduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunduklarını, kazada hatır taşıması olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacının kazaya karışan araçta yolcu olduğunu bu sebeple davacının müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmadığından kendi can güvenliğini tehlikeye atması nedeniyle kusurlu olduğunu, kazanın gerçekleştiği yolda sağ tarafta bariyer olup olmadığı var ise sağlam olup olmadığına ilişkin kontrollerinin yapılması gerektiğini, kazada idarenin kusurunun olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, SGK tarafından davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının öğrenilmesi gerektiğini, davadan önce yeterli bilgi ve belge ile ihbarda bulunulmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davaya konu kazanın 06/10/2015 tarihinde meydana gelmiş olup davacının … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu kazada yaralanması nedeniyle daimi iş göremezlik, geçici iş göremezlik tazminatı isteminde bulunduğu, davacı hakkında düzenlenen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın raporunda 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” esas alındığında kişinin özür oranının %52 olarak hesaplandığı, 12 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, aktüerya hesap bilirkişi tarafından 340.893,29 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmış olup davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti olan 290.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, davacının bedel arttırım dilekçesinde 290.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği, Simav Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/2072 soruşturma sayılı dosyası içerisinde sürücü …’ın alınan beyanında; “Araç içerisinde bana yardımcı olarak… ve …’te vardı, aracın kasa kısmında …’da bulunan … bayi tarafından … İlçesi’ne bırakılmak üzere buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın ve bulaşık makinesi tarzında beyaz eşya vardı…araç bir anda yoldan çıktı ve yola takla atarak tekrar girdim, araç içerisinde bulunan yolcular kapı açıldığından dolayı hatırladığım kadarıyla savruldular, ben araç içerisinde kaldım…” şeklinde beyanda bulunduğu, yine kaza sırasında araçta bulunan …’in alınan beyanında; “…bir anda … aracın direksiyon hakimiyetini kaybetti, araç takla atmaya başladı, araç içerisinden… ile birlikte fırladım…” şeklinde beyanda bulunduğu, yine davacı…’ın alınan beyanında; “… araç takla atmaya başladı, araç içerisinde … ile birlikte araçtan fırladım…”şeklinde beyanda bulunduğu, davalının hatır taşıması iddiasında ve davacının emniyet kemeri takmadığından müterafik kusurunun bulunduğunu belirttiği, yukarıda ifadeleri geçen şahısların beyanından tarafların iş için aynı araçta bulunduğu bu nedenle hatır taşımasının bulunmadığı kanaatine varıldığı, ayrıca davacının araçtan fırlamasının sebebinin emniyet kemerinin takılı olmamasından kaynaklandığı zararın oluşmasında müterafik kusurunun bulunduğu kanaatine varılarak 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesi gereğince hesaplanan 340.893,29 TL tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak davacının 272.714,64 TL sürekli iş göremezlik tazminatını davalı sigorta şirketinden teminat kapsamında isteyebileceği kanaatine varıldığı, ayrıca davacı vekilinin maddi tazminatını kuruşlandırarak 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talep ettiği ve bedel arttırım dilekçesinde sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden teminat miktarına kadar talepte bulunduğundan davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verildiği, ayrıca yasal düzenlemeler gereği TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeni ile davanın kısmen reddedilmesi halinde indirimden (%20 müterafik kusur indirimi) dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinden reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 272.714,64 TL’nin 03/07/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet raporunun güncel verilere dayanmadığını, her ne kadar kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik uyarınca maluliyet oran tespiti yapılmışsa da, gerek 2019 yılında yürürlüğe giren yeni Yönetmeliğin davacının maluliyet oranını belirleyen yönetmeliği mülga etmesi gerekse Anayasa Mahkemesi 2019/40 esas ve 2019/40 karar sayılı kararının Genel Şartlarda belirli iptallere yer vermesi neticesinde yeni ve güncel yönetmelik çerçevesinde güncel maluliyet oranı hesaplanması gerektiğini, aracın kazada tek taraflı olarak devrilmesi neticesinde meydana gelen kazaya ilişkin Karayolları Genel Müdürlüğü’nün herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının zorunluluk arz ettiğini kaza ile illiyetli tespiti sağlanan %52 maluliyeti söz konusu olduğunu, maluliyet iş gücü kayıp oranı %60’ın altında olduğu için, Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre pasif dönem zararı hesaplanması gerektiğini, davacı adına yapılan aktüer hesaplamada teminat limitini aşan maddi tazminat bedeli belirlendiğini, iş bu bedel üzerinden %20 müterafik kusur indirimi sağlanmak suretiyle tazminat bedeli 272.714,64 TL olarak hüküm kurulduğunu, ancak ne var ki, müvekkil şirketin sorumluluk sahibi olduğu limit 290.000,00-TL olup, müterafik kusur indiriminin teminat haddi doğrultusunda uygulanması gerektiğini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak işletilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı… istinaf dilekçesinde; dosya içerisinde müvekkilin emniyet kemeri takmadığına dair herhangi bir delil olmamasına rağmen müterafik kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğunu, müvekkilin maluliyet oranın tespitinin Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılmadığını, dosyada aldırılan maluliyet raporu Engelli Ölçütü ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik dikkate alınarak tanzim edildiğini, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet raporu düzenlenmesini ve güncel asgari ücret rakamları üzerinden tazminat hesaplaması yapılmasını talep ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatı ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir.
Taraf vekilleri tarafından alınan maluliyet/özürlülük raporunun yeterli olmadığı ileri sürülmüş ise de, mahkemece hükme esas alınan raporun davacının tedavi evrakları incelenerek ve muayenesi yapılmak suretiyle son durum değerlendirilerek tanzim edilmiş olmasına, raporun Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimsenen kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre alınması yanı sıra, raporda kaza tarihinden sonra yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerinin de değerlendirilmiş olmasına ve raporlar arasında engel oranına yönelik farklılık bulunmamasına ve raporun denetime elverişli olmasına, raporun Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kurulundan yahut Üniversitelerin Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınmasının Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından yeterli bulunmasına, taraflarca da alınan rapora yasal süresi içerisinde itiraz edilmemiş olmasına göre mahkemece alınan rapora göre karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekili tarafından, sürekli iş göremezlik oranın % 60’ın altında olması nedeniyle pasif dönem hesabı yapılamayacağı belirtilmişse de, istinaf dilekçesinde belirtilen içtihatlar “meslekte kazanma güç kaybı oranının % 60’ın altında kaldığı durumlarda, sigortalının iş göremezlik oranına bağlı olarak emsallerine göre daha fazla çaba harcamak suretiyle de olsa, çalışmasını sürdürüp yaşlılık aylığına hak kazanması mümkün bulunduğundan, 60 yaş sonrası pasif dönem için zarar hesabı yapılmasına olanak bulunmadığı”na ilişkin sosyal güvenlik hukukuna ait içtihatlar olup, somut olayda pasif dönem hesabının yapılması yerindedir.
Müterafik kusur indirimine gelince;
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 52.maddesinde; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hâkimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418) Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır.
Somut olayda; davacının araçtan fırladığı ceza soruşturma dosyası içeriği ile sabit olup, mahkemece müterafik kusur indirimi yapılması yerinde bulunmuştur.
Diğer taraftan, tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51. ve 52. maddelerinde düzenlenmiş olup, müterafik kusur indirimi belirlenen tazminattan yapılacağından bu yöne ilişkin istinaf sebebine de itibar edilememiştir.
Davalı vekilinin faizin başlangıcına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; 26/04/2016 tarihinde 2918 sayılı Yasanın 99. maddesinde yapılan değişiklik ile getirilen “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası Genel Şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” düzenlemesi gereğince, sigortanın temerrütü için Genel Şartlarda belirtilen belgeler ile sigorta şirketine müracaat zorunludur. Davacının eksik evrak ile müracaat etmesi halinde sigorta şirketinin temerrütü gerçekleşmeyeceğinden davacı ancak dava tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebilir.
Somut olayda davacının yaralanması nedeniyle, davalı sigorta şirketine kaza tespit tutanağı, engelli sağlık kurulu raporu, kimlik fotokopileri, hesap bilgileri ile yaptığı başvuru yapıldığı davalı sigorta şirketinin eksik belge ihtarında bulunmadığı gözetildiğinde; davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihine göre faiz başlangıcı belirlenmesinde usule aykırı bir yan görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 18.629,14 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.598,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.4031,14 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6- Kararın taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.