Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/783 E. 2023/609 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/783 – 2023/609
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/783
KARAR NO : 2023/609

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI : 2019/269 Esas – 2020/772 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 17/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalıya ait … plaka sayılı araç için zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi tanzim edildiğini, 24/06/2012 tarihinde sigortalı … plaka sayılı aracın dava dışı …’ın sevk ve idaresinde iken karışmış olduğu kaza sonucunda …’nün vefat ettiğini, kazada hayatını kaybeden …’nün desteğinden yoksun kalanlar için toplam 139.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının müvekkil şirket tarafından ilgililere ödendiğini, Z.M.S.S. Genel Şartları uyarınca müvekkil şirketin ödediği tazminattan dolayı alkollü araç kullanan sürücü için Z.M.S.S. Poliçesi tanzim ettiği araç için malikine kanunen rücu etme haklarının bulunduğunu bu nedenle başlattıkları Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2015/4728 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ve takibin devamını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın sigortalayanın aracını kullanan üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmiş olduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığını, o halde sigorta bedeli nedeniyle müvekkiline rücu edilemeyeceğini, eğer davacı rücu edecekse …’ın varislerine rücu etmesi gerektiğini, müvekkilinin de kaza nedeniyle zarar görmüş olduğunu, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonunda kusursuz sorumluluk nedeniyle tazminat talep edilmesi durumu ile iş bu davanın aynı nitelikte olmadığını, davacının müvekkiline rücu edemeyeceğini, üstelik dava kapsamında fiilen görülen durumun yani …’ın araca zilyetliğinin noter onaylı bir kira sözleşmesine dayanmış olması hali olduğunu, davalı tarafından tazminat ödenen kişi de müvekkilinin kiracısı olan kusurlu …’ın işçisi ve gececi sürücüsü olduğunu, dolayısıyla bu kişinin herhangi bir yolcu veya üçüncü şahıs olmadığını, birlikte alkol aldıklarını ve bir kazaya birlikte neden olduklarını, müvekkilinin aracının tahrip olmasına da birlikte neden olduklarını, müvekkilinin bu durumda adaletsiz bir karar ile daha fazla zarara uğramış olduğunu, dolayısıyla davanın niteliğinin daha önce ön inceleme duruşmasında tespit edilenden çok farklı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dava konusunun davacı sigorta şirketinin … poliçe numaralı, 10/03/2012 – 10/03/2013 dönemini kapsayan Z.M.M.S sigortalısı olan … plakalı aracın karışmış olduğu kaza sonucunda vefat eden …’nün varislerine yapılan söz konusu ödemelerin sigortalı araç sürücüsü …’ın kazada alkollü olması sebebiyle davalı sigortalısından rücu talebine itiraz edilmesi sebebiyle itirazın iptali istemi olduğu, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesinin 27/08/2012 tarihli raporunda teslim alınan materyallerde yapılan analiz sonucunda …’ye ait olduğu bildirilen kanda 132mg/dl ETANOL bulunduğu, …’a ait olduğu bildirilen kanda 267mg/dl ETANOL bulunduğunun tespit edildiği, Mahkemece re’sen belirlenen ve yukarıda detaylı olarak açıklanan bilirkişi raporu ile de; dosya kapsamında kusur yönünden yapılan değerlendirmede davalıya ait … plakalı araç sürücüsünün kural ihlallerinin bulunduğu, dava dışı diğer araç sürücüsünün ise kural ihlalinin bulunmadığı, alkol yönünden yapılan değerlendirmede ise davalıya ait … plakalı araç sürücüsü …’ın tespit edilen 267mg/dl ETANOL alkollü olmasının kazanın oluşumunda münhasıran etkili olduğu ve kazanın salt alkolün etkisi ile meydana geldiği, kazanın oluşumu ile illiyet bağı bulunduğunun tespit edildiği, … plakalı araç sürücüsü …’ın alkollü olmasının kazanın oluşumunda münhasıran etkili olduğu ve kazanın salt alkolün etkisi ile meydana geldiği anlaşılmakla, davacı sigorta şirketinin, kazada ölen … mirasçılarına yapmış olduğu ödemeyi taraflar arasındaki ZMMS sigorta poliçesine istinaden talep hakkının bulunduğu, davalının itirazının haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; davaya konu Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2015/4728 Esas sayılı dosyasında, davalının vaki itirazının iptali ile takibin aynen devamına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı Enver Kasapcı vekili istinaf dilekçesinde; adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, HMK’nın “Sözlü Yargılama” başlıklı 186. maddesinde, “(1) (Değişik:22/7/2020-7251/20 md.) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.” (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/20 md.) Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır.” denildiğini, kural olarak, hakimin, davanın taraflarını kanuna uygun bir şekilde davet edip onları dinlemeden kararını veremeyeceğini, bu kapsamda, sözlü yargılama için 186. maddenin birinci fıkrası gereği en az iki haftadan az olmamak üzere ertelenen duruşma için HMK önceki maddelerinin uygulanmamasını gerektiren bir durum olamayacağını, mazeretine binaen duruşmada hazır bulunamayan vekil COVİD-19 nedeniyle yoğun bakım servisinde uzun süre tedavisi yapıldıktan sonra portatif oksijen cihazı desteği ile solunum yapabilen, uygun şekilde konuşamayan ve hareket edemeyen bir halde iken ve bu durum Sayın Mahkemeye sağlık raporu ile bildirilmiş iken duruşmada mazeretin kabul edilmeyip sözlü yargılama yapılmadan karar verilmiş olmasının usul ve hukuka aykırı olduğunu, davanın sebebini teşkil eden olay ile ilgili olarak doğrudan Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldüğünü ve davada dosya kapsamında bulunmayan ve müteveffa sürücü ile müteveffa yolcunun otopsi sonuçlarında aynı oranlarda alkol tespit edilmesi diğer delillerle birleştiğinde olayın işleten tanımını değiştirdiği gibi birlikte kusur konusunu ve kapsamını da kesin olarak açıklığa kavuşturduğunu, özellikle basında ve olay gecesi ile ilgili olarak sosyal medyada yer alan görüntü ve haberler ile aynı yerde sürücü ve müteveffanın aynı taksinin aralarında birinin diğerinin çalışanı olduğu iki sürücüsünün birlikte alkol alarak eğlendikleri ve bunun sonucunda olayın meydana geldiğinin belirtilmediğini, gerçekte olay ile ilgisi olmadığı halde bundan zarar gören ve mağdur olan müvekkilin birlikte alkol alarak meydana gelen olayda vefat eden iki kişinin arasındaki hukuki ilişkinin en sorumlu tarafına konulması ve hatta Ankara 26. Asliye Hukuk mahkemesince bu durumda tazminattan indirim yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesine göre yapılan ödemenin tamamından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan itirazın iptali istemidir.
Davalı vekili mazeret dilekçesinin reddine karar verilerek savunma hakkının kısıtlandığını belirtmiştir. Mahkemece, 22/11/2022 tarihli karar celsesinde davalı vekilinin mazeret talebinin reddine karar verilip, davalı tarafın yokluğunda dava kabul edilmiştir.
Savunma hakkı, Anayasa’nın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde ise “davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” denilerek hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkının kullandırılmaması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Davalı vekili tarafından mazeret dilekçesine sağlık raporunu eklemesine rağmen, gerekçesiz bir şekilde davalı vekilinin mazeretinin reddine karar verilerek, davalının savunma hakkının kısıtlanması suretiyle sonuca gidilmiş olması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekili tarafından mazeret bildirildiği halde, gerekçesiz şekilde mazeretinin reddine karar verilmesi, Anayasa’nın 36. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesine yer alan düzenlemelere aykırı ve davalının savunma hakkını kısıtlar mahiyette olduğundan, davalının bu yöndeki istinaf nedenleri yerindedir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılmış olması nedeniyle davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22/12/2020 tarihli 2019/269 Esas – 2020/772 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.