Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/770 E. 2023/362 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/770
KARAR NO : 2023/362

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : …. (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2019
NUMARASI : 2015/720 Esas – 2019/1178 Karar

ASIL DAVADA
DAVACI :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen davada davalı … …. Ltd. Şti. tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı dava dilekçesinde; 02/05/2014 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki davalı … Hafriyata ait, davalı … şirketine Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı kamyonun müvekkilin desteği olan annesi ve babasına çarpması ile annesinin vefat ettiğini, babasının da yaralandığını bu nedenle 1.000,00 TL maddi tazminatın, tüm davalılardan, 10.000,00 TL manevi tazminatın Sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; ceza dosyasında alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, yeniden kusur raporu alınmasını, tazminat hesabının PMF yaşam tablosuna göre yapılmasını, SGK tarafından ödeme yapılmış ise ödemenin mahsubunu talep etmiş, manevi tazminat bakımından müvekkilinin yaşanan olay sonrası işten çıkartıldığını, bakması gereken bir ailesi bulunduğunu, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, davalının mali durumunun göz önünde bulundurulmasını istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; mahallinde keşif icrası ile kusur konusunda rapor alınmasına, manevi tazminat bakımından kazanın oluş şekli ve paranın alım gücü gibi hususlar dikkate alındığında talebin fahiş olduğunu beyanda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ve dosyaya sunmuş olduğu beyan dilekçesinde; dava açılmadan önce başvuru yapılmadığı için temerrüdün gerçekleşmediğini, davacıya dava açıldıktan sonra 31.440,00 TL ödeme yapıldığını, zararın karşılandığını, davanın konusuz kaldığını, vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri bulunmadığını beyan etmiştir.
Birleşen davada davacı … vekili dava dilekçesinde; 02/05/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı …’ın sevk ve idaresinde olup diğer davalı ……Ltd. Şti.’ye ait olan, davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın yolun karşısına geçmeye çalışan davacının eşi ve desteği …’a çarptığını, desteğin vefat ettiğini belirterek eşinin vefatı nedeni ile 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 25.000,00 TL manevi tazminatın; müvekkilinin kendi yaralanmasından dolayı da 100,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak üzere) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davacı …’ın 19/09/2017 tarihinde vefatı nedeniyle … dışındaki mirasçıları tarafından davaya devam olunmuştur.
Birleşen davada davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, asıl davadaki talebin, davacının annesinin vefatı, babasının yaralanması sebebi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, asıl davanın önce işlemden kaldırıldığı, 3 ay içinde yenilenmediğinden HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği, birleşen davada davacı …’ın eşi …’ın vefatı sebebi ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat, kendi yaralanmasından dolayı da manevi ve maddi tazminat istediği, yargılama devam ederken birleşen dosyanın davacısı …’ın vefat ettiği, davacı vekilinin veraset ilamı sunduğu ve mirasçılar lehine hüküm kurulmasını istediği, kazanın 02/05/2014 tarihinde meydana geldiği, kazaya karışan … plakalı kamyon vasfındaki araç davalı … adına kayıtlı olup davalı … AŞ. tarafından ZMMS ile sigortalandığı, Ankara 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/387 Esas – 2014/449 Karar sayılı ilamına göre sanık … taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet verme suçundan cezalandırıldığı, ceza dosyasında ATK Ankara Şube Müdürlüğü Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda göre … asli kusurlu, müteveffa ile müşteki …’ın tali kusurlu olduğunun belirtildiği, ceza dosyasında alınan raporlardan 16.06.2014 tarihli raporda, yayaların asli, sürücünün tali kusurlu olduğu, 01.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda sürücünün asli yayaların tali kusurlu olduklarının belirtildiği, TBK’nın 74. maddesinde göre ceza dosyasındaki kusur oranı hukuk hakimini bağlamayacağından yeni bir rapor alınmasına karar verildiği, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur oranının tespiti için alınan raporda, sürücü …’ın %25, yayalar … ve …’ın %75 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği, yayaların trafikte bulunan araçların arasından geçmeye çalıştıkları sırada trafik durmuş iken ışığın yanması ile trafiğin akmaya başladığı ve geçişi tamamlayamayan yayaların yaralandığı ve vefat ettiğinin belirtildiği, ATK’dan alınan bilirkişi raporu, kaza tespit tutanağı ve kaza tespit tutanağındaki maddi bulgulara ve ceza dosyasında alınan kusur raporu ile çelişkili olduğundan yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verildiği, Karayolları Genel Müdürlüğünden emekli Makine Mühendisi bilirkişiler …’den alınan 12/02/2019 tarihli raporda, yayaların %75 oranında kusurlu, sürücünün %25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporunda önceki raporlar ile çelişkinin giderilmesi hususu yeterince tartışma konusu yapılmadığından bilirkişilerden ek rapor alındığı, ek raporda yol genişliği, yayaların yürüme hız ve mesafeleri değerlendirilerek Ankara ATK’dan alınan rapora iştirak edildiği, ceza dosyasında alınan kusur raporuna iştirak edilmediğinin belirtildiği, birleşen davada davacı … tarafından talep edilen maddi tazminat talebinden feragat edildiğinden, feragat nedeni ile ret kararı verildiği, birleşen davada davacının kendi yaralanmasından dolayı talep ettiği 15.000 TL manevi tazminat talebi, yaralanmanın niteliği (ceza dosyasındaki delillerden Numune Hastanesinden alınan rapor ve ATK Ankara Şube Müdürlüğünün 03/12/2014 tarihli raporuna göre dördüncü derece kemik kırığı olduğu) paranın alım gücü, tarafların mali ve sosyal durumu, davalı sürücünün işten çıkarılmış olması, bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısı, mağdurun yaşı, davacının %75 kusuru da göz önüne alınarak kısmen kabul edilerek 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, birleşen davada davacı …’ın eşinin vefatından dolayı kendisi için talep ettiği 25.000,00 TL manevi tazminat talebi eşinin %75 kusurlu olması, paranın alım gücü, olayın oluş şekli, davalıların mali ve sosyal durumu nazara alınarak 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, … tarafından açılan maddi ve manevi tazminat talepli davada açılan davanın takipsiz bırakılması sebebi ile açılmamış sayılmasına, birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/486 Esas sayılı davada maddi tazminat talebinden feragat edildiğinden bu konuda açılan davanın feragat nedeni ile reddine, birleşen davada davacı … tarafından açılan davada kendisinin yaralanmasından dolayı 15.000 TL manevi tazminat talep edilmiş ise de kusur durumu, paranın alım gücü manevi tazminatın niteliği nazara alınarak talebin kısmen kabulüne, 10.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve … kaza tarihi olan 02/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Ankara 14. Noterliğinin 22/09/2017 tarihli… yevmiye sayılı veraset ilamındaki mirasçılara payları oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davada davacı … tarafından açılan davada eşinin vefatından dolayı 25.000 TL manevi tazminat talep edilmiş ise de kusur durumu, paranın alım gücü manevi tazminatın niteliği nazara alınarak talebin kısmen kabulüne, 15.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve … kaza tarihi olan 02/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Ankara 14. Noterliğinin 22/09/2017 tarihli… yevmiye sayılı veraset ilamındaki mirasçılara payları oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen dava davalı … …. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde; davaya konu kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirketin kusuru ve tazminat sorumluluğu bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan 12.02.2019 tanzim tarihli bilirkişi raporunda yayalar … ile …’ın olayda müştereken %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu oldukları, sürücü …’ın %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığını, yayalar … ile … açısından 12.02.2019 tanzim tarihli bilirkişi raporunda göre; olay yeri kaza krokisindeki aracın yayalara çarpma noktası ve bu noktanın 26 m. gerisinde kontrolsüz kavşak bulunması durumu birlikte değerlendirilerek, yayaların taşıt yolundan enine olarak karşıdan karşıya geçerek 2918 sayılı KTK’nın 68/b maddesinde belirtilen kurallara uymadıklarının anlaşıldığını, zarar görenlerin ağır kusurunun bulunduğunun sabit olduğunu, zarar görenin ağır kusurunun bulunmasının illiyet bağını kesen bir sebep olduğunu, bu durumda haksız fiilin illiyet unsuru gerçekleşmediği için sorumluluğun söz konusu olmayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.06.2020 tarihli, 2020/111 Esas – 2020/422 Karar sayılı ilamında; ”… zarar gören sürücünün tam ve ağır kusurlu olduğu hâllerde davacıların zarar gören sürücünün ölümüne dayalı tazminat istedikleri bu kişinin ağır kusuru illiyet bağını kestiğinden, işletenin kendi ölümü nedeni ile davalının sorumlu tutulması da düşünülemeyeceğinden…” şeklinde hüküm tesis edilerek zarar görenin ağır kusurunun bulunması durumunda illiyet bağının kesildiğini ve karşı tarafın sorumlu tutulamayacağını belirttiğini ifade ederek davanın reddi gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan asıl ve birleşen dava davalı … …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, HMK’nın 355. maddesi kapsamında dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl ve birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı … …. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde; davacıların ağır kusurlu olduklarını, zarar görenin ağır kusurunun illiyet bağını keseceğini ve sorumluluklarının ortadan kalkacağını belirterek kararı istinaf etmiştir.
Kusurun Kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Genel kabul görmüş tanıma göre, kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kusur kast ve ihmal olmak üzere ikiye ayrılır. Kast hukuka aykırı sonucun bilerek ve isteyerek meydana getirilmesidir. İhmal ise, hukuka aykırı sonucu istememekle birlikte, böyle bir sonucun önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmaması ve gereken özenin gösterilmemesidir. Trafik kazaları, kural olarak, kusurun bu çeşidinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de; motorlu araçların ortaya çıkardığı sorumluluklarda kusur denilince “ihmal türü” anlaşılmalıdır. Öğretide ve yargısal uygulamada yerleşik şekliyle sadece kusurun “ihmal türü” kusur sözcüğü ile ifade edilmekte, “kast türü” ise yine “kast” olarak anılmaktadır.
Motorlu araçların neden olduğu kazalardan doğan sorumluluklarda “kusur kavramı”nın önemli rolü bulunmaktadır. Kusur, objektif ve sübjektif olmak üzere iki yönlüdür. Kusurun sübjektif yönü; kusur ehliyetidir. Objektif yönü ise; hukuk düzeninin, somut olay için normatif nitelikte emredici bir davranış kuralları getirmesi halinde, bu kuralların kusurun belirlenmesinde, ölçü alınmasıdır. Belirli davranış kuralları getirilmemiş olması durumunda da özenin gösterilip gösterilmediğinin objektif ölçüye göre; yani ‘kusurun objektifleştirilmesi ile belirlenmesidir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda ve Tüzüğünde; karayolundan yararlanan motorlu araç sürücüleri, yayalar ve hayvan güdücülerin hal ve hareketleri belli kurallara bağlanmıştır. Bu kurallar kusurun belirlenmesinde önemli bir unsur olup, bunlara aykırı davranış, sorumluluk hukuku açısından kusurlu davranış olarak kabul edilir. Trafik kuralları nitelik açısından iki grupta toplanır. Bunlardan ilkinde, karayolundan yararlanacakların davranış biçimi teknik ve objektif olarak tüm kapsamıyla belirlenip tanımlanmış ve objektif hukuk normu haline getirilmiştir. İkincisi ise karayolundan yararlananlara belli durum ve koşullarda özen yükleyen kurallardır. Ayrıca her kusur sorumluluk için mutlak bir değer ifade etmez. Zararın uygun sebebi olan ve zarar tehlikesi ihtimalini artıran kusurlar önemlidir.
Kusur, hukuki açıdan ağır, hafif ve orta olmak üzere bir ayrıma tabi tutularak derecelendirilmektedir. Kusurun derecelendirilmesinde ölçü, nitelik olmaktan çok niceliktir. Birinden diğerine geçiş, çoğu zaman takdir ve değerlendirmeye dayalıdır.
Ağır kusur, yargısal kararlarda “aynı durum ve koşullar altında her mantıklı insanın göstereceği en ilkel (basit) dikkat ve özenin gösterilmemesi” şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla ağır kusurda; hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara “tam bir aldırmazlık” söz konusudur. Ağır kusur, bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır (Prof. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuk 1961,Say,54:Prof. Eren,Fikret, Borçlar Hukuku Cilt2, İkinci Basım sayı:119 ).
Yukarıda da açıklandığı gibi, trafik kurallarının büyük çoğunluğu, karayolundan yararlanan sürücü ve yayalara belli durumlarda kesin alarak belirlenmiş (objektif nitelikte bir hareket tarzı emreder. Bu kurallar karşısında kişinin bir takdir ve değerlendirme hakkı yoktur. Ne emredilmişse ona uymak zorunluluğu vardır; özenin ölçüsü kuralın kendisidir. Ancak, kusurun derecelendirilmesinde somut olayın özelliği de gözetilmelidir, belli bir hareket tarzını emreden mutlak nitelikteki bir trafik kuralı ihlal edilmesine rağmen, ağır kusur kavramından ayrılmak gerekebilir. Karayolları Trafik Kanunu’nun koyduğu kurallara uyulması zorunludur. Ancak bu kuralların her türlü ihlali, sürücünün, kasta yakın bir kusuru olduğunu göstermemektedir. Anılan Kanun’un 84. maddesinde belirtilen asli kusur hallerinin hepsinin, aynı zamanda ağır kusur olarak nitelendirilmesini gerektiren bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Kırmızı ışıkta geçmek bir dalgınlık sonucu olabileceği gibi, bir zamanlama hatasından da kaynaklanabilir. Örneğin, sırf kırmızı ışıkta geçtiği için herhangi bir olayda asli kusurlu kabul edilmesi gereken bir sürücü, buna rağmen, o olayın kendi özel yapısı içerisinde ağır kusurlu kabul edilmeyebilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.12.2003 tarih ve 2003/11-756 Esas – 2003/743 Karar sayılı ilamı)
Diğer taraftan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. b, s.670; Kılıçoğlu,A.: Borçlar Hukuku Genişletilmiş 17. B, Ankara 2013, s.366 vd).
Anılan maddede değinildiği üzere, işletenin nelerden sorumlu olduğu öngörülmüş, 86. maddede ise; işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. Bu noktada, dikkat edilmelidir ki, araç işleteninin yada eylemlerinden sorumlu olduğu kimsenin kusuru varsa, bu durumda zarar gören ağır kusurlu bile olsa sorumluluktan kurtulamaz (Kılıçoğlu, Ahmet M.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2018. S.522).
Yukarıda belirlenen hukuki ve fiili durumlar ışığında, kusur oranının yüksek olması her zaman kusurun ağır olması anlamına gelmeyeceği ve davacı tarafın kusurlu olmakla birlikte ağır kusurlu sayılamayacakları, kaldı ki ağır kusurlu sayılsalar dahi işletenin kendi kusursuzluğunu ispat edemediği anlaşılmakla, asıl ve birleşen davada davalı … …. Ltd. Şti. vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiş olup davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davada davalı … …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.707,75 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 426,94 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 1.280,81 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansından varsa, kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
4-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.