Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/760 E. 2023/462 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/760 – 2023/462
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/760
KARAR NO : 2023/462

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2020
NUMARASI : 2016/274 Esas – 2020/777 Karar

ASIL DAVA

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat)

KARAR TARİHİ : 29/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı …Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …’ın sevk ve idaresindeki, işleteni diğer davalı şirket olan ve davalı …Sigorta A.Ş.’ye ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı tır’ın 18/10/2015 tarihinde müvekkilin içinde yolcu olarak bulunduğu otobüse arkadan çarparak devrilmesine neden olduğu, müvekkilinin yaralandığını, tedavi sonrası bakıma muhtaç olduğunu, bakıcı tutulmayarak aile fertleri tarafından bakımının gerçekleştirildiğini, kazadan sonra pek çok ameliyat girdiğini, müvekkilinin kazadan sonra normal yaşantısına dönemediğini, halen tam olarak iyileşemediğini, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 100,00-TL bakıcı giderinin davalılar … ve …. Şti.’den kaza tarihinden itibaren, davalı …Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin kaza sonrasında uğramış olduğu manevi zararların tazmini amacıyla 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …. Ltd. Şti.’den tahsiline karar verilmesini istemiştir
Asıl davada davacı vekili; 16/11/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile taleplerini 6.456,18-TL geçici iş göremezlik, 128.295,40-TL sürekli iş göremezlik, 2.547,00-TL bakıcı gideri tazminatı olarak toplam 136.998,58-TL olarak artırmıştır.
Asıl davada davalı …Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, davacının kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının tespitinin gerektiğinin, davacı tarafın olay tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu, bakıcı ve tedavi giderleri ile geçici iş göremezlik tazminatından müvekkili şirketin sorumlu olamayacağını, Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu, avans faizi talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı …. Şti. cevap dilekçesinde; haksız fiilin Ankara’da meydana gelmediğini bu nedenle mahkemenin yetkisiz olduğunu, Kahramanmaraş mahkemelerinin yetkili olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalı …; dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma gününü bildirir tebligatlar usulüne uygun olarak yapıldığı halde, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki, …. Şti.’ye ait olup, …Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı tır’ın, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu otobüse arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada müvekkili …’ın yaralandığı, tedavi gördüğü, ameliyat olduğu, maluliyete uğradığı, bakıma muhtaç hale geldiği, müvekkilinin manevi olarak büyük sıkıntılar yaşadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00-TL geçici iş göremezlik, 100,00-TL sürekli iş göremezlik, 100,00-TL bakıcı ve bakım giderinin tüm davalılardan, 30.000,00-TL manevi tazminatın ise davalılar … ile …. Şti’den işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 30/12/2020 tarihli dilekçesi ile birleşen dava davacısı …’ın maddi tazminatları yönünden kısmi feragat dilekçesinin daha önce sunulduğunu, davacı … için talep edilen maddi tazminatlar yönünden feragat ettiklerini, … için manevi tazminat, davacı … için maddi ve manevi tazminata ilişkin tüm taleplerinin devam ettiğini belirtmiştir.
Birleşen davada Davalı …Sigorta A.Ş. vekili tarafından verilen 06/12/2016 tarihli beyan dilekçesinde; davacı vekili adına 25/11/2016 tarihinde aktüer raporuna göre poliçe gereğince asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 342.696,27-TL ödeme yapıldığı, müvekkilinin bu ödeme sonrasında başka bir sorumluluğunun kalmadığını, davacıdan masraf ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı …. Şti. cevap dilekçesinde; mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davanın haksız fiilden doğan tazminat istemine ilişkin olup haksız fiilin işlendiği yer veya zararın meydana geldiği, yahut gelme ihtimalinin bulunduğu veya zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin yerleşim yeri olan İstanbul Mahkemeleri olup, yetki itirazının kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiş, yargılama oturumlarında da davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada diğer davalı …; dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma gününü bildirir tebligatlar usulüne uygun olarak yapıldığı halde, cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğu, davalıların sürücüsü, işleteni ve sigorta şirketi olduğu aracın, ön ilerisindeki davacıların yolcu olarak bulunduğu otobüse çarpması sonucunda ölümlü yaralamalı kazanın meydana geldiğinin anlaşıldığı, kaza tespit tutanağında ve Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/346 esas sayılı dosyasına sunulan raporda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün asli kusurlu olduğu, davacıların yolcu olarak bulunduğu otobüs sürücüsünün ise kural ihlali bulunmadığının tespit ediliği, Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti (E) kusur ve hasar uzmanı bilirkişilerden alınan raporda da; davalı araç sürücüsünün tam kusurlu diğer araç sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığının tespit edildiği alınan kusur raporunun yeterli olduğu; birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/277 esas sayılı dosyasında davacı … hakkında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adlı Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda, olay tarihi yaşına (60) göre (E cetveline göre) %41,2 olarak çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu, tıbbi iyileşme 18 aya kadar uzayabileceği kanaatini bildirir raporun sunulduğu, asıl davada; davacı … hakkında düzenlenen Adli Tıp Anabilim Dalı raporunda ise yaşına (59) göre; (E cetveli) %51 olarak bulunduğu, 18/10/2015 tarihli trafik kazasına bağlı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı oranının %51 olduğu, geçici işgöremezlik süresinin 12 ay olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince 3 ay bakıcıya ihtiyacı olduğuna dair raporun sunulduğu, hesap uzmanı tarafından düzenlenen bilirkişi raporu incelendiğinde; davacı … için 6.456,18-TL geçici, 128.295,40-TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 134.751,58-TL iş gücü kaybı yönünden maddi tazminat ile 2.547,00-TL bakıcı gideri hesaplandığı, hesaplanan tazminat raporunun karar vermeye elverişli olduğu, birleşen davada ise davacının maddi tazminat talebinden feragat ettiği, davacılar vekili asıl davada ve birleşen davada; davacılar için ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olup 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesine göre manevi tazminat talep edebilecekleri, davacıların sosyo-ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde bulundurularak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca ulaşması gerektiği asıl davada davacı … yönünden 20.000,00-TL, birleşen dosyasında …’ın manevi tazminat talebi yönünden ise 25.000,00-TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile; “Mahkemenin 2016/274 esas sayılı dosyasında; Maddi tazminat talebi yönünden,
6.456,18-TL geçici işgöremezlik tazminatı, 128.295,40-TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 2.547,00-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 137.298,58-TL tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, alacağa davalı sigorta şirketi yönünden, dava tarihi 23/03/2016 tarihinden diğer davalılar … ve …. Şti. yönünden ise kaza tarihi 18/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine; manevi tazminat talebi yönünden ise 20.000,00-TL manevi tazminatın 18/10/2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılar … ve …. Şti.’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,…; Birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin Esas No: 2016/277, Karar No: 2018/17 sayılı dosyasında; davalı …Sigorta A.Ş. hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine; davalılar … ve …. Şti. hakkında açılan 100,00-TL geçici işgöremezlik tazminatı, 100,00-TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 100,00-TL, bakıcı gideri tazminatı talepleri hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine; manevi tazminat talebi yönünden ise; 25.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi 18/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …. Şti.’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,” karar verilmiş, hüküm davalı sigorta şirketi vekili ve Kahramanmaraş Taşıroğlu… Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, davacının birleşen dosyada feragatname düzenlediğini ve feragatnamesinde açıkça bakıcı ve bakım gideri hariç olmak üzere tüm tazminat taleplerinden feragat ettiğini, bu nedenle tüm davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, yine birleşen davada talep edilen maddi tazminat feragat nedeniyle reddedilmesine rağmen, müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki asıl dosyada mahkemece maddi ve manevi tazminat için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiş iken, birleşen dosyada reddedilen maddi tazminat için vekalet ücreti takdir edilmemesinin de hatalı olduğunu; manevi tazminatın gerekçesinin de bulunmadığını kararların gerekçeli olması gerektiğini, asıl davada 20.000,00 TL birleşen davada 25.000,00 TL manevi tazminat belirlenmesinin ve aralarındaki farkın gerekçede gösterilmesi gerektiğini, asıl davada, davacının iş gücü kaybı %32 olarak belirlendiğini ve hesaplamanın bunun üzerinden yapıldığını iş gücü kazanma kaybının sürekli maluliyet olmadığını, zira 2 ay süre ile bir başkasının bakımına muhtaç kaldığının belirtildiğini, davacının kesin maluliyet durumu belirlenmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, yine davacıya ait %22 ve %32 olmak üzere iki ayrı rapor olduğunu, farkın nereden kaynaklandığının belirlenmesi gerektiğine yönelik itirazlarının nazara alınmadan karar verildiğini bu nedenle kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece meselenin takdirinde hata yaptığını, davacının KTK’nın 97. maddesi gereğince müvekkili sigorta şirketine müracaat etmeden dava açılamayacağını, davacı müvekkiline müracaat etmiş ise de eksik evrak ile müracaat ettiğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusuru kabul etmediklerini, tek taraflı kazalarda yolun bakım ve onarımından sorumlu idarenin kusuru bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, hükme esas alınan rapor poliçe ve kaza tarihine göre uygun olmadığını, özürlülere verilecek sağlık raporuna göre değerlendirilmesi gerektiğini, poliçenin yeni genel şartlar döneminde düzenlediğini, Meslekte Kazanma Gücü Kaybına ilişkin Yönetmeliğin uygulanamayacağını, bu nedenle kararın hatalı olduğunu, müvekkili şirketin aleyhine hükmedilen geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatından müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, karşı araçta yolcu olarak bulunan davacının müterafik kusuru nedeniyle %20 oranında tazminattan indirim yapılması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Asıl ve Birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece birleşen davada; maddi tazminata ilişkin talebin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, asıl davada ise; maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kaza tespit tutanağı ve ceza dosyası kapsamına göre, davalı …’ın sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken, ön ilerisindeki davacıların içerisinde yolcu olarak bulunduğu otobüsün yolun sağında bulunan tesise girmek için yavaşladığı anda arkasından çapmasıyla trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında, ceza dosyasında ve görülmekte olan davada kusura yönelik alınan bilirkişi raporlarında kazanın meydana gelmesinde takip mesafesini korumayarak, ön ilerisinde seyreden davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacıların içerisinde yolcu olarak bulunduğu araca sürücüsüne ise kusur izafe edilmediği görülmüştür.
Mahkemece, asıl ve birleşen davada davacıların maluliyet durumunun tespiti açısından maluliyet raporu alınmış, birleşen davada davacı …’ın H.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 17/05/2018 tarihli raporunda meydana gelen yaralanması nedeniyle %41,2 oranında çalışma gücü kaybına uğradığı tespit edildiği, maddi tazminata ilişkin talepten feragat edilmiş olması nedeniyle manevi tazminat miktarının belirlenmesinde bu oranın nazara alındığı; asıl davada ise davacı …’ın H.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 14/03/2017 tarihli “davacının psikiyatrik şikayetlerinin değerlendirilmediği, buna ilişkin son durum raporlarının alınması halinde değerlendirilebileceği açıklanarak” hazırlanan ön raporda, davacının çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranın %38,2 olduğu, iyileşme süresinin 12 ay olduğu tespit edilmişken, davacının itirazı üzerine son durum raporları alınmasından sonra H.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 18/08/2018 tarihli “psikiyatrik değerledirme de içeren” raporunda; davacının geçirdiği kaza nedeniyle çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybının %51 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 12 ayı bulacağının tespit ediliği; davacı …’ın söz konusu raporları arasındaki çelişki nedeniyle Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’nden alınan 24/07/2019 tarihli raporda ise çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının %22,2, geçici iş göremezlik süresinin 6 ayı bulacağının bildirilmesi üzerine, Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu’na sevk sonrasında Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’nin 22/07/2019 tarihli raporlarında ve Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu’nun 22/07/2020 tarihli raporunda daha önceki tüm raporlar değerlendirilerek davacının çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybının %32 olduğu, iyileşme süresinin 6 ayı bulacağı, bakıcı ihtiyacının ise 2 ay olacağının rapor ediliği görülmüştür.
Mahkemece; alınan kusur raporu ve maluliyet raporu değerlendirilmek, birleşen davada davacı …’ın kısmi feragat talebi değerlendirilmek suretiyle davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
1-Öncelikle, davalı …. Şti. vekili’nin, birleşen davada davacı …’nın manevi tazminat talebinden de feragat ettiği, bu nedenle manevi tazminat talebinin reddi gerektiğine yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde; birleşen davada davacı … vekili 28/02/2017 tarihli celsede “… Davalı …Sigorta’dan geçici ve sürekli iş göremezlikte kaynaklı maddi ve manevi tazminat karşılığını aldık. Bundan dolayı söz konusu alacak kalemlerinden dolayı sadece sigorta şirketi yönünden taleplerimizden feragat ediyoruz. Üste bakiye çıkarsa diğer davalılar yönünden sürekli ve geçici iş göremezlikten talebimiz devam etmektedir” diyerek, feragat beyanı açıklamış, 30/12/2020 tarihli dilekçesi ile de “Konu dosyada birleşen dava davacısı …’ın maddi tazminatları yönünden kısmi feragat dilekçesi daha evvel sunulmuş olup, yargılama sürecinin uzamaması adına müvekkilimizin gördüğü lüzum ve vermiş olduğu talimat üzerine … için “işbu davada talep edilen maddi tazminatlar” yönünden feragat ettiğimizi bildiririz. … açısından manevi tazminat yönünden, … açısından ise maddi, manevi tüm talepler açısından taleplerimiz devam etmektedir.” denilmek suretiyle, feragat iradesini açıklamıştır. Birleşen dava davacısı vekilinin ilk beyanında, sürücü ve işleten yönünden davasından feragati olmadığı gibi, aleyhinde bu kapsamda (manevi tazminata ilişkin) dava açılmayan ve ödemede yaptığı yönünde savunma ve iddiada da bulunulmayan sigortaya yönelik feragati sırasında beyan edilen “manevi” ifadesinin sürücü ve işleteni sorumluluktan kurtarmayacağı, kaldı ki davacının 30/12/2020 tarihli beyan dilekçesinden de anlaşılacağı üzere feragatin sigorta şirketi tarafından ödenen maddi tazminata yönelik olduğu anlaşılmakla; davalı …. Şti. vekili’nin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı Sigorta vekilinin KTK’nın 97. maddesine uygun müvekkiline müracaat yapılmadan dava açılarak, dava şartının yerine getirilmediğinden bahisle istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 2918 Sayılı KTK’dan kaynaklanan sigorta şirketlerinin sorumluluk davalarında, sigorta şirketi hakkında dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuru yapılması gerektiği, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile KTK’nın 97. maddesindeki değişiklik ile kabul edilmiştir. Eldeki davanın tarihi ise 23/03/2016 olup dava tarihi itibariyle doğrudan doğruya talep ve dava hakkı KTK’nın 97. maddesinde kabul edildiğinden davalı sigorta vekilini buna ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
3-İstinaf edenler vekillerinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yönünden ise; davalı …. Şti. davalı …’a ait raporlar arasında çelişki olduğu ileri sürümüş ise de; mahkemece davacının alınan ilk raporları arasında çelişki olması nedeniyle Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kuruludan Maluliyet raporu alarak davanın esası hakkında karar verildiği, Üst Kurul’dan alınan raporda, davacının daha önce alınan raporları, tedavi evrakları, son durum raporları değerlendirilerek maluliyet oranının tespit edildiği, söz konusu rapor maluliyet raporları arasındaki çelişkiyi giderebilecek mahiyette olduğundan, rapora itirazı yerinde görülmediği gibi; davalı sigorta şirketi tarafından ise rapor tanziminde uygulanan yönetmeliğin uygun olmadığına ilişkin istinafı yönünden ise; davacının talebi 18/10/2015 tarihinde (6704 Sayılı Yasa’nın Yürürlük Tarihinden önce ve KTK’nın 90. maddesi gereğince Sigorta Şirketinin sorumluluğunun da TBK hükümlerine göre belirlenmesinin yasanın amir hükümü ile düzenlendiği dönemde) meydana gelen kaza nedeniyle cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri olup, kaza tarihte yürürlükte bulunan Genel Şartlarda sigortanın sorumluluğuna esas maluliyet raporuna yönelik düzenleme mevcut ise de, KTK’nın 90. maddesinde tazminatın TBK hükümlerine göre belirlenmesi düzenlenmiştir. Kaldı ki, kaza ve dava tarihinden sonra KTK’nın 90. maddesinde “Genel Şartlara” atıf yapan hükümler getirilmiş ise de söz konusu düzenlenme geriye yürümeyeceği gibi; ilgili düzenleme 09/10/2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme ile iptal edilmiş olduğundan, zararın belirlenmesinde “gerçek zarar” hesabına uygulanacak olan maluliyet tespitine yönelik hükümler uygulanmalıdır. Zira, sigorta şirketlerinin sorumluluğu açısından da (KTK’nın 91. maddesi, AYM’nin iptal kararı sonrası KTK’nın 90. maddesi nazara alındığında) TBK’nın 54. maddesi gereğince talep edilebilecek zarar kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından yahut yitirilmesinden kaynaklanan kayıplardır. Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararında da detaylı olarak açıklandığı üzere, zarar görenin şahsında oluşan zarar, zarar sorumlusuna göre değişmeyeceğinden, eylemin niteliğine göre de göre değişmez. Yani zarar sorumlusunun sigorta şirketi, yapı maliki, işleten, haksız fiil faili olması zarar hesaplama yönteminin farklılaşmasına neden olmamalıdır. Zira zarar, zarar görenin şahsında oluşmaktadır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplara ilişkin zararın varlığı ve oranının belirlenmesinde; 11/10/2008 tarihinden önceki kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve ekindeki cetvelin esas alınması gerektiği, 11/10/2008 tarihinden sonra meydana gelen kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü yürürlükten kalktığından, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Aynı dönemlerde, 06/02/1998 tarihinden itibaren Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ve bu Yönetmeliği değiştiren 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 11/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup “Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmeliğin amacı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmiş, yönetmeliğin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış, Yönetmelik’in iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hükümleri ve bu kapsamda uygulanacak cetveller yürürlükte bulunmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 Sayılı Genelgede de “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na dayalı olarak yürürlükte olan ‘Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmış olup, 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile birlikte; 2011/49 sayılı Genelge çerçevesinde iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hususlar devam etmekte olup, çalışma gücü kaybı tespitine ilişkin hususlar yeniden düzenlemiştir.” denilerek maluliyet oranının tespitinde uygulana gelen iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin olarak yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu belirtilerek, bu çerçevede uygulamanın “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre yapılmasının gerekliliği açıklanmıştır. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü de 17/09/2015 tarihli 2015/23 sayılı Genelgesinde, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle düzenlenecek raporların, rapor düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları tarafından “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre düzenleneceği belirtilmiştir. Bu nedenlerle 01/09/2013 tarihinden sonrası içinde “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin” iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin düzenlemelerin yapıldığı maddeleri hali hazırda yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının belirlenmesinde “Meslekte Kazanma Gücü Azalma Oranının Hesaplanması” başlıklı 23. maddesinde belirtildiği şekilde; yönetmeliğin eki olan A cetveli listelerinde yazılı arızalardan birinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağı hesaplanmasında, A cetvelindeki vücudun çeşitli bölgelerine veya sistemlerine göre hazırlanmış olan 14 arıza listesinden sigortalının arızası bulunur. Bu arızanın solundaki arıza sıra numarası ile sağındaki arıza ağırlık ölçüsü bir tarafa kaydedilir. B cetveli listelerinde önce sigortalının iş kolu, sonra bu iş kolu içindeki meslek veya iş çeşidi bulunur. Bunun karşısındaki meslek grup numarası da bir yere yazılır. Sigortalının meslek veya iş çeşidi bu listelerde bulunmadığı takdirde meslek veya işinin benzeri veya en yakını esas alınır. Sürekli iş göremezlik simgesini gösteren C cetvelinin arızaya uygun tablosunun sütundaki arıza sıra numarası ile satırdaki meslek grup numarasının kesiştiği noktadaki sürekli iş göremezlik simgesi bulunarak bir tarafa kaydedilir. Tespit edilen bu meslekte kazanma gücü azalmasının sigortalının yaşına uygun oranını bulmak için E cetvelinden yararlanılır. Birden fazla sistemi ilgilendiren sekel bulgu varsa, Balthazard Formülü kullanılarak birleştirilir ve bu şekilde zarar görenin maluliyeti belirlenir.
Buna göre kısaca zarar görenin maluliyetinin belirlenmesinde o olaya ilişkin yaralanmalar ve arazlar belirlenerek, zarar görenin mesleği, çalıştığı iş koluna ve yaşına göre değerlendirme yapılarak rapor düzenlenir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan en son 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Yönetmeliğin “Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmelik; özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Kapsam başlıklı 2. maddesinde ise; “Bu Yönetmelik, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsar.” denilmiş, yönetmeliğin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile Sağlık Bakanı tarafından yürütüleceği belirtilmiştir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik özürlülere sağlanan haklardan yaralanmak üzere düzenlenmiştir. Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinde kişinin mesleği ve iş kolunun herhangi bir önemi olmayıp kişinin genel özür oranı, hastalıkları dikkate alınarak yönetmelikte belirtilen hastaneler tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle de iş gücü kaybını belirlemeye uygun olmaması nedeniyle Yargıtay ilgili daireleri tarafından aynı tarihte yürürlükte olmasına rağmen uygulanması kabul edilmemiştir.
Farklılığı ortaya koymak açısından örnek vermek gerekir ise; kaza neticesinde orta parmağı kopan 39 yaşında bir müzisyenin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre A cetveline göre AAÖ %5 iken, “F” meslek kodu nazara alındığında %20 maluliyeti söz konusu olduğu halde, sadece engelliği tespit eden Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkında Yönetmelik Hükümleri ve cetveline göre %5 civarındadır. Bu durum her zaman zarar gören lehine bir durum olmayıp, zarar sorumlusunun da lehine olabilmektedir. Örneğin deri kaybı çoğu zaman Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre çalışma gücü kaybına neden olmaz iken, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülülere Verilecek Raporlar Hakkında Yönetmelik açısından engel niteliğinde görülmektedir. Yine psikolojik rahatsızlıklarda da benzer bir durum söz konusudur.
Açıklanan yönetmelik hükümleri ve TBK 54. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, haksız eylemden zarar gören kişinin beden gücünün belli oranda yitirilmesi durumunda, kişi, yaşıtlarına oranla daha fazla güç ve efor harcamak durumundadır. Bu fazla güç kaybı yüzünden haksız eylemden zarar gören kişinin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Talep edilecek bu tazminatın belirlenmesi için kişinin daha fazla efor sarf edip sarf etmeyeceği, maluliyetin kazancına etkisi olup olmadığının değerlendirilebilmesi için kişinin yaptığı iş önem kazanmaktadır. Doktrinde kabul edilen görüşe göre bir kişinin maluliyetinin kişinin kazancına etkisinin belirlenmesinde zarar görenin mesleği önem kazanmakta olup kişinin parmağının kopması halinde piyano sanatçısı veya katip olması halinde mahrum kaldığı kazancı ile öğretmen ya da inşaat işçisi olması halinde kazanç kaybının aynı olmayacağı aşikardır. Bu durumda meslekleri farklı olan kişilerin maluliyet oranının da mesleği dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Maluliyet yada sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesinde asıl olan zarar görenin yaptığı işe göre kaza nedeniyle meydana gelen iş gücü kaybıdır, özür oranı değildir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşleri Yönetmeliği yürürlükte bulunduğu sürece iş göremezlik oranının SGK ile aynı kurallara göre belirlenmesi gereklidir.
Bu hale göre zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ile maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartlar’ında engellilik tespitine yönelik yönetmelik hükümlerinin cismani zarar hesabında kabul edilmiş olması, emredici kanun hükümleri karşısında sigortanın sorumluluğu açısından farklılığa gidilmesini gerektirmeyeceği gibi, AYM’nin iptal kararında da bu farklılığın kabul edilmemesi, “gerçek zarar” vurgusu yapılmış olması, TBK’nın 54. maddesinde davacının talep edebileceği zararın çalışma gücünün azalmasına ve kaybına ilişkin zarar olması karşısında, gerek sigorta şirketinin sorumluluğu açsından, gerekse de diğer sorumlular açısından engellilik durumunun tespitine yönelik hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacı için sürekli iş göremezlik oranının Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak belirlenmiş olmasında, raporun davacının muayenesi yapılarak, son durumu ve tedavi evrakları değerledirilerek tanzim edilmiş olmasına göre, AYM’nin iptal kararı da gözetildiğinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı sigorta şirketinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
4-Davalı Sigorta vekilinin geçici iş göremezlik ve bakıcı giderine yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davalı vekili, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, müvekkilinin sorumlu olmadığını iddia etmiş ise de; trafik kazalarında SGK’nın sorumluluğu KTK’nın 98. maddesinde düzenlenmiş olup SGK’nın sorumluluğu ancak kanunda düzenlenen tedavi giderleri ile sınırlıdır. Geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderlerinin bu kapsamda olmamasına, KTK’nın 92. maddesinde de işletenin sorumluluğunda olan bu zararların sigorta teminatı kapsamı dışında tutulmamasına, kanun ile belirlenen sorumluluğun ikincil norm olan Genel Şartlar ile daraltılamayacak olmasına göre davalı sigorta vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
5- Davalı …. Şti. vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Mahkemece, takdir edilen manevi tazminat miktarının kazanın davalı araç sürücüsünün %100 oranında kusuru ile meydana gelmiş olmasına, kaza neticesinde davacıların maluliyet oranlarına, tarafların sosyal ekonomik durumlarına göre kaza tarihi ve kaza tarihindeki paranın satın alma gücü nazara alındığında, hakkaniyet ve nesafet ölçüsünde takdir ediliğinden davalı …. Şti. vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
6-Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut olayda; mahkemece verilen kararda alınan maluliyet raporu çerçevesinde değerlendirilme yapılarak, olayın oluş şekli, sonuçları, tarafların durumları değerlendirilerek davanın esası hakkında karar verilmiş olmakla birlikte; asıl davada davacı …’ın Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu tarafından tespit edilen %32 maluliyet oranına göre tazminat hesabının yapıldığı rapora göre karar verilmiş olmasına rağmen gerekçesinde hükme esas alınmayan H.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 18/08/2018 tarihli, davacının %51 maluliyeti esas alınan rapordan bahsedilmekle yetinilmiştir. Bu haliyle mahkeme gerekçesi eksik olup yeterli değildir. Yargılama içeriğinden ve takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarından hükme esas alınan maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu tarafından tanzim edilen davacının %32 oranında malul kaldığına yönelik rapor olduğu anlaşılmakla birlikte; yapılan hatanın hüküm kesin hüküm oluşturacağı nazara alındığında karışlığa yol açacağı muhakkaktır.
Bu nedenle mahkeme kararındaki gerekçenin tamamlanması, düzeltilmesi ve kuvvetlendirilmesi gerektiğinden davalıların buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Buna göre taraf vekillerinin sair istinaf sebeplerinin reddine, yukarıda 6 no’lu bentte sayılı nedenle istinaf taleplerinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmasına göre, kararın HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, mahkemece verilen kararda isabetsizlik görülmediğinden gerekçesinin düzeltilerek davanın esası hakkında, ilk derecece mahkemesi tarafından verilen kararda kesinleşen yönler korunarak davanın esası hakkında karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla, meydana gelen trafik kazası neticesinde Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu’ndan alınan maluiyet raporu ile davacı …’ın %32 oranında malul kaldığı iyileşme süresinin 6 ayı bulacağı ve 2 ay bakıma muhtaç olduğu tespit edildiğinden, karar vermeye ve denetime elverişli; bu rapordaki maluliyet oranı, geçici iş göremezlik süresi ve bakıcı süresi nazara alınarak tazminat hesabının da Yargıtay tarafından benimsenen gerçek zararın hesaplanmasına yönelik ilkelere uygun olmasına göre davacının maddi tazminat talebinin kabulüne gerekmiş, yine manevi tazminat açısından da davacının maluliyet oranın nazara alındığında kararın davalı tarafından istinaf edilmiş olmasına göre uygun olduğu kabul edilerek, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı …Sigorta A.Ş. vekilinin ve Davalı …. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 31/12/2020 tarihli 2016/274 Esas 2020/777 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
Mahkemenin 2016/274 esas sayılı dosyasında,
Maddi tazminat talebi yönünden;
6.456,18-TL geçici işgöremezlik tazminatı, 128.295,40-TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 2.547,00-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 137.298,58-TL tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Alacağa davalı sigorta şirketi yönünden, dava tarihi 23/03/2016 tarihinden diğer davalılar … ve …. Şti. yönünden ise kaza tarihi 18/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden ise 20.000,00-TL manevi tazminatın 18/10/2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılar … ve …. Şti.’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,
İş bu dava nedeniyle alınması gerekli 9.378,86 TL harçtan 103,49 TL peşin ve 467,88-TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 8.807,49 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 190,50 TL posta ve tebligat gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ile 687,00 TL Adli Tıp Rapor ücreti, dava açılırken ödenen 132,69 TL yargılama harcı ve 467,88 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.678,07 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 16.993,37 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden iş bu dava nedeniyle alınması gerekli 1.707,75 TL harcın davalılar … ve …. Şti.’den müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Manevi tazminat talebi yönünden kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …. Şti.’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden davanın reddedilen bölümü için kendisini vekille temsil ettiren Davalı …. Şti. yararına 4.080,00 TL vekalet ücretini davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştirildiğinde ilgilisine iadesine,
Mahkemenin bu dosyası ile birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin Esas No: 2016/277, Karar No: 2018/17 sayılı dosyasında;
Davalı …Sigorta A.Ş. hakkında açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
Davalılar … ve …. Şti. hakkında açılan 100,00-TL geçici işgöremezlik tazminatı, 100,00-TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 100,00-TL bakıcı gideri tazminatı talepleri hakkındaki davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
Manevi tazminat talebi yönünden ise; 25.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi 18/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …. Şti.’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,
Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 54,40 TL karar ilamı harcından peşin alınan 103,49 TL’den mahsubu ile artan 49,09 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı …Sigorta A.Ş. vekili tarafından, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı …. Şti. kendisini davada vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen bölümü için, AAÜT 13/2 maddesi gereğince 300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, bu davalıya verilmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden iş bu dava nedeniyle alınması gerekli 1.707,75 TL harcın davalılar … ve …. Şti.’den müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Manevi tazminat talebi yönünden kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …. Şti.’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden davanın reddedilen bölümü için kendisini vekille temsil ettiren davalı …. Ltd. Şti. yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
II-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde istinaf eden davalılara iadesine,
III-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı …Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvurma harcı giderinin kaldırma sebebine göre davacı …’dan alınarak davalı …Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
IV-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı …. Şti. tarafından yapılan 162,10 istinaf başvurma harcının kaldırma sebebine göre davacı …’dan alınarak davalı …. Şti.’ye verilmesine,
V-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

VI-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 29/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.