Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/74 E. 2022/125 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/74 – 2022/125
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/74
KARAR NO : 2022/125

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2019
NUMARASI : 2018/209 Esas 2019/939 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketine sigortalı olan aracın 12/08/2016 tarihinde yaptığı tek taraflı kazada müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığını, zararın tazmini için davalı şirket aleyhine Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/833 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, 28/11/2016 tarihinde 50.000,00 TL tazminat ödendiğini, davadan feragat edildiğini, müvekkilinin bilahare şikayetlerinin arttığını, müvekkilinin maluliyetinin giderek yükseldiğini, gelişen zararlarının mevcut olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maluliyet tazminatının 12/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuş, ön inceleme duruşmasında beyanında gelişen aşamada maluliyette artışın söz konusu olduğunu, ödenen bedelin düşümü ile sürekli ve geçici iş göremezlik zararının bakiyesinin tazmini istemiyle işbu davayı açtıklarını bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu trafik kazası nedeniyle davacı tarafından açılmış dava bulunduğunu ve davanın feragatle sonuçlandığını, feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağını ve davacının feragatten dönemeyeceğini, davacı tarafça daha sonra sigorta tahkim komisyonuna başvurulduğunu, sigorta tahkim komisyonunun başvurunun reddine karar verdiğini, derdestlik itirazında da bulunduğunu bildirmiş, esasa ilişkin olarak da; davacı tarafın ibraname ile de müvekkili şirketi kazaya müteallik her türlü hak, dava ve alacaktan ibra edildiğini, müvekkili aleyhine tekrar tazminat davası açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafa 07/12/2016 tarihinde 50.000,00 TL asıl alacak olmak üzere 55.850,00 TL ödeme yapıldığını, işbu ödeme ile müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirdiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak güncelleştirilmesi gerektiğini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, davacı tarafın avans faizi talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükmedilmesi gereken faizin yasal faiz olduğunu belirterek esastan da davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı 27/03/2020 tarihli beyan dilekçesi ile; söz konusu ödemeye esas alınan maluliyet oranın %20 ve kusur oranın %100 kabul edilerek yapıldığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, daha önce Antalya Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2016/833 esas sayılı dosyasında açılan davanın feragat ile sonuçlanmasından sonra maluliyetin arttığından bahisle artan maluliyete dayalı cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemi olduğu, davacının Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na sevki ile rapor alındığı, 04/09/2018 tarihli raporda davacının yaralanmasının vücut genel çalışma gücünden %41,2 oranında kaybettiği, 9 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığının belirtildiği, davanın artan maluliyete ilişkin olması nedeniyle T.C. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na yazılarak saptamanın artan maluliyete ilişkin olup olmadığı hususlarında rapor alındığı, 06/08/2019 tarihli raporda davacının yaralanması neticesinde kişinin sekel oranlarının farklılığının artan maluliyete ilişkin olmadığının bildirildiği, davacı vekili 24/10/2019 tarihli dilekçesinde raporda aleyhe hususları kabul etmediklerini, davadaki talebin geçici ve kalıcı iş göremezliğe ilişkin olup, adli tıp raporunda 9 ay süreyle geçici iş göremezliğin de olduğunun belirlendiğini, bu nedenle hesap bilirkişisi raporu alınması isteğinde bulunduğu, mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre; 12/08/2016 tarihinde meydana gelen kazada davacının yaralandığı, davacının gelişen maluliyete konu zararlarının tahsili istemiyle dava açıldığı, T.C. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 06/08/2019 tarihli raporunda davacının yaralanması neticesinde düzenlenen rapordaki farklılık ile daha önce düzenlenen rapor arasındaki farklılığın artan maluliyete ilişkin olmadığı, her iki yönetmelik ekindeki cetvel ve hesaplama esaslarının birbirinden farklı olmasından kaynaklandığı, bu haliyle artan maluliyetin bulunmadığı, davacı tarafça geçici iş göremezliğe yönelik talebin de olduğu bildirilmiş ise de; geçici iş göremezliğin ilk karardan sonraya yönelik bir durum olmadığı, Antalya Asliye 1. Ticaret Mahkemesi dosyasında davanın feragatle sonuçlandığı, feragate konu ibranamenin o tarihe kadarki geçici ve sürekli iş göremezlik, tedavi, bakım – bakıcı masraflarına ilişkin olup, hepsini kapsadığı, bu haliyle bu aşamada davanın feragatle sonuçlanma durumu da nazara alınarak geçici iş göremezlik zararı talebinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, müvekkili tarafından rapora itiraz edilmesine rağmen ek rapor alınmadığını, davanın gelişen maluliyet nedeniyle açıldığını ve taleplerinin gelişen geçici ve sürekli iş göremezlik zararına ilişkin olduğunu, müvekkilinin daha önce açtığı davada kalıcı iş göremezliğe ilişkin 50.000,00 TL ve vekalet ücreti için 5.850,00 TL ödeme yapıldığını, davalının beyanında bu şekilde olduğunu, davacıya ödemenin %20 maluliyet üzerinden yapıldığının davalı tarafından eldeki davada bildirildiğini, buna göre dahi tazminatın 72.000,00 TL olacağını, bu durumda mahkemece bilirkişiye davalının 50.000,00 TL sürekli iş göremezlik ödemesi üzerinden hesaplama yapılarak, maluliyetinin yüzde kaç alındığı belirlenerek davalı vekilinin 24/04/2019 tarihli beyanı uyarınca müvekkile geçici iş görmezlik ödemesi yapmadığının da kabulü ile geçici iş göremezlik ödemesine ilişkin bilirkişiden ek rapor alınması gerekirken sadece davalı beyanlarına itibar edilerek davanın tümü ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir. Davacı, aynı kaza nedeniyle Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/833 E. Sayılı dosyası ile tazminat davası açtığını, ancak 28/11/2016 tarihinde davalının 50.000,00 TL ödemesi ile davanın feragat ile sonuçlanmış ise de sonrasında şikayetlerinin artması ve maluliyetinin yükseldiği iddiası ile gelişen durum nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/833 E. sayılı dosyası ile açılan davadan feragat ettiği ve kesinleştiği, ayrıca davacının 28/11/2016 tarihli “Sulh Protokolü, İbraname ve Feragatname” başlıklı anlaşma ile “kalıcı iş göremezlik, geçici iş göremezlik, tedavi ve bakıcı masrafı” olarak 50.000,00 TL ve 5.850,00 TL vekalet ücreti ödenmesi hususunda anlaştıkları, artan maluliyetin de kanıtlanmadığından bahisle feragat nedeniyle yeniden dava açılamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Bedensel zararlarda, uğranılan zararın tespit edilebilmesi için, meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak, öncelikle zarar nedeniyle gerekli tedavi sürecinin bitmiş olması gerekir. Zira, tedavi devam ederken zarar gören kişinin sürekli ve geçici işgöremezlik durumu tam olarak tespit edilemez. Daha açık bir ifade ile tedavi devam ederken kişinin yaralanma nedeniyle maluliyeti olup olmadığı ve varsa oranının ne olduğu tam olarak tespit edilemez.
Diğer yandan, bedensel zararlarda, ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/9532 E. 2022/4339 K.)
Somut olayda, davacı 12/08/2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle kaza tarihinden yaklaşık 3,5 ay sonra 28/11/2016 tarihinde açtığı dava ile maluliyeti nedeniyle 1.000,00 TL tazminat talep etmiş, 29/11/2016 tarihli dilekçesi ile de, açılan davadan feragat etmiştir. Feragat tarihinde dosyada alınan maluliyet raporu bulunmadığı gibi, taraflar arasında tanzim edilen 28/11/2016 tarihli “Sulh Protokolü – İbraname ve Feragatname” başlıklı belgede de, davacıya ödenecek tutarın kalıcı ve geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve bakıcı masrafları ile iş gücü kaybı zararlarına ilişkin olmak üzere toplam 50.000,00 TL olduğu belirtilmesine rağmen, taraflarca kabul edilen maluliyet oranına ilişkin bir tespit bulunmamaktadır.
Mahkemece, hükme esas alınan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 04/09/2018 tarihli 2637 E. sayılı raporda “29.12.1966 doğumlu …TC kimlik numaralı …’un 12.08.2016 tarihli yaralanması neticesinde;
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alındığında kişinin özür oranının %12(yüzde oniki) olduğu,
Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alındığında vücut genel çalışma gücünden %41,2 (yüzde kırkbirvirgüliki) oranında kaybettiği,
9(dokuz)ay süre ile iş göremezlik halinde/ kaldığı kanaatinde olduğumuz hususları saygılarla arz olunur.” şeklinde tespit edildiği, sonrasında alınan 06/08/2019 tarihli ek raporda ise iki farklı oran verilmesinin sebebi açıklanmakla yetinilmiştir. Mahkemenin gerekçesinde de açıklandığı gibi feragat tarihinde maluliyet oranına ilişkin bir tespit ve değerlendirme bulunmamaktadır.
Öte yandan, davalı vekili tarafından müvekkilinin %20 maluliyet oranına göre ödeme yaptığını ileri sürmüş ise de, buna ilişkin taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığı gibi, buna ilişkin delil de sunulmamıştır.
Davacının daha önce açılan davadan feragati kazadan yaklaşık 3,5 ay sonra yapılmış, mahkemece alınan raporda ise iyileşeme süresi 9 ay olarak tespit edilmiştir. Davacının feragat tarihinde alınan maluliyet raporu da olmadığına göre, mahkemece öncelikle davacının meydana gelen yaralanması nedeniyle davadan feragati tarihi itibariyle tedavinin sona erip ermediği, feragat tarihi itibariyle iyileşme süresi dolmayan davacının maluliyetinin tespitinin mümkün olup olmayacağı ve hangi tarihte maluliyetinin belirlenebileceği hususunda rapor alınarak, davacı ile davalının anlaştıkları ve davadan feragat edildiği tarihte maluliyetinin tam olarak belirlenememesi durumunda, gelişen durum nedeniyle zararlarını davalıdan talep edebileceğinden, bu hususta rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmaksızın ve değerlendirilmeksizin, davacının talebini değerlendirmek açısından yeterli olmayan maluliyet raporuna göre karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle davacının davalı ile sulh oldukları ve davasından feragat ettiği tarihte, trafik kazasından kaynaklanan tedavisinin devam edip etmediği, tedavisi sona ermiş ise davacının iyileşip iyileşmediği, iyileşmiş ise feragat tarihinde maluliyetinin tam olarak tespitinin mümkün olup olmayacağının değerlendirildiği, ayrıca geçici iş göremezlik süresinin ve maluliyet oranın tespit edildiği kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan rapor alınarak, feragat tarihinde tedavisinin devam ettiğinin yahut maluliyetinin tespitinin mümkün olmayacağının anlaşılması halinde, taraflar arasındaki sulh anlaşmasında belirli bir maluliyet oranı kabul edilmemiş olması da nazara alınarak, ödeme tarihi itibariyle davalının tazminat sorumluluğunun sona erip ermediğinin değerlendirildiği aktüer hesap raporu alınarak, davacının Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/833 E. sayılı dosyasındaki feragatinin eldeki davaya etkisi değerlendirilerek sonucuna göre olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 06/11/2019 tarihli 2018/209 Esas – 2019/939 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı taraftan İstinaf peşin harcı olarak alınan 54,40 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.