Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/728 E. 2023/302 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/728 – 2023/302
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/728
KARAR NO : 2023/302

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI : 2020/270 Esas 2020/719 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücuen)

KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı, davalının sigortalısı olduğu aracın, ehliyetsiz sürücü … sevk ve idaresinde iken 29/05/2013 tarihinde Ankara ilinden Bolu iline seyri sırasında Çaydurt Mah. 5. Km 300 metreye geldiğinde aracını yolun sağ tarafına tedbir almadan ve aracın arka kısmında herhangi bir uyarı işareti koymadan aracından yol içerisine indikten sonra aynı yöne seyretmekte olan … plakalı çekicinin …’ya çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, kazada KTK 84/k yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama ile yine aynı kanunun 36. maddesinin motorlu araçların sürücü belgesi sahibi olmayan kişiler tarafından karayollarında sürülmesine izin verilmesinin yasak olduğu kurallarının ihlali sonucu araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu bulunduğu, kazada müvekkili tarafından sigortalı aracın sürücüsü …’nın öldüğünü, ölümü sonucu desteğinden yoksun kalan mirasçıları tarafından müvekkili şirket aleyhine Ankara Asliye 10. Ticaret Mahkemesi’nin 2016/300 esas sayılı dosyası ile açılan dava sonucunda davacılara 312.928,24 TL tazminat ödendiğini, müvekkilinin işbu ödeme için rücu hakkını kazandığını, ZMSS genel şartları madde b.4/c’ye göre (tazminatı gerektiren olay, aracın KTK hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda meydana gelmiş ise) sigortacının sigorta ettirene rücu edebileceği, olayda davacı şirkete sigortalı araç sürücüsünün ehliyetsiz araç kullanması sonucunda sebebiyet verdiği zararlardan müvekkili şirket sigortalısı davalının ZMSS genel şartlarının b.4 maddesinin c bendine göre sorumlu olduğunu, araç sürücüsünün ehliyetsiz araç kullandığının tespit edildiğini, rücuen tazminat alacağının tahsili için Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12118 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk başvurusu sonucu görüşmenin olumsuz sonuçlandığını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi sunmamış, ön inceleme duruşmasında beyanında, dava konusu davacı sigorta şirketine sigortalı aracın, …’nın kullanımında olup kendisi üzerine sigorta ettirdiğini, ehliyetinin olduğunu söylediğini, ayrıca kaza anında kendisinin arabanın lastiğinin patlaması nedeniyle yol kenarında durduğunda çarpmanın olduğunu, bu olayda kusuru olmasının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, davacı sigorta şirketine sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde zarar görenlere ödenen destek zararının ZMMS Genel Şartları madde b.4/c uyarınca sigorta ettirene rücu istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkin olduğu; davacının Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/300 E. sayılı dosyasında aleyhine hükümedilen tazminat kapsamında sigortalısından rücu talep ettiği, dosyası kapsamına göre davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün 29/05/2013 tarihinde çift taraflı kaza sonucu öldüğü, mirasçıları tarafından davacı … Sigorta A.Ş. hakkında destekten yoksun kalma tazminatı için dava açıldığı, yapılan yargılama sonucu davacı … için 191.126,08 TL, … için 19.062,52 TL, … için 1.048,09 TL’nin 21/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, kararın 12/12/2019 tarihinde kesinleştiği, Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2019/6328 sayılı dosyası ile ilamlı takibe konu edildiği, 312.928,24 TL’nin 16/05/2019 tarihinde tahsil edildiğinin anlaşıldığını, eldeki davada uyuşmazlığın; davacı tarafça ölen …’nın mirasçılarına kesinleşen mahkeme kararı kapsamında icra yoluyla ödenen bedelin aracın ehliyetsiz sürücü tarafından kullanıldığından bahisle sigortalıya rücu talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının b.4 maddesi zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı başlıklı olup c bendi, tazminatı gerektiren olayın aracın KTK hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda meydana gelmiş ise … düzenlemesi yer aldığını, yine aynı genel şartnamenin a.3 maddesi teminat dışında kalan haller başlıklı olup, bentler halinde sigorta teminatı dışında kalan hususlar sayıldığı, dosya kapsamından; dava konusu trafik kazasının davalı …’ya ait … çekici ve yarı römorktan oluşan tırın sürücüsü …’nın olay yerine geldiğinde muhtemelen römorkun patlayan sağ ön tekerini kontrol için aracı emniyet şeridi üzerine çekip araçtan indiği, aracı kontrol için aracının sol tarafında ve sağ şerit üzerinde bulunduğu sırada kendisi ile aynı yönde seyir halinde olan dava dışı … yönetimindeki tırın sağ ön kesimi ile yol üzerinde bulunan …’ya çarpması şeklinde meydana geldiğinin anlaşıldığı, olay yerinin otoyol olup, otoyola yayaların girmesinin kesinlikle yasaklanmış olup, dava dışı araç sürücüsü …’ın yönetimindeki aracı ile otoyol üzerinde seyretmekte iken otoyolun sağ şeridinde bulunabilecek bir yaya beklentisi bulunmadığı gibi aydınlatmanın bulunmadığı bir kesimde gece koşullarında yol üzerindeki yayayı emniyetli bir zaman ve mesafe öncesinde fark etmesinin pek mümkün bulunmadığı, olayın oluşumuna etki eden kusurlu davranışının bulunmadığı kanaatine varıldığı, davalı araç malikinin maliki bulunduğu çekici aracını C sınıfı kamyonlar için yeterli çekiciler için yetersiz sürücü belgesini haiz müteveffa araç sürücüsünün yönetimine bırakmakla beraber söz konusu kazanın yetersiz sürücü belgesi ile araç kullanımına bağlı olarak meydana gelmediği, aracın hareket halinde iken herhangi bir trafik kazasına karışmadığı, çekici için yetersiz olmakla birlikte kamyonlar için yeterli bulunan C sınıfı sürücü belgesine sahip olması nedeniyle müteveffa sürücünün karayolu üzerinde bulunan sürücülerin ve yayaların alabilecekleri tedbirler konusunda bilgisi bulunduğu, araç malikinin olayın oluşumuna etki eden kural ihlalinin (KTK 85. maddesinde belirtilen sorumluluklar dışında) bulunmadığı, müteveffa yayanın KTK 68. maddesi a ve c bendi hükümlerine aykırı davranıp erişme kontrollü karayoluna (otoyol) yaya olarak girmekle kural ihlalinde bulunması nedeniyle kazanın meydana geldiği, bu nedenle de poliçe genel şartlarında belirtilen rücu koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın kanun hükümlerine, genel şartlara ve ilkelere aykırı olduğunu, aracın yeterli ehliyeti olmayan kişiler tarafından sevki sırasında meydana gelmesi halinde ehliyetsizlik ve kaza arasında uygun illiyet bağının bulunduğunu, araç sürücünün sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken olay mahallinde tedbir almadan ve aracın arka kısmına uyarı koymadan aracından yol içerisine inmesi ile aynı istikamete seyreden aracın çarpması ile vefat ettiğini, kazanın bu nedenle araç sürücüsünün ehliyetsiz olması ile meydana geldiğini, davalının yetersiz ehliyeti olan sürücüye aracını kullandırdığını, müteveffanın otoyola yaya olarak gelmediğini, kazanın da araçtan indikten sonra meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurunun bulunduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte emniyet şeridinde duruduğu kabul edilse dahi gerekli önlemleri alması gerektiğini, yeterli sürücü belgesi olsaydı bu önlemleri alacağını, bu nedenle hükme esas alınan raporun yeterli ve elverişli olmadığını, bilirkişi raporunun dilekçe ekindeki emsal Yargıtay içtihatı ile de çelişki oluşturduğunu, dosyanın itirazlarını karşılayacak şekilde üniversitelerin makine mühendisiliğinde görevli öğrtim üyelerinden ve trafik kusur bilirkişisinden oluşuşacak heyete tevdi edilerek rapor alınması gerektiğini, belirterek kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle zarar görenlere yapılan destek tazminatı ödemesinin, vefat eden sigortalı araç sürücüsünü yeterli ehliyeti olmaması nedeniyle ZMMS Genel Şartları gereğince, sigortalısından rücuen tahsili istemiyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemidir. Davacı, kazada vefat eden sigortalı araç sürücüsünün yakınları tarafından açılan davada, mahkemece zararın teminat kapsamında kaldığının tespit edilmesi nedeniyle ödemek durumda kaldığı bedeli rücuen akidinden (sigortalısından) talep etmiş, mahkemece kazanın oluş şekline göre sigortalı araç sürücüsünün, sürücü belgesinin yetersiz olmasının kazanın meydana gelmesinde tesiri olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
2918 Sayılı Yasada, motorlu araçların karıştığı kazalarda işletenin sorumluluğundan kaynaklanan zararları karşılanması için Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılması gerektiği düzelnemiş. KTK’nın 91. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” denilmiştir. Yasa’nın 85/1 maddesinde ise; ” Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
…” denilmek suretiyle, “motorlu aracın işletilmesi ile ” oluşan zararlardan işletenin sorumluluğu düzenlenmiştir. Dolayısı ilgili madde kapsamında işletenin sorumlu olduğu zararları üstlenen sigorta şirketinin sorumluluğu açısından da, eyleminin 2918 sayılı Yasa Kapsamında kalması yanı sıra “motorlu aracın işletilmesi ile ” meydana gelmiş olması aranmalıdır. Bu kapsamda kalmayan bir durumda, sigorta şirketinin sorumluluğu da olmayacağı aşikardır. Bu nedenle meydana gelen kazada aracın işletilme halinde sayılıp sayılmayacağı, sürücünün işletilme halinde iken kusurlu davranışlarının tereddüt yaratmayacak şekilde tespit edilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; sigortalı araç sürücüsünün araç ile seyri sırasında aracının arızalanması yahut farklı bir nedenle yol kenarında durarak, aracı ile ilgilendiği sırada başka bir aracın çarpması neticesinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, sigortalı araç sürücüsünün yakınları tarafından, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmiş olmasında kusurlu olduğundan bahisle, sigorta şirketi aleyhine Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/300 E. sayılı dosyasında dava açmışlar, mahkemece yapılan yargılama sırasında vefat eden sürücünün kazanın meydana gelmesinde kural ihlali olduğu değerlendirilerek %100 kusurlu olduğu, çarpan araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu kabul edilerek, sigorta şirketinin destek zararından sorumlu olduğuna karar verilmiştir.
Eldeki davada hükme esas alınan 23/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda ise, vefat eden yaya olarak otoyola girdiğinden bahisle yayalara ilişkin trafik kurallarına uymadığından bahisle kusur izafe edilmiş, sürücü olarak kural ihlali ve kaza ile illiyeti değerledirilmemiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, sigorta şirketinin sorumluluğuna “motorlu aracın işletilmesi” durumda oluşan zararlar kapsamında gidilebileceğinden, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/300 E dosyasında alınan bilirkişi raporunda ise, vefat edenin araç sürücüsü olması ve bu kapsamdaki kural ihlali bulunması ve kazaya aracın işletilmesinin sebep olduğu kabul edilerek sigorta şirketinin sorumluluğuna karar verildiğinden, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/300 E. Sayılı dosyasında alınan rapor ile hükme esas alınan rapor arasında çelişki bulunmaktadır. Bu durumda raporlar arasındaki çelişki giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemeyeceğinden, mahkemece bu husus değerledirilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmiş olduğundan davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Bu durumda; mahkemece kazaya ilişkin varsa ceza dosyası ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/300 E. sayılı dosyasının tamamı dosya içerisine kazandırılarak, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden yahut İTÜ öğretim üyeleri veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan, olaydaki kusur durmunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edildiği, araç sürücüsünün kural ihlali bulunup bulunmadığı, kural ihlalinin bulunması halinde kazaya etkisinin değerendirildiği, mevcut raporların da irdelendiği ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, kararın uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan karar verilmiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-6. Maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeninden görülerek, yukarında açıklanan eksiklikler giderilerek davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derce mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 23/12/2020 tarihli 2020/270 Esas 2020/719 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırlan 59,30 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.