Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/710 E. 2023/416 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/710
KARAR NO : 2023/416

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2020
NUMARASI : 2019/319 Esas 2020/418 Karar

DAVACI : … – TCK:…
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıya ait… plaka sayılı aracın 26/12/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı … tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılan, davalı …’nin maliki ve işleteni, davalı …’in sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın çarpması neticesinde hasar gördüğünü, davacıya ait aracın sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, araçta meydana gelen hasarın kasko sigorta şirketi tarafından karşılandığını, ancak araçta meydana gelen değer kaybının ve araçtan mahrum kalınan günlere ilişkin zararın başvurularına rağmen karşılanmadığını belirterek 200,00 TL değer kaybının davalılardan müştereken ve müteselsilen, 100,00 TL araç mahrumiyet zararının ise davalılar … ile davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.315,00-TL olan değer kaybından 1.960,00-TL ödemeyi mahsup ettiğini belirterek, 1.355,00 TL araç değer kaybı ve 700,00 TL araç mahrumiyet bedelinin ödenmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde, kazaya sebebiyet veren ve maliki göründükleri aracın uzun süreli araç kiralama sözleşmesi ile …ne kiralandığını, aracın tesliminin yapıldığını, değer kaybının sigorta poliçe kapsamında bulunduğunu, aracın kullanılamamasına ilişkin zararın ise zararın doğrudan zarar olmaması nedeniyle davacı tarafından ispatlanmasının gerektiğini, maliki bulundukları, ancak işleteni olmadıkları aracın meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını belirterek davanın husumet nedeniyle, olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, değer kaybına ilişkin zararın dava öncesinde ödendiğini, gerçek zararın yürürlükte olan genel şartlar ekinde yer alan cetvel uyarınca yapılmasının gerektiğini, dolaylı zarar niteliğindeki zararların poliçe teminatında bulunmadığını, faiz talebinin kabul edilemez nitelikte olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … davaya karşı beyanda bulunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 26/12/2018 tarihinde davacıya ait araca, davalı …’nin kayden maliki olduğu, davalı … tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenlenen, davalı … yönetimindeki aracın çarpması sonucunda meydana gelen kaza neticesinde hasara uğradığı, hasara ilişkin zararın davacıya ait aracın kasko poliçesi kapsamında ödendiği, alınan bilirkişi raporu ile meydana gelen kazada davalı …’in % 100 oranında kusurlu olduğu, meydana gelen hasarın 7 günlük süre içerisinde onarılmasının mümkün olduğu, bu hali ile araç mahrumiyet zararının 700,00 TL olduğu ve hasar miktarı ile hasarın meydana geldiği aksamlar dikkate alındığında davacıya ait araçta oluşan değer kaybı miktarının 3.315,00 TL olduğunun tespit edildiği, dosya kapsamına sunulan Operasyonel Araç Kiralama Sözleşmesi ile davalı … ile dava dışı …’nin araç kiralama sözleşmesini imzaladıkları, sözleşme kapsamında … plaka sayılı aracın 03/10/2015 tarihinde davalı …’e teslim edildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uzun süreli kira sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, kaza tarihi itibari ile de davalı … tarafından kullanıldığı, bu hali ile davacıya ait aracın zarar görmesine neden olan aracın uzun süreli ve üçüncü kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi ile kiralama işleminin yapıldığı, aracın sözleşme kapsamında fiilen teslim edildiği anlaşıldığından davalı şirket yönünden davanın husumetten reddi gerektiği, değer kaybı tazminatından sigorta şirketi ile sürücü davalının, araç mahrumiyet zararından ise davalı sürücünün sorumlu olduğu anlaşıldığından ıslah da nazara alınarak davanın kısmen kabulü ile, davalı … yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, araç değer kaybı tazminatına yönelik davanın kabulü ile 1.355,00 TL araç değer kaybı tazminatının davalı … yönünden kaza tarihi olan 26/12/2018 tarihinden, davalı … yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile eksik ödeme tarihi olan 28/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, araç mahrumiyet zararı tazminatına yönelik davanın kabulü ile 700,00 TL araç mahrumiyet bedelinin davalı …’den kaza tarihi olan 26/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, değer kaybının eksik hesaplandığını, mahkemece en azından reel piyasa koşullarına göre yapılan hesap kapsamında davanın kabul edilmesi gerektiğini, genel şartlara göre zarar hesabının doğru olmadığını, piyasa şartlarına göre yeniden zarar belirlenmesi gerektiğini ve davalı … şirketinin tüm alacak kalemlerinden müştereken sorumlu olması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, HMK’nın 355. maddesi kapsamında, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davacının aracına, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı ve diğer davalıların sürücüsü ve işleteni oldukları aracın çarparak zarar vermesi nedeniyle araçtaki değer kaybı ve ikame araç bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yer alan; “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve Genel Şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve Genel Şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu maddelerdeki “Genel Şartlar” ibarelerini iptal etmesi sonucu değer kaybı tazminatı öncelikle Karayolları Trafik Kanunu’nun hükümlerinin, bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda ise Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümlerinin usul ve esasları çerçevesinde belirlenecektir. Bu Kanun’larda açıkça düzenlenmiş hususlarda Genel Şartlar ile Kanun’un kapsamını daraltan ya da genişleten hükümleri uygulanmayacaktır. Genel şartlar, TTK’nın 1425 ve Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile Genel Şartların hükümleri uygulanacaktır. Anayasa mahkemesinin iptal kararı derdest olan eldeki davada da uygulanması gerekmektedir. Bu durumda; değer kaybının ZMMS Genel Şartlarına göre hesaplanmasının yasal dayanağı kalmamış olup, gerçek zarar ilkesi gereğince değer kaybının, kaza tarihindeki serbest piyasa koşullarına göre, aracın kazadan önceki değeri ile onarım sonrası değeri arasındaki farka göre belirlenmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, davacıya ait aracın modeli, markası, kilometresi, özellikleri ve kaza öncesi durumuna göre olay tarihindeki hasarsız hali ile 2. el piyasa rayiç değeri ile kaza sonucu oluşan hasarları onarıldıktan sonraki hali ile yine olay tarihi itibariyle 2. el piyasa rayiç değerinin tespiti hususunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınmalı ve aradaki fark kadar araçta değer kaybı zararı oluşacağının kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen şekilde yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davacının sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13/10/2020 tarihli 2019/319 Esas 2020/418 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.