Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/707 E. 2023/356 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/707 – 2023/356
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/707
KARAR NO : 2023/356

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2020
NUMARASI : 2014/1085 Esas – 2020/455 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 15/09/2013 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile davalı …’a ait diğer davalı sigorta şirketi nezdinde KKT.nın ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin yaralandığını, kazanın … plakalı aracın kusuru ile meydana geldiğini, müvekkilinin yaralanması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkilinin zararından davalıların sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın ve müvekkilinin uğramış olduğu manevi üzüntüyü bir nebze azaltmak adına 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 12/05/2020 tarihli dilekçesi ile alacak taleplerini 647,18 TL geçici iş göremezlik ve 48,30 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 695,48 TL’ye yükseltmiş noksan harcı tamamlamıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 26/07/2013- 15/01/2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, kusur ve maluliyet oranlarının Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edilmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, avans faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin alkollü araç kullanması ile ilgisinin bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde karşı tarafın kusurlu olduğunu, müvekkilinin davacının giderlerini karşılamak için elinden geleni yaptığını ancak kabul edilmediğini, müvekkilinin tek ve asli kusurlu olduğu iddiasını kabul etmediğini, davacının zararlarının tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 15/09/2013 tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile davalı …’ın sevk ve idaresindeki diğer davalı Sigorta şirketine ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığı, davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin 15/09/2013 tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, kazanın oluşumunda, meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç sürücüsünün %80, … plakalı araç sürücüsünün %20 kusurlu bulunduğu, davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminata ilişkin olduğu, davalı sigorta şirketinin kazaya neden olan aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olduğu, davacının alınan aktüer raporuna göre; davacının sürekli maluliyetine ilişkin maddi zararının bulunmayacağı, 647,18 TL geçici iş göremezlik tazminatı zararı bulunduğu, tazminattan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalı yönünden olay tarihi olan 15/09/2013 tarihinden itibaren kazaya karışan aracın hususi olması nedeniyle yasal faizi talep edilebileceği, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; davacı yanın geçiçi iş göremezlik tazminatı isteminin kabulü ile 647,18 TL’nin davalı Sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limitleriyle sınırlı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise 15/09/2013 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının tedavi giderleri isteminin reddine, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 1.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kusur raporunun hatalı olduğunu, kazanın … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın alkollü araç kullanması ve hatalı sollama yapması sonucunda gerçekleştiğini, davalı …’ın hatalı sollama yaparak şerit ihlali yaptığının ise tüm beyan ve delillerle dosyada sabit olduğunu, bunlara rağmen …’ın olayda %20 (yüzde yirmi) tali kusurlu olduğunun tespitinin gerçeklikle bağdaşmasının mümkün olmadığını, raporda…’ın şerit izleme kurallarına uymayıp şerit ihlali yaparak olaya sebebiyet vermesi nedeniyle %80 (yüzde seksen) asli kusurlu bulunmasının ise dosyanın içeriğiyle kesinlikle bağdaşmadığını, dinlenen tanıkların davalı …’ın kendilerinin seyrettiği şeride girmesi sonucu kazanın gerçekleştiğini açıkça beyan ettiklerini, ayrıca kaza tespit tutanağındaki çarpışma noktası incelendiğinde kazanın müvekkilin içinde bulunduğu aracın seyir ettiği ve araca ait şeritte gerçekleştiğinin görüldüğünü, her ne kadar kaza tespit tutanağındaki çarpma noktasının nazara alındığı belirtilmiş ise de; bu tutanağın her zaman aksi ispat edilebilir nitelikte olduğunu, dosya içerisindeki tanık ifadeleri, tüm deliller ve olayın oluşu nazara alındığında yolda yığılmış bulunan kumdan ötürü şeritte daralma olduğu, kazanın olduğu saat itibariyle havanın karanlık olduğunu, ayrıca kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere yol şerit çizgisinin de bulunmadığını, bu durumda sürücü…’ın şerit ihlali yapmadığı, yoldaki daralmadan dolayı böyle bir izlenim oluştuğu bu nedenle kusurlu olmadığı, raporda yolun daralması ve yol şerit çizgisinin bulunmaması, havanın karanlık olması ile ilgili hiç bir değerlendirmenin yapılmadığını, ayrıca …’ın alkollü olmasına rağmen bu duruma kusur tespitinde hiç değinilmemesinin isabetsiz olduğunu, ayrıca müvekkilin maluliyetine ilişkin alınan rapora karşı itirazların da değerlendirilmeden karar verildiğini, mahkemeye ibraz edilen 20/09/2018 tarihli ve 1080 karar nolu Adli Tıp Raporu’nda müvekkil için mütalaa edilen iyileşme (iş göremezlik) süresinin fazlasıyla kısa ve eksik belirlendiğini, müvekkilin söz konusu kaza nedeniyle gözünden ve dizinden yaralandığını, … bölümünde okumakta olan müvekkil, kaza sonucu yaralanması nedeniyle derslerine çalışamadığını ve sınıfta kaldığını, kazadan dolayı müvekkilin gözüne giren cam tozlarının halen gözünde olduğunu, tazminat hesaplamalarının da hatalı olduğunu, asgari ücret miktarının düşük alındığını, ayrıca müvekkil kaza geçirdiği dönemde sadece öğrenci olmayıp öğrenimini açık öğretim yoluyla gördüğü için akvaryumcuda çalışmakta olduğundan ücretinin asgari ücretten yüksek olduğunu, her ne kadar mahkemece hükmedilen miktarın kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle maddi tazminat yönünden verilen kararın kesin olduğu belirtilmiş ise de, maluliyet oranı ve kusur oranının daha yüksek olduğu iddia edildiğinden maddi tazminat miktarını da istinaf ettiklerini, ayrıca hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Her ne kadar mahkemece karar maddi tazminat yönünden kesin olarak verilmişse de, davacının maluliyete ve kusura itirazı bulunduğu ve kesinlik miktarı alacağın tamamına göre belirleneceği anlaşılmakla istinaf incelemesi yapılmıştır.
Kusura ilişkin olarak, 15.09.2013 günü saat 20:30 sıralarında sürücü …, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Aydan Caddesi Şentepe istikametine seyirle olay yerine geldiğinde, karşı istikametten seyirle gelen sürücü…’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile çarpışmaları neticesi dava konusu yaralanmalı olay meydana gelmiştir.
Hükme esas alınan ve Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, dosya kapsamındaki ifadeler, bir adet Cd içerisindeki kaza fotoğrafları, tüm bulgular ve olay yeri basit krokisi incelenip durum değerlendirilmesi yapıldığı, olayı dışarıdan gören tanık beyanı ve kamera görüntüsü bulunmayıp sürücü…’ın mahkemedeki beyanı ve kaza tutanağında sürücülere ait olduğu belirtilen beyanlar ile basit krokideki gösterimden, sürücü…’ın, inşaat çalışması nedeniyle daralan iniş eğimli yol kesiminde önündeki bir aracı sollamak isterken şerit ihlali yaptığı görüş ve kanaatine varılmış olması yanı sıra, sürücü …’ın da çizgiyle bölünmüş yolda yolu ayıran çizgiye oldukça yakın seyredip olayı önlemeye yönelik hiç önlem almamakla kusurlu olacağı görüş ve kanaatiyle…’ın %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu, …’ın %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu belirtilmiş olup, kusur raporunun oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu ve her ne kadar davacı yolcu olup kusurlu değil ise de, dava dilekçesinde davalının tam kusuruna dayanıldığı bu nedenle dava dışın şahsın kusuruna tekabül eden miktara hükmedilemeyeceği anlaşılmıştır.
Maluliyete ilişkin olarak ise, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalının 16/06/2016 tarihli raporunda; davacının sekel mahiyetinde bir arazı olmadığından, 15/09/2013 tarihindeki yaralanması nedeniyle maluliyet tayinine mahal olmadığı, geçici iş görmezlik süresinin 30 (otuz) gün olduğu, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 09/08/2017 tarih ve 17360 karar nolu mütalaasında; davacının 15/09/2013 tarihinde geçirdiği araç içi trafik kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin 15/09/2013 tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği kayıtlı olduğu, çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen raporda, iyileşme (iş göremezlik) süresinin 15/09/2013 tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa edilmiş olup, çelişkinin giderildiği ve geçici iş göremezlik süresinin somut olaya uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin olarak ise, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır (HGK 23/06/2004, 13/291-370). Zira MK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, Kanun’un hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir. Belirtilen bu hususlar, özellikle kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.