Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/663 E. 2023/458 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/663
KARAR NO : 2023/458

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2020
NUMARASI : 2016/441 Esas – 2020/696 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 29/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 21/03/2016 tarihinde davalı şirkete ZMMS ile sigortalı aracın, yaya olan müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, maluliyetinin meydana geldiğini zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin bedensel zararı nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatı olarak 125,00 TL ile sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 125,00 TL olmak üzere toplam 250,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 14/10/2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini 59.280,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 8.351,85 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 67.632,32 TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde: dava tarihinden önce yürürlüğe giren 6704 sayılı yasanın 5. maddesi gereğince davacının dava öncesinde müvekkili şirkete başvurusu bulunmadığından davanın esasa girilmeden reddi gerektiğini, kusur ve zararın ispatı halinde müvekkilinin sorumluluğunun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasına dayalı olarak sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olduğu, kaza tarihindeki yönetmelik hükümleri göz önünde bulundurularak davacının sürekli ve geçici maluliyet durumunun tespiti bakımından, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan ek raporda; davacının 21/03/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle bedensel özür oranının %17 olduğunun, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği; aktüer ve kusur bilirkişisinden alınan 02/01/2019 tarihli raporda; meydana gelen kazada davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün %50 oranında, davacı yaya …’ın %50 oranında kusurlu olduğunun, davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 9.266,81 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan bakiye tazminat alacağının ise 38.637,85 TL olduğunun bildirildiği, davacı vekilinin itirazı üzerine tarafların kusur durumunun tespiti yönünden bir kez de İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor istenildiği, ATK’nın 16/04/2020 tarihli raporunda; sürücü…’in %70 oranında, davacı yayanın %30 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, raporun karar vermeye elverişli olduğu, tespit edilen kusur oranlarına göre hesap bilirkişisinden alınan ek raporda, davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 8.351,85 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan bakiye tazminat alacağının ise 59.280,47 TL olduğunun bildirildiği; ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporu ve aktüer hesap bilirkişisinden alınan ek raporun karar vermeye elverişli olduğu, davacının bilirkişi tarafından hesaplanan zararını davalıdan talep etmekte haklı olduğu gerekçesi ile “Davanın kabulüne, 8.351,85 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 59.280,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 67.632,32 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 11/05/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigortadan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan maluliyet oranına yönelik raporun yeterli olmadığını, raporun ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan alınması gerektiğini, taraflara istinat edilen kusur oranının da uygun olmadığını, davacının kavşak noktasında, kendi güvenliğini sağlamaksızın taşıt yoluna girmesi ile kazanın meydana geldiğini, davacının belirtilen yerde yaya geçidi, okul geçidi, kavşak giriş çıkışı olmaması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, Yönetmelikte yayalar için getirilen düzenlemeye uymaksızın karşıya geçmeye çalıştığını, davacının kaza tespit tutanağında, sigortalı aracın geldiği yönü dahi hatalı bildirdiği dikkate alındığında yolu kontrol etmeden yola atlamış olduğunun sabit olduğunu, bu duruma göre müvekkiline kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, SGK tarafından gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini, gelir bağlanmış ise mahsubunun gerekeceğini, müvekkilinin geçici iş göremezlik zararlarından sorumluluğu bulunmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, bilirkişi raporunun da hesap hataları içerdiğini, bakiye ömrün TRH2010 Yaşam Tablosuna göre yapılması gerekmekle birlikte, hesaplamanın 99 yaşa kadar değil, ZMMS Genel Şartlarına göre yapılması gerektiğini, yine hesaplamada davacının gelirinin bilinen dönem için o dönemdeki gelirine göre hesaplanması gerektiğini, bilirkişi tarafından 2019 yılı gelirine göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Kaza tespit tutanağına ve dosya kapsamına göre; 21/03/2016 günü saat 20.45 sıralarında davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken gidiş istikametine göre yolun sol tarafında bulunan kavşak girişinde yolun solundan sağına karşıdan karşıya geçmek isteyen davacı yaya …’a çarpması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağında kazanın oluş şeklinin belirlenememesi nedeniyle kusur belirlemesi yapılamadığı, ancak ceza dosyasında taraf beyanları ve görgü tanıklarının beyanları da değerlendirilmek suretiyle alınan raporlarda, davacı yayanın kavşak başından yolun karşısına geçmek istediği sırada kazanın meydana geldiği kabul edilerek kazanın meydana gelmesinde davacı yayanın kavşak başında taşıt yolundan geçişi sırasında gerekli dikkati göstermemiş olması nedeniyle tali kusurlu, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün ise kavşak başından karşıya geçmekte olan yayaya ilk geçiş hakkını vermemesi nedeniyle asli kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Mahkemece kusur bilirkişisinden alınan 02/01/2019 tarihli raporda kazanın oluş şeklinin tam olarak belirlenmediğinden bahisle tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilmişken, rapora itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 16/04/2020 tarihli raporda, ceza dosyasındaki tanık beyanları ve ifadeler, olay yeri özellikleri değerledirilmek suretiyle kazanın yukarıda açıkladığı şekilde meydana geldiği kabul edilerek; sürücü…’in meskun mahalde seyri sırasında yola gereken dikkatini vermesi, seyrini kavşağa yaklaştığını dikkate alarak sürdürmesi, kavşak girişinde karşıdan karşıya geçmek isteyen yayayı dikkate alıp yayaya ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip sevk ve idaresindeki otomobilin yolun solundan sağına karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaya çarptığı olayda asli %70 oranında kusurlu olduğunun, davacı yaya …’ın ise karşıdan karşıya geçmek istediği sırada taşıt yolu üzerinde seyreden araçların seyir durumunu dikkate alması, gelen araçlar nedeniyle etkili korunma tedbiri alması gerekirken bu hususlara riayet etmeden karşıdan karşıya geçmek istediği sırada sağ tarafından gelen otomobilin kendisine çarptığı olayda tali %30 oranında kusurlu olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
Davacının maluliyet/özür durumunun tespiti için Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Davalı Başkanlığından alınan 01/06/2016 tarihli raporda; davacının kazaya bağlı yaralamasına ilişkin tedavi evrakları incelenerek ve muayenesi yapılmak suretiyle son durumu değerledirilmek suretiyle kazaya bağlı yaralanması nedeniyle engel oranın %17 olduğu, iş göremezlik süresinin 9 ay olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Tespit edilen kusur oranı ve maluliyet/engel oranı ile asıl rapora yönelik taraf itirazlarının değerlendirdiği aktüer hesap bilirkişisinden alınan 16/09/2020 tarihli ek raporda ise; davacının muhtemel yaşam süresi PMF1931 Yaşam Tablosuna göre tespit edilerek, bilinmeyen (işleyecek) dönem hesabında “Progresif Rant Yöntemi” uygulanmak suretiyle bilinmeyen dönem zararı hesaplanarak, davacının geçici iş göremezlik tazminatının 8.351,85 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 59.280,47 TL olarak tespit edildiği, mahkemece de, söz konusu rapor çerçevesinde davanın esası hakkında karar veriliği anlaşılmıştır.
1-Davalı vekili tarafından maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu’ndan alınması gerektiğini ileri sürerek rapora itiraz edilmiş ise de, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından maluliyet/engel durumunun tespiti açısından Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulu yanı sıra Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından alınan raporlar çerçevesinde karar verilebileceğinin kabul edilmiş olmasına, alınan raporun davacının tedavi evrakları ve muayenesi yapılarak, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimsenen kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde tanzim edilmiş olmasına göre davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili tarafından kusur raporuna da itiraz edilmiş ise de, kazanın, davacı yayanın kavşak başından yolun karşısına geçişi sırasında meydana geldiği, kaza tespit tutanağı, ceza dosyasında alınan savunma, müşteki ifadesi ve tanık beyanları ile sabit olup KTK’da kavşak başında yayaların taşıt yolundan karşıya geçerken ilk geçiş hakkına sahip olmasına, kaza tespit tutanağındaki kroki ile de tespit edilen çarpma noktasına göre; kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün asli %70 oranında, davacı yayanın %30 tali kusurlu kabul edilmiş olmasının tespit edilen olayın oluş şekline uygun olması nedeniyle davalı vekilinin kusur oranına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekili tarafından, davalıya gelir bağlanıp bağlanmadığı araştırılmadan rapor tanzim edildiği ve raporun hatalı olduğu ileri sürülmüş ise de; SGK tarafından, kaza neticesinde davacıya gelir ve aylık bağlanmadığının 24/06/2016 tarihli yazı ile bildirilmiş olması sonrasında yazı cevabı nazara alınarak hesaplamanın yapıldığı; aktüer hesap raporuna yönelik istinaf dilekçesinde ileri sürüdüğü ve hatalı olduğunu belirttiği hususların mahkemece hükme esas alınmayan 01/02/2019 tarihli asıl raporda yapılan hesaplamaya yönelik olduğu, hükme esas alınan ek raporda ise hesaplamanın PMF1931 Yaşam Tablosu uygulanmak suretiyle tespit edilen muhtemel yaşam süresi sonuna kadar yapıldığı ve bilinmeyen (işleyecek) dönem hesabında, davalının iddiasının aksine “progresif rant yöntemi” uygulandığı, iddia edilen şekilde raporda bir hatanın bulunmadığı, her ne kadar hesaplamanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin içtihat değişikliği nedeniyle TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi tespit edilerek, “progresif rant yöntemi” uygulanarak yapılması gerekmekte ise de, PMF 1931 Yaşam Tablosunun uygulanmış olmasının davalı lehine olması nedeniyle davalı vekilinin aktüer hesap raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, geçici iş göremezlik zararlarının KTK’nın 98. maddesi kapsamında SGK’nın sorumluluğu kapsamında olmaması yanı sıra KTK’nın 92. maddesinde de sigorta teminatı dışı haller arasında sayılmamış olması nedeniyle, işletenin sorumlu olduğu bu zararlardan, işletenin sorumluluğunu üstlenen davalının da sorumlu tutulmasında isabetsizlik olmamasına göre; davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 4.619,96 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.155,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.464,96 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 29/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.