Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/644 E. 2023/276 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/644
KARAR NO : 2023/276

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2020
NUMARASI : 2017/672 Esas – 2020/764 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 30/07/2017 tarihinde davacı adına kayıtlı … yabancı plakalı araç ile davalılardan … adına kayıtlı … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında yaralananların olduğunu, kazaya sebep olan … plakalı aracın sürücüsünün davalı … olduğunu ve kaza tarihi itibariyle davalı … Kooperatifine sigortalı olduğunu, bu sebeple Sigorta Kooperatifine 01/08/2017 tarihinde başvuru yapıldığını ve 29/09/2017 tarihinde bir kısım ödemeler yapıldığını ancak bu miktarın zararı tam anlamıyla karşılamadığını, olay yeri tespit tutanağı, video kaydı ve fotoğraflar incelendiğinde davalının seyrettiği şeritte herhangi bir fren izi bulunmadığını, davacı aracının seyrettiği şeritte fren izi bulunduğunu, davalı aracının yan kısmında hasar gördüğünü, davacı aracının çarpması halinde hasarın ön kısımda olması gerektiğini, bu nedenle davalı tarafın tam kusurlu olduğunu, hasar miktarı için Çubuk Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak tespit yaptırıldığını, aracın pert total kabul edilmesi gerektiğini, davalı … şirketi tarafından 29/09/2017 tarihinde 20.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu tutarın yetersiz olduğunu, şimdilik 30/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL hasar bedelinin müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 27/10/2020 tarihli ıslah/talep artırım dilekçesi ile dava değerini 10.605,14 TL’ye çıkarmıştır.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; HMK 109/2. madde gereği talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, … plakalı aracın davalı …’e ait olduğunu, olay günü aracı …’ün kullandığını, ön yolcu koltuğunda …’ün, şoförün arkasında arka yolcu koltuğunda … ve onun yanında …’ın bulunduğunu, olay anında …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın önündeki traktörü hızla solladıktan sonra tekrar kendi şeridine geçmeye çalışırken kazanın gerçekleştiğini, Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığınca 2017/2321 numarası ile soruşturma açıldığını ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini etmiştir.
Davalı … şirketi vekili, cevap dilekçesi sunmamış ancak ıslaha ve rapora karşı beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; çelişki giderici mahiyetteki Karayolları Fen Heyetinin de dahil olduğu heyetten alınan raporun oluşa uygun olduğu kabul edilerek, dava konusu kazada davacının %60, davalı tarafın %40 kusurlu olduğu, bilirkişi … tarafından düzenlenen 02/09/2019 tarihli raporda araç fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme sonucunda aracın tamirinin, değerinin %68 ine ulaşacağı, bu nedenle pert total işleminin yerinde olduğu, tespit raporunun verilerinin isabetli olduğu, neticede sovtaj değeri 18.000,00TL düşüldüğünde 76.512,84TL davacı zararının oluştuğu, %40 kusur oranı uygulandığında davacının talep edebileceği tutarın 30.605,14TL olduğu, belirlenen tazminat tutarından, davadan önce sigorta şirketince ödenen 20.000,00TL mahsup edildiğinde davacı tarafın halen 10.605,14TL davalılardan hasar tazminatı talep edebileceği anlaşıldığından davanın kabulüne, 10.605,14TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen tutara davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 30/07/2017 tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise 29/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporlarına itirazları nazara alınmadan, dosya içinde bulunan video kayıtları, kaza yerinin fotoğrafları ve olay yeri tespit tutanağındaki belirlemeler gibi objektif deliller göz ardı edilerek, adeta tahmin üzerine kusur dağılımı yapılmasının doğru olmadığını, 29.03.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporu’nda kazanın nasıl gerçekleştiği konusunda tam bir tespit yapılamadığı belirtildikten sonra alternatifli bir kusur tespiti yapılarak, davalı …’ün şerit ihlali yaptığının kabulü halinde asli kusurlu olacağı, dava dışı … tarafından hatalı sollama neticesinde oluştuğunun kabulü halinde ise davalı …’ün tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, açık somut bulgular varken ve bu bulguları destekleyen tanık … (bu tanığın olaydan hemen sonra da mahkemede de verdiği ifadede tutarlı bir şekilde kazayı anlattığını)’in ifadesi bulunmaktayken müvekkilinin aracına asli kusur verilmesinin isabetli olmadığını, yeniden kusur raporu alınması ve tazminatın tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davanın konusu; karşılıklı trafik kazası neticesinde davacı aracında oluşan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekili tarafından kusur tespitinin uygun olmadığından bahisle istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; hükme esas alınan son bilirkişi heyet raporunun, dosya kapsamındaki tanık beyanları ile kaza tutanağı, kusur raporları ve diğer tüm deliller değerlendirilerek ayrıntılı ve denetime elverişli olup, oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu, hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, yine hükme esas alınan zarar hesabı raporunun da yerleşik içtihatlara uygun olarak düzenlendiği anlaşıldığından, mahkemece davacının da olayda %60 kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.