Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/637 E. 2023/345 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/637
KARAR NO : 2023/345

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2017/379 Esas 2020/428 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …, E-Tebligat

DAVALI : … –
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 26.08.2016 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin sakat kaldığını, trafik tespit tutanağında … plaka sayılı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin araçta yolcu olarak bulunduğunu, kusura bir etkisinin olmadığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın ZMMS poliçesinin davalı … tarafından yapıldığını, poliçede kaza tarihi itibariyle sakatlanma ve ölüm tazminatı teminatının kişi başı 310.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin davalı … şirketine başvurduğunu, bir uzlaşı sağlanamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.200,00 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili 16.10.2019 tarihli talep artırım dilekçesinde, yaptırılan bilirkişi incelemesinde müvekkilinin maluliyetten kaynaklı zararının 8.001,79 TL geçici iş göremezlik ve 315.575,15 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 323.567,94 TL olduğunun tespit edildiğini, geçici ve daimi iş göremezlik yönünden toplam 3.200,00 TL olan talebini (teminat limitlerini de gözeterek) 306.800,00 TL daha arttırarak toplam dava değerini 310.000,00 TL’ye yükselttiğini belirterek temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili 25.11.2019 havale tarihli açıklama dilekçesinde; 200,00 TL olan geçici iş göremezlik tazminatı talebini 8.001,79 TL’ye, 3.000,00 TL olan daimi iş göremezlik tazminatı talebini 301.998,21 TL’ye yükselttiklerini ve toplam 310.000,00TL talep ettikleri belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının KTK’nın öngördüğü şekilde müvekkili şirkete başvuru şartını yerine getirmediğini, 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporunu müvekkiline göndermediğini, davanın öncelikle dava şartı noksanlığı nedeniyle reddini talep ettiklerini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın 27.08.2015 – 2016 vadeli ZMMS poliçesi ile müvekkili şirketçe sigortalandığını, poliçede verilen şahıs başı sakatlık ve ölüm tazminatı tutarının 290.000,00 TL olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun azami poliçe teminat limiti dahilinde, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararının tazmini ile sınırlı bulunduğunu, kazada hatır taşıması olup, hesaplanacak tazminattan %20’den aşağı olmamak üzere indirim yapılması ve kazada davacının müterafik kusurunun olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminat talebinin sigorta teminatı kapsamında bulunmadığını, gelir yönünden davacı tarafın sunmuş olduğu bir belge bulunmadığından asgari ücretin esas alınması, SGK tarafından yapılmış olan ödemelerin de hesaplanacak tazminattan mahsubu ile kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde faizin dava tarihinden itibaren yasal oranda olması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının, dava açmadan önce davalı … şirketine başvurduğu, yasal süre geçtikten sonra dava açıldığı anlaşılmakla başvuru dava şartının yerine geldiği, 26.08.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı … şirketine sigortalı ve davacının içerisinde bulunduğu … plaka sayılı aracın dava dışı sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacının bedensel özür oranının %30 olup, tıbbi iyileşme sürecinin 6 aya kadar uzayabileceği, 03.04.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda geçici iş göremezlik zararı 8.001,79 TL, sürekli iş gücü kaybı zararı 272.154,21 TL olmak üzere tazminat alacağının toplam 280.156,00 TL olarak hesaplandığı, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davacı ile dava dışı sürücü arasında akrabalık bağının bulunmadığı, bu nedenle hatır taşıması indiriminin yapılması gerektiği, tazminat tutarından takdiren %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılmakla davacı tazminat alacağının 224.124,80 TL olduğu anlaşıldığından ve emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle zararın arttığı kanıtlanamadığı gerekçesiyle yapılan ıslah da dikkate alınarak davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 224.124,80 TL maddi tazminatın 18.05.2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet raporunun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmeliğine göre düzenlenmesi gerektiğini, rapor tarihinde bu Yönetmeliğin yürürlükte olduğunu, %30 maluliyeti kabul etmediklerini zira işbu raporda kayıtlı travma sonrası stres bozukluğunun mevcut haliyle sürekli sakatlık vasfı taşıdığının bildirilmesini kabul etmediklerini, uzman bir medikal eksper firmadan alınan görüşte “Posttravmatik stres sendromu, travmatik hadiselerden sonra görülebilen o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya, yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğudur. Bu bozukluğun sürekli ruhsal bozukluk olarak kabul edilebilmesi için uygulanacak maksimal medikal tedaviye rağmen kişinin yaşamını etkileyen bulguların kalmış olması gerekmektedir. Bu şartları taşıyan bozukluklar, kişinin işlevselliğine olan etkilerine göre orana neden olmaktadır. İncelemeye konu raporda kişiye sadece 6 ay kadar psikiyatrik tedavi uygulandığı kayıtlıdır. Bu nedenle tanımlı klinik tablonun sürekli sakatlık hali olarak kabul edilmiş olması gerek genel tıp kabullerine, gerekse maluliyet hali tespiti genel yaklaşımlarına uygun değildir.” şeklinde görüş bildirildiğini, düzenlenen maluliyet raporunun eksik araştırmayla düzenlendiğini, ATK 3.İhtisas Kurulu’ndan rapor alınması gerektiğini, davacıdaki kemik kırıklarının emniyet kemeri takılı olsaydı gerçekleşmeyeceğini, müterafik kusurun de nazara alınması gerektiğini, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Sigortası kapsamında olup olmadığının araştırılması gerektiğini, hükme esas alınan hesap raporunun yetersiz olduğunu, davacının ev hanımı olduğunu, net asgari ücrete göre hesap yapılması gerektiğini, aktif dönemin 55 yaşına kadar alınması gerekirken 60 yaşa kadar alınmasının doğru olmadığını, pasif dönem iskontosunun hatalı olduğunu, zamanaşımından reddi gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik zararlarına dayalı maddi tazminat davasında, maluliyet durumunun doğru şekilde tespit edilmiş olması önemlidir. Zarar görenin maluliyet durumunun tespitinde; maluliyet durumunun tespiti yanı sıra, kaza sonrası tedavi evraklarının da değerlendirilmesi ile maluliyetin kaza ile illiyetinin doğru bir şekilde ortaya konulması, kazandan kaynaklanan maluliyeti olması durumunda dahi zarar görenin maluliyetinin artmasına neden olduğuna yönelik somut iddiaların ve itirazların olması durumunda değerlendirilmesi gerekir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, olay tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu ve davalıya ZMMS ile sigortalı aracın başka bir araca çarpması sonucu davacının yaralandığı, kaza tutanağına göre olayda, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kavşakta kendisine kırmızı ışık yandığı halde durmayıp kavşağa girerek kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle olayda tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, mahkemece alınan kusur raporunda da davalının sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun belirtildiği, kusur raporu ve kaza tutanağının birbirine uyumlu, dosya kapsamına ve oluşa uygun olduğu, olayla ilgili hazırlık evrakı içeriğinde davacıyla ilgili düzenlenen adli raporda “alında sağ kaşta saç çizgisine kadar varan kesi sütre edildi,…” bilgisinin bulunduğu, davacının maluliyet oranının belirlenmesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD tarafından 20/05/2019 tarihli ve “Özürlülük Ölçütü…Yönetmeliği” esas alınarak rapor düzenlendiği rapor içeriğinde; “… ani seslerden irkilme, çabuk öfkelenme, arabaya bindiğinde huzursuz hissetme belirtilerinin azalmakla birlikte devam ettiği, altı aylık bir tedavi sürecinin ardından halen araba kullanırken huzursuz olduğu, ellerde titreme, terleme gibi fiziksel belirtilerin eşlik ettiği…” tespiti yapılarak; “tedavi işlevselliği ile kısmen düzelen travma sonrası stres bozukluğu” nedeniyle davacının özür oranının %30, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin rapor edildiği görülmüştür. Davacının tespit edilen rahatsızlığının kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, sürekli olup olmadığı değerlendirilmediği gibi, davacı TBK’nın 54. maddesi gereğince çalışma gücünün kaybı veya azalması kapsamında zararlarını talep edebileceğinden, kazaya bağlı bir rahatsızlığı bulunması halinde bu rahatsızlığın, çalışma gücünün kaybına yahut yitirilmesine engel olacak boyutta olup olmadığı da değerlendirilmemiştir.
Bu nedenle, alınan maluliyet/özürlülük raporu karar vermeye elverişli değildir. Davalı tarafından da, alınan rapora itiraz edilmiş olduğundan, kazadan sonra davacının, psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle tedavisi var ise ilgili kurumlardan getirtilerek, Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kurulu’ndan, kaza tarihinde yürürlükte bulunan, TBK’nın 54. maddesi çerçevesinde çalışma gücünün azalmasının yahut yitirilmesinin tespitine elverişli yönetmelik hükümleri çerçevesinde geçici iş göremezliği ve sürekli iş görmezliği meydana gelmiş ise süresinin ve maluliyet oranın değerlendirildiği, davacıda post travmatik stres bozukluğu rahatsızlığı olup olmadığı, tespit edilen rahatsızlığın kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, kazadan kaynaklanan bir rahatsızlık mevcut ise, sürekli mahiyetinde olup olmadığı, rahatsızlığın mevcut olması halinde tespit edilen maluliyet/engel durumunun çalışma gücünün kaybına ve azalmasına etkisi olup olmayacağı, olacaksa hangi oranda olacağı hususlarında, karar vermeye ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca; TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17. Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF” yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve Progresif Rant Yönteminin esas alınması gerekir.
Hükme esas alınan aktüer hesabında TRH 2010 Yaşam tablosu uygulanması yerinde olmakla birlikte 1.8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek yukarıda açıklanan şekilde, öncelikle davacı kazadan sonra psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle tedavi görmüş ise buna ilişkin kayıtlar kurumlardan getirtilerek, maluliyet ve hesap raporları alınarak ve usuli kazanılmış haklar gözetilerek, davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/10/2020 tarihli, 2017/379 Esas – 2020/428 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
4-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince, Ankara 9. İcra Dairesi’nin 2020/10319 Esas sayılı dosyasına yatırılan 390.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 08/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.