Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/629 E. 2023/242 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/629
KARAR NO : 2023/242

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2020
NUMARASI : 2017/785 Esas 2020/718 Karar

DAVACI : … – …
VELİSİ : … – …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 27.09.2011 tarihinde, davacının tek desteği olan 11.05.1988 doğumlu …’nın, kullandığı … plakalı motosikleti ile gerçekleştirdiği tek taraflı ve tam kusurlu trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, davacının ölenin desteğinden yoksun kaldığını, kazanın oluşumunda tüm kusurun müteveffada olduğunu, davacının 3. kişi olması itibariyle tazminat hakkı bulunduğunu, müteveffa …’nın 1988 doğumlu olduğunu, kaza tarihinde 23 yaşında olduğunu, müteveffanın kaza tarihinde bayi işletmesi bulunduğunu, gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, fazlaya ait zarardan kaynaklı hakları saklı kalmak kaydıyla, müteveffa …’nın vefatıyla geride kalan kardeş … için şimdilik 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ödenmesini talep etmiş, yargılama sırasında talebini artırarak 26.014,41 TL talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karıştığı iddia edilen … plaka sayılı aracın davalı şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, bu poliçede kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatının kaza tarihi itibariyle kişi başına 175.000,00 TL olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartları A.1. maddesi uyarınca sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine göre temin ettiğini, davalı şirketin sigortalısının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun ispat edilmesi halinde, sigortalısı araç sürücünün kusuru oranında davalı şirketin sorumluluğunun söz konusu olacağını, müteveffa …’nın kardeşlerinin vefat nedeniyle desteğinden yoksun kalma zararları meydana gelmediğini, trafik kazası sonucu ölen sürücünün desteğinden yoksun kalanların sorumluluk sigortacısına yöneltebilecek yansıma yoluyla oluşan zararla ilgili tazminat istemlerinin tutarının işletene karşı ileri sürebilecekleri tutar kadar olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; kaza tarihindeki trafik poliçesi limiti kapsamında, kaza tarihi olan 27/09/2011’de yürürlükte olan şartlara göre desteğin tek taraflı kazası sonucu ölümünden dolayı destekten yoksunluk tazminatı talep edilebileceği, davacının bu talebinde, bilirkişi raporunda hesaplanan miktar doğrultusunda haklı olduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile 26.014,41 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 17/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan raporda desteğin gelirinin eksik esas alındığını zira müteveffanın bayi işletmesi olduğuna ilişkin belgeleri sunduklarını, gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunu, buna rağmen mahkemece yeterli araştırma yapılmayarak asgari ücret düzeyinde hesaplama yapılmasının doğru olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müteveffanın müterafik kusuru olup olmadığının araştırılarak varsa kusur oranında indirim yapılması gerekirken yapılmadığını, davacının destekten yoksun kaldığının makul ve muteber delillerle ispatlanamadığını, kararın eksik inceleme ile verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksunluk tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/111. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmış olup, 6098 sayılı TBK’nın 53/III. maddesi de aynı şekilde; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç olunacak paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 818 sayılı BK’nın 45/3. maddesine (6098 sayılı BK’nın 53/3. maddesi) dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45. maddesinde sözü geçen “yardım (6098 s.k. 53/3 maddesinde ki “destek”)” kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde, “yardımdan (destek)” bahsedebilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte, yardımdan mahrum kalan kimse (destekten yoksun kalan) devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/04/1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 2017/1141 E. 2019/8979 K. Sayılı İçtihatında açıklandığı üzere; “Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir.” Anne babanın çocuklarına destekliği açısından; TMK’nın 327. maddesindeki “(1) Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. (2) Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı hâlinde, hâkimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler.”
TMK’nın 328. maddesindeki; “(1)Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. (2) Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükümleri ve Türk toplum yaşantısı nazara alınarak, anne babanın çocuklarının okumaması halinde erkek çocuklarına 18 yaşına kadar, kız çocuklarına ise 22 yaşına kadar, yüksek öğretim görmeleri halinde ise 25 yaşına kadar anne babanın destek olacağı Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Daire’sinin ve 4. Hukuk Daire’sinin içtihatları ile kabul edilmiştir. Belirtilen yaşlardan sonra anne ve babanın destekliği açısından ise yasal bir bakım borcu olmaması nedeniyle destek iddiasında bulunan ölenin fiilen destek olduğunu, destek olunacak süreyi kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı, sağlık ve benzeri sebepler ile ölenin desteğinden yoksun kaldığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda; her ne kadar tanık beyanlarında davacının anne ve babasının ayrılmaları ve müteveffa abisinin anne ve kardeş davacıya baktığı belirtilmişse de, nüfus kayıtlarında davacının anne ve babasının hayatta oldukları, anne ve babanın sigorta şirketine birlikte kendileri için tazminat için daha önce yaptıkları müracaatta bu yönde bir iddialarının bulunmaması ve kaza tarihinde anne ve babanın evli olması nazara alındığında kardeş olan müteveffanın davacıya bakım yükümlülüğünün bulunmadığı, fiili desteklik durumuda kanıtlanamadığından, böylece destek tazminatı talep etme koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı Sigortanın buna yönelik istinafının kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek “davanın reddine”, kaldırma nedenine göre davacı vekilinin istinafının incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Davalı Türkiye Sigorta (Eski Unvan: Güneş Sigorta) A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/10/2020 gün ve 2017/785 Esas-2020/718 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Kaldırma nedenine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1- Davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan (31,40 TL peşin harç +72,00 TL ıslah harcı) 103,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 76,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4- Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
İSTİNAF YARGILAMA HARÇ VE GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
1- Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının davacıya iadesine,
2- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının davalıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine
5-Kararın HMK’nın 359/4. maddesi gereğince taraflara tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.