Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/610 E. 2023/227 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/610 – 2023/227
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/610
KARAR NO : 2023/227

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI : 2017/733 Esas 2019/424 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/03/2023

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacı vekili ve davalılar … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı …’ın 29/09/2015 günü aracı ile geri menavra yaptığı sırada davacıya çarparak davacının ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu,davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 07/06/2017 tarihinde 31.755,06 TL. ödeme yapıldığını ancak bu miktarın çok düşük olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik,toplam 5.000 TL. maddi tazminatın davalı sigorta şirketi açısından temerrüde düştüğü tarihten, diğer davalılar … ile … açısından haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline,davalılar … ile …’tan 40.000 TL. manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş,ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebi yönünden dava değerini 77.750,13-TL olarak arttırmıştır.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bedeni zararlar halinde maddi tazminat talepleri için şahıs başına azami poliçe teminat limitinin 290.000 TL. olduğunu, davalı sigorta şirketinin dava konusu kaza nedeniyle malul kalan davacının başvurusu üzerinde hasar dosyası açtığını ve 07/06/2017 tarihinde 31.755,06 TL. ödeme yapıldığını, davalı sigortanın bakiye sorumluluğunun kalmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece; yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesi,maddi tazminata yönelik davanın kabulü ile 77.750,13 TL’nin davalı … ve …’dan 29/09/2015 kaza tarihinden, davalı sigortadan 07/06/2017 ilk ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,manevi tazminata yönelik davanın kısmen kabulü ile 15.000 TL’nin davalı … ve …’dan 29/09/2015 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine,manevi tazminata yönelik fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hükme karşı davacı vekili ve davalılar … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kazanın meydana gelmesinde davacının hiçbir kusuru bulunmadığını,kaza neticesi sakat kaldığını belirterek hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf eden davalılar … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacının karşıdan karşıya geçerken yaya geçidini kullanmayarak dava konusu kazanın meydana gelmesine kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini,mahkemece her ne kadar ceza dosyasında alınan raporlar hükme esas alınmışsa da, ceza dosyasında da davacının yaya geçidinden geçmediğinin belirlendiğini,davacının maluliyet oranının %43 olarak belirlendiği ATK raporunun hükme esas almasının hukuka aykırı olduğunu,davacının 70 yaşında olması nedeniyle eşlik eden rahatsızlıklarının da belirlenmesi gerektiğini,davacının Eskişehir Devlet Hastanesinden alınan 05.12.2016 tarihli raporunda % 19 oranında maluliyete uğramış olduğunun tespit edildiğini,anılan çelişkinin mahkemece giderilmediğini,kalıcı maluliyet oranı tamamen iyileşme sürecinden sonra ortaya çıkacağından, tedavi süreci dikkate alınmadan tespit edilen maluliyet oranının haksız bir hesabın yapılmasına neden olduğunu,davaya konu kaza bir trafik kazası olduğundan iş göremezlik oranının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre değil, genel hükümlere göre hesaplanması gerektiğini,mahkemece fahiş miktarda tazminata hükmedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda,dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava;yaralanma ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca,29.09.2015 günü davalı sürücü …’ın,sevk ve idaresindeki araçla ters yöne doğru geri hareket ettiği esnada yolun karşı tarafına geçmek isteyen yayaya çarpması sonucu davacı yayanın yaralanması ile neticelenen kazada sürücü …’ın kural ihlali olduğu,yayanın kural ihlali olmadığının belirlendiği,İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 01/10/2018 tarihli raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu,davacı yayanın kusursuz olduğunun belirlendiği, Eskişehir 4.ASCM’nin 2015/1151 Esas nolu dosyasında yapılan yargılamada sanık …. hakkında taksirle yaralanmaya neden olmak suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği,anılan ceza dosyasında hükme esas alınan kusur raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde sürücü … …’un tam kusurlu olduğunun belirlendiği,kaza yapan aracın kaza tarihini kapsar şekilde ZMM sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’ndan alınan 01/10/2018 tarihli rapor uyarınca davacı …’ün 29/09/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı sol kalçada parsiyel protez arızası nedeniyle,Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca % 43 oranında işgücü kaybı meydana geldiği,iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği,aktüer bilirkişi raporu uyarınca davacının sigorta ödemesinden sonra bakiye 77.750,13 TL. maddi tazminat alacağı bulunduğunun belirlendiği,mahkemece anılan raporun hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
1-İstinaf eden davalılar … vekilinin kusur ve maluliyet raporuna yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde,
Yerel mahkemece somut olayda İstanbul Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’ndan alınan 01/10/2018 tarihli rapor uyarınca davacı…’ün 29/09/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı sol kalçada parsiyel protez arızası nedeniyle, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca % 43 oranında işgücü kaybı meydana geldiği,iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği anlaşılmaktadır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplara ilişkin zararın varlığı ve oranın belirlenmesinde, 11/10/2008 tarihinden önceki kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve ekindeki cetvelin esas alınması gerektiği, 11/10/2008 tarihinden sonra meydana gelen kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü yürürlükten kalktığından, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Aynı dönemlerde, 06/02/1998 tarihinden itibaren Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ve bu yönetmeliği değiştiren 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 11/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup ‘Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar’ başlıklı 1. maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmiş, yönetmeliğin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış, çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin hükümleri yürürlükte bulunmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 Sayılı Genelgede de “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na dayalı olarak yürürlükte olan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile birlikte; 2011/49 sayılı Genelge çerçevesinde iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hususlar devam etmekte olup, çalışma gücü kaybı tespitine ilişkin hususlar yeniden düzenlemiştir.” denilerek maluliyet oranının tespitinden uygulana gelen iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin olarak yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu belirtilerek, bu çerçevede uygulamanın “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre yapılmasının gerekliliği açıklanmıştır. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü de 17/09/2015 tarihli 2015/23 sayılı Genelgesinde, iş kazası ve meslek hastalığının rapor düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları tarafından “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre düzenleneceği belirtilmiştir. Bu nedenlerle 01/09/2013 tarihinden sonrası için de “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin” iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin düzenlemelerin yapıldığı maddeleri hali hazırda yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının belirlenmesinde Meslekte Kazanma Gücü Azalma Oranının Hesaplanması başlıklı 23. maddesinde belirtildiği şekilde; yönetmeliğin eki olan A Cetveli listelerinde yazılı arızalardan birinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağı hesaplanmasında, A Cetvelindeki vücudun çeşitli bölgelerine veya sistemlerine göre hazırlanmış olan 14 arıza listesinden sigortalının arızası bulunur. Bu arızanın solundaki arıza sıra numarası ile sağındaki arıza ağırlık ölçüsü bir tarafa kaydedilir. B cetveli listelerinde önce sigortalının iş kolu, sonra bu iş kolu içindeki meslek veya iş çeşidi bulunur. Bunun karşısındaki meslek grup numarası da bir yere yazılır. Sigortalının meslek veya iş çeşidi bu listelerde bulunmadığı takdirde meslek veya işinin benzeri veya en yakını esas alınır. Sürekli iş göremezlik simgesini gösteren C cetvelinin arızaya uygun tablosunun sütundaki arıza sıra numarası ile satırdaki meslek grup numarasının kesiştiği noktadaki sürekli iş göremezlik simgesi bulunarak bir tarafa kaydedilir. Tespit edilen bu meslekte kazanma gücü azalmasının sigortalının yaşına uygun oranını bulmak için E cetvelinden yararlanılır. Birden fazla sistemi ilgilendiren sekel bulgu varsa, Balthazard Formülü kullanılarak birleştirilir ve bu şekilde zarar görenin maluliyeti belirlenir.
Buna göre kısaca zarar görenin maluliyetinin belirlenmesinde o olaya ilişkin yaralanmalar ve arazlar belirlenerek, zarar görenin mesleği, çalıştığı iş koluna ve yaşına göre değerlendirme yapılarak rapor düzenlenir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan en son 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup yönetmeliğin Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmelik; özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.” düzenlemesi yer almaktadır. Kapsam başlıklı 2. maddesinde ise; “Bu Yönetmelik, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsar.” denilmiş, yönetmeliğin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile Sağlık Bakanı tarafından yürütüleceği belirtilmiştir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik özürlülere sağlanan haklardan yaralanmak üzere düzenlenmiştir.
Ayrıca yönetmeliğin 6. maddesinde, Özürlü Sağlık Kurulu’nun teşkili düzenlenmiş, “Özürlü sağlık kurulu; iç hastalıkları, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz, genel cerrahi veya ortopedi, nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından oluşur. Özürlü sağlık kurulu raporu vermeye yetkili sağlık kurumunda, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekiminin bulunması halinde, bu uzmanın özürlü sağlık kurulunda yer alması zorunludur. Değerlendirilecek özür, birinci fıkrada sayılan uzmanlık dallarının dışında ise ilgili dal uzmanının da kurulda bulunması şarttır. Kurulda bulunan hekimler birbirlerinin yerine karar veremezler.” şeklinde belirtilmiş, 7. maddesinde ise, yetkili sağlık kurumları düzenlenmiş olmakla, özürlü raporlarını düzenlemeye Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hastanelerin yetkili olduğu belirtilmiştir. Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinde kişinin mesleği ve iş kolunun herhangi bir önemi olmayıp kişinin genel özür oranı, hastalıkları dikkate alınarak yönetmelikte belirtilen hastaneler tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle de iş gücü kaybını belirlemeye uygun olmaması nedeniyle Yargıtay ilgili daireleri tarafından aynı tarihte yürürlükte olmasına rağmen uygulanması kabul edilmemiştir.
Açıklanan yönetmelik hükümleri ve TBK 54. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, haksız eylemden zarar gören kişinin beden gücünün belli oranda yitirilmesi durumunda, kişi, yaşıtlarına oranla daha fazla güç ve efor harcamak durumundadır. Bu fazla güç kaybı yüzünden haksız eylemden zarar gören kişinin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Talep edilecek bu tazminatın belirlenmesi için kişinin daha fazla efor sarf edip sarf etmeyeceği, maluliyetin kazancına etkisi olup olmadığının değerlendirilebilmesi için kişinin yaptığı iş önem kazanmaktadır. Doktrinde kabul edilen görüşe göre bir kişinin maluliyetinin kişinin kazancına etkisinin belirlenmesinde zarar görenin mesleği önem kazanmakta olup kişinin parmağının kopması halinde piyano sanatçısı veya katip olması halinde mahrum kaldığı kazancı ile öğretmen yada inşaat işçisi olması halinde kazanç kaybının aynı olmayacağı aşikardır. Bu durumda meslekleri farklı olan kişilerin maluliyet oranının da mesleği dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Maluliyet yada sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesinde asıl olan zarar görenin yaptığı işe göre kaza nedeniyle meydana gelen iş gücü kaybıdır, özür oranı değildir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşleri Yönetmeliği yürürlükte bulunduğu sürece iş göremezlik oranının SGK ile aynı kurallara göre belirlenmesi gereklidir. Bu hale göre zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ile maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi yerine sağlık bakanlığı tarafından belirlenecek hastanelerden alınması gereken olay ile illiyetinin kurulması yönünden eksik hükümler içeren genel özür oranın belirlendiği Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğinin kabul edilmesi zarar görenler aleyhine durum yaratacağı şüphesizdir.
Açıklanan nedenlerle,davacı için sürekli iş göremezlik oranının Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak belirlenmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi davacının sol femur boyun fraktürüne bağlı yaralanmasına ilişkin tüm tedavi evrakları değerlendirilerek verilen raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu,mahkemece hükme esas alınan kusur raporu uyarınca davalı sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunun belirlendiği,bu kusur durumunun kaza tespit tutanağında ve ceza yargılamasında belirlenen kusur durumu ve olayın oluşu ile uyumlu bulunduğunun anlaşılmasına göre davalılar … vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
2-İstinaf eden taraf vekillerinin hükmedilen manevi tazminat miktarına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde,
6098 TBK’nun 56/1 maddesi “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini gözönünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebilir” hükmü ve aynı Yasanın 51. maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda kaza tespit tutanağı,olay tarihi, olayın oluş şekli,yargılamada hükme esas alınan kusur raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü davalı …’ın % 100 oranında kusurlu olduğu, davacı yayanın kusursuz olduğunun belirlenmesi,kazada davacının sol femur boyun fraktürüne bağlı olarak %43 oranında çalışma ve meslekte kazanma güç kaybının oluştuğu, yine 9 ay süreyle geçici işgörmezlik süresinin olduğunun belirlenmesi,davacının kaza nedeniyle çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, ödenecek tazminat miktarı, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının usul ve yasaya uygun bulunduğunun anlaşılmasına göre istinaf eden taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Davacı vekili ve davalılar … vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,5 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, davalılar … ve … … tarafından yatırılması gereken 6.335,76 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.272,53 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.063,23 TL harcın bu davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair,dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.