Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/607 E. 2023/237 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/607 – 2023/237
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/607
KARAR NO : 2023/237

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2020
NUMARASI : 2018/752 Esas – 2020/450 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı bulunan davacılar vekili ile davalılar … Sigorta A.Ş. ve …. vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacılardan …’nin, diğer davacılar …’in çocuğu olduğunu, kazanın meydana geldiği tarihte 6 yaşında olan davacı …’in, davalı … idaresindeki … plakalı aracın kendisine çarpması sonucu yaralandığını, davalının %100 kusurlu olduğunu, meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı küçüğün zamanında eğitim öğretim hayatına başlayamadığını, 1 yıl boyunca eve kapalı kaldığını, meydana gelen maluliyet için davalı … Sigorta A.Ş.’ye başvuru yapıldığını, ancak davalı sigortaca herhangi bir ödemenin yapılmayacağının bildirildiğini, davacı…’in ise çocuğuna bakabilmek için işinden ayrılmak zorunda kaldığını, bu nedenle davacı … … için şimdilik 10.000 TL, davacı… için şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın ve 40.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep etmiş, ön inceleme duruşmasında “Biz davacı … için 1.000 TL şimdilik maddi tazminat talep ettik, 10.000TL’nin 1.000TL’si yapılmak zorunda kalınan ulaşım masrafları, 4.500TL’si efor kaybı nedeniyle oluşan zarar, 4.500TL’si de SGK’ca karşılanmayan tedavi giderlerine ilişkindir. Yine toplam talep ettiğimiz 40.000 TL manevi tazminatın 20.000 TL’lik bölümü davacı … için 10.000 TL’lik bölümü babası …, 10.000 TL’lik bölümü annesi… içindir. Dilekçemizi bu şekilde açıklayıp düzeltiyoruz” şeklinde beyanda bulunmuş ve ıslah dilekçesi ile dosyadaki bilirkişi raporu doğrultusunda … … için maddi tazminat talebini 39.241,25TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; her ne kadar davadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmış ise de başvuruda eksik evrak bulunduğunu bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddini, esas yönünden ise; davalının sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, ölüm ve sakatlık halinde teminat limitlerinin 310.000 TL olduğunu, ancak bu miktardan sigortalının kusurlu olması halinde sorumlu olduklarını, bu nedenlerle öncelikle maluliyetin belirlenmesini, aktüer bilirkişiden rapor alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….; usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap vermemiştir.
Davalı …; usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu kazanın oluşumunda davalı …’nin %25 oranında kusurlu olduğu, davacı …’in kazaya bağlı olarak %7 oranında sürekli maluliyetine sebebiyet verecek ve 6(altı) ay içinde iyileşebilecek şekilde yaralanarak oluşan iş gücü kaybı nedeniyle 27.456,95 TL’lik gider ile bakıcı ihtiyacı nedeniyle oluşan 10.284,30 TL’lik zararın davalının %25 kusuruna tekabül eden 2.571,07 TL’lik bakıcı gideri zararı olmak üzere toplam 30.028,025 TL’lik zararının oluştuğu; davacı anne … ise; oğlu …’ye bakmak üzere işinden ayrıldığı ve bu nedenle zararının oluştuğu gerekçesiyle talepte bulunmuş ise de, aynı zamanda bakıcı gideri tazminatı talep edildiğinden, davacı … için bu talep hesaplanıp kabul edildiğinden, ayrıca davacı anne için bakım sebebiyle oluştuğu iddia edilen zarar talebi yerinde görülmediğinden, davacı … yönünden maddi tazminata ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği, manevi tazminat yönünden ise, tarafların kusur durumu, davacı …’nin kazaya bağlı %7 oranında sürekli maluliyetinin oluşması, geçirdiği 6(altı) aylık tedavi süreci, bu nedenlerle kendisinin, anne ve babası davacılar …’in yaşadığı ve yaşayacağı manevi acı ve üzüntü, tarafların ekonomik sosyal durumları gözetilerek manevi tazminat takdiri gerektiği anlaşıldığından, yapılan ıslah da dikkate alınarak, davacıların maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 30.028,025 TL’nin davalı sigortadan 19/05/2017 tarihinden, diğer davalılar … ve … … Kooperatifinden kaza tarihi 11/08/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı … yönünden maddi tazminata ilişkin talebin reddine, davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile her davacı lehine ayrı ayrı 10.000’er TL manevi tazminatın davalılar … ve … … … Kooperatifinden kaza tarihi 11/08/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ile davalılar … Sigorta A.Ş. ve … ….. kooperatifi vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davacı … … lehine hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu, …’nin olay tarihinde 6 yaşında olup halen yürümekte zorluk çektiğini, maddi tazminat taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ettiklerini, mahkemece ıslah kapsamında 39.241,25TL’ye karar verilmesi gerekirken 30.028,25TL’ye karar verilmesinin doğru olmadığını, yine kısmen ret ve takdiri indirim yapılan miktarlar yönünden davalılar lehine vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca anne …’nin çocuğuna bakabilmek işten ayrıldığını bu nedenle …’nin maddi tazminat talebinin kabulü gerekirken reddedilmesinin de doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; davacı yaralanan için düzenlenen maluliyet raporunun ve maluliyet oranını ve yine sigortalı araç sürücüsü için belirlenen kusur oranını kabul etmediklerini, ayrıca geçici işgöremezlik, tedavi gideri ve geçici bakıcı giderinden sigortanın poliçe kapsamında sorumluluğunun olmadığını, bu taleplerin reddi gerektiğini, davadan önce başvuru yapılmadığından faizin temerrüt tarihinden başlatılmasının doğru olmadığını, aile içi bakım nedeniyle bakıcı giderinden %50 indirim yapılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde; dosyada yer alan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, çocuğun dedesinin %100 kusurlu olduğunu, sürücüye kusur verilmesinin doğru olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, sürücünün kusuru oranında hüküm kurulması gerekirken, kusur oranı nazara alınmadan maddi tazminata karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekili ile davalılar … Sigorta A.Ş. ve … ….. Kooperatifi vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, HMK’nın 355. maddesi kapsamında, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacılar vekili ile davalılar … Sigorta ve … ….. Kooperatifi vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davalı sigortaya ZMMS ile sigortalı olup, diğer davalı kooperatifin işleteni olduğu aracın davalı sürücü … tarafından kullanıldığı sırada, kaza tutanağı ve hazırlık evrakı içeriğindeki beyanlardan da anlaşıldığı üzere, davacı küçük … …’in birden yola fırlaması nedeniyle dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, hükme esas alınan kusur raporunun oluşa ve kaza tutanağına uygun olduğu, olayda davalı araç sürücüsünün %25 kusurlu olduğu, davalı işleten ve ZMMS sigortacısının da sürücünün kusuruna isabet eden zarardan sorumlu oldukları, yine kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri esas alınarak ve tüm tedavi evrakları da incelenerek düzenlenen maluliyet raporu kapsamında yaralanan küçüğün %7 maluliyetinin bulunduğu, 6 ay iyileşme süresi ve iyileşme süresince 6 ay bakıcı ihtiyacının bulunduğu anlaşılmıştır.
TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17. Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) bedensel zarara uğrayanın bakiye ömrü önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF” yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür süresinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması gerekir.
Türk Borçlar Kanunu’nun “Bedensel Zarar” başlıklı 54.maddesinde; bedensel zararlar özellikle:
“1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” olarak belirlenmiştir.
Madde metninde belirtildiği şekilde haksız eylem sonucu bedensel zarara uğrayan kişi çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpların, zarar verenlerden tazminini isteyebilir.
Ancak mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür.
O halde mahkemece, davacı/yaralanan … …’in 01/06/2010 doğum tarihli olup, kaza tarihindeki yaşı nazara alındığında geçici işgöremezlik zararı oluşmayacağından, maluliyet/kaza tarihinden itibaren, maluliyet oranına göre, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak yapılacak hesap kapsamında bir karar verilmesi gerekirken, küçüğün geçici işgöremezlik süresi kadar ve %100 maluliyete göre “efor kaybı” tazminatı hesaplayan yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri talebi konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalılar … Sigorta ve … …… Kooperatifi vekillerinin istinaf taleplerinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle yukarıda açıklandığı üzere davacı … …’in maddi tazminat talepleri konusunda usulüne uygun ve denetime elverişli aktüerya raporu alınarak davanın esası hakkında ve tüm talepler değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, istinaf eden tarafların sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekili ile davalılar … Sigorta AŞ. vekili ve … …… Kooperatifi vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile; Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/09/2020 gün ve 2018/752 Esas – 2020/450 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf eden taraflar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden ilgilisine iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
6-İİK’nın 36.maddesi gereğince, Eskişehir 1. İcra Dairesinin 2021/319 Esas sayılı dosyasına yatırılan 123.000,00 TL ve 56.557,15 TL tutarlarındaki teminat mektuplarının yatıran taraflara iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.