Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/603 E. 2023/167 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/603 – 2023/167
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/603
KARAR NO : 2023/167

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2020
NUMARASI : 2018/612 Esas – 2020/579 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılar …’ın ve …’ın oğulları …’ın, 22.03.2018 tarihinde, davalının ZMMS sigortacısı olduğu… Plakalı … İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı araçta yolcu iken aracın trafik kazası yapması sonucunda vefat ettiğini, müteveffanın annesi … ve babası …’ın oğullarını ve aynı zamanda desteklerini kaybetmekten dolayı istikbalde sahip olacakları birçok imkândan mahrum kaldığından madden büyük zararlara uğradıklarını, davacıların destekten yoksunluklarının tazmini için 2918 Sayılı KTK’nın 97. maddesi uyarınca davalı şirkete 09.08.2018 tarihinde başvuru yaptıklarını ancak sonuç alamadıklarını ileri sürerek, fazlaya dair dava ve talep haklarımızı saklı tutarak, anne … için 5,000.00 TL maddi, baba … için. 5.000.00 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıya başvuru tarihi olan 09.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 06/05/2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile; fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydı ile taleplerini davacı … için 95.989,42 TL, davacı … için 86.705,86 TL olarak belirlediklerini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; oluştuğu iddia olunan bu zarar kalemlerinin davacı tarafça ispatı gerektiğini, davacı yanca müteveffanın polis memuru olarak görevini ifa ederken vefat ettiği şehit olduğu bildirilmekle; davacı yana Nakdi Tazminat Komisyonu ve SGK tarafından yapılan ödemelerin tevsiki için … Valiliği Nakdi Tazminat Komisyonu ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na müzekkere yazılarak ödeme miktarının sorularak, varsa yapılan ödemelerin tenzil edilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacılar …’ın ve …’ın oğulları …’ın, 22.03.2018 tarihinde, davalının ZMMS sigortacısı olduğu …Plakalı … İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı araçta yolcu iken aracın trafik kazası yapması sonucunda vefat ettiği, dosya içerisinde yer alan Adli Trafik bilirkişisi tarafından tanzim edilen rapor içeriğinde belirtildiği üzere, müteveffanın kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunmadığı, dava dışı sürücüsü…’ın %100 oranında asli kusuru bulunduğu, aktüer bilirkişi raporu içeriğine göre, davacılara, dava dışı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ödemenin %50’sinin mahsup edilmesi neticesinde, davacı … yönünden bakiye 80.465,37 TL, davacı … yönünden ise bakiye 65.729,93 TL destekten yoksun kalma zararının hesaplandığı, buna göre davalı sigorta şirketinin davacıların belirlenen zararını karşılamakla sorumlu olduğu, davacıyan tarafından davalıya yapılan müracaatın 10.08.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, bu tarihe 8 iş günü ilave edilmesi neticesinde 31.08.2018 tarihi itibariyle davalının temerrüde düşmüş sayıldığı, kazaya neden olan aracın hususi niteliği dikkate alındığında temerrüt faizinin yasal faiz olarak belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davacı … yönünden 80.465,37 TL’nin 31.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı … yönünden 65.729,93 TL’nin 31.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporu hatalı olup eksik inceleme neticesi hüküm kurulduğunu, zira hesaplama aşamasında teminat limiti dahilinde garameten paylaştırma yapılması gerektiğini, Yerel Mahkeme huzurundaki dava müvekkil şirket nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın karıştığı kaza neticesi …’ın vefatı sebebiyle geride kalan anne ve baba tarafından açılan destekten yoksun kalma maddi tazminat davasına ilişkin olduğunu, dava konusu kaza sebebiyle işbu dosya davacılar vekili tarafından, müteveffa …’ın eş ve çocukları için Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/438 Esas sayılı dosya ile açılmış destekten yoksun kalma maddi tazminat davası bulunduğunu, bu kapsamda dava konusu trafik kazası neticesi …’ın vefatı sebebiyle hak sahibi olarak geride eş, iki çocuk, anne ve baba kaldığını, mütevefanın yaşı ve geliri itibariyle hak sahiplerinin talep edebileceği toplam tazminat miktarının kaza tarihi itibariyle … plaka sayılı aracın trafik sigorta poliçesi azami teminat limiti olan 360.000,00 TL’nin üstünde olması sebebiyle tüm hak sahipleri için hesaplama yapılması ve teminat limiti dahilinde KTK md. 96 gereği garameten paylaştırılması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından alınan hesap bilirkişi raporu ile davacı anne … için 80.465,37-TL, davacı baba … için 65.729,93-TL, Ankara 19.AHM 2018/438 esas sayılı dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile eş … için 434.501,00 TL, çocuk … için 168.467,00 TL, çocuk … için 202.672,00 TL maddi tazminat hesaplandığını, neticeten …’ın vefatı sebebiyle geride kalan eş, iki çocuk, anne ve babanın toplam zararı 951.835,30-TL olup poliçe azami teminat limiti olan 360.000,00 TL’nin üzerinde olduğundan dolayı tüm hak sahipleri dikkate alınarak yapılacak zarar hesabı sonucunda zarar görenlerin sigorta poliçesi kapsamında talep edebileceği tutarların KTK 96 gereği garameten paylaştırma ilkesi gözetilerek belirlenmesi gerektiğini, mezkur kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirket nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın herhangi bir kusuru bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı yanın müterafik kusurunun hesaplanacak tazminattan indirilmesi gerektiğini, yine somut olayda davacılara yapılan nakdi tazminat ödemelerinin tamamının hesaplanan zarardan tenzil edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacılar vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; garameten paylaştırmanın yapılabilmesi için önce hak sahipleri belirlendikten sonra sigorta şirketine karşı dava açan hak sahiplerinin durumuna göre hesaplanan tazminatın poliçe limitinin üzerinde çıkması gerektiğini, mevcut durumda garamaten hesaplama yapılamayacağını, aktüer raporuna itiraz ettiklerini, Yerel Mahkemenin karar tarihinin 30.10.2020 olduğunu, ancak Anayasa Mahkemesi 2918 sayılı Kanunun 90. maddesinde yer alan “…bu Kanun ve Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” ifadesi ile yine ”…bu kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar…” ifadelerini 09.10.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 17/07/2020 gün ve 2019/40 E., 2020/40 K. sayılı kararıyla iptal ederek; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatların 6098 SK’da yer alan Haksız Fiillere yönelik tazminat hesaplama usullerinin geçerli olduğunun kabul edildiğini, Yerel Mahkemenin Anayasa Mahkemesinin İptal kararanına uygun şekilde 6098 SK kapsamında yer alan Haksız Fiillere yönelik hesaplama yöntemine ve Yüksek Yargı kararları ve içtihatlara uygun hesaplanmasına karar vermesi gerekirken Genel Şartlarda yer alan hesaplama yöntemine göre düzenlenen aktüerya raporunun hükme esas alınmasının isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava ölümle sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan, desteğin yolcu konumunda olduğu aracın ZMSS şirketi aleyhine açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılmıştır. Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı). Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve anüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında desteğin ve davacılar ile hak sahibi olan dava dışı kişilerin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp destek tazminatı hesabı yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken, destek, davacılar ve hak sahibi dava dışı kişilerin TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davacıların destek alacağı süre gözetilerek talep edebileceği destek tazminatının hesaplanması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Tazminat hesabına ilişkin olarak, çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu hususu Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarından olup, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 40. maddesinde bazı kamu görevlilerinin (asker, polis, gümrük memuru ve benzerleri) hangi yaş sınırında emekli olacakları ayrı ayrı belirtilmiştir.
Mahkemece desteğin muhtemel emeklilik yaşı dikkate alınarak, bu yaşa kadar aktif devre ve bu yaş ile muhtemel ömür sonu arası süre için AGİ dâhil edilmemiş asgari ücret üzerinden pasif devre hesabının yapılması için rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
3-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 96/1. maddesinde “zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
KTK’nın 96. maddesi hükmüne göre, garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade etmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı biçimde ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır.
Garameten ödeme ilkesine ilişkin ifade edilen hususlar da dikkate alındığında, ölenin birden çok hak sahibinin bulunması ve tüm hak sahipleri için hesaplanan toplam tazminatın davalının düzenlediği poliçedeki teminat limitini aştığı gözetilerek garame hesabı yapılmak suretiyle davacıların hak kazanacağı tazminat miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Garame hesabı yapılırken; davacıların desteği Yunus’un ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı olan davacıların hak kazanacağı tazminatların hesaplanması; ölenin dava dışı eşi ve çocukları için tazminat asıl alacağının hesaplanması daha sonra, davacılar ile ölenin eşi ve çocuklarının hak kazanacağı tazminat asıl alacaklarının toplanıp, toplam bedelin poliçe teminat limitine oranlanması suretiyle bulunacak katsayının, her bir davacı için hesaplanan tazminat miktarına bölünmesi suretiyle sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Somut olayda, iş bu davayı açanlar desteğin anne ve babasıdır. Hükme esas alınan tazminat bilirkişi raporunda desteğin gelirinden destek, davacı anne ve babası ile sağ eşi ve 2 çocuğuna pay ayrılmış ise de, davacılar dışında kalan dava dışı hak sahibi eş ve çocuklar yönünden tazminat hesabı yapılmamış, poliçe limitinin davacılar ile dava dışı hak sahipleri yönünden yeterli olup olmadığı belirlenmemiş, limitin toplam tazminatı karşılamaması halinde garame hesabı yapılması gerektiği hususu da göz önünde tutulmamıştır. Bu hali ile aktüer bilirkişi raporu hükme elverişli değildir.
Mahkemece, dava dışı hak sahiplerinin açtığı dosya da getirtilerek davacılar ve dava dışı hak sahipleri eş ve çocuklar yönünden yukarıda açıklandığı üzere destek payı ayrılarak destek tazminatları hesaplanması, toplam destek tazminatlarının belirlenen poliçe limitini geçtiğinin anlaşılması halinde KTK’nın 96. maddesi gereğince az yukarıda anlatıldığı şekilde garame hesabı yapılarak davacıların talep edebileceği destek tazminatlarının tespit edilmesi, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması hususunda aktüer bilirkişiden denetime ve hükme elverişli, gerekçeli bir ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında davacılar vekili ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30.10.2020 tarihli 2018/612 Esas – 2020/579 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
5-İstinaf eden taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup ve iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.