Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/60 E. 2022/96 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/60 – 2022/96
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/60
KARAR NO : 2022/96

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI : 2017/169 Esas 2019/762 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :

DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/09/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait … plaka sayılı aracın 16/03/2016 tarihinde meydana gelen kazada hasar gördüğünü, hasara sebebiyet veren … plaka sayılı aracın malikinin davalı … Limited Şirketi, sürücüsünün davalı … ve sigortacısının davalı sigorta şirketi olduğunu, meydana gelen kazada davalı sürücü …’ın tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacıya ait araçta meydana gelen 6.555,00 TL hasar bedelinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara ayrı ayrı usulüne uygun olarak dava dilekçesi ile duruşma günü tebliğ edilmiş, davalılar tarafından dava dilekçesine karşı herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 16/03/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıya ait … plaka sayılı araca … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda hasar gördüğü, hasara sebebiyet veren aracın kaza tarihi itibari ile davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortasının yapıldığı, alınan rapora göre meydana gelen kazada davalı …’ın % 100 oranında kusurlu olduğu, davalı …’IN haksız fiili gerçekleştiren, davalı …Limited Şirketinin aracın maliki olarak, davalı sigorta şirketinin ise kaza tarihi itibari ile kazaya sebebiyet veren aracın sigortacısı olması nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85 ve 91. maddeleri uyarınca işleten veya sürücünün kusuru oranında ve poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere sorumluluğunun bulunduğu, poliçe kapsamında hasara ilişkin zararın teminat altına alındığı, bilirkişi tarafından hasar miktarına yönelik yapılan hesaplama neticesinde hasar miktarının onarım masrafları da dahil 6.555,00 TL olduğunun tespit edildiği, aracın yaşı, kaza tarihindeki kilometresi, marka ve modeli ile hasar gören parçaların nitelikleri birlikte değerlendirildiğinde hasar bedelinden amortisman bedeli indirilmesinin uygun olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; Davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine 27.05.2016 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na 2016.E.14580 sayı ile başvurulduğunu, 6.11.2016 tarihli – K/2016-30709 sayılı ek-tavzih kararı ile de başvurunun karara bağlandığını, bu karara karşı itirazlarının kabul edilmesi sonucu şirket aleyhine hükmedilen aleyhe kararın kesin olarak kaldırılmasına karar verildiğini, dolayısıyla ortada kesin hüküm olduğunu, kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kaldı ki kusur raporunun doğru olmadığını zira ekspertiz tarafından kazanın kaza tutanağındaki gibi olmadığının tespit edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarının tazmini istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Öncelikle uyuşmazlık, eldeki davaya konu talepler açısından, kesin hüküm oluşturacak bir hakem kararı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/1-i maddesinde tanımlanan şekilde “aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış “olması dava şartıdır. Kesin hüküm, hem bireyler için hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Hemen belirtilmelidir ki, kesin hükmün amacı; kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir biçimde çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde, hem kişilerin hem de Devletin yararı vardır. Çünkü kişiler, uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık, bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bu açıdan, Devletin de menfaati söz konusudur. Çünkü Devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık (dava) ile sürekli ve yinelenerek meşgul edilmesini istemez.
Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz.
Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; (Yargıtay’ın da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay’da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığının, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez.
Maddi anlamda kesin hükmün koşulları 6100 sayılı HMK’nın 303/1. maddesinde; “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kesin hükümden söz edebilmek için ilk kararın mahkemece hükme bağlanması şart olmayıp, uyuşmazlık konusunda tarafların tahkim yoluna gitmeleri halinde, Hakem/Hakem Heyetlerince verilen esasa ilişkin kararların da usulünce kesinleşmesinden sonra, kesin hüküm oluşturacağından aynı uyuşmazlık konusunda yeniden dava açılmaz.
Kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu, müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise, dava sebebinin aynı olmasıdır.
Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hakimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziki bakımdan aynı olsa bile, bu şeyler üzerinde talep olunan haklar değişikse, müddeabihler aynı değil demektir.
Kesin hükmün üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise; her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan söz edilebilir.
Somut olayda dosya arasında bulunan Ankara 8 İcra Dairesinin 2016/22737 esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından 6.555TL asıl alacak ve ferileri için sigorta tahkim komisyonunun 26/10/2016 gün ve 2016/14580 E.. 2016/30709 K. sayılı tavzih ek kararının icrası için ilamlı takip başlatıldığı, takibin devamı sırasında bu karar hakkında verilen itiraz hakem heyetinin 05/12/2016 günlü kararı ile ise tavzih kararının kaldırıldığı görülmüştür.
Kesin hüküm dava şartı olup taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece nazara alınması gerekir.
O halde; mahkemece 2016/14580 E. 2016/30709 K. sayılı sigorta tahkim dosyası ve ekleri getirtilerek kesin hüküm koşullarının bu dava yönünden oluşup oluşmadığının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, davalının bu yöne ilişkin istinafının kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 15/10/2019 tarihli 2017/169 Esas – 2019/762 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 29 İcra Dairesinin 2020/439 sayılı dosyasına yatırılan 15.722,48-TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.