Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/599 E. 2023/222 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/599
KARAR NO : 2023/222

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2017/36 Esas 2020/464 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1- … – …
VEKİLİ :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili ile davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili; davalı … şirketine sigortalı olup diğer davalı …’nin kullandığı araç ile yolun karşısına geçmeye çalışan davacılar …’ya çarparak yaralanmalarına neden olduğunu belirtip davacı Aleyna için 10.000,00 TL maddi, davacı … için 1.000,00 TL maddi tazminatın her iki davalıdan müteselsilen tahsiline, davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına bağlı olmak koşulu ile poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, geçici iş göremezlik zararının poliçe kapsamında olmadığını, çalışma gücü kayıp oranı raporu alınıncaya kadar geçecek süreye ilişkin sürekli iş göremezlik zararından da SGK’nın sorumlu olduğunu, sürekli çalışma gücü kayıp raporunun ATK’dan, tazminat hesabına ilişkin raporun uzman bilirkişiden alınması gerektiğini belirtip davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin olayda kusuru bulunmadığını, davacılar çalışarak gelir elde etmedikleri için maddi tazminat istemlerinin reddi gerektiğini, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirtip davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacıların yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının 27/08/2016 tarihinde meydana geldiği, poliçe ise 02/11/2015 tarihinde düzenlenmiş olmakla birlikte, sigorta genel şartlarında 01/06/2015 tarihinde yapılan değişiklik 26/04/2016 tarihli Yasa değişikliği ile 2918 sayılı Yasanın bir parçası haline getirilmiş olup poliçenin düzenlendiği tarih ile kaza tarihinin her ikisi 26/04/2016 tarihinden sonraki tarih olmadığı için tazminat hesabının eski trafik sigortası genel şartları esas alınarak yapılması gerektiği, davacı … için geçici ve sürekli çalışma gücü kaybı nedeni ile maddi tazminat talep edilmiş olup her iki raporda davacının sürekli çalışma gücü kaybı oluşmadığı için sadece iyileşme süresi için 288,48 TL maddi tazminat talep edilebileceği ilişkin 26/08/2020 tarihli rapora itibar edilmesi gerektiği, davacı … için %2 oranında sürekli çalışma gücü kaybı ile birlikte 4 ayda iyileşebileceği kabul edilmiş olup bu davacı kaza tarihinde 18 yaşından küçük olup gelir getiren bir işte çalışmadığı için geçici işgöremezlik alacağı talep edilemeyeceği, sürekli çalışma gücü kaybı nedeni ile oluşan zararın ise 8.546,63 TL olduğu, davalı … haksız fiil nedeni ile sorumlu olduğu için davacıların hem maddi hem de manevi tazminat talepleri için kaza tarihi olan 27/08/2016 tarihinden itibaren faiz talep etmelerinin mümkün olduğu, sigorta şirketleri kendilerine yapılan başvuruyu takip eden 8 iş günlük sürenin tamamlanması ile temerrüte düştükleri gibi, davalı … şirketinin 28/11/2016 tarihli yazı ile ödeme talebini reddetmesi nedeni ile davacıların sigorta şirketinden olan alacaklarına 28/11/2016 tarihinden itibaren faiz talep edebilecekleri, sigortalı araç hususi nitelikli olarak tescil edildiği için talep edilebilir faizin türünün ise yasal faiz olması gerektiği, davacı … olay tarihinde 18 yaşından küçük ve gelir getiren bir işte çalışmadığı, diğer davalı …’nin ise ev hanımı olduğu için tazminat hesabının asgari ücret esas alınarak yapılması gerektiği, davacıların bir diğer talepleri davalı …’den manevi tazminata ilişkin olup davacılardaki yaralanmaların niteliği, yaralanmaların iyileşme süresi, kusur dağılım oranları, tarafların belirlenebilir gelirleri dikkate alınıp davacı … için 3.000,00 TL ve davacı … için 1.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili gerektiği gerekçesiyle;
“1)Davacı …’ın talebi ile ilgili olarak;
A)Davacının maddi tazminat talebi yönünden;
Davanın kısmen kabulüne, 288,48 TL geçici iş göremezlik zararının davalılardan müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, davacı alacağına davalı … yönünden 27/08/2016 olay tarihinden itibaren, davalı … yönünden başvurunun reddedildiği 28/11/2016 tarihinden itibaren değişen oranlı yasal faiz uygulanmasına,
Geçici iş göremezlik zararının fazlaya ilişkin kısmı ile sürekli iş göremezlik zararının tamamının reddine,
B)Manevi tazminat talebi yönünden; davacıdaki yaralanmalar, yaralanmaların iyileşme süresi ve tarafların kusur dağılım oranları ile belirlenebilen gelirleri dikkate alınarak, talebin kısmen kabulüne,
1.000,00 TL manevi tazminatın 27/08/2016 kaza tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faiziyle birlikte davalı …’den alınıp davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine,
2-Davacı … …’ın talebi ile ilgili olarak;
A)Davacının maddi tazminat talebi yönünden; davanın kısmen kabulüne, 8.546,63 TL sürekli iş göremezlik zararının davalılardan müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, davacı alacağına davalı … yönünden 27/08/2016 olay tarihinden itibaren, davalı … yönünden başvurunun reddedildiği 28/11/2016 tarihinden itibaren değişen oranlı yasal faiz uygulanmasına,
Geçici iş göremezlik zararı talebinin tamamının, sürekli iş göremezlik zararının fazlaya ilişkin kısmının reddine,
Bu dava için davacı … … lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
Bu dava için davalılar lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan tek bir 1.453,37 TL vekalet ücretinin bu davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
B)Manevi tazminat talebi yönünden; davacıdaki yaralanmalar, yaralanmaların iyileşme süresi ve tarafların kusur dağılım oranları ile belirlenebilen gelirleri dikkate alınarak, talebin kısmen kabulüne, 3.000,00 TL manevi tazminatın 27/08/2016 kaza tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faiziyle birlikte davalı …’den alınıp davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilin TC kimlik numarası dahi UYAP sistemine kaydedilmeden işlemler yapıldığını ve tebligatlar gönderildiğini, müvekkilin TC kimlik numarası olmasına rağmen işlenmediği için müvekkile gönderilen tebligatların TK 35. maddesine göre gönderildiğini ve usulüne uygun yapılmadığını, müvekkilin davadan usulünce haberdar edilmediğini, kusur raporu ve maluliyet raporu gibi aşamalardaki işlemlerden bilgisi olmadığını, verilen kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, dosyada alınan bilirkişi raporunda belirtilen %35 oranındaki kusura ilişkin beyan ve tespitleri kabul etmediklerini, müvekkilin Özalp Caddesi üzerinde seyrederken yayaların yoğunluğunun olduğu bir zaman diliminde gayet yavaş olarak ilerlerken kazanın meydana geldiğini, yaya geçidi bulunmadığını, davacıların maddi tazminat taleplerinin reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığını, davacılardan birinin ev hanımı olan ve herhangi bir iş ile iştigal etmeyen bir bayan olduğunu, diğerinin ise 15 yaşında bir öğrenci olduğunu bu nedenle maddi tazminat taleplerinin yersiz olduğunu, manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, davacılardan … yaralanması ve maluliyeti bulunmadığını, manevi tazminata hükmedilemeyeceğini, bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından hesaplama yapılırken TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması gerekirken, PMF yaşam tablosuna dayanarak yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde , davacının maluliyetinin özürlülük ölçütü yönetmeliğine göre belirlenmesi gerektiğini, PMF yaşam tablosunun hükme esas alınmasının isabetsiz olduğunu, geçici iş göremezlikten sorumlu olmadıklarını ve dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf eden vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
T.C. Anayasası’nın 36/1 maddesinde; “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde ise; “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların davadan (dava dilekçesi ile) ve duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 sayılı HMK’nın 280/1 maddesi; “Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir.” hükmünü içermektedir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup, tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Anayasanın 35 ve 36. maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi uyarınca, taraflar dinlenilmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Aksi halde savunma hakkı kısıtlanmış olur. Yine, 6100 sayılı HMK’nın 280. maddesi son cümlesi gereğince bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi, 281/1. maddesi hükmüne göre de; tarafların bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecek durumda olmalarının sağlanması gerekmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre bir kimseye tebligat yapılabilmesi için evvela o dava veya takipte muhataba söz konusu tebligattan önce usulüne uygun olarak bir tebligat yapılmış olması gerekir. Diğer bir anlatımla muhataba daha öncesinde usulüne göre herhangi bir tebligat yapılmamışsa sonraki tebligatların 35. madde kapsamında yapılması mümkün değildir. Kaldı ki, aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince muhataba daha önce usulüne uygun yapılmış bir tebligat olsa dahi, tebligat esnasında muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin de tespit edilememesi gerekir. Muhatabın adres kayıt sisteminde adresinin bulunması halinde sonraki tebligatların 35. madde kapsamında yapılması mümkün değildir.
Somut olayda, dava dilekçesinin ve bilirkişi raporunun usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmakla dosyada yer alan ve dava dilekçesi ile mahkemece hükme esas alınan kusur ve maluliyet raporunun davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek ve iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma nedenine göre davalı … AŞ vekilinin tüm, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 21/09/2020 tarihli 2017/36 Esas – 2020/464 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4- maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
Kaldırma nedenine göre davalı …Ş. vekilinin tüm, davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2020/10264 Esas Esas dosyasına depo edilen 23.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.