Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/596 E. 2023/263 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/596 – 2023/263
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/596
KARAR NO : 2023/263

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2020
NUMARASI : 2019/492 Esas – 2020/388 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 07/08/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin desteği …’ın hayatını kaybettiğini, bu nedenle davacılardan … için tüm davalılardan maddi tazminat, tüm davacılar için ise araç maliki ve araç sürücüsünden manevi tazminat talebi ile iş bu davayı açtıklarını, olayda karşı araç sürücüsü …’nın direksiyon hakimiyetini kaybederek … plakalı desteğin içerisinde yolcu olarak seyahat ettiği araca çarptığını ve yaralamalı ve ölümlü kazanın meydana geldiğini, davacı …’nin genç yaşta dul kaldığını, çocukları olan diğer davacıların babalarının desteğinden yoksun kaldığını belirterek … … için, şimdilik 1.000.00 TL maddi, 70.000.00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte, … … için 40.00.00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte, … … için 40.000.00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte, … … için 40.000.00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte,… için 40.000.00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini, dava şartı yerine getirilmeden açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddini talep etmiş, esasa ilişkin olarak kazaya karışan sigortalı aracın manevi tazmin klozunun bulunmadığını, diğer yönden maddi tazminata dair kazanın oluşumuna esas kusurun tespiti gerektiğini, müvekkili şirkete sigortalı aracın kusursuz bulunduğunu, aksi halde kusur tespiti için Adli Tıp Kurumundan veya uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasını, diğer yönden müterafik kusur olgusunun araştırılmasını, hatır taşımasının varlığının ele alınmasını, gerçek bir desteğin unsurlarının davada davacılar yönünden incelenmesini, SGK gelir bağlanması ve nüfus kayıtlarının celbini, varsa SGK ödemelerinin tenzil edilmesini, kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmeyip, en fazla yasal faize karar verilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde; kendilerinin usulen arabuluculuk için davet edilmediklerini, bir görüşmenin gerçekleşmediğini, kaldı ki davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, Ankara 8.Ağır Ceza Mahkemesinde alınan kusur raporunda …’nın asli ve tam kusurlu bulunmadığını, manevi tazminatın muhatabının da davalı sigorta şirketi olacağını, ölen kişinin mesleği ve ekonomik durumunun taleplerde değerlendirilmesi gerekeceğini, dava dışı sürücüye davanın ihbarını, arabuluculuk nedeniyle başvuru olmaksızın açılan davanın müvekkilleri yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacılar vekili, müvekkillerinden … …’ın maddi tazminat talebi yönünden davalı sigorta şirketi ile aralarında sulh oldukları ve bu maddi tazmin taleplerinin karşılandığı bildirilmiş olmakla bu hususun diğer davalılara da sirayet edeceği, bu nedenle davacının maddi tazminat talebi ile ilgili olarak mahkemece karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edileceği, manevi tazminat taleplerinin incelendiği, davalıların alınan rapor ve kaza tespit tutanağı ile kazada asli veya tali kusurlu olma ihtimali %100 olarak tespit edildiği, desteğin kusursuz bulunmasına göre istenilen miktarların makul olduğu ancak takdiri bir indirim yapıldığı gerekçesiyle davacı … …’ın maddi tazminat talebi hakkında vaki sulh nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden; davacı … … için 40.000,00 TL, davacı … … için 30.000,00 TL, davacı… için 30.000,00 TL, davacı … … için 30.000,00 TL, davacı … … için 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 07/08/2019 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil davalı …’nın, … plakalı araç ile seyir halinde ilerlerken araç direksiyonunun sertleşmesi ve bu sebeple sağ şeritten sol şeride girmesi ile arkadan gelen … plakalı aracın müvekkilin aracına çarpması sonucu elim kazanın meydana geldiğini ve …’ın işbu kaza sonucu hayatını kaybettiğini, müvekkil davalı …’nın ise … plakalı aracın sahibi olduğunu, davaya cevap dilekçesinde “göreve, ve arabuluculuk davet formunun müvekkillere usulüne uygun gönderilmediğine” itiraz etmelerine rağmen işbu itirazların mahkemece değerlendirilmediğini, ön inceleme duruşmasında bu hususlara dikkat edilmeden davanın kabulüne karar verildiğini görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, davacının 23/08/2020 tarihi dilekçesinde de (ön inceleme duruşması dahi yapılmadan) sigorta şirketi ile sulh olduklarını dile getirdiğini ve davanın manevi tazminat olarak devam edilmesini talep ettiğini, eğer manevi tazminattan sigorta şirketi sorumlu değilse o halde görevli mahkemenin de Asliye Ticaret Mahkemesi olmayacağının açık seçik ortada olduğunu, müvekkillere usulüne uygun arabuluculuk davet formu tebliğ edilmediğini, ön inceleme yapıldıktan sonra taraflara sözlü yargılama için süre vermeden, deliller, itirazlar, davanın ihbar edilmesi talepleri değerlendirmeden tahkikat aşamasına geçildiğini, gerekçeli kararda yalnızca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan kusur raporundan bahsedilerek ve yalnızca bu delile dayanılarak hüküm kurulduğunu, ceza dosyasının henüz kesinleşmediğini, aleyhe toplamda 160.000,00 TL ve olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tazminat ödenmesine hükmedilmesinin tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmesine sebebiyet verdiği, sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmadığını, avans faize hükmedilemeyeceğini, yerel mahkeme tarafından kurulan hükümde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan avukatlık ücretlerinin müvekkillerine ödenmesine karar verildiğini ancak avukatlık ücretinin müvekkilleri … ve …’ya ayrı ayrı mı yoksa tek avukatlık ücreti mi ödeneceğinin net olmadığını, davacının davadan feragat ettiğini belirttiğini, bu halde davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi değil, feragat nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ayrıca davacı yana sulh sözleşmesi ile yargılama giderleri adı altında ödenen tutar içerisinde arabuluculuk ücreti de ödenmiş olup bu hususta aleyhe hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, zira davacı davasından feragat ettiğine göre davanın feragat nedeni ile reddi halinde yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Öncelikle, görev konusunun incelenmesi gerekmiştir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin ve dava şartı olduğundan mahkeme görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden inceler. Göreve ilişkin inceleme yargılamanın her aşamasında mümkün ise de, her dava açıldığı tarih itibariyle görüldüğünden, Kanun’da aksine düzenleme yer almadıkça mahkemece davanın açıldığı tarihte görevli olduğu bir davada, yargılama sırasında gelişen durumlar nedeniyle davanın tamamı yahut bir kısmı yönünden görevsizlik kararı verilemez. Aynı şekilde, davacının ihtiyari dava olarak birden çok davalı hakkında birlikte dava açabileceği durumda, bir kısım davalılar hakkındaki davanın feragat, takipsiz bırakma vs. nedenlerle tefrikine karar verilmiş olması halinde dahi, davanın açıldığı tarih itibariyle davanın HMK’nın 57. maddesi gereğince birlikte açılmasının ve görülmesinin mümkün olduğu durumlarda verilen tefrik kararı sonrasında yargılamaya devam edilen davalılar yönünden göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilemez.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme genel hukuk mahkemesi olan Asliye Hukuk Mahkemesi ise de; dava, gerçek kişi ile birlikte sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup, sorumluluk sigortası TTK’da düzenlenmiştir. TTK’nın 4/1-a ve 5. maddesi hükümleri karşısında, mutlak ticari nitelikteki bu davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa, söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir.
O halde, gerek davalı araç sürücüsü ile araç işleteni, gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olduğundan, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Bu nedenle, bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup, bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Arabuluculuk konusunda ise, dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir.
TTK’nın 4/1.maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda (-Türk Ticaret Kanunu’nda-) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası aynı yasanın 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, zarar gören üçüncü kişi tarafından zarar verenin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı aleyhine açtığı davalar TTK’nın 4/1-a maddesi uyarınca mutlak ticari dava kapsamında kalmaktadır.
Davalı … hakkında KTK’nın 85.maddesi uyarınca araç işleteninin sorumluluğuna dayanılarak dava açılmış olup anılan davalı tacir ve araçta ticari araç ise de, davacının gerçek kişi olması, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanıp TTK’da düzenlenen bir hususa ilişkin olmaması nedeniyle davalı işleten yönünden de nispi yada mutlak ticari davadan söz edilemez.
Davalı sürücü …’ya yönelik açılan dava TTK’nın 4.maddesinde sayılan ticari davalardan olmayıp uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanmaktadır.
Bu durumda her iki davalı hakkında, davacının TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin olarak, mahkemece, kazanın oluşundaki kusur durumu, tarafların mali ve sosyal durumları dikkate alınarak manevi tazminat miktarının tespit edildiği gerekçeli kararda belirtilmiş ise de, davalıların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılmadığı ayrıca kusur raporu alınmadığı anlaşılmaktadır.
Manevi tazminatın takdirinde 6098 sayılı TBK 56. maddesi ve 22/06/1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de belirtildiği üzere, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartların değerlendirilmesi açısından, tarafların sosyal ve ekonomik durumunun belirlenmesi gerekeceği dikkate alınarak, tarafların için sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Kusur raporuna ilişkin olarak ise, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davalarda, talep edilen manevi tazminat miktarlarının belirlenmesindeki en önemli etkenlerden birisi, kazadaki kusur durumu ve kusur oranlarıdır.
Somut olayda kesinleşmiş bir ceza dosyası bulunmamaktadır. O halde mahkemece, ceza dosyası da celbedilerek konusunda uzman makina mühendisi bilirkişiden kazanın oluşumunda tarafların kusur durumunun ne olduğu konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu yönden de kaldırılmasına karar verilmiştir.
Maddi tazminat yönünden sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar yönünden ise, davacı vekilinin 23/8/2022 tarihli dilekçesinde “sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi talep edilmiş, 28/9/2020 tarihli dilekçesinde ise “feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi” istenmiştir.
Mahkemece belirtilen hususlarda taraf vekillerinin açıkça taleplerinin, ileri sürülen sulh sözleşmesinin kapsamının, sözleşme çerçevesinde ne şekilde karar verilmesinin istenildiğinin (ileri sürülen sulh sözleşmesinin onaylanması veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı) yahut (ödeme nedeniyle) feragat nedeniyle davanın reddinin istenilip istenilmediği ve bu ihtimalde yargılama giderleri konusunda karşılıklı talepleri belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi bakımından kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalılar vekillerinin istinaf talebinin ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklikler giderildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre istinaf eden davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/09/2020 gün ve 2019/492 Esas – 2020/388 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf eden davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden ilgilisine iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.