Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/595 E. 2023/487 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/595 – 2023/487
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/595
KARAR NO : 2023/487

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2019/576 Esas 2020/433 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 29/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili… Şti.’ye ait, … plakalı aracın, 21.06.2019 tarihli 11.50 sularında Ankara İli Sincan İlçesinde seyri esnasında …numaralı poliçeyle … Sigorta A.Ş.’nin teminatı altında olan … plakalı aracın şerit ihlali yaparak çarpışmaya neden olması sonucu hasarlandığını, kaza esnasında … plakalı aracın aniden şerit değiştirerek … plakalı aracın önüne kırdığını ve müvekkilinin çarpma esnasında hasarın büyümesini engellemek amacıyla sola doğru kaçış manevrası yapmış olduğunu ve … plakalı araca çarptıktan sonra sol tarafta bulunan trafik tabelasına çarparak durmak zorunda kaldığını, söz konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkile ait … plakalı araç sürücüsünün kusursuz, … plakalı araç sürücüsünün ise tam kusurlu olduğunu, bu durumun kaza tespit tutanağından ve dilekçe ekinde yer alan eksper raporunda anlaşılmakta olduğunu, kazaya tam kusuruyla sebebiyet veren … plakalı aracın, …numaralı poliçe ile 04.01.2020 tarihine kadar davalı … Sigorta A.Ş.’nin sigortalısı olduğunu, müvekkilinin aracında meydana gelen hasar ve değer kaybının davalı tarafından karşılanması gerektiğini, müvekkili aracında bahsi geçen bu tamirat, değişim, boyama nedeniyle meydana gelen hasar miktarının KDV dahil 7.177,20 TL olduğunun tespit edilmiş olduğunu, bu bedelin davalı tarafından karşılanması gerekmekte olduğunu, taraflarca yaptırılan eksper incelemesi sonucunda, müvekkilinin aracında 5.280,00 TL değer kaybı meydana geldiğinin tespit edilmiş olduğunu, bu bedelin davalı tarafından giderilmesinin gerekmekte olduğunu belirterek fazlaya dair tüm dava ve talep hakları saklı kalmak üzere, davalının sigortalısı sorumluluğundaki aracın haksız fiil ve kusuru ile meydana gelen trafik kazası neticesinde, … plakalı araçta oluşan hasara binaen şimdilik 4.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, davalının sigortalısı sorumluluğundaki aracın haksız fiil ve kusuru ile meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkiline ait … plakalı araçta oluşan değer kaybına binaen şimdilik 2.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ve hazırlanan ekspertiz raporu ücreti için müvekkili tarafından karşılanan KDV dahil 354,00 TL ekspertiz ücretinin yargılama öncesi zorunlu olarak tespit amaçlı yapıldığından yargılama gideri olarak karara derç edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen tazminat talebi bakımından müvekkil şirketten herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Yargıtay İçtihatları uyarınca kusur tespiti yönünden adli tıp kurumundan kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, davacının veya üçüncü kişinin ağır kusurunun varlığı halinde davacı lehine hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerekmekte olduğunu, davacı tarafça talep edilen tazminat bedelinin, sigorta genel şartları hükümlerine aykırı olup fahiş miktarda olduğunu, davanın görevsizlik, yetkisizlik ve pasif husumet nedeniyle reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde kusur ve tazminat miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasını, kusur raporu alınmasını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde hazine müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan bir ekspertizden rapor alınmasını, davacının tazminat taleplerinin reddine, davacı tarafça belirtilen faiz başlangıcının ve avans faizi talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, olay günü kendi şeridinde giden davacıya davalı sigortalı araç sürücüsünün şerit ihlali yaparak çarpması sonucu kazanın olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, davalı sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, bilirkişi tarafından hesaplanan hasar ve değer kaybı bedeli ile davacının talep arttırım dilekçesi gözetilerek davanın kısmen kabulüne, 3.241,10 TL hasar bedeli, 3.939,18 TL değer kaybı toplamı 7.180,28 TL’nin 12.09.2019 tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, 354,00 TL ekspertiz ücretinin yargılama giderlerinde değerlendirilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen tazminat talebi bakımından müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmamasına rağmen müvekkil şirket aleyhine tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dolaylı zarar niteliğinde olan “değer kaybı” ve sair dolaylı zarar taleplerinin müvekkil şirket tarafından sağlanan Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta (ZMMS) Poliçesi teminatının kapsamı dışında olduğunu, kaldı ki, ZMSS Poliçesi Genel Şartları A.6.k maddesi gereğince de “Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri ”nin teminat kapsamı dışında olduğunu, davacının değer kaybı tazmin talebinin mahkemece reddedilmesi gerekirken kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davacının iddia ettiği hasar ile kaza uyumsuz olduğundan illiyet bağı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken aleyhe hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından yapılan başvuru sonucu müvekkil şirketçe yaptırılan hasar incelemesinde ilgili hasar iddiası ile müvekkil şirketin filleri uyumsuz bulunduğu, hukuki anlatımla haksız fiilin temel unsurlarından olan illiyet bağının yokluğu nedeniyle davacının talebinin karşılanmadığını, mahkemece hükmedilen avans faizinin hukuka aykırı olduğunu, olay tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının hatalı ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf eden davalı vekilinin HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan araç hasar ve değer kaybına bağlı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 Esas – 2019/40 sayılı iptal kararı ile 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlede yeralan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verilmiş, bu iptal kararı 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anayasanın 153. maddesinde; “iptal kararları geriye yürümez” hükmü, iptal kararlarının kesinleşen işlemlere etki etmeyeceği anlamında olup, elde bulunan uyuşmazlığın devam ettiği davalarda “geriye yürümeme kuralı” uygulanamaz. Diğer bir anlatımla bir davada uygulanması gereken kanun maddesi başka bir dava vesilesi ile iptal edilmiş ise bu madde artık eldeki davada da uygulanamaz. Zira davanın yasal dayanağı kalkmıştır ve Anayasa’ya aykırı olduğu tespit edilmiştir. Davacının iptal edilen maddeden dolayı sağlayacağı hukuki yararı da kalmamış olur. (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.05.1989 Tarih 1989/10-250 E., 1989/361 K. sayılı kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 25.02.2020 Tarih 2017/8-1863 E., 2020/206 K sayılı kararı ) Bu itibarla Anayasanın 153. maddesi gereğince bu iptal kararı bağlayıcı olup derdest davalara ve kesinleşmemiş hükümlere de etki edecektir. Bu durumda usuli kazanılmış haktan bahsetmek mümkün değildir.
2918 sayılı Yasanın 90. maddesinin Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki son hali, “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir… Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindedir. Anayasa Mahkemesi; iptal kararından sonra genel şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının yasal dayanağı kalmamıştır.
Bu durumda Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları dikkate alınarak kaza tarihindeki serbest piyasa koşullarına göre vasıtanın kazadan önceki rayici ile onarım sonrası değeri arasındaki farkın araç değer kaybı olarak belirlenmesi gerekmekte olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda değer kaybı hesabının Genel Şartlardaki hükümler uyarınca yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak araçta meydana gelen “değer kaybı” (istikrar kazanan yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre); aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle önceki kazaları araştırılarak niteliği ve etkisi göz önüne alınarak, tartışılarak hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, modeli, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alınarak kazadan sonraki tamir edilmiş halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmadan ibarettir. Daha somut bir ifade ile aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmalıdır. (Yargıtay 17. HD’nin 2016/16876 E – 2017/12161 K sayılı, 27/12/2017 tarihli ve 2015/5301 E – 2017/11098 K sayılı kararları)
Açıklanan nedenlerle, davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının belirlenmesi için mahkemece öncelikle dava konusu kaza nedeniyle davacıya ait araçta meydana gelen hasar bedelinin ve hasarlı parçaların belirlenmesi için hasar dosyası, ekspertiz raporu, servis onarım belgeleri ile kaza tarihinden önceki hasarlarının aracın piyasa değerine etkisinin belirlenmesi için önceki hasarlara ilişkin belgelerinin getirilmesi, ondan sonra aracın modeli, yaşı ve özelliklerine göre 2. el hasarlı ve hasarsız değerinin ve buna göre değer kaybının Yargıtay tarafından belirlenen uygulamaya uygun olarak belirlenmesi için gerekçeli, ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde denetime uygun olmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, istinaf eden tarafın sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/09/2020 tarihli 2019/576 Esas – 2020/433 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMSİNE, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf edenin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2020/9603 Esas sayılı dosyasına yatırılan 20.000,00 TL tutarlı teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 29/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.