Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/588 E. 2023/165 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/588 – 2023/165
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/588
KARAR NO : 2023/165

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2020
NUMARASI : 2019/717 Esas 2020/475 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 30/04/2018 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken karşı yönden gelen davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu davacının yaralandığını ve Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/680 esas sayılı dosyasında, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacının %12 oranında sürekli iş göremez hale geldiği, bakıcı ihtiyacının 2 ay olduğu, 6 ay süreyle geçici iş göremez halde kaldığının tespit edildiğini, kazada davacının kusursuz olup … plakalı araç sürücüsü …’in %100 oranda kusurlu olduğunun belirlendiğini, davalı sigorta şirketinin genişletilmiş kasko sigortacısı olup manevi tazminat klozu kapsamında manevi tazminattan sorumlu olduğunu ileri sürüp 50.000 TL manevi tazminatın temerrüt tarihi olan 23/05/2019 tarihi itibari ile işlemiş avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu aracın …. Şti adına kayıtlı olup istenen manevi tazminatın fahiş ve orantısız olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/680 Esas sayılı dosyasında aldırılan Kusur Raporuna göre, kazaya karışan araçlardan … plaka sayılı aracın sürücüsü olan davacının meydana gelen kazada tamamen kusursuz olduğu, mülkiyetinin dava dışı …. Şti.’ ne ait olan … plaka sayılı ticari kamyonetin dava dışı sürücüsü …’in meydana gelen olayda tamamen 8/8 – % 100 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği , kasko poliçesi incelendiğinde davalı sigorta şirketinin manevi tazminat bakımından dava konusu meydana gelen kaza konucu poliçede belirtilen miktar olan 50.000,00-TL ile sınırlı-sorumlu olduğu, davacının sürücüsü olduğu araç ile davalı sigorta şirketine kayıtlı aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazadan dolayı hiç bir kusuru bulunmayan ve Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/680 Esasa sayılı dosyada Hacettepe Üniversitesi ATK’dan aldırılan maluliyet raporuna göre; davacının %12 oranında özürlü kaldığı, iyileşme süresinin 6 ay olduğu, bakıcı ihtiyaç süresinin 2 ay olarak bildirildiği, davacının manevi tazminat talep etme hakkı bulunduğu, sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen olaydan dolayı tam kusurlu olduğu mahkemece takdir edilen 25.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan (poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle -Davanın KISMEN KABULÜNE, 40.000,00 TL manevi tazminatın 23/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, hüküm ile karar içeriğinin çeliştiğini, karar içeriğinde takdir edilen 25.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan (poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya verilmesi gerektiği denilmesine rağmen hüküm kısmında 40.000 TL’ye hükmedildiğini, ayrıca avans faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine uygun olmayacak şekilde kurulması ve bu şekilde kurulan hüküm denetlemeyecek mahiyette olması (gerekçesiz olması gibi), gerekçeli olmakla birlikte hükmün esasına etki edecek veya tarafların adil yargılanma hakkını kısıtlayacak şekilde çelişkili olması (kısa karar ve gerekçeli kararın çelişmesi, gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişmesi gibi) kamu düzenine aykırılık oluşturacağından, ilk derece mahkemesi kararının öncelikle bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde; hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK’nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir.
Öte yandan, tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hâkimin, HMK’nın 298/3. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK’nın 294/4. maddesi hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK’nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK’nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi Yasa ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.12.2011 tarih, 15-708 Esas – 737 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, gerekçe, hâkimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler.
Kanunda belirtilen sınırlar ve kurallar çerçevesinde hem maddi, hem de hukuki denetim yapılan istinaf kanun yolunda, HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, Kanun’un olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlemesini içermekte ise de, gerekçe ile hüküm fıkrasının veya kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması durumunda hâkimin hangi hükmü oluşturmak istediği belli olmadığından, maddi ve hukuki denetime elverişli bir hüküm bulunduğundan söz edilemez.
Somut olayda; mahkemece verilen kararın gerekçe kısmında “Somut olayda mahkememizce tarafların kusur durumları, olay tarihi, paranın satın alma gücü ve davacının yaşadığı elem ve ızdırap, dava dilekçesiyle bağlılık ilkesi göz önüne alınarak davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilerek mahkememizce takdir edilen 25.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan (poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.” Denilmiş olup, hüküm fıkrasında ise “1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 40.000,00 TL manevi tazminatın 23/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir.
Bu nedenle mahkemece hüküm fıkrasında hüküm altına alınan tazminatın, olaya ve hukuka uygunluğunun denetlenme imkânı bulunmadığından, HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde denetime elverişli, gerekçeli bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemece HMK’nın 297. maddesine uygun denetlenebilir mahiyette bir karar verilmemiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, usule ve Kanun’a uygun, denetlenebilir mahiyette bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre istinaf eden davalı … Sigorta AŞ vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25/09/2020 tarihli, 2019/717 Esas – 2020/475 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf eden davalı … Sigorta AŞ vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 1. İcra Dairesinin 2020/11436 Esas sayılı dosyasına yatırılan 70.000,00 TL- bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.