Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/586 E. 2023/163 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/586 – 2023/163
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/586
KARAR NO : 2023/163

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2018/577 Esas 2020/538 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 10.05.2017 tarihinde … plakalı motosiklet ile Ali Fuat Güven caddesinden Atatürk Bulvarı istikametine seyir halindeyken yayaların kullandığı orta refüj yaya geçidinden yola çıkmak isteyen davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpıştığını, … plakalı motosikletin malikinin davalı … olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin … plakalı aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, davalı … isimli sürücünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin vücudunda birden fazla kemik kırığı meydana geldiğini ve bu kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarını 4.derecede etkileyecek nitelikte olduğunun tespit edildiğini, sigorta şirketinin bugüne kadar herhangi bir ödeme yapmadığını ve temerrüde düştüğünü, sigorta şirketinin maddi zararlardan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, gerçek maddi zarar miktarı yargılama sırasında tespit edilince artırılmak üzere, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın (geçici ve sürekli işgücü kaybı ile tedavi ve bakım masrafları karşılığı) kaza gününden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, (davalı … Sigorta A.Ş.’nin poliçe limitiyle sorumlu tutulmasına ve temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizinden sorumlu tutulmasına) 65.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile beraber davalı …’den ve davalı …’den müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davaya konu kazanın tarafı olan … plakalı aracın maliki olduğunu, meydana gelen kazada sürücü …’in kusuru bulunmadığını, bu doğrultuda müvekkili …’in de araç maliki olarak sorumluluğunun doğmadığını, kusur ve iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı yanın talep ettiği manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, manevi acının hafifletilmesinden çok zenginleşmeye hizmet edecek bir mahiyette olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 10.05.2017 tarihinde kontrolündeki … plaka sayılı motosiklet ile seyir halinde ve karşı istikamete geçtiği sırada bekleme halinde iken hatalı sollama yaparak gelen davacı … kontrolündeki … plakalı motosikletin müvekkilinin aracının sağ ön tarafına çarparak sürüklendiğini, müvekkilinin meydana gelen kazada kusurunun olmadığını, davacı yanın manevi tazminat olarak sebepsiz zenginleşme amacıyla işbu davayı ikame ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça müvekkili sigorta şirketine başvuru için istenilen zorunlu evraklar olmaksızın başvuruda bulunulduğunu, doğrudan dava yoluna başvurulduğundan huzurdaki davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi gerektiğini, olay nedeniyle sigorta şirketinin sorumluluğunun varsa kusur ve ZMMS poliçe limitleri ile sınırlı bulunduğunu belirterek, davanın öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle reddine, davanın esastan dahi reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun 18/11/2019 tarihli ve 23610 sayılı kararında; mevcut belgelere göre, … doğumlu …’nın 10/05/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliği dikkate alındığında; Kas-İskelet Sistemi, Tablo 3.33b’ye göre alt ekstremite özürlülük oranı %5 olup Tablo 3.2’ye göre; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %3 (yüzdeüç) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, davacı vekilinin 11.09.2018 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat taleplerinden her üç davalı yönünden feragat ettiklerini, işbu feragat ile maddi tazminat (buna bağlı vekalet ücreti, faiz ve masraf) taleplerinin olmadığını, davaya sadece …’e karşı açtıkları manevi tazminat talepleri yönünden devam ettiklerini bildirdiği, davacı vekilinin maddi tazminat yönünden davadan feragat beyanı nedeniyle davanın esası hakkında başkaca karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden; kusur durumu, tarafların ekonomik sosyal durumları, davacının tüm vücut engellilik oranın %3 olması nedeniyle yaşayacağı acı ve elem gözetildiğinde 35000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 10/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, manevi tazminata ilişkin fazla talebin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacının feragati nedeniyle maddi tazminat isteminin reddine, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 35000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 10/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … vekilleri istinaf dilekçesinde, hükme esas alınan kusur ve maluliyet raporlarının hükme esas alınamayacağını, Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017-1852 Esas sayılı kararı kesinleşmemiş olup belirtilen nedenle söz konusu karar ve dava dosyasındaki raporların hükme esas alınamayacağını, söz konusu karar kesinleşmiş olsa dahi 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesinin vermiş olduğu karar ile bağlı olmadığını, yerel mahkemenin keşif ve bilirkişi incelemesi yapmak suretiyle kusur raporu aldırması gerekirken ceza dosyasının suretini adli tıbba göndermek suretiyle dosya üzerinden inceleme yaptırmak suretiyle kusur raporu aldığını, Adli Tıp İhtisas Dairesinin ceza dosyasında davacıya tali kusur vermesine rağmen yeni bir delil veya bilgi-belge sunulmadığı halde hiç bir gerekçe belirtmeden müvekkili tam kusurlu gösterdiğini, davacı hakkında düzenlenen maluliyet raporunda davacının tüm vücut engellilik oranının %3, iyileşme süresinin ise 6 aya kadar uzayabileceği tespitine yer verildiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemidir.
Kusura ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Şu halde, hukuk hâkimi ceza mahkemesinin saptadığı maddi olaylarla bağlıdır.
Dava konusu olayda mahkemece belirlenen kusur oranı ile Ceza Mahkemesi dosyası ile belirlenen kusur oranları farklı olmakla birlikte, hukuk mahkemesi hakimi Ceza Mahkemesi kararı ile bağlı olmadığından ancak olayın oluşuna ilişkin maddi vakıa tespiti bağlayıcı olduğundan ceza mahkemesi kararında kabul edilen maddi vakıanın da dosya da kabul edildiği şekilde olduğu anlaşılmakla, kusur raporunun oluşa uygun olduğu kabul edilmiş ve bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Hükmedilen manevi tazminat miktarı yönünden;
6098 TBK’nın 56/1. maddesi hükmüne göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmü ile aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, kazada davacının kusursuz bulunması, davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olması ve davacının kaza neticesi tüm vücut engellilik oranının %3 (yüzdeüç) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının kazada yaralanması nedeni ile çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının usul ve yasaya uygun bulunmasına göre HMK 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda davalılar … vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalılar … tarafından yatırılması gereken 2.390,85 TL harçtan peşin alınan 597,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.793,14 TL istinaf karar ve ilam harcının bu davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
4-Davalılar … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup ve tahsil, gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.