Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/578 E. 2023/197 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/578 – 2023/197
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/578
KARAR NO : 2023/197

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2020
NUMARASI : 2018/873 Esas 2020/492 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 21/07/2013 tarihinde, …’ın sevk ve idaresindeki, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, ölenin müvekkili …’ın babası olduğunu ve müvekkilinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminatın avans faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekil ıslah dilekçesi ile; dava değerini 57.162,25 TL olarak belirleyerek davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının sigortalının kusur durumu ve bedeni zararlar için 250.000-TL limit ile sınırlı olduğunu, ölenin anne ve babasının destekten yoksunluk için açtığı Ankara 9. ATM’nin 2014/137 sayılı dosyasının devam ettiğini, hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan birleşmesi gerektiğini, kaldı ki soy isimlerinden dolayı henüz soy bağının kurulamaması nedeniyle davacının müteveffa ile arasındaki babalık ilişkisini ispat etmesi gerektiğini, sürücünün kendi kusuruyla kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle “kimsenin kendi kusurundan yaralanamayacağını”, üçüncü şahıs konumundaki mirasçıların murisin kusurlu davranışından dolayı sigorta poliçesinden tazminat talep edemeyeceklerini, sürücünün kendi kusurundan yararlanamayacağı için mirasçılarının da faydalanamayacağını, nasıl destek müterafik kusur ile tazminattan indirimi hakediyorsa, yansıma yoluyla zarara uğrayan davacı açısından da indirim yapılması gerektiğini, SGK’dan aldığı gelir varsa indirilmesini, müvekkili temerrüde düşmediği gibi özel araç olduğundan ticari faizin de istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 2015/515 E. 2017/63 K. Sayılı dosyasında davacı lehine 57.162,25 TL destek tazminatına hükmedilmesine ilişkin kararın, davalının istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/2025 E. 2018/794 K. Sayılı kararı ile davalı lehine eksik inceleme nedeniyle kaldırılması sonrasında yeniden yapılan yargılama neticesinde; davanın trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; 21/07/2013 tarihinde ZMMS ile sigortalı araç sürücüsü …’ın aracının hızını dönemece girerken azaltmaması nedeniyle tam kusuru ile meydana gelen kazada vefat ettiği, Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; müteveffanın 21/07/2013 tarihindeki ölümünden önce eşi ve kızıyla kendi evlerinde oturdukları, … isimli şirketlerde ortak olduğu, aylık kazancının 7.000,00-TL olduğu, kızının okula gitmediğinin, bildirildiği, dosyaya eklenen nüfus kaydına göre müteveffa …’ın bekar olarak 21/07/2013 tarihinde öldüğü, babası … isimli kardeşlerinin olduğu, davacı ve/veya davacıların kayıtta gözükmediği, fakat davacıya ait nüfus kaydında babası olarak muris …’ın göründüğü, bilirkişi raporunda; Ankara 9. ATM’nin 2014/137 sayılı dosyasında, imam nikahlı eş …’ın 04/04/2014 tarihinde destekten yoksunluk tazminatı için dava açtığı, müteveffanın anne ve babası olan …’ın ise 23/10/2014 tarihinde dava açtıkları, her iki davanın 24/10/2014’de birleştirildiği, 14/03/2016 tarihinde feragat nedeniyle davaların sonuçlandığı, davacı murisi … …’ın tam kusurlu olduğunun, 2918 sayılı KTK 92/b maddesi gereği sürücü yakınlarının can zararları söz konusu olduğunda ZMMS’den yararlanma haklarının olduğu, sürücü tam kusurlu olsa da destekten yoksun kalan yakınlarına bunun yansıtılamayacağına dair Yargıtay kararları olduğu, müteveffanın 23 yaşında ölümü, kalan yaşam süresi, kızı davacı …’ın henüz anne karnında olması ve her ne kadar murisin firma ortağı olarak aylık 7.000-TL kazandığı belirtilse de buna ilişkin yazılı belge olmadığından asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucu davacının toplam 57.162,25-TL maddi tazminata hak kazandığının tespit edildiği, alınan raporun karar vermeye elverişli olduğu; davacının, ölenin desteğinden mahrum kaldığının kanıtlandığı gerekçesi ile “Davacının davasının kısmen kabulü ile 57.162,25-TL destekten yoksunluk nedeniyle maddi tazminatın 17.08.2015 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, Faizin niteliği açısından fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiş hüküm davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Kararın hatalı olduğunu, mahkemece daha önce verilen kararın, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılması sonrasında, mahkemece eksiklikler ikmal edildikten sonra davanın esası hakkında yeniden karar verildiğini, mahkemece kaldırma kararından sonra yeniden verilen kararda, vekalet ücretinin hüküm tarihindeki A.A.Ü.T’ye göre belirlenmesi gerektiği halde, mahkemece daha önce kaldırılan kararda hüküm altına alınan vekalet ücreti kadar vekalet ücretine karar vermesinin hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, ölenin davacının babası olduğunun kanıtlanamadığını, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından kararın …’ın müteveffa vefat etmeden önce ortak hayatlarının olup olmadığı ve davacı … ..’ın bu birliktelikten dünyaya gelip gelmediği, babalık desteklik ilişkisinin usulüne uygun objektif ölçülerde kanaat oluşturur şekilde tespit edilmesi gerektiği belirtilerek kaldırıldığını, mahkemece bu hususta hiçbir araştırma yapılmaksızın ölen ile davacının birlikte yaşadığı kabul edilerek sübjektif değerlendirme ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının, destek olduğu iddia edilen şahsın ölümünden 8 ay 27 gün sonra dünyaya geldiğini, ölenin çocuğu olup olmadığının belli olmadığını, … ile ölenin imam nikahlı olmasının ölenin, davacının babası olacağına karine olmadığını, baba ve çocuk ilişkisinin kesin delille kanıtlanması gerektiğini, davacının bu iddiasını kanıtlamak için resmi belge sunmadığını DNA testi için talepte dahi bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; yerel mahkeme tarafından daha önce kaldırılan hükme esas alınan rapora göre karar verildiğini, alınan raporun hatalı olduğu, anne ve babanın da hesaplamaya dahil edilerek yeniden rapor alınması gerektiğini, bu doğrultuda 05/06/2020 tarihinde alınan hesap raporunda destekten yoksun kalanların zararlarının limiti aştığı ve garameten paylaşımı ile davacının zararının 26.734,39 TL olarak hesaplandığını, buna rağmen önceki rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir. Davacı küçük … …, vefat edenin babası olduğundan ve desteğinden mahrum kaldığından bahisle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/137 E. Sayılı dosyasındaki deliller ve söz konusu dosyada sunulan … ile vefat edene ait düğün görüntüleri ve fotoğraflar ile anne hanesine kayıtlı olsa dahi baba adının … olarak belirtilmiş olması nedeniyle, ölenin davacının babası olduğu kabul edilerek davacının destek taminatının kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davalı vekilinin aktüer hesap raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; ZMMS kapsamında sigorta şirketi; zarar, kusur ve teminat limiti ile sınırlı olarak tazminattan sorumludur. Zarar görenlerin birden fazla olması ve zarar miktarının sigorta teminat limitini aşması halinde sigortanın zarar görenlere karşı ne şekilde sorumlu olacağı ZMMS kapsamındaki sorumluluklarda KTK’nın 96. maddesinde düzenlenmiş, maddede ” (1)Zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur. (2)Başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır” denilmiştir. Bu nedenle sigortanın sorumluluğu açısından, zarar görenin zararının hesaplanması kadar, diğer zarar görenlerin sigorta şirketinden talep edebilecekleri yahut tazminat ödenmiş ise ödenen tazminat miktarının doğru şekilde belirlenmiş olması önemlidir.
Somut olayda; 21/07/2013 tarihinde meydana gelen kazada … …’ın vefatı nedeniyle davacı … …’ın zararları için destek tazminatı talep edilmiş, kaza tarihi itibariyle ile davalının sorumlu olduğu teminat limiti 250.000,00 TL’dir. Aynı ölüm nedeniyle, davacının annesi olan …’ın da 04/04/214 tarihinde kendi adına dava açarak ölenin gayriresmi eşi olduğunu belirterek desteğinden mahrum kaldığından bahisle Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/137 E. Sayılı dosyasında sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunduğu, yine ölenin annesi … tarafından da sigorta şirketinden destek tazminatı talep ediliği, anne ve baba tarafından açılan bu davanın, … tarafından açılan dava ile birleştirilerek görüldüğü, Ankara 1 Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2014/926 E. 2014/723 K. Sayılı dosyasından görülmüştür.
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/137 E. sayılı dosyasında asıl ve birleşen dosyadaki destek tazminatına ilişkin alınan 27/11/2015 tarihli raporda, ölenin sadece eşi ve annesi ve babası kaldığı kabul edilerek, …’in destek tazminatının 99.670,93 TL, … …’ın destek zararının 44.256,14 TL, … …’ın destek zararının 46.721,96 TL olmak üzere toplam 190.648,99 TL olarak hesaplanmış, akabinde davacıların feragati nedeniyle, mahkemece 14/03/2016 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, davalı tarafından, tarafların anlaşması nedeniyle yapılan ödeme sonrasında davadan feragat edildiği ileri sürülmüştür.
Eldeki dava ise; 17/08/2015 tarihinde açılmış, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/137 E. Sayılı dosyası, dosya içerisine kazandırılmasına rağmen, sigorta teminatı kapsamında davalı tarafından yapılan ödemeler ve kalan teminat limiti değerlendirilmemiştir. Eksik inceleme ile aktüer hesap bilirkişisinden rapor alınmış, bilirkişi tarafından tanzim edilen 31/10/2019 tarihli ek raporda ve akabinde alınan 05/06/2020 tarihli ek raporda rapor tarihine göre, davacının ve dava dışı anne, baba ve gayriresmi eşin destek payları hesaplanarak …’ın destek zararının 70.827,90 TL olacağı, …’in destek zararının 305.625,52 TL olacağı, anne … …’ın destek zararının 113.602,57 TL olacağı, baba … …’ın destek zararının 108.023,36 TL olacağı hesap edilerek, teminat limitinin 250.000,00 TL olmasına göre yapılan garame hesabına göre davacı …’ın destek zararı 26.724,39 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkemece alınan rapor yeterli görülmekle birlikte, daha önce davalının istinafı üzerine Ankara 22. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılan hükme esas alınan 20/04/2016 tarihli rapordaki hesaplanan miktara göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, açıkça ifade edilmemekle birlikte zımnen hükme esas alındığı anlaşılan, kaldırma kararından önce alınan 20/04/2016 tarihli raporda, ölenin anne ve babasının payları nazara alınmaması nedeniyle hatalı olduğu gibi davacının doğumundan önce de davcıya pay ayrılmış olması nedeniyle karar vermeye elverişli değildir. Öte yandan kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporunda da, kararın davalının istinafı nedeniyle kaldırılmış olması nedeniyle usulü kazanılmış haklar gözetilmeksizin hesaplama yapılmış olması yanı sıra, anne, baba ve eşin aldıkları tazminat miktarı ile tazminat alacakları sona erdiği gözetilmeksizin, hesap tarihine göre tazminat payları varmış gibi garame yapılarak hesaplama yapılmış olması nedeniyle rapor karar vermeye elverişli olmadığından, uyuşmazlığın çözümüne etkili delillerin toplanıldığının kabulü mümkün görülmemiştir.
Eldeki davada, mahkemece KTK’nın 96. maddesi hükümleri de değerlendirilmesi açısından, öncelikle davalı tarafından diğer zarar görenlere tazminat olarak yapılan ödemelerin tespiti açısında hasar dosyası getirtilerek, öncelikle dava dışı tazminat alacaklılarına ödeme yapıldığı tarih itibariyle, anne, baba, eş ve çocuğun (davacı çocuğun ölümden sonra doğduğu da gözetilerek) destek zararları hesap edilerek, bu kapsamda davalının diğer zarar görenlere yaptığı ödeme miktarından sonra (yapılan ödemenin iyiniyetli olup olmadığı da değerlendirmek, iyiniyetli olmadığının kabulü durumunda ise o tarih itibariyle asıl yapılması gereken miktarlar gözetilmek suretiyle) kalan teminat miktarı tespit edilerek, mahkemece daha önce verilen kararın sadece davalı tarafından istinaf edilmiş olduğu da gözetilerek, söz konusu hükme esas alınan 20/04/2016 hesap tarihindeki verilere göre, davacının destek tazminatı Yargıtay tarafından benimsenen hesaplama yöntemlerine uygun olarak hesaplamanın yapıldığı aktüer rapor alınarak, davalının diğer destek alacaklılarına iyi niyetle yapmış olduğu ödeme miktarından kalan teminat miktarını ve daha önce kaldırılan mahkemenin 2015/515 E. 2017/63 K. Sayılı kararında hükmedilen miktarı aşmamak üzere, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik ve hatalı değerlendirme ile davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, kararın uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle davalının diğer destek alacaklılarına yapmış olduğu ödemelerin tespiti açısından hasar dosyası dosyaya kazandırılarak, yukarıda açıklandığı şekilde, mahkemece verilen ilk kararın sadece davalının istinaf etmiş olması da gözetilmek suretiyle aktüer hesap raporu alınarak ve alınacak rapor sonrasında yukarıda açılanan hususlardaki değerlendirmeler yapılarak, davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair, davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin incelenmesine yer oladığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14/09/2020 tarihli 2018/873 Esas 2020/492 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının istekleri halinde yatıran taraflara iadesine,
4-İİK’nın 36. maddesi gereğince, Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2021/639 E. Sayılı dosyasına depo edilen 115.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.