Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/577 E. 2023/250 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/577 – 2023/250
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/577
KARAR NO : 2023/250

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2020
NUMARASI : 2017/906 Esas – 2020/530 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 16/11/2011 tarihinde …’nun sevk ve idaresindeki davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile ön ilerisinde seyreden kamyona arkadan çarparak vefat ettiğini, ölenin müvekkili …’nin eşi, müvekkili…’nun ise babası olduğunu, meydana gelen kazada müvekkillerine hiçbir kusur verilemeyeceğini, 3. kişi konumunda olduklarını ve ölenin desteğinden mahrum kaldıklarını, müvekkillerin destekten yoksun kalma maddi zararlarının tazmini için açılan kök davanın Ankara 8.Ticaret Mahkemesi’nin 2017/274 Esas sayılı dosyasında görüldüğünü, verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/13345 Esas, – 2016/11077 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, mahkeme tarafından bozma ilamına uyularak aldırılan 25/09/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda müvekkili … …’nun zararının 192.223,38-TL, müvekkili…’nun zararının 13.308,46-TL olduğunun belirtildiği, kaza tarihi itibari ile poliçe teminat limiti 200.000,00-TL olduğundan proporsiyon uygulandığı, … …’nun zararının 185.415,11-TL, davacı…’nun ise 12.837,09-TL olduğunun tespit edildiği, kök davada daha önce talep artırım yapılmış olması nedeniyle ve Yargıtay denetiminden geçtiği için davanın kabulü ile … … için 127.403,52-TL, … … için 1.000,00-TL maddi tazminata hükmedildiğini açıklayarak HMK 107 kapsamında belirsiz alacak ve eda davası olarak açılan bu davada ıslah ve iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan belirlenecek değer üzerinden fazlaya ilişkin hakları ve ıslah hakkı saklı kalmak kaydı ile davacı … … için 7.000,00-TL, … … için 3.000,00-TL, toplamda şimdilik 10.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının 20/09/2012 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; müvekkili … … için 61.056,42-TL, müvekkili… için 6.212,14-TL olarak talebini artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kesin hüküm itirazını ileri sürerek, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirket tarafından davacı tarafa Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2014/9588 Esas sayılı dosyasına ödeme yapıldığını, davacı tarafın zararı karşılandığından davanın reddi gerektiğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını bu nedenle de davanın reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin olduğu, davacıların desteklerinin trafik kazasında vefatı nedeniyle destek tazminatı talep ettikleri, davacıların destek zararına ilişkin olarak daha önce alınan 06/09/2013 havale tarihli bilirkişi raporu ve 04/02/2014 tarihli ek bilirkişi raporunun hükme esas alınarak verilen 08/04/2014 tarih, 2012/230 Esas – 2014/88 Karar sayılı karar ile; davacılar desteği sürücü …’nun olayda %100 kusurlu olduğu, müteveffanın vefatından önce …Şirketi’nde aylık 667,91 TL’ye çalıştığı, söz konusu miktarın tazminat hesabında esas alınacağı, davacı ….’nun kaza tarihinde 20 yıl 7 ay 20 günlük, davacı…’nun ise 18 yıl 15 günlük olduğunu, kız çocuklarının çalışmamaları halinde 22, yükseköğrenime devam etmeleri halinde 25 yaşına kadar anne-babalarından destek göreceklerinin kabul edileceği, … …’nun kaza tarihindeki yaşı gözetilerek destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanmadığı belirtilerek davacı… yönünden davanın reddine, davacı … … için 127.403,52 TL, … … için 3.003,23 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş olduğu, söz konusu hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz incelemesi yapan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 01.12.2016 tarihli bozma ilamında; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin yaşları, eğitim durumları, sosyal ve ekonomik koşullar değerlendirilerek ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiği, yüksek öğrenim yapacaklar ise öğrenimlerinin sonu olduğu tarih, yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre erkek çocuklar için 18, kız çocuklar için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü gerektiği, somut olayda davacı …’in 18 yaşında olduğu, dosyaya ibraz edilen belgeye göre üniversite hazırlık için dershaneye gittiği, bu durumda davacı …’in öğreniminin sona erdiğinden söz etmenin mümkün olmayacağından 25 yaşına kadar babasından destek göreceğinin kabul edilmesi gerektiği, bu doğrultuda ek rapor alınmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığının belirtilerek kararın bozulmasına karar verildiği ve mahkemece bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporunda; davacı…’nun 25 yaşına kadar babasından destek göreceği kabul edilerek davacının talep edeceği tazminat tutarının 13.308,46 TL olduğunun hesaplandığı, davacılar vekilinin 19.12.2017 tarihli duruşmada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın 23.09.2013 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verilmesini istediği, bozma kapsamında alınan bilirkişi raporu ve davacı vekilinin 23.09.2013 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulü ile davacı … … için 127.403,52 TL, davacı … … için 3.003,23 TL, davacı… için 1.000,00 TL tazminatın 20.09.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, dair karar verildiği, kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 06/02/2020 tarih, 2018/1877 Esas, 2020/854 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiğinin anlaşıldığı; eldeki davada ise hesap uzmanı bilirkişi tarafından sunulan raporunda; davacı…’nun yüksek okul mezunu olup araştırma tarihi itibariyle asker olarak vatani görevini yapmakta olduğu, … …’nun metal işçisi olarak çalıştığı, aylık gelirinin asgari ücret olduğu, SGK Bağımsız ve Hizmet Akdi İle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığı yazısı ile 5510 sayılı Kanun’un 21/1 ve 21/4, 22/1, 76/6 maddelerinin uygulanmaması gerektiğinin belirtildiği ve hak sahiplerine bağlanan gelirlerin rücuya tabi olmadığının bildirildiği, müteveffa’nın yakınları ve hak sahipleri yönünden, eşi, kızı, oğlu, babası ve annesi için doğum tarihleri, kaza tarihlerindeki yaşı, istifade süreleri ve buna göre kaza tarihindeki yaşları nazara alınarak PMF Yaşam Tablosunda bakiye faal ömrü tespit edildiği, davacı…’nun kaza tarihini müteakiben …bölümünde iki yıl süre ile öğrenim gördüğü ve tamamlamasını müteakip 02/08/2016 tarihi itibariyle sigortalı çalışmak suretiyle gelir elde ettiği, bu tarihe kadar müteveffanın desteğinden faydalanacağı, yine kaza/ölüm tarihinden 31/12/2020 tarihine kadar ülke düzeyinde asgari ücretler belli olduğundan dönemsel asgari net ücretlerin esas alınarak bilinen devre ücreti hesaplandığı, bu devre iskontosuz olarak değerlendirildiği, işlemiş devir bulunduğu, 31/12/2020 tarihinden sonra bilinmeyen devir için ücretler her yıl bir önceki yıla göre %10 artırıldığı ve bilinmeyen devrelerin formüle göre iskontolu gelirinin bulunulduğu, müteveffanın annesi …’nin 12/03/1953, babası …’in ise 19/05/1952 doğumlu olup hayatta oldukları, dava dışı hak sahibi kız çocuğu … … açısından hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatı tutarı miktar açısından kesinleştiğinden anılan hak sahibi açısından yeniden hesaplama yapılmadığı, sadece destek payı gözetilerek diğer hak sahiplerinin destek payları ve zararları hesaplanarak ve sonuç olarak sigorta poliçesinin kaza tarihini kapsadığı ve ölen şahıs başına azami teminat limitinin 200.000,00-TL olduğu, Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/230 Esas, 2014/88 Karar ve Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/274 Esas, 2017/990 Karar sayılı kararları ile hüküm altına alınan tazminat miktarlarının tenzili ile bakiye teminat limitinin 68.593,25-TL olduğu, müteveffanın hak sahipleri…’nun 7.453,29-TL, … …’nun 260.022,32-TL tutarında destekten yoksun kalma nedeniyle oluşan maddi zararlarının bulunduğu tespit edilmekle birlikte, Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/230 Esas, 2014/88 Karar ve Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/274 Esas, 2017/990 Karar sayılı kararları ile hüküm altına alınan tazminat miktarının davacılar açısından hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatı tutarlarından tenzil edilmesi ile birinci alternatifte sadece davacı eş ve çocuğun toplam zararı, … … yönünden 6.212,14-TL, … … yönünden 61.056,42-TL, ikinci alternatifte ise davacılar ile dava dışı hak sahibi anne ve babanın toplam zararının, bakiye poliçe teminat limitini aştığı dikkate alınarak, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilindeki sorumluluğunun… yönünden 2.799,53-TL; … … yönünden 27.515,34-TL olduğunu belirten raporun sunulduğu, tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/230 esas, 2014/88 karar ve Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/274 esas, 2017/990 karar sayılı kararları ile hüküm altına alınan tazminat miktarının davacılar açısından ikinci alternatife göre hak sahibi anne ve babanın toplam zararının, bakiye poliçe teminat limitini aştığı dikkate alınarak, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilindeki sorumluluğunun… yönünden 2.799,53-TL; … … yönünden 27.515,34-TL olduğunun kabulü gerektiği gerekçesi ile; “Davanın kısmen kabulü ile; davacı … … için 27.515,34 TL, davacı… için 2.799,53 TL olmak üzere toplam 30.314,87 TL destekten yoksun kalma tazminatının 19/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacılara ayrı ayrı ödenmesine” karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükmedilen miktarın düşük olduğunu, müvekkili … için %2 evlenme ihtimalini kabul etmediklerini, müvekkilinin halen evlenmediğini, faiz başlangıcının da hatalı olduğunu, sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 20/09/2012 tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini, kök dosyada müvekkillerinin destekten yoksun kalma nedeniyle nedeniyle maddi tazminata ilişkin ödemenin 16/06/2020 olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu husus tespit edilmediğinden, kök dosyada karar tarihi olan 19/12/2017 tarihinden itibaren faiz işletilip müvekkilinin zararlarından tenzil edildiğini, yapılan tenzilin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere dosyaya sunulan ödeme belgesi gereği faiz işletilecek ise bile 16/06/2020 tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının bu yönü ile de kaldırılması gerektiğini, mahkemece anne ve baba için destek payının gözetildiği, rapordaki hesaplamanın nazara alındığını, anne ve babanın destek tazminatı talebi olmadığını, limitin müvekkillerine paylaştırılması gerektiğini, müvekkili … aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı belirlendiğini AAÜT’ye göre müvekkiline verilen vekalet ücretini geçmemek üzere vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekli istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı kazaya ilişkin olarak Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/230 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, söz konusu davada mahkemece verilen kararın, bozulması üzerine ıslah edilemediğinden eldeki davanın açıldığını ve davacının bakiye alacağını talep ettiğini, eldeki davada alınan bilirkişi raporunda 2020 asgari ücretine göre yeniden hesaplama yapıldığı, bu işlemin hatalı olduğunu, eldeki davanın asıl davada hesaplanan ancak hüküm altına alınmayan, taraflarca da kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşen bakiye zararın ödenmesine ilişkin olduğunu, bu nedenle yeniden tazminat hesaplanıp hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu, bu nedenle hesaplamanın daha önceki 25/09/2017 tarihli bilirkişi rapor tarihine göre anne, baba eş ve çocuğun dahil edilerek hesaplamanın yapılması şeklinde olması ve poliçe limitine göre tazminat miktarının belirlenmesi şeklinde olması gerektiğini, müvekkilinin poliçe teminat limitinin dolduğunu, eş … için 127.403,52 TL, güncel faizi 74.295,45 TL; çocuk … için 1.000,00 TL bugünkü faizi 262,36 TL, çocuk …için 3.003,23 TL, güncel faizi 1.751,34 TL yapılan ödemenin 207.715,90 TL olduğunu, teminat limitinin dolduğunu, ölenin anne ve babasının da hayatta olduğunu, Yerleşik Yargıtay kararları gereği anne ve babanın da destek tazminatı talep etme hakkı olduğunu, destek payı talep etmeseler dahi payın ayrılması gerektiğini, faizin ticari faiz olarak uygulanamayacağını, ayrıca 21. HD. kararına göre vekalet ücretinin tek olması gerektiğini, davacının ancak bu dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini, bu nedenle faiz başlangıcını da kabul etmediklerini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda, kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, tek taraflı sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile meydana gelen kazada vefatı nedeniyle davalı sigorta şirketinden, daha önce açılan davada mahkemece karar verilen miktarı aşan destek tazminatı olduğundan bahisle bakiye tazminatın tazmini istemidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacılar ve davalı tarafından istinaf etmiştir.
1-Öncelikle davalı vekilinin davacı… hakkındaki karara yönelik istinaf talebinin incelenmesinde;
HMK’nın “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlıklı 341.maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri 3.000,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 41.maddesi ile de, maddede yer alan “Binbeşyüz” ibaresi, “Üçbin” şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
İlk derece mahkemelerinde verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. (HMK 341/1). Karar tarihi itibariyle, miktar ve değeri 5.390,00 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (HMK’nın 341/2.m.). Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda 5.390,00 TL’lik kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir (HMK’nın 341/3. m.). Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 5.390,00 TL’yi geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz (HMK’nın 341/4 m.).
Bu durumda, karar tarihi olan 2020 yılında istinaf kesinlik sınırı 5.390,00 TL olduğundan, davacı … lehine kabul edilen miktara göre (2.799,34 TL), davacı… hakkındaki istinaf talebine yönelik olarak davalının istinaf dilekçesinin kesin olan karara ilişkin olması nedeniyle HMK’nın 352/1-b maddesi gereği miktar itibariyle reddi gerekmiş, diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıların daha önce hüküm altına alınan miktarı aşan destek zararı olup olmadığına ilişkindir. Davada öncelikle daha önce hüküm altına alınan miktarı aşan destek zararı olup olmadığı, daha önce verilen karar ile davacıların zararının kesin olarak tespit edilip edilmediği, mahkemece tespit edilen miktar mevcut ise bu aşan miktarda zararı olduğundan bahisle talep edilip edilmeyeceğine ilişkindir.
Davacılar … … ve… ile eldeki davada taraf bulunmayan … …, aynı olay nedeniyle desteklerinin vefatı nedeniyle 24/09/2012 tarihinde dava açtıkları, yapılan yargılamada Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/230 E. – 2014/88 K. sayılı 08/04/2014 tarihli kararı ile alınan bilirkişi raporunda …’nin zararının 127.403,52 TL, … …’nun zararının 3003,23 TL olduğu, davalı …’in ise destek zararının olmayacağının tespit edilmesine göre, davacı …’in davasının reddine, diğer davacıların davasının ise bilirkişi raporunda hesaplanan miktarda tazminat alacağı olduğu değerlendirilerek kabulüne karar verildiği, davacıların kararı temyiz etmeleri üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/13345 E. – 2016/11077 K. sayılı 01/12/2016 tarihli kararı ile; “…Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.” denilerek, devamında davacı …’in de babasının desteğinden kaldığı ve 25 yaşına kadar babasından destek göreceğinin kabulü gerektiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının, davacı … lehine bozulmasına karar vermiştir. Bozma sonrası Yargılamaya devam eden Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından, alınan raporda aktüer hesaplama tekniği açısından eş ve çocuk …’in de destek payı alacağı gözetilerek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin bozma kararına göre yeniden davalı …’in payı hesaplanmış, rapor neticesinde 2017/274 E. – 2017/990 K. sayılı 19/12/2017 tarihli kararında, haklarındaki karar bozulmayan davacılar …ve …’nin tazminat miktarına ilişkin bir değerlendirilme yapılmaksızın, davacı …’in destek alacağının 13.308,46 TL olduğu kabul edilerek, haklarındaki karar bozulmayan davacılar … ve …için ilk karardaki miktarlar üzerinden, davalı … yönünden ise davanın ıslah edilmemiş olması nedeniyle 1.000,00 TL destek tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararı davacılar temyiz etmemiş, davalının temyizi üzerine de Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/1877 E. – 2020/854 K. sayılı ilamı ile kararın onanmasına karar verilmiş, karar bu şekilde kesinleşmiştir.
Eldeki dava ise, 26/12/2017 tarihinde Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince karar verildikten sonra, ancak karar kesinleşmeden açılmıştır.
Davacı …’in tazminat talebi yönünden, açılan dava tarihi itibariyle Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi kararı davacı yönünden şekli anlamada kesin hüküm oluşturmaz ise de, davacı …lehine Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ilk karar davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Yargıtay bu davacının istinaf sebeplerini reddetmiş, karar ihtiyari dava arkadaşı olan… lehine bozulmuştur. Nitekim bozma sonrasında yeniden yargılama yapan Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bu davacıların tazminat miktarına yönelik gerekçeli kararında önceki karardan farklı değerlendirme yapılmamıştır. Davacı …’in tazminat miktarı Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı ile tespit edilip belirlendiğinden, talep edebileceği tazminat miktarı hesap tarihine göre değiştiğinden bahisle yeniden tazminat talep edemeyeceğinden, söz konusu davada tespit edilen …’nin tazminat alacağının eldeki davanın görülmesi sırasında kesinleştiği de gözetilerek, davacı …’nin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması isabetli görülmemiş, davalı vekilinin istinaf talebi bu nedenle yerinde görülmüştür.
3-Davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davacı …’nin destek tazminatının daha önce mahkemece hüküm altına alınmış olmasına ve her ne kadar eldeki davanın açıldığı tarihte şekli anlamada kesinlemiş karar bulunmasa da, tazminat miktarına yönelik davalının usulü kazanılmış olmasına, bu durumda davacının alacağını aynı davada artıramayacağı gibi ek dava yolu ile de talep edemeyecek olmasına, ayrıca eldeki dava açıldıktan sonra da tazminat miktarına ilişkin diğer davanın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş olmasına göre davacı …’nin istinaf sebepleri yerinde görülmediği gibi, diğer davacının istinaf sebepleri de aşağıdaki açıklanan sebepler haricinde yerinde görülmemiştir.
Davacı…; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında tespit edilen ve ıslah edilmemesi nedeniyle kısmen hükmedilen bakiye tazminatını talep etmiştir. Kısmi davada, hüküm altına alınan kısım bakiye alacağın varlığına yönelik kuvvetli delil mahiyetinde ise de, kesin delil niteliğinde değildir. Dolayısı ile davacının zararına etki edecek durumlarda değişiklik olması halinde, mahkemece tespit edilen duruma göre bakiye tazminat miktarı belirlenerek davanın esası hakkında karar verilir. Bu nedenle mahkemece davacının bakiye destek tazminatı yönünden yeniden hesaplama yapmasında, davacının çalışma hayatına geçmiş olmasına göre bu tarihe kadar destek zararının oluşacağının kabul edilmesinde ve daha önceki kararda destek payı ayrılmayan ölenin anne ve babasının sağ olması nedeniyle destek payı ayrılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak destek tazminatının miktarının sigorta teminatını aşıp aşmadığının belirlenmesinde, destek alacak miktarı sona eren destek alacaklılarının tazminat miktarı kesinleşmiş olduğundan, son hesap tarihine göre yeniden hesaplanarak teminat limitine bu miktar üzerinden oranlanamaz. İyi niyetli ödemeler yapıldığı miktar kadar teminat limitinden indirilerek kalan bakiye limit tazminat alacağı olan alacaklılar arasında garame hesabına göre paylaştırılır.
Somut olayda; kaza tarihinde davalının ZMMS kapsamında teminat limiti 200.000,00 TL olup, Ankara 17 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/230 E. – 2014/88 K. sayılı kararı ve kararın … lehine Yargıtay tarafından bozulması üzerine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/274 E. – 2017/990 K. sayılı ilamına istinaden davalı tarafından teminat limitinden 1.000,00 TL, 3003,23 TL ve 127.403,52 TL olmak üzere toplam 131.406,75 TL ödeme yapılmış olup, kalan bakiye teminat limiti 68.593,25 TL’dir. Bilirkişi raporuna göre davacı … ile dava dışı anne ve babanın destek tazminatının bu miktarı aştığından bu alacaklılar arasında destek tazminatının garame hesabı yapılması gerekirken, tazminat alacağı kalmayan davacı …’nin de alacağı olduğu kabul edilerek ve daha önce yapılan ödeme güncellenerek, yine dava açıldıktan sonra kendisine ödeme yapılan …’in de ödemesi güncellenmemesi gerektiği halde güncellenerek, anne, baba, davacı … ve davacı …’nin tazminat alacakları ile kalan teminata göre garame hesabı yapılmış olması doğru görülmemiş, davacı … vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Buna göre yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı sigorta şirketinin davacı … hakkındaki istinaf talebinin ilk derece mahkemesi kararının davalı yönünden miktar itibariyle kesin olması nedeniyle istinaf dilekçesinin reddine, davacı …’nin istinaf taleplerinin reddine, davacı … vekilinin sair istinaf sebeplerini reddi ile yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf talebinin kabulüne, davalı sigorta vekilinin davalı … hakkındaki karara yönelik istinaf talebinin kabulüne; mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, hesaplanan tazminat miktarlarının garameten paylaştırılmasında yapılan hata ve …’e yapılan ödemenin usulsüz olarak güncellenmesi de dahil olmak üzere yapılan hataların duruşma açılmaksızın düzeltilebilecek mahiyette olmasına göre kararın HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, yapılan hata düzeltilerek davanın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
Bu itibarla; davacının … …’nun destek tazminatı için daha önce dava açmış olup, her ne kadar eldeki davanın açıldığı tarihte söz konusu da şekli anlamda kesinleşmemiş ise de, tazminat miktarına yönelik temyiz istemi Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesinde reddedildiğinden, davalı sigorta şirketinin usuli kazanılmış hakları da gözetildiğinde, hesap tarihine göre verilerin değiştiğinden bahisle bakiye tazminat talep edilmeyeceğinden, davacı … …’nun destek tazminatı talebinin reddine; davacı …’in destek tazminatı talebi yönünden ise; sigorta şirketi tarafından mahkeme kararı gereğince iyiniyet ile destek alacaklılarına ödeme yaptıktan sonra kalan bakiye teminat limiti 68.593,25 TL olup, kalan teminat limitinin dava açsın yahut açmasın destek alacaklıları arasında garameten paylaştırılması gerektiğinden, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada da, dava dışı anne …’nin destek zararı 44.002,35 TL, dava dışı baba …’in destek zararı 40.937,19 TL, davacı …’in destek zararı 7.453,29 TL tespit edilmiş (hüküm altına alınan ve iyi niyetle 1.000,00 TL davadan sonra ödendiğinden güncellenmeksizin mahsup edildiğinde bakiye zarar 6.453,29 TL kabul edilerek) kalan tazminat alacaklıların alacak miktarı toplamı 91.392,83 TL olup, kalan teminat miktarına garame hesabı yapıldığında davacı …’in talep edebileceği tazminat miktarı 4.843,40 TL olacağından, davacı …’in davasının bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararındaki kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin, davacı… hakkındaki karara yönelik istinaf başvurusunun HMK. 341/2.maddesi gereğince MİKTAR İTİBARİYLE REDDİNE,
II-Davacı … … vekilinin istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE;
III-Davacı… vekilinin ve davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 20/10/2020 tarihli, 2017/906 Esas 2020/530 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
Davacı … …’nun davasının REDDİNE,
Davacı…’nın tazminat talebinin kabulü ile; 4.843,40 TL destek tazminatının 19/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacı…’ya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Harçlar Kanunu gereğince davası reddedilen … …’dan alması gerekli 179,90 TL karar ilam harcının peşin alınan (34,16 TL ve 196,00 TL) 236,16 TL’den mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına;
Harçlar Kanunu gereğince davacı …’in talebi yönünden kabul edilen kısım üzerinden alınması gerekli 330,85 TL’den peşin ödenen miktardan kalan bakiye 56,26 TL’nin mahsubu ile 274,59 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacılar tarafından yapılan 185,50 TL posta ve tebligat gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 31,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 816,90 TL yargılama giderinin kabul oranı üzerinden 58,82 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, kalan miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davacılar tarafından ödenen peşin harç ve ıslah harcından, hüküm altına alınan miktardan mahsup edilen 56,26 TL’nin davalıdan alınarak, davacı…’ya verilmesine,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı… yararına hüküm tarihinde (Dairemizce verilen karar tarihi) yürürlükte olan A.A.Ü.T. gereğince takdir ve tespit edilen 4.843,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı…’ya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın reddine karar verilen kısım yününden hüküm tarihinde (Dairemizce verilen karar tarihinde) yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre davacı…’dan 4.843,40 TL, davacı … …’dan 9.200,00 TL vekalet ücretinin alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
IV-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden taraflara iadesine,
V-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı ve 59,50-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 208,10 TL’nin, davacı …’nin istinaf sebeplerinin reddedilmiş olmasına göre takdiren 104,05 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
VI-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı ve 8,50 TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 157,10 TL’nin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine;
VII-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VIII- Kaldırma kararı sonrasında davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden kısmen kabul edilen miktar kadar da olsa davacının alacağının bulunmasına göre teminatın iadesine yer olmadığına,
IX-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.