Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/576 E. 2023/249 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/576 – 2023/249
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/576
KARAR NO : 2023/249

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2019
NUMARASI : 2015/847 Esas 2019/42 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi Tazminat

KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı Sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19/12/2013 tarihinde davalılardan sürücü … yönetiminde ve mülkiyeti …A.Ş’ye ait, …Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı olan … plakalı araç ile; 23/01/2014 tarihinde yine aynı mevkide, dava dışı sürücü…yönetiminde, …. A.Ş.’ye ait, … Sigorta Şirketi tarafından sigortalı olan … plakalı aracın müvekkili idareye ait yaya üst geçidine çarpması neticesinde, idare aleyhine 71.081,86 TL maddi hasar meydana getirdiğini, idare ekiplerince yerinde yapılan inceleme sonucu meydana gelen hasarın tutanak altına alındığını, hasarın oluşumuna yol açan araç sürücüsü, araç maliki ve ZMMS poliçelerini düzenleyen kişi ve şirketlerin oluşan maddi zarardan sorumlu olduklarını, hasar bedeli ödenmesi için idare tarafından sigorta şirketlerine çekilen ihtar sonucunda dava dışı … Sigorta Şirket tarafından 10/12/2015 tarihinde hasarın yarı bedeli olan 35.540,93 TL’nin müvekkili idareye ödendiğini ancak …Sigorta A.Ş. tarafından ihtara verilen cevapta 22.925,00 TL ödemenin kabul edildiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle 35.540,93 TL hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; yaya üst geçidinde iki ayrı kazadan kaynaklı maddi hasar olduğu yönünde tespit yapıldığını, üst geçitte meydana gelen zararın ne kadarının ilk kazadan ne kadarının ikinci kazadan meydana geldiğine dair ayrıntıya girilmediğini, köprü üzerinde meydana gelen hasarın kendi ekiplerince belirlendiği yönünde bildirimde bulunulduğunu ancak, tarafsız bir bilirkişi tarafından zarara ilişkin tespit yapılmadığını, davacının zararı kanıtlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; üst geçide müvekkili şirkete sigortalı aracın 19/12/2013 tarihinde çarpmasından sonra, 23/01/2014 tarihinde de dava dışı … plakalı aracın çarptığını, iki kaza arasında geçen 35 günlük sürede, üst geçidin faaliyetini sürdürmeye devam ettiğini, ancak ikinci kazadan sonra kullanılmaz hale geldiğinin anlaşıldığını, bu nedenle öncelikle sigortalı aracın karıştığı kaza sonrasında üst geçitte meydana gelen zararın tespit edilmesinin gerektiğini, davacı idare tarafından üst geçidin kaza sonrasında hasar tespiti yaptırılmadan ikinci kazadan sonra tamir ettirildiği anlaşılmakla, 19/12/2013 tarihli kazada köprüde talep edilen 35.540,93 TL’lik zararın oluştuğunun ispat yükünün davacıda olduğunu, müvekkili şirket tarafından yaptırılan inceleme sonucu 24/09/2014 tarihli ekspertiz raporunda, yapılan incelemede köprüde her iki kaza sonucunda oluşan hasar tutarının 48.850,00 TL olduğunun tespit edildiğini, idare tarafından talep edilen tutardan daha az olduğunu, kazadan kaynaklanan zararın ispat yükümlülüğünün davacı tarafta olduğunu, kaza nedeni ile oluşan masrafın yarı yarıya paylaştırılmasının zarar verenin verdiği zararla sorumlu ilkesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Davalılardan …; usulünce tebligat yapılmasına karşın yargılamaya katılmadığı gibi cevap da vermemiştir .
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün 19/12/2013 tarihinde davacıya ait köprüye çarptığı, 23/01/2014 tarihinde ise bu kez dava dışı …’ın kullandığı araç ile aynı köprüye çarptığı, davacı idarece kazalar sonucu oluşan hasar tutarının 71.081,86 TL olarak belirlendiği, hasarın %50’sine tekabül eden 35.540,93 TL’nin …’ın kullandığı aracın sigortacısı … Sigorta Şirketi tarafından ödendiği, mevcut davada bakiye zarar 35.540,93 TL’nin istenildiği, davada çözümü gereken sorunun, davalı sigorta şirketinin ayrıntılı cevap dilekçesi de dikkate alınarak, tarafların iddia ve savunmaları ile dayanılan deliller bütün olarak değerlendirilmek sureti ile öncelikle kaza nedeni ile köprüde oluşan hasar tutarının ve davalı şirketin bu hasarın varsa ne miktarından sorumlu olduğunun (sigortalı araç sürücüsünün oluşturduğu hasar miktarının da mümkünse) belirlenmesi olacağı, inşaat mühendisi, makine mühendisi, sigorta ve aktüer hesap bilirkişisinden oluşturulan bilirkişi kurulundan gerek duyulursa üst geçitte inceleme yetkisi de verilmek sureti ile 02/03/2018 tarihli rapor alındığı, bilirkişi kurulunca 24/09/2014 tarihli ekspertiz raporu, 19/12/2013 hasar tespit tutanağı, 23/01/2014 tarihli maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı ve 19/12/2013 tarihli maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı, oluşan hasarın onarımına yönelik faturalar ve dosyaya sunulan diğer belgeler bütün olarak değerlendirilmek sureti ile gerekçeli ve denetime elverişli olarak verilen raporda, davalı sigorta şirketinin 13/10/2014 tarih 2489 sayılı yazısında ödemeyi kabul ederek, davacıya teklif ettiği 22.925,00 TL bedelin, dayandığı ekspertiz raporundaki hesaplamanın yöntem ve piyasa rayiçleri yönünden uygun olduğunun belirlediği; davacı ve davalı şirket vekillerince rapora yönelik itiraz dilekçeleri sunulmuş ise de, davalıların sorumluluğunda olan … plakalı aracın 23/01/2014 tarihinde davacıya ait üst geçide çarparak hasar oluşturduğunun sabit olup, oluşan zarardan davalıların sorumlu olduğu, davacı tarafça ikinci üst geçide çarpma olayından sonra gerekli onarım yaptırıldığı, zarara ilişkin belgelerin dosyaya sunulduğu, davalı sigorta şirketi tarafından oluşan zarar nedeni ile sorumlu olacakları tutarın 22.925,00 TL olarak görevlendirdikleri ekspertiz raporuna dayalı olarak kabul edildiği; oluşturulan bilirkişi kurulunca da davalıların sorumlu oldukları tutar bu miktar olarak belirlenmekle, bilirkişi raporundaki hesaplamaya itirazları haklı görülmediğinden hükme esas alınmak sureti ile davalı sigorta şirketi açısından temerrüdün ödemeyi kabul ettiği 13/10/2014 tarihinde oluştuğu dikkate alınarak davanın kısmen kabulü gerektiği gerekçesi ile; “1- Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 22.925,00 TL’nin (davalılardan …Sigorta A.Ş için faiz başlangıç tarihi 13/10/2014, diğer davalılar için 19/12/2013 olan kaza tarihi olmak üzere ) işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine “ karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda hasarın detaylı tespitinin mümkün olmadığı ileri sürülmüş ise de, müvekkili tarafından çekilen fotoğraflar ile tutulan tutanak ile hasarın boyutunun ortada olduğunu, bilirkişiler tarafından hasara ilişkin fotoğraf olmadığı ileri sürülmüş ise de, fotoğrafların 17/10/2016 tarihli dilekçe ile dosyaya sunulduğunu ve hali hazırda UYAP üzerinden dosyada mevcut olduğunu, ayrıca bilirkişilerin ikinci çarpışmada da üst geçidin yıkılmamış olması gibi anlamsız ve gereksiz tespitte bulunduklarını, müvekkili tarafından kaza sonrası hasara ilişkin fatura ve kaza tespit tutanağı sunulduğu halde bilirkişilerce bu belgelerin nazara alınmadığını, bilirkişi raporundaki değerlendirilmelerin yeterli olmadığını, bilirkişilerin yetkin olmadıklarının açıkça ortada olduğunu, kazaya sebep olanların meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, bilirkişilerin zararı tam olarak değerlendiremediğini, buna rağmen mahkemenin başka bir bilirkişiden rapor alınması talebinin yerinde görülmemesinin hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …Sigorta Anonim Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, davacının toplanan delillerle davasını kanıtlayamadığını, bilirkişi raporunda, “davalı sigorta şirketince sigortalı aracın sebep olduğu hasar boyutu, davacı tarafından tam olarak ortaya konulmadığından davalıların müşterek ve müteselsil sorumlu olduğu zarar miktarının net olarak ortaya konulmadığı” denildiği, davacının iddiasını kanıtlayacak delil sunulmadığını, mahkemenin delil olarak sundukları hasar dosyasının aleyhe delil olduğu kabul edilerek davanın esası hakkında karar verildiğini, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, ekspertiz raporundaki bedelin ödenmesi kabul edildiğinden bahisle, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafla yapılan görüşmelerde “iyi niyetle” ödeme teklifinde bulunulduğunu, tutarın kabul edilmemesi halinde hasarın tümünün reddedildiğinin ve konunun yargıya intikali durumunda iki kaza arasında ayrışma yapılmasının ve illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğinin açıkça ifade edildiğini, HMK’nın 188/3 maddesi gereğince sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrarın tarafları bağlamadığını, bu nedenle mahkemece daha önce ödeme teklif edilen kısmın, kabul edilmiş gibi değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece yapılan değerlendirme doğru kabul edilse dahi hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından oluşan zarar miktarının 45.850,00 TL hesaplandığını, bilirkişi raporunda kurumun 42.861,14 TL, tespit yaparak üst geçit yapımına olur verdiğinin belirtildiğini, dava dışı sigorta şirketinin ise 35.540,93 TL ödemede bulunduğunu, bu durumda bakiye zararın 10.309,07 TL olduğu halde mahkemece 22.925,00 TL üzerinden karar verilmesinin de anlaşılmadığını, davacının olur aldığı tamir tutarına göre ise bakiye zararın 7.320,21 TL olduğunu, bu duruma göre de bakiye zararın üzerinde karar verildiğini, davacının iddiasını ispat edemediğini, hasarın hangi kazadan kaynaklandığının tespit edilemediğini, köprünün ilk kazadan sonra 35 gün hizmet vermeye devam ettiğini, ikinci kazadan sonra kullanılmaz hale geldiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olan aracın, davacı idareye ait yaya üst geçidine çarparak zarar verdiğinden bahisle maddi tazminat istemdir. Davacı, davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araç ile 19/12/2013 tarihinde çarptığı üst geçidin, daha sonra 23/01/2014 tarihinde dava dışı başka bir sürücünün yeniden çarpması nedeniyle, kullanılamaz hale gelerek, yeniden yapıldığından bahisle yapım maliyetini, davalılardan ve ikinci kazadan sorumlu olanlardan 1/2’şer oranda talep etmiş, ikinci kazanın sorumluları tarafından yapım bedelinin 1/2’sinin ödenmesi sonrasında, ödenmeyen 1/2 yapım maliyetini eldeki davada ilk kazanın sorumlularından talep edilmiştir.
Mahkemece, davadan önce sigorta eksperi tarafından tespit edilen yapım maliyetine göre davalı sigorta şirketinin anlaşmaları halinde ödeyebileceğini beyan ettiği miktar uygun görüldüğünden ve bilirkişilerin de bu raporun uygun olduğuna yönelik beyanlarına göre, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacı ve davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Haksız fiil sorumluluğunda, TBK’nın 49. maddesi gereğince “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” haksız fiil sorumlusundan talep edilebilecek zarar sebep olduğu zarar olup, TBK’nın 50. maddesindeki “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü gereğince zarar miktarı tespit edilir. Zarar görenin talep edebileceği zarar gerçek zarar olup, zarar gören de bu kaza nedeniyle sebep olunan zararlarını talep edebilir.
Öte yandan, TBK’nın 61. maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü gereğince, zarar gören, zarara neden olanlardan zararını müteselsilen talep edebileceği gibi sorumlu olduğu oranlarda da talep edebilir ise de; bu kapsamda yapılacak tazminat talepleri eylemin birlikte işlenmiş olması halinde ve zararın tek olması halinde uygulanabilir. Her bir eylem sonucunda meydana gelen zararlar birbirinden ayrılabiliyor ise her bir zarar verenden eylemi sonucu oluşan zarar talep edilebilir. Zarar görenin gerçekleşen ilk eylem sonrası zararını tespit etmemiş olması durumda, ikinci eylem sonucu oluşan zarar ile illiyet bağı kurulmadıkça ilk eyleme sebep olandan bu zarar talep edilemez. Farklı eylemlerden oluşan zararların ayrıştırılamaması olaylar arasında illiyet bağı kurulmadıkça birden çok kişinin birlikte zarar verdiği şeklinde yorumlanamaz. Zarar gören, ikinci eylem neticesinde meydana gelen zararın oluşmasına, ilk eylem sorumlusunun katkısının olduğunu kanıtlaması, aksi takdirde ikinci eylem sonucunda oluşan zarar ile ilk kaza arasında illiyetin kurulamaması halinde ise ilk kaza sonucu oluşan zararını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda, davacı idareye ait yaya üst geçidine 19/12/2013 tarihinde davalıların sürücü, işleteni ve trafik sigortacısı olduğu çekici çarptığı, akabinde aynı üst geçide 23/01/2014 tarihinde başka bir aracın çarpmış olduğu kaza tespit tutanağından anlaşılmaktadır. Bu husus tarafların da kabulündedir.
Davacı ikinci kaza sonrası çelik üst geçidin yıkılarak, mevcut kottan 50 cm yükseltilerek yapılmasına karar vermiş, yeni imalat bedelini ilk kazaya neden olan dosyamız davalılarından ve ikinci kazaya neden olan dava dışı sorumlulardan yarı yarıya talep etmiş, ikinci kazaya neden olan araç sigortasının yapım bedelinin yarısını ödemesi sonrasında, ödenmeyen yarı bedelinin davalılar tarafından ödenmemesi, davalı sigorta şirketinin sorumluğu kabul etmemekle birlikte ödemeyi teklif ettiği miktarı davacının kabul etmemesi üzerine eldeki dava açılmıştır. Davalı sigorta şirketinin davadan önce davacıya ilettiği 10/10/2014 tarihli ödeme teklifinde, zarara, kusura ve illiyete ilişkin bir kabulü bulunmayıp, aksine “..bu tutarın tarafınızdan kabul edilmemesi halinde, hasarın tümüne ilişkin savunma haklarımızın saklı olduğunu, konunun yargıya intikalinde iki çarpma arasındaki ayrıştırmaya yönelik hak ve taleplerimizle, ‘istek konusu yaptığınız’ rakamla ‘uzman eksper tarafından belirlenen” rakam arasındaki farka dair de tüm haklarımızın saklı olduğunu” diyerek, müzakere edilen rakamın tarafların anlaşamaması halinde görülecek davada bağlayıcı olmadığını belirtmiştir.
Mahkemece bilirkişiden rapor alınmış üst geçit yapımına ilişkin fatura ve belgeler değerlendirilerek, davalının 13/10/2014 tarihinde ödemeyi kabul ederek, ödemeyi davacıya teklif ettiği 22.950,00 TL bedelin ve dayanağı sigorta ekspertiz raporundaki hesaplamanın yöntem ve piyasa rayiçlerine uygun olduğunu belirtmesi üzerine mahkemece “davalı sigorta şirketi tarafından oluşan zarar nedeniyle sorumlu olacakları tutar 22.925,00 TL olarak görevlendirildikleri ekspertiz raporuna dayalı olarak kabul edilmiştir. Oluşturulan bilirkişi kurulunca da davalıların sorumlu oldukları tutar bu miktar olarak belirlenmekle, bilirkişi raporundaki hesaplamaya itirazlar haklı görülmediği ” denilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece alınan raporda, davacıların sebep olduğu ilk kazanın, ikinci kaza sonrası oluşan sonuca katkısı olup olmadığının değerledirilmediği, ikinci kaza neticesinde oluşan sonuca etkisinin varlığı halinde ise üst geçidin yükseltilmesi söz konusu ise bu kapsamdaki giderlerin davalının sorumlu olacağı gerçek zarar kapsamında olup olmadığı da değerledirilmemiştir. Bu haliyle hükme esas alınan rapor karar vermeye elverişli değildir. Bunun yanı sıra, davalı sigorta şirketi ile davacı arasında 22.925,00 TL ödenmesi konusunda anlaşma olmadığından, davalının dava açılmaması halinde ödemeyi taahhüt ettiği miktara yönelik beyanı da kayıtsız şartsız kabule yönelik olmadığından, açılacak davada bağlayıcı mahiyette olmadığından, buradaki teklif ettiği rakam, kabul ve ikrar niteliğinde görülerek hükme esas alınamayacağından, bu beyanı çerçevesinde de sorumluluğuna karar verilemez.
Buna göre; mahkemece, öncelikle davacının sorumlu tutulduğu ilk kazaya ilişkin hasar mevcut ise hasarı gösteren tüm delil ve belgeler (dosyada sadece bir adet üst geçidin uzaktan çekilen görüntüsü bulunduğundan) getirtilerek, üst geçit ilk kaza sonrası kullanıma kapatılmış ise buna ilişkin durum tespit edilerek, yine ikinci kazaya ilişkin hasarı gösteren tüm deliller ve belgeler dosyaya kazandırılarak, üst geçit ilk kaza sonrası kullanıma kapatılmamış ise ikinci kaza sonrasında kullanıma açık olup olmadığı hususları tespit edilerek, dosya kusur ve hasar bilirkişilerinden oluşacak heyete tevdi edilerek, ilk kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurunun değerlendiriliği ve hasar yönünden ise ilk kaza sonucunda meydana gelen zarar miktarının tespit edildiği, ilk kaza sonucunda meydana gelen zararın ikinci kaza ile oluşan sonuca etkisinin bulunup bulunmadığı, etkisinin bulunması halinde ne ölçüde etkisinin olacağının değerlendirildiği, etkisinin bulunmaması halinde ilk kaza sonucunda oluşan gerçek zararın ne kadar olacağı, ikinci kazada oluşan sonuca etkisinin olduğunun kabulü halinde ise yıkılarak yenden yapılan üst geçidin yükseltilmesi söz konusu ise buna ilişkin giderlerin davalılardan talep edilip edilmeyeceğinin ve yine hükmedilecek tazminattan hurda ve amortisman indirimi gerekip gerekmediğinin değerlendirildiği denetime elverişli rapor alınması, zarar oluştuğu kabul edilmekle birlikte zararın miktarının tam olarak tespit edilmemesi durumunda TBK’nın 50 maddesi de değerlendirilerek sonucuna göre olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya elverişli olmayan rapor çerçevesinde ve davacı tarafından kabul edilmeyen davalı sigortanın teklifine yanlış anlam yüklenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı sigorta vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, kararın uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerledirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına davanın yeniden görülerek açıklanan hususlardaki eksiklikler giderilerek, kararın sadece davacı ve davalı sigorta şirketi tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle usuli kazanılmış haklar da gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı …Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 24/01/2019 tarihli 2015/847 Esas – 2019/42 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin ve davalı sigorta vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı ve davalı sigorta tarafından yatırılan istinaf İstinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.