Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/574 E. 2023/198 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/574 – 2023/198
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/574
KARAR NO : 2023/198

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2019/278 Esas – 2020/481 Karar

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 16/01/2014 tarihinde davalı Sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı ve davalı … İşletmesinin maliki olduğu, davalı …’ın sevk ve idaresindeki aracın, davacının sevk ve idaresindeki motosiklete kusuru ile çarpması sonucu davacının yaralandığını, müvekkilinin maluliyetinin meydana geldiğini zararlarından davalının sorumlu olduğunu, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak; sürekli iş göremezlik zararı olarak 1.000,00 TL, geçici iş göremezlik zararı olarak 1.000,00 TL, manevi zarar olarak 30.000,00 TL ve rapor gideri olarak 826,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 01/06/2020 tarihli dilekçesi ile; maddi tazminatı 36.000,00 TL’ye artırdığını beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına bağlı olmak koşulu ile poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, geçici iş göremezlik zararının poliçe kapsamında olmadığını, çalışma gücü kayıp oranı raporu alınıncaya kadar geçecek süreye ilişkin sürekli iş göremezlik zararından da SGK’nın sorumlu olduğunu, sürekli çalışma gücü kayıp raporunun ATK’dan, tazminat hesabına ilişkin raporun uzman bilirkişiden alınması gerektiğini belirtip davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazası nedeni ile oluştuğu ileri sürülen bedensel zararlardan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, mahkemece alınan kusur raporunda; davalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada asli %75 oranında, davacı sürücünün ise tali %25 oranında kusurlu olacak şekilde kazaya neden olduklarının tespit edildiği, Hacettepe Üniversitesi’ne ait 15/01/2020 tarihli raporda, davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli çalışma gücü kaybı oranının %3,3 olduğunun ve yaralanmanın iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, davacının maddi tazminat talebinden feragat ettiği, manevi tazminat talebi yönünden ise davacıdaki yaralanmaların niteliği, yaralanmaların iyileşme süresi, kusur dağılım oranları, tarafların belirlenebilir gelirleri dikkate alınıp davacı için 5.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile; “(1)-Davacının maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, (2)-Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 5.000,00 TL tazminatın 16/01/2014 kaza tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalı … …. Şti. ve …’dan müşterek ve müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine” karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı … İşletmesi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …. Şti. vekili vekili istinaf başvuru dilekçesinde; (davalı şirket kararın vekili tarafından istinaf edilmesinden sonra, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/12/2020 tarihli, 2020/220 E.; 2020/644 K. Sayılı ilamı ile 09/12/2020 tarihinde saat: 10.27’de iflasının açılmasına karar verildiği UYAP Sisteminden ve Ticaret Sicil Gazetesinden görülmüştür.) müvekkilinin resmi adresinin … olduğunu, müvekkiline usulüne uygun tebligat yapılmadığını, kararı başlatılan icra takibi ile öğrendiklerini, … adresine yapılan tebligatlara istinaden tebligatların Teb. K. 35. maddesine göre yapıldığını, yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, esas yönden ise kazaya karışan araç müvekkili şirkete ait olmadığı gibi, kazaya karışan sürücünün de müvekkilinin şoförü olmadığını, davadan haberdar olmadıkları için tazminata mahkum edildiklerini; davacı davasından feragat ettiği halde müvekkilinin tazminata mahkum edilmesinin de haksız olduğunu, ayrıca hükmedilen tazminatın da fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkemece maddi tazminata ilişkin taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, sigorta şirketi ile yapılan anlaşma gereğince, kaza tarihinden dava tarihine kadar faize ilişkin haklar saklı tutularak, maddi tazminat taleplerinin konusuz kaldığını, bu nedenle de müvekkilinin konusuz kalan 36.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 16/01/2014 tarihinden dava tarihi olan 20/05/2019 tarihine kadar değişken oranlarda avans faizinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istediklerini, hal böyle iken beyanları feragat olarak değerlendirilerek maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu; manevi tazminat açısından hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından maddi tazminata ilişkin feragat beyanı olmadığından, manevi tazminata ilişkin olarak ise taleplerinin kabulü gerektiğinden bahisle davalı ……. Şti. vekili tarafından ise taraf teşkiline ve husumete ilişkin olarak istinaf edilmiştir.
Öncelikle, davalı … …. Şti.’nin, 09/12/2020 tarihinde iflasının açılmasına karar verilmiş ise de, iflas ile vekalet görevi sonra eren vekilin istinafı bu tarihten önce olduğundan istinaf talepleri incelenmiştir.
1-Davalı … …. Şti. vekilinin taraf teşkiline ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesinde; hukuk yargılamasında taraflar usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek, davadan haberdar edilmedikçe ve bu çerçevede savunma hakkı tanınmadıkça, dava esastan görülemez. Tebligatın, Tebligat Kanunu’nda açıklanan tebligat esaslarına uygun olarak yapılması ve tarafın davadan haberdar olması sağlanmalıdır. Bu çerçevede tarafa tebligat yapılamaması halinde ise adli ve idari yargı mercilerinde özel tebligat türü olarak “kazai tebligat” Teb. K.34 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda Teb. Kanunu’nun 35. maddesinde düzenlenen “Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti” başlıklı madde çerçevesinde yapılacak tebligatlarda istisnai bir düzenleme olduğundan ve özel durumları düzenlendiğinden, kanunda belirtilen koşuların bulunması halinde kanun ile yapılabileceği öngörülen adreslere yapılabilir.
Buna göre; Tebligat Kanunu 35. maddesi; ” (1)Kendisine veya adresine Kanun’un gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
(2)(Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
(3)(Değişik: 19/3/2003-4829/11 md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
(4) Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.
(5)(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Daha önce yurt dışındaki adresine tebligat yapılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir ve bunu tebliğ çıkaran merciye bildirmez, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunca 25/a maddesine göre gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılır.” denilerek bu kapsamda, tebligat yapılabilecek durumları ve tebligat yapılacak adresleri belirtmiştir. Bu kapsamda yapılacak tebligatlar Kanun’da belirtilen adresler dışında yapılmaz. Yapılması halinde usulüne uygun bir tebligatın varlığından söz edilmez.
Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde davalı … …. Şti.’nin adresini “…” olarak bildirmesi sonrasında bildirilen adrese çıkartılan tebligatın tebliğ edilmemesi üzerine, dosya içerisine 01/02/2018 Tarihli Ticaret Sicil Gazetesindeki ” … …. Şti. … Şubesi’ne ait ve şube adresini gösteren ilana istinaden, şube adresine Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebligat yapılarak yargılamaya devam edilmiştir. Tebligat Kanunu 35. maddesi gereğince yapılacak olan tebligat ancak şirketin faaliyet adresine yapılabileceğinden, Ticaret Sicil Gazetesine göre de davalı şirketin merkez adresi şube adresinden farklı olduğundan, yapılan tebligat usulsüzdür. (kaldı ki tebliğe esas alınan ilan da, tebligat çıkartılan şubenin terkinine ilişkindir.) Bu nedenle davada usulüne uygun taraf teşkili sağlandığı söylenemez.
Ancak, davada bu davalı yönünden usulüne uygun taraf teşkili sağlanmamakla birlikte, istinaf eden davalı … … Şti’nin kararın istinafından sonra Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı ile 09/12/2020 tarihinde iflasının açılmasına karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesinde; ” Borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür.” hükmü; Yasa’nın 194. maddesinde; “(1)Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir. Bu hüküm şeref ve haysiyete tecavüzden, vücut üzerinde ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka işlerine müteallik ihtilaflara, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarına tatbik olunmaz. (2)Dava durduğu müddetçe zamanaşımı ve hakkı düşüren müddetler işlemez.” hükmünü düzenlenmiştir. Mahkemece, anılan hüküm göz önünde bulundurularak, eldeki dava kesinleşmeden davalı şirketin iflasının açılmasına karar verildiğinden, dava müflis şirket iflas idaresine yöneltilerek, usulünce taraf teşkili sağlanarak ve öncesinde de tebligat yapılmamış olması nedeniyle dilekçeler teatisi tamamlanarak, bu davalı yönünden yargılamaya kayıt kabul davası olarak devam edilerek, tarafların iddia ve savunmaları da gözetilerek, davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden, davalı şirket vekilinin istinafı bu çerçevede yerinde görülmüştür.
2-Kabule göre ise; davacı maddi tazminata ilişkin feragat dilekçesinde, davalı sigorta şirketine yönelik talebinden feragat ettiğini, diğer davalılar yönünden ise maddi tazminata yönelik feragatin kısmi olduğu ileri sürülmüş, mahkemece bu hususta değerlendirme yapılmamıştır. Davacının feragat dilekçesinin kapsamı değerlendirilerek, TBK’nın 166 ve 168. maddesi hükümleri çerçevesinde diğer borçlulara sirayeti, feragat dilekçesinde açıklaması çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken, bu hususta değerlendirme yapılmaksızın, maddi tazminata yönelik feragatin tüm davalılar yönünden ve tüm maddi tazminat zararına yönelik olduğu kabul edilerek eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin istinaf talebinin kabulüne, kararın usulünce taraf teşkili sağlanmadan karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeninden görülerek, usulüne uygun taraf teşkili sağlanarak davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre, tarafların sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 23/09/2020 tarihli, 2019/278 Esas – 2020/481 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin ve davalı şirket vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden taraflara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.