Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/569 E. 2023/262 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/569 – 2023/262
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/569
KARAR NO : 2023/262

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2020
NUMARASI : 2016/392 Esas – 2020/739 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı …’ın 09.05.2014 tarihinde otobüs durağında minibüsten indikten sonra karşıya geçmek için yola çıktığı anda davalı …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın yaya olan davacı …’a çarptığını, kaza sırasında davacının 7 aylık hamile olduğunu ve kaza sonrasında erken doğum meydana geldiğini ancak tüm müdahalelere rağmen bebeğin doğduktan 3 ay sonra vefat ettiğini ve davacı …’ın da kaza sonucunda ağır şekilde yaralandığını bildirerek davacı … için fazlaya ilişkin hakları saklı saklı kalmak kaydıyla destekten yoksul kalma tazminatı ve kendisinin yaralanması nedeni ile 1.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminat ile 40.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 09.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (sigorta şirketi için sorumlu olduğu limitle sınırlı kalmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacılar vekili 28.07.2017 tarihli celsede alınan beyanında talebini açıklamış ve müvekkili … için talep edilen 1.000,00 TL maddi tazminatın 500,00 TL’lik kısmının destekten yoksun kalma tazminatı, 250,00 TL’lik kısmının geçici iş görmezlik tazminatı ve 250,00 TL’lik kısmının daimi iş görmezlik tazminatı olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 21.06.2018 tarihli talep arttırım dilekçesi ile talebini arttırarak davacı … için 28.241,39 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 250,00 TL geçici iş görmezlik tazminatının, davacı … için 7.712,81 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihinden, diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde; … plakalı aracın 11.06.2013 – 11.06.2014 tarihleri arasında müvekkili sigorta şirketi tarafından 250185913 nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müteveffanın kazadan 3 ay sonra kaza ile ilgisi olmayan bir komplikasyon nedeni ile vefat ettiğini bu nedenle meydana gelen zarar ile sigortalı aracın karıştığı kaza arasında illiyet bağının bulunmadığından davanın reddi gerektiğini ayrıca müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ve sigortaların kusuru ile sınırlı olduğunu bu nedenle kusur durumunun tespitinin gerektiğini ve sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelişinde kusurunun bulunmadığını, davacıların desteğin desteğinden yoksun kaldıklarının ispatlamaları gerektiğini, davacının maluliyet durumunun tespitinin gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. ve … cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma, adli tıp kurumu ve bilirkişi raporuna birlikte değerlendirildiğinde 09.05.2014 tarihinde meydana gelen kaza ile … adı verilen bebeğin ölümü arasında illiyet bağının bulunduğu, doğmamış çocuğun ölümü ile davacı …’ın 28.341,39 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı …’ın 7.712,81 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri, davacı …’ın ayrıca 5.270,98 TL geçici iş görmezlik tazminatı talep edebileceği, ancak davacı vekili tarafından 250,00 TL geçici iş görmezlik tazminatı talep edildiği anlaşıldığından taleple bağlılık ilkesi gereğince maddi tazminat talepleri yönünden davacı …’ın ve davacı …’ın davalarının kabulü gerektiği, manevi tazminat davası yönünden; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kaza sırasında araç sürücüsü davalı …’un kusur oranı, davacıların bu kaza nedeniyle yaşadığı acı, elem ile hakkaniyet kuralları MK’nın 24. ve BK’nın 58. maddelerinde düzenlenen manevi tazminat hükümleri çerçevesinde ve yerleşmiş Yargıtay içtihatları birlikte (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12/07/2017 tarih 2017/581-646 sayılı kararı) değerlendirildiğinde manevi tazminatın yasal şartları oluştuğu ancak bu durumun sebepsiz zenginleşme yaratmaması durumu da dikkate alınarak davacı … için 35.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve…. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiği davacı …’ın maddi tazminat davasının kabulü ile doğmamış çocuğunun ölümü nedeniyle 7.712,81 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve…. Şti. yönünden kaza tarihi olan 09.05.2014 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 19.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, davacı …’ın maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile;
“A) Doğmamış çocuğunun ölümü nedeniyle 28.341,39 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve…. Şti. yönünden kaza tarihi olan 09.05.2014 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 19.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine,
B) 250,00 TL gecici iş görmezlik tazminatının davalılar … ve…. Şti. yönünden kaza tarihi olan 09.05.2014 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 19.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine,
C) Davacı …’ın sürekli iş görmezlik tazminatına ilişkin talebinin reddine
Davacı …’ın doğmamış çocuğunun ölümü nedeniyle 35.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve…. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine,
Davacı …’ın doğmamış çocuğunun ölümü nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve…. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar …. Şti. ve … vekili istinaf dilekçesinde: davacılardan …’ın trafik kazasının meydana gelmesinde %90 kusurlu olduğu, kazaya karışan aracı kullanan müvekkil …’un kazanın meydana gelmesindeki kusurunun sadece %10 olduğu, ceza davasında yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda ve davada alınan Adli Tıp raporlarında kusur oranlarının sabit olduğunu, hesap bilirkişisi tarafından yapılan hesaplamaya davacı taraf itiraz etmediği için raporda bilirkişi değerlendirmesi kesin olup Mahkemeyi bağlayacağını, davacılar vekili tarafından itiraz edilmeyerek kesinleşen bilirkişi raporuna göre; taraf kusurları dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre davacıların destekten yoksun kalma tazminat alacakları bulunmadığını, bu hesaplamaya göre davacıların destekten yoksun kalma istemlerinin Mahkemece reddi gerektiğini, davacıların davacı …’ın kusursuz olduğunu düşünerek davalarını ıslah ettiklerini, Mahkemenin hataya düşerek davacı …’ın %90 oranındaki ağır kusurunu dikkate almadan davacı …’ın 28.341,39 TL destekten yoksun kalma tazminatı diğer davacı … için 7.712.81 TL destekten yoksun kalma tazminatı alacağına hükmettiğini, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanarak tazminat isteyemeyeceğini, davacı …’ın 50.000,00 TL, diğer davacı …’ın 40.000,00 TL manevi tazminat istediğini, mahkeme davacılardan … için 35.000,00 TL … içinse 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, mahkemenin davacı …’ın %90 kusurlu olduğunu dikkate almadığı için çok fazla manevi tazminata hükmettiğini, davacının %90 oranındaki ağır kusurunun müvekkil …’un kazayla olan illiyet bağını kestiğini, bu durumda davacıların manevi tazminat isteminin reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … … Sigorta vekili istinaf dilekçesinde; … plakalı sigortalı aracın karıştığı iddia edilen kaza nedeniyle davacıların çocuklarının vefatı kaynaklı huzurdaki davanın ikame edildiğini, ancak müteveffanın kazadan 3 ay sonra kaza ile illiyeti olmayan komplikasyonlar sonucu vefat ettiğini, bu nedenle meydana gelen zararla sigortalı aracın karıştığı kaza arasında illiyet bağı olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu, kusuru ve davayı kabul etmemekle birlikte; kusura ilişkin olarak sigortalı araç sürücüsüne 09.11.2017 ve 24.07.2019 tarihli Adli Tıp raporlarında %10 kusur atfedilmesine rağmen ve %10 kusur uyarınca müvekkil şirketin sorumluluğu olmadığı açıkça tespit edilmişken %100 kusur üzerinden karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, ayrıca müvekkil şirketin işletene düşen kusurdan fazlası ile mükellef tutulamayacaklarını, karşı araç sürücüsünün kusuru nedeniyle sorumlulukları doğmayacağından ayrıca müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalıların kusuru ile sınırlı olacağından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 13.11.2013 tarihli 2013/17-72 E. 2013/1558 K. sayılı kararında, trafik sigortasının, araç işleteninin sorumluluğunu üzerine almış bulunmasına göre ancak işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğundan, bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusuru %10 olmasına rağmen ve bu husus gerekçeli kararda belirtilmiş olmasına rağmen, hüküm kısmında diğer tarafın kusuru indirilmesiyle sorumlulukları olmadığı açıkken hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkil şirket araç işleteninin sorumluluğundan fazlasına düşen tutardan sorumlu olmayacağından harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de yine kusur oranını kabul etmemekle birlikte bu husus dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini, davacının yaya olması zararın meydana gelmesi veya artmasında kusurunun olmadığı anlamına gelmeyeceğini, rapor hesap tarihinden itibaren faiz talep edebileceğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile destekten yoksun kalma istemine ilişkindir.
Öncelikle, Mahkemece “Doğmamış çocuğun ölümü” nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği belirtilmiş olup, bu hususun tartışılması gerekmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 8.maddesinde; “Her insanın hak ehliyeti vardır.”, 28.maddesinde ise; “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer. Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.” hükümleri yer almaktadır. Yasa koyucu anılan hükümlerle, çocuğun hak ehliyetini sağ ve tam doğmak koşuluyla anne rahmine düştüğü andan itibaren kazanacağını belirterek anne karnındaki cenine koşullu olarak hak ehliyeti tanımıştır. Buna göre ceninin kişiliğinden ve hak ehliyetinden bahsedebilmek için sağ ve tam doğmak koşullarının birlikte sağlanması gerekmektedir. Kişiliğin hangi anda kazanılacağı, kişinin hak ve yükümlülüklere sahip olması ve hukuk düzenince korunması yönünden önem taşır. Çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde edeceği belirtilerek, cenine de koşullu olarak hak ehliyeti tanınmasına ilişkin Medeni Kanun’un 28/2. maddesindeki yasal düzenlemenin amacı, miras hukuku ve özel hukuk bakımından açılacak davalar yönünden önem taşımaktadır. Miras hukuku yönünden sağ olarak doğmayan cenin mirasçı olamaz. Destekten yoksun kalma zararına ilişkin istemlerin yasal dayanağını oluşturan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin zararının karşılanması gerektiği hususunda kuşku bulunmamaktadır. Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçiminin bir bölümü veya tümünü sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm meydana gelmeseydi az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kişi destek sayılır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, desteğinden yoksun kalındığı iddia edilen bebeğin tam ve sağlıklı olarak doğmuş olması ve anne karnında iken vefat etmiş olması halinde hukuk aleminde kişilik kazanmadığı anlaşıldığından, kişilik kazanamayan ve hak ehliyeti de bulunmayan ceninin ileride davacılara destek olacağının düşünülmesine hukuken imkan bulunmadığının gözetilmesi gerekir.
Somut olayda ise, bebeğin sağ doğduğu ve 103 gün yeni doğan bebek takip ünitesinde takip edildiği ve 19/8/2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla, Mahkemece kullanılan “Doğmamış çocuğunun ölümü” nedeniyle ibaresinin dosya kapsamına uygun düşmediği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin %90 davacı … kusurunun gözetilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebepleri ise isabetli olup, kimse kendi kusurundan yararlanamayacağından kusur oranına göre hüküm kurulması gereğinin gözetilmemesi isabetsizdir.
Diğer taraftan, hükme esas bilirkişi raporunda terditli olarak hesaplama yapılmış, kusur oranının gözetildiği bölümde davacıların destekten yoksun kalma zararları belirlendikten sonra kusur indirimi yapıldığı yetiştirme giderinin ise kusur indiriminden sonra düşüldüğü anlaşılmaktadır. Ancak hesap bilirkişisinin yaptığı bu hesaplama yöntem ve sırası, Borçlar Kanununda belirlenen önce zararın belirlenmesi sonra hâkimin müdahalesi ile tazminatın belirlenmesi kuralı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun değildir.
Yetiştirme giderleri yönünden anne ve baba çalışıyorsa anne ve babadan ayrı ayrı %5’er, anne çalışmıyorsa sadece babadan %5 oranında yetiştirme gideri düşülmesi gerektiği, bu durumda öncelikle annenin çalışıp çalışmadığının tespit edilmesi anne ve baba çalışıyorsa anne ve babadan ayrı ayrı %5’er oranda, anne çalışmıyorsa desteğin 18 yaşında kazanç elde etmeye başlayacağı, bu yaşa kadar davacı babanın yetiştirme gideri yapacağı kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır.
Mahkemece, ilk hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre yeniden hesaplama raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması isabetsizdir.
Belirtilen nedenlerle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf eden davalılar vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/11/2020 tarih, 2016/392 esas – 2020/739 karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, Kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf eden davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın talep halinde yatırana iadesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 9. İcra Dairesinin 2020/10950 Esas sayılı dosyasına yatırılan 100.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.