Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/566 E. 2023/89 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/566 – 2023/89
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/566
KARAR NO : 2023/89

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2020
NUMARASI : 2016/310 Esas – 2020/416 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklı)

KARAR TARİHİ : 25/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 28/11/2015 tarihinde sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken karşı yönden gelen sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması neticesinde çift taraflı, yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza esnasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda her iki araç sürücüsünün de kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin çalışma gücünü kaybettiğini, kazaya neden olan … plakalı aracın ZMMS poliçesi ile … Sigorta A.Ş. tarafından, … plakalı aracın ise … Sigorta A.Ş. tarafından sigorta edildiğini, sigorta şirketlerinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, kaza esnasında müvekkilinin eşinin kullandığı araçta seyahat ettiğinden olayda hatır taşımasının söz konusu olmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10/09/2020 tarihli ıslah dilekçesinde; daha önce talep edilen 15.256,64 TL sürekli iş göremezlik tazminatını 44.124,37 TL’ye yükselttiklerini bildirmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, davacı tarafın daimi sakatlığının bulunduğu iddiası ile müvekkilinden sakatlık tazminatı talep edildiğini, ancak davacının sakatlığının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, kaza nedeniyle davacı tarafından yapılmış olan masraflardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının talep ettiği geçici iş göremezlik, bakıcı bedelinin hukuka aykırı olup, müvekkilinin bu giderlerden sorumlu olmadığını, davacının müvekkilinden kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Genel Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu trafik kazasına karıştığı belirtildiği … plakalı aracın 17/08/2015-2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Trafik Sigorta Poliçesi ile müvekkili adına sigorta ettirildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, maluliyet oranlarının tespitinde meydana gelen sakatlığın kalıcı hale gelip gelmediğinin tespiti gerektiğini, hatır taşımacılığının %25 indirim sebebi olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, somut olayda; 28/11/2015 tarihinde dava dışı sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken karşı yönden gelen dava dışı sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu oluşan trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının vücut genel çalışma gücünden %2,3 oranında kaybeder şekilde yaralandığı, Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığından kusur raporunda belirtildiği şekilde dava dışı sürücü… sevk ve idaresindeki otomobille gündüz vaktindeki seyrini gerekli dikkati vermeyip kendi yol bölümünü takiben sürdürmeye özen göstermediği yolun olay yeri kesiminde girdiği orta ayırıcıda karşı istikametten gelen dava dışı sürücü… idaresindeki otomobille karşılıklı çarpışmaları şeklinde neticelenen olayda özen yükümlülüklerine aykırı davranmakla kusurlu görüldüğünü, dava dışı sürücü…’in %50, dava dışı sürücü…’in %50 oranında kusurlu olduğu, davacının kusurlu olmadığı, davacının 31.10.1984 doğumlu olup 31 yaşında kabul edildiği, hesaplamanın davacının kaza tarihindeki net ücreti olan 2.272,81 TL esas alınarak güncel asgari ücrete orantılama ile hesaplama yapıldığı, dayanak davanın haksız fiil olması nedeniyle olay tarihi olan 28.11.2015 tarihindeki Genel Şartlara göre geçerli olan TRH 2010 tablosu ve 1,8 iskonto/indirim esasına göre yapılan hesaplamanın esas alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 38.238,66 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 01/04/2016 tarihinden itibaren yasal faizle birlikte müteselsilen davalılardan tahsiline, davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; aktüer raporunda müvekkilin geliri için yapılan tespitlerin hatalı olup, hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, gerek kök gerekse ek raporda “dosyaya sunulan ücret bordrolarına göre de 2015 yılı kasım ayı ücretinin 2.272,81 TL olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde hatalı tespitlere yer verilmiş olduğunu, aktüerya hesabında müvekkilin söz konusu maaş bordrosundaki ek ders ücretlerinin dikkate alınmadığını, dosyada yer alan maaş bordrosuna göre öğretmen olan müvekkilin kaza tarihi olan 2015 kasım ayı geliri 608,33 TL ek ders ücreti ile birlikte toplam ödenen tutarın olarak 2.881,14 TL olduğunun tartışmasız olduğunu, öğretmen olan davacı için gerçek gelir tespit edilirken ek ders ücretlerinin de gerçek gelire dahil edilmesi gerekmekte olup, net ödenen tutar üzerinden yapılan hesaplamanın bu sebeple hatalı olduğunu, gerekçeli karara da konu olan Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazetede yayınlanmasından önce huzurda görülmekte olan davadaki talebin 10.09.2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile müşterek müteselsil sorumluluk esasına göre 44.124,37 TL’ye çıkartıldığını, ancak yerel mahkemece TRH 2010 Tablosu ve 1,8 teknik faiz esasına göre yapılan hesaplama baz alınarak 38.238,66 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Anayasa Mahkemesinin kararından sonra TRH 2010 tablosu ve 1,8 iskonto/indirim esasına göre yapılan hesaplamanın esas alınması görüşünün aksine, Yargıtay’ın yerleşik kararlarında belirtildiği üzere PMF 1931 Tablosu ve %10 artırım/indirim esaslarının uygulanması gerektiği hatta maluliyet tespitinin de eski uygulama olan efor kaybını belirlemek için kullanılan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesi gerektiğini gerekçesi anlaşılamayan ve nitekim hatalı olarak verilen hüküm neticesinde reddedilen kısım üzerinden karşı vekalet ücretine karar verilmesi ve kabul ve red oranına göre yargılama giderlerinin eksik hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava trafik kazasında kaynaklanan bedensel zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinin 3. fıkrasında, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan zararları, haksız fiil sorumluluğu kapsamında tazmini gereken zararlar arasında düzenlemiştir. Eldeki davada bu düzenleme gereği, davacının davaya konu kazadaki yaralanmasından doğan zararlarının giderilmesi amacı ile benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda talebin kabulüne karar verilmiştir. Ancak eksik inceleme ile karar verilemez.
Çalışma gücünün kısmen kaybına ilişkin zarar talebi, kişinin tüm yaşamı boyunca katlanacağı, geleceğe yönelik zararının da giderimi amacını taşıyan bir talep olduğundan kişinin hak kazanacağı tazminat miktarının doğru belirlenebilmesi bakımından, çalışma gücü kaybına yol açan kaza tarihindeki gerçek ve net gelirinin doğru belirlenmesi önemlidir.
Davacı öğretmen olup davacının çalıştığı okuldan 1 yıl içerisinde aldığı ek ders ücretlerini gösterir belge temin edildikten sonra, rapor düzenleyen bilirkişiden tüm dosya kapsamına göre, davacının çalıştığı okuldan 1 yıl içerisinde aldığı toplam ek ders ücretinin oranlama yapılmak suretiyle 1 aylık miktarının tespit edilmesi ve bu miktarın davacının gelirini belirlemede esas alınması suretiyle tazminatın hesaplanması konusunda rapor alınması gerekirken eksik inceleme sonucu hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 19/04/2016 tarih ve 2014/10748 Esas, 2016/4966 Karar sayılı ilamı) Ayrıca, bilinen dönem yönünden de hesap tarihine kadar ek ders ücretleri ile birlikte tüm ödemeleri gösterir bordroların da getirtilmesi gerekmektedir.
Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda, Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.

Eldeki davada; davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan bilirkişi raporunda, THR 2010 ve 1,8 teknik faiz ile PMF 1931 ve progressif rant usulü ile seçenekli hesaplama yapılmış, Mahkemece TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz usulüne göre yapılan hesaplama sonucu bulunan zarar hükme esas alınmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan tazminat raporunda, yeni ZMSSGŞ ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile, KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle, işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir .
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacının talebi dikkate alınarak PMF 1931 tablosuna göre bakiye ömrün belirlenmesi ve %1.8 teknik faiz uygulanmadan, progressif rant usulüne göre belirlenen tutara hükmedilmesi gerekirken TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz esasına göre belirlenen tutar esas alınarak hüküm tesisi doğru değildir. Bu nedenle kararın kaldırılması gerekmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 23/06/2022 tarih ve 2021/15503 Esas, 2022/9391 Karar sayılı ilamı)
Bu gerekçeler ile davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, yukarıda belirtilen şekilde deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi bakımından, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair, istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/10/2020 tarih ve 2016/310 Esas, 2020/416 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.